601
saha zemininin neden bu kadar ıslatıldığına anlam veremediğim karşılaşma. dün gün içinde eğer şakır şakır yağmur yağmadıysa maç saati zeminden fışkıran suyun tek izahı art niyettir. adamların ayakta duramaması bir kenara dursun top sürekli fış fış kaydı.
maça gelecek olursak sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. muslera yediği golde neden çıkıp topu alamadı? yani bu bakar çizgiyi kontrol etmesi çok mu normal? kavisli gelse bile top düşmeye geçmiş bir toptu ve yandan müdahale yapmak yerine direk önü dönük topu alsa alırdı. zaten rakip 8 kişilik bir blokla karşılıyor bari ucuz gol yemeyelim.
tor lemina sara üçlüsünü ben olsam antalya maçında son kez denerim. üç oyuncu bireysel olarak çok iyi olsa dahi ki düşüşte olanları var bir takım oyunu için yeterli iyi doneleri vermiyorlar bize. ya üçlüye dönüş yapılacak ya da tor-lemina ikilisinden biri oturacak.
bir diğer konu ise eğer bir takımın 2 forveti varsa o takım maça çift forvet ile başlamaz. morata ve osimhen'den başka forvetin yok ama ikisi de içerde. sistem desen allak bullak, oyun planı desen çizilmiş 2 tane set gördük. bu gördüklerimiz de çok cılız ve çok çalışılmamış belli ki.
biraz konudan konuya atlıyorum ancak bir diğer konu eren elmalı konusu. geldiğinden beri hiçbir şey vermiyor. sürekli 11 yazıyoruz zorunluluktan ancak gerçek manada berbat oynuyor. benim hiç beklentim olmadı kendisinden açıkçası. gelmeden önce de beğenmediğimi dile getirmiştim. şimdi çok hunharca da eleştirmek istemiyorum çünkü illa ki bir seviye farkı var geldiği takımla bizim aramızda. gelişebilir belki ancak sakat jacops kadar en azından dirilik anlamında bir dönüş alamıyoruz. üstüne sadece kendi oyununu değil barış'ı da aşağı çekiyor çok. bindirme yapamıyor, orta sahayı geçmek istemiyor, barş'ın yardımına gitmediği için sürekli barış 2 ya da 3 kişinin arasında girmek zorunda kalıyor. sağ bek oynamaya çalışan kaan ayhan'dan farkı ne?
kaan ayhan demişken artık gına geldi ancak beli dönmüyor. adamlar yanında yürüyerek geçiyor. galatasaray'a gelip kilo almak adet oldu.
sakatlanan ya da bir süre 11 başlamayan kim varsa salıyor kendini. sakatlıktan yeni çıkan yunus nedense herkesin umudu olmuş durumda. ancak gerçekler öyle mi? attığımız ikinci golde o kadar statik, o kadar koşmaktan çekinen bir görüntü çiziyor ki osimhen yunus 5 metre gidesiye kadar 3 kere yer değiştirip gol atıyor. sen hagi misin yunus? hangi yetenek ile bu özgüven? pozisyon bilgisi yerlerde adamın resmen. ikinci golü bir daha açıp izleyen olursa yunus'un ne kadar durağan oynadığını anlayacaktır. kerem aktürkoğlu ile hiçbir şekilde alakası yok yunus'un. kerem olabildiğince haraketli ve kaleye ne kadar yakın o kadar iyi düşüncesinde olan kanat hücumcusuydu. zaten onun eksikliğini çekiyoruz sezon başından beri. bütün yük fink'de. at fink'e penaltı alsın, kafa atsın. icardi ve mertens'in olmayışı oyunumuzu tamamen dibe çekti gibi.
şu maça kadar kim sorarsa sorsun takımın arkasındayım, hocama güveniyorum ve şampiyon olacağız diyordum. yine aynı şeyleri söylüyorum ve son düdüğe kadar bu inancımı koruyacağım. ama bazı maçlar vardır ivme aldırır. ben alanya ile başlayacağımızı düşünmüştüm. demek sadece ben düşünmüşüm.
artık okan hocam bu 4 günlük arayı iyi değerlendirmeli ve başlangıç maçı olarak antalya maçını seçmeli. öyle ya da böyle yenersek fener samsun karşısına 10 puan geride çıkacak.
3 puanı ıkınarak aldığımız maç.
maça gelecek olursak sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. muslera yediği golde neden çıkıp topu alamadı? yani bu bakar çizgiyi kontrol etmesi çok mu normal? kavisli gelse bile top düşmeye geçmiş bir toptu ve yandan müdahale yapmak yerine direk önü dönük topu alsa alırdı. zaten rakip 8 kişilik bir blokla karşılıyor bari ucuz gol yemeyelim.
tor lemina sara üçlüsünü ben olsam antalya maçında son kez denerim. üç oyuncu bireysel olarak çok iyi olsa dahi ki düşüşte olanları var bir takım oyunu için yeterli iyi doneleri vermiyorlar bize. ya üçlüye dönüş yapılacak ya da tor-lemina ikilisinden biri oturacak.
bir diğer konu ise eğer bir takımın 2 forveti varsa o takım maça çift forvet ile başlamaz. morata ve osimhen'den başka forvetin yok ama ikisi de içerde. sistem desen allak bullak, oyun planı desen çizilmiş 2 tane set gördük. bu gördüklerimiz de çok cılız ve çok çalışılmamış belli ki.
biraz konudan konuya atlıyorum ancak bir diğer konu eren elmalı konusu. geldiğinden beri hiçbir şey vermiyor. sürekli 11 yazıyoruz zorunluluktan ancak gerçek manada berbat oynuyor. benim hiç beklentim olmadı kendisinden açıkçası. gelmeden önce de beğenmediğimi dile getirmiştim. şimdi çok hunharca da eleştirmek istemiyorum çünkü illa ki bir seviye farkı var geldiği takımla bizim aramızda. gelişebilir belki ancak sakat jacops kadar en azından dirilik anlamında bir dönüş alamıyoruz. üstüne sadece kendi oyununu değil barış'ı da aşağı çekiyor çok. bindirme yapamıyor, orta sahayı geçmek istemiyor, barş'ın yardımına gitmediği için sürekli barış 2 ya da 3 kişinin arasında girmek zorunda kalıyor. sağ bek oynamaya çalışan kaan ayhan'dan farkı ne?
kaan ayhan demişken artık gına geldi ancak beli dönmüyor. adamlar yanında yürüyerek geçiyor. galatasaray'a gelip kilo almak adet oldu.
sakatlanan ya da bir süre 11 başlamayan kim varsa salıyor kendini. sakatlıktan yeni çıkan yunus nedense herkesin umudu olmuş durumda. ancak gerçekler öyle mi? attığımız ikinci golde o kadar statik, o kadar koşmaktan çekinen bir görüntü çiziyor ki osimhen yunus 5 metre gidesiye kadar 3 kere yer değiştirip gol atıyor. sen hagi misin yunus? hangi yetenek ile bu özgüven? pozisyon bilgisi yerlerde adamın resmen. ikinci golü bir daha açıp izleyen olursa yunus'un ne kadar durağan oynadığını anlayacaktır. kerem aktürkoğlu ile hiçbir şekilde alakası yok yunus'un. kerem olabildiğince haraketli ve kaleye ne kadar yakın o kadar iyi düşüncesinde olan kanat hücumcusuydu. zaten onun eksikliğini çekiyoruz sezon başından beri. bütün yük fink'de. at fink'e penaltı alsın, kafa atsın. icardi ve mertens'in olmayışı oyunumuzu tamamen dibe çekti gibi.
şu maça kadar kim sorarsa sorsun takımın arkasındayım, hocama güveniyorum ve şampiyon olacağız diyordum. yine aynı şeyleri söylüyorum ve son düdüğe kadar bu inancımı koruyacağım. ama bazı maçlar vardır ivme aldırır. ben alanya ile başlayacağımızı düşünmüştüm. demek sadece ben düşünmüşüm.
artık okan hocam bu 4 günlük arayı iyi değerlendirmeli ve başlangıç maçı olarak antalya maçını seçmeli. öyle ya da böyle yenersek fener samsun karşısına 10 puan geride çıkacak.
3 puanı ıkınarak aldığımız maç.