• 58
    şebeleklerin tek gurur kaynağı.

    halen inanamam o günkü maçın skorunun öyle bittiğine. bakın, bir maç düşünün, bir taraf tek kale oynar, rakibi iki pas yapamaz, sahayı onlara dar eder, rakip kaleci çuvaldır, takımın golcüleri inanılmaz yeteneklidir ve takım her atağında pozisyona girer ve siz bu maçın farklı biteceğini ister istemez beklersiniz.

    şans ve bal gibi tabirleri kullanmak istemiyorum. olayı istatistikle anlatmak istiyorum. bir takımın kaleye attığı her şutun gol olması, ataklarının %90'ının gol ile sonuçlanması nasıl bir istatistiktir? ve bununla birlikte bir takım daha düşünün ataklarının tamamının gol ile sonuçlanmadığını düşünün.

    evet, futbolu biliyorum. yüzlerce/binlerce futbol karşılaşması izledim ben bugüne kadar. oyuncuları, teknik direktörleri, oyun stratejilerini, sistemleri biliyorum, araştırıyorum, tartışıyorum futbolu bilen diğer insanlarla ama böyle bir istatistik görmedim ben.

    yıllar geçsede anlamayacağım bu mantığı. şebeleklerin öyle ağızlarından salyalar damlayarak "hehehe nasıl koyduk ama hehe" gibi fütursuz, bilinçsiz ve beldenaşağı sözleri zerre kadar umrumda değil. bu galibiyet karşısında kimse onlara kupa vermemiştir, devlet üstün hizmet madalyası vermemiştir. bir galibiyettir, bizim 5-1 ve 7-0 gibi galibiyetlerdir.

    biz galatasaraylıyız. bizim övüncümüz galibiyetler gibi küçük olamaz. galibiyetler -çoğul- sonucunda ulaşılan zaferlerdir övüncümüz. taçlandırmaktır o galibiyetleri. avrupada ve dünyada nam salmak, ülkeni en iyi şekilde temsil edip, tanıtmaktır.

    bir galibiyetle tarih yazdık diyorsanız o sizin kapasitenizin ne kadar dar olduğunu gösterir.
  • 59
    bu maçla ilgili olarak kendi kendime neden birşeyler yazmamışım lan dediğim maçtır. zira bu maçı canlı canlı fenerbahçeliler arasında izleyen 6 kişiden birisi olarak, yazacak çizecek çok şey vardır.

    maç öncesine dönelim;
    maç ramazan ayına denk geldiğinden oruçluyduk. ikizim ile birlikte kadıköy deki maçlardan önce toplandığımız yerde yani kenan evren lisesinin karşı sokağına * geldik. ikimizden başka da kimse yoktu. formalarımız içimizde olduğundan iki sivil zaar sokaklarda dolaşıp bizimkileri aradık. sonra kasap tipli bir abi bize yanaştı. hatırlamıştım bu abiyi bizden biriydi zaten gelince "maça mı gireceksiniz" dedi "evet giricez" dedik,"burada bekleyin birlikte giricez" dedi, "abi biletimiz yok" dedik, "bizim de yok" dedi. tabi bu konuşmanın ardından rahatladık bilet olayı da hallolmuştu. artık ezan okunmuş orucumuz bozmak için markete girip bir şeyler almaya gitmiştik. meğer biz markete girince olanlar olmuş bizimkiler içeri girmiş. tabi biz dışarıda kalmanın huzursuzluğu ile fenerliler arasında dolanmaya başlamıştık. maçtan önce de bizimkiler "fenerbahçe tribünlerinden 1000 kişilik bilet aldık, tribünlerini dağıtıcaz" dediklerinden ben ve ikizim bu maça girmek için bilet aramaya başladık. y.vşak bir fenerliden adam başı 25 milyon liraya iki bilet alıp lise tarafındaki tribüne girdik. tabi içeride dolanmaya başladık ama herkes fenerbahçeli formalıydı. meraklı gözlerle iki sivil zaar olarak bizimkileri arıyorduk. bizimkiler kendilerine ayrılan yere geçmişlerdi. ama lise tribününde bizden kimse yoktu. bizde dolaşmaya devam ettik ve bizim gibi sivil dolaşan 4 zaar daha bulduk sayıyı 6 ya bağladık ama daha 994 kişi eksiktik. baktık olmayacak göbekli polislere yanaştık belki bizi diğerlerinin yanına alırlar diye ama adamlar çok kalabalıktı bizi de polisleride üst üste koyup ...

    neyse tribünde bir yer bulduk 6 sivil olarak. adamların arasındaydık ve adamlar bize küfür ediyorlardı. bizde 6 kişi küfürlere eşlik ediyorduk ama onlara bakarak ediyorduk. birden karşı tribünde o iğrenç karikatür belirdi. meğer keltoş yönetici hakan bilal kutlualp in bahsettiği süpriz buymuş meğer. bu iğrenç şey yüzünden bizimkiler çıldırdı. adeta yakıp yıktılar tribünü. hatta en son ellerinde bir tuvalet kapısı tribünden atıyorlardı. bizde oturduğumuz yerden kuduruyorduk ama çokta birşey yapamıyorduk. polis bu olaylar neticesinde bizimkileri tribünden çıkardı. koca stadyumda bi biz 6 kişi kalmıştık.

    maç başladı ve herifler önce 1-0 sonra 2-0 öne geçtiler. top sanki bizi sevmiyordu. adamlar goll attıkça çoşuyorlardı. bizse merakla atacağımız bir golü bekliyorduk. durum 2-0 ken arif erdem in bir şutu direkten döndü ve ben havaya zıpladım. ama yapacak bir şey yoktu adamların içindeydik ve "ulan az kalsa atacaktı" diyerek durumu düzelttik. sonra 3. gol geldi ve ikizim "hadi gidelim lan" dedi. bekleyelim dedim ama adamlar coşmuş meşalelere patlatıyorlardı. artık bizi orada tutacak hiç bir şey kalmamıştı. diğer 4 arkadaşı bırakıp stadın kapısına yöneldik. tam kapıya geldik 4 oldu. ziverbeye geldik 5 oldu. otobüse bindik 6 oldu.

    kabus gibi bir gündü.
  • 61
    küçüktüm, hatırladığım tek şey ertesi gün okulda fenerlilerin sıraların üstünde zıplamasıydı sonra sonra anladım onlar için ne büyük bi zafer olduğunu.maçla ilgili hiçbişey izlemedim golleri kimin attığını bile bilmem hala.bazen amaan olabilir kötü bi zamanımıza denk gelmiştir derim bazende oha lan o kadar golü nasıl yemişiz der utanırım karışık yani bu maçla ilgili düşüncelerim .bi de hakkaten bu maç olmasaydı acaba neyle avunacaklardı onu çok merak ediyorum.
  • 64
    yanılmıyorsam 3 kasım 2002 genel seçimleri nedeniyle çarşamba günü oynanmıştı. içimde gerçekten kötü bir his vardı. sıradan bir derbiden fazlası olacağı belliydi çünkü her yerde bu maçla ilgili haberler vardı. diğer derbilere göre durum biraz abartılıyordu. aslında bu fenerbahçe'nin kötü gidişiyle de alakalıydı. biz ligde zirveye oynarken fener boktan sonuçlar alıyordu ve lorant'ı kovmak üzereydi. her neyse. o zamanlar evimde digiturk olmadığından ** radyodan dinlemeye başladım babam ve annem ile. yaşım da küçük olduğu için ariel ortega ilk golü atınca ağlamaya başladım. babam da sinirlenerek "bu yüzden digiturk almıyorum ulan eve" diye söylendi. maçı da seyredemediğim için skor 4-0 olduğunda yattım, sabah kötü haberi aldım. görülebilecek neredeyse bütün başarıları görmüş bir galatasaray taraftarı olarak bu maç bana o kadar koymamıştı ama ardından geçen birkaç hafta gerçekten zorluydu. sonra maç içinde ve dışında yaşananlara, taraftarımızın nasıl tahrik edildiğini gördüm. tuvaletlerdeki pisuarları kıranları tokatlayan alpaslan dikmen'i gördüm. yediğimiz gollerden sonra özhan canaydın'ı alkışlarken gördüm ki bu olay ciddi tepki toplamıştı. gerçi protokolde de daha farklı işlerin döndüğünü sonradan öğrenmiştik. maç skorundan çok bana koyan büyük kaptan'ın * birkaç gün boyunca utanç ve kederden evden çıkamamış olmasaydı. son bir şey daha söylemek gerek... şu maçta yediğimiz 6 golü de çıkarın ve maçı herhangi bir yabancıya izletin. kırmızılı takım 2-3 atmıştır heralde der...
  • 65
    3-0 olana kadar normal devam eden mactir. fenerbahce tuncay sanli ve ariel ortega ile erkenden 2-0 one gecmis, ancak daha sonra galatasaray dengeyi kurmustu. hatta ikinci yarinin baslarinda galatasaray iyice bastirmis, arif erdem'in bir sutu direkten donmustu. bir de bunlarin ustune fenerbahce ariel ortega'nin umit davala'ya yaptigi sert faul sonrasi kirmizi kart gormesiyle 10 kisi kalmisti. yani ikinci yarinin baslari, skor fenerbahce 2-0 onde ama 10 kisi ve karsisinda bastiran bir galatasaray. buradan 6 farka gitti bu mac. bunun sebebinin galatasaray'in fenerbahce 10 kisi kaldiktan sonra skoru dengelemek icin suursuzca saldirmasi ve fenerbahce'nin kontraatakla buldugu her golden sonra galatasaray'in defansinin moral olarak iyice cokmesi oldugunu dusunuyorum. o mactaki galatasaray, liverpool karsisindaki besiktas kadar aciz degildi. ancak ariel ortega kirmizi kart gordukten sonra takimin psikolojisine birseyler oldu ve o gun bugundur de duzelmis degil bu durum.
  • 66
    maça kalede mondi, geri 4'lüde davala, bülent, e.aşık, küçük hakan, orta sahada hasan, ayhan, batista, ergün, ve ileri ikili de pinto, christian 11'i ile çıkmıştık. ilk yarı 2-0 bitince fatih hoca ayhan'ı çıkarıp arif'i christian'ın yanına aldı. pinto'yu sağa, şaş'ı sola, ergün'ü ise batista'nını yanına göbeğe çekti. yoğun baskımızla başladı 2.yarı. arif'in direkten dönen topu gol olsa, maçın dönmesi işten bile değildi hatta. derken ortega'nın kırmızısı geldi. bu moralle maçı çevirebileceğimize tam inanmaya başlıyorken fenerbahçe serhatla 3-0 yapınca, fatih terim de kontrolü yitirmeye başladı ve kanımca tarihi farkın oluşmasındaki en büyük hatayı yaparak batista-ümit karan değişikliğine gitti. bu orta sahanın göbeğinde ergün'ü tek başına bırakmak anlamına geliyordu. bu dakikadan sonra orta sahayı kolayca geçmeye başlayan fenerbahçe golleri buldu.
  • 67
    2-0 olunca mekandan dışarı çıkıp sinirden ağlamaya başlamıştım. dışarıda durup sigaramı içerken 3-0 sesleri yükseldi içerden. öyle sinirliydim ki ne yapacağımı bilemedim, taxici kadir abiyi arayıp beni almasını söledim. mekandan çıkıp ana yola yürümek için belli bir mesafe kaydetmek gerekiyordu (zonguldak'lı olanlar bilir, bir zamanlar ece pub'tı şimdi ne oldu orası bilmiyorum) taxi'nin geleceği yere gidene kadar 4-0 oldu. taxi'yi beklerken 5-0 oldu...

    ümit gole gidiyor, ümit ümit seslerini duyunca yanlış hatırlamıyorsam ümit karan zannederek tekrar mekana doğru koşmuştum, ümit karan değilde ümit özat olduğunu görüp hem 6-0 sıfır olduğu için hemde ümit özat gibi bir adamdan bile gol yediğimiz için içimde yanan yangını tarif edemem heralde.

    hışımla mekanı terkettim tekrardan. bir kaç arkadaşımı da alıp taxiye bindim. atkıları formaları sallaya sallaya " sen şampiyon olmasanda, kupaları almasanda, fenerede koymasanda, seviyoruz işte var mı diyeceğin" diye böğüre böğüre evin yolunu tuttuk. kimi zaman alkışlandık, kimi zaman küfür yedik yol boyunca.

    3 gün okula gitmedim, çekemezdim kimseyi. eve kapattım kendimi, unutmaya çalıştım. 4.gün okula gittiğimde sırada otururken bir anda boynuma bir atkı asıldı, 6-0 atkısı. ulan ne zaman yapıldı, ne zaman aldınız, bre pezevenkler... bak yine aklıma geldi sinirlendim... çıkarıp fırlattım atkıyı, yapacağınız işi s.... diyip çıktım sınıftan. 2 gün daha gitmedim. sonra herşey normale döndü...

    o atkıyı boynuma asan sen kendini biliyorsun, bunu okuyorsan topsun oğlum...!!!!
  • 68
    fenerbahce nin edirne den ötede bir arpa boyu kadar ilerleyememesinin yegane sebebidir.

    $ampiyonlar liginde 0 cekerler: olsun lan, 6-0 yendik ya..
    milan'dan istanbul'da 4 yerler: olsun lan, 6-0 yendik ya..
    avrupa kupalarinda her yil hüsrana ugrarlar: olsun lan, 6-0 yendik ya..
    2-2 diye timsah yürüyüsü yaparlar, göt olurlar: olsun lan, 6-0 yendik ya..

    fenerbahce kadiköy'de galatasaray a yenildigi gün avrupa da ba$arili sonuclar almaya ba$layacaktir. bizi kadiköyde yendikleri gün müthis rehavet e kapiliyorlar. sanki o sezon elde edebilecekleri en büyük ba$ariymi$ gibi seviniyorlar. her fenerli kadiköydeki cimbom macini iple ceker. neden? cünkü garanti 3 puan ve mütemadiyen farkli skor. hemde ezeli rakibine karsi. oysa ki galatasaray ile ugrasmaya birakip daha akillica i$ler yapsalar, türk futboluna daha fazla katkilari olacak ama nerdeee... nato kafa nato mermer..

    türk futbolu bu günlere geldi ise, bu galatasaray sayesindedir, sen hala 6-0 la övünüyorsun..
  • 70
    3-0 a kadar fener'in tabiri caizse ağzına sıçtığımız maçtı.attıkları iki golden ilki auta giden topa korner verilmesi ve tuncay'ın kafa vurması sonucu ikincisi de mondragon'un hiç beklenmedik bir şekilde hatalı çıkışı sonrası gelmişti.ilk yarıda 1-0 iken pinto'nun enfes bir şutu direğin az farkla üzerinden gitmese bam başka olacak bir maçtı.ancak bizim açımızdan kırılma anları ikinci yarının başlarında yaşanacaktı.ikinci yarıda oyuna giren arif 47.dakikada bi pozisyonda vurmuş rüştü topu çelmişti.iki dakika sonra ise hasan şaş'ın ortasında yaptığı plase direğe takılınca bu yıkımın dönüm anı oluşmuştu artık.eğer o top gol olsa kalan kırk dakikada o havayla feneri yerle bir etmemiz içten olmayacaktı.ancak o topun içeri girmemesi ortega'nın kırmızı kartı derken iyice yüklenmişken sağdan gelen bir orta ve serhat'ın koyduğu ayak.o dakikadan sonra takım kontrolünü kaybetti.iki pas yapamaz hale geldik.4-0 olunca bülent çıktı ve savunma denen şey tamamen bitti.tükendi...ceyhun 5 yapınca kıp kırmızı ve konuşamayarak eve geldim.kardeşime 5 dediğimde şaka sandı.akabinde maraton'u açınca şansal 6 oldu dedi pişmiş kelle gibi sırıtarak.içim acıyodu.dünyam kararmıştı. resmen okula gitmekten acizdim ve dışarıya çıkamayacak kadar kötü hissediyodum kendimi.bu maçın hakkı bu değildi kesinlikle.olmamalıydı.keşke olmasaydı...
  • 71
    çok istememe rağmen izleyemediğim maç. maçtan önce accaip derecede ateşim yükselmişti. galiba vücudum maçın skorunu önceden bana haber veriyordu. skoru ilk fenerli abim telefonla arayıp söyleyince öğrendim. annemle konuştu. annem hasta deyince kaçıyorum sandı ama ben maçı bile izlememiştim. allaha şükür izlememişim de!
    ayrıca o dönem 6 tane yiyen tüm futbolcularımızın ve teknik heyetimiz tebrik ediyorum buradan. büyük başarı. kalecisiz, on kişi beşiktaş bile yenilmedi orada.
App Store'dan indirin Google Play'den alın