• 56
    birbiriyle alakasız iki şeyi karıştırmayan akıllı insandır. bir yerde yaşam düzeyi, ekonomik gelişmeler, ülke kalınması, toplumsal adalet gibi dünya hayatının en önemli konuları var, diğer yerde en basite indirgeyince sadece spor.

    bunu daha yukarıda tutan bunca insanın olmasına da şaşırdım açıkçası. galatasaray taraftarını "tek dünya görüşü galatasaray olan bizler" diyerek genellemek ise bambaşka kafalar. ne bileyim, genelde 25ten sonra bırakılır böyle düşünceler.
  • 99
    özgür bir ortamda olmadıktan sonra spor sadece bir tiyatro gösterisinden ibaret olacaktır düsturuyla hareket eden kişidir. roma döneminde insanları siyasi tepkilerden uzak tutmak için arenalar, gladyatörler izletilir, eğlenceyle tepkiler dağıtılırdı. şimdi ise suudi arabistanda kral istediğine belirlediği oyuncu için ödenek veriyor istemediğini o kadar yarışmacı bir seviyede tutmuyor. takımımın tiyatroda figüran olmaması için özgürlüğün ve bağımsızlığın kıymeti bilinmeli.
  • 78
    camiadan camiaya farklılık göstermektedir. fenerbahçeli birçok taraftar, her ne kadar iktidara da muhalif dursa da, 3 temmuz sürecindeki tavrı ve şike konusundaki görüşlerinden ötürü ekrem imamoğlu'nu asla affetmemiştir ve affetmeyecektir. fenerbahçe taraftarı, hayatını bir takım üzerine kurma ve hayatının her elementini takımı üzerinden görme konusunda türkiye'deki en fanatik taraftar grubudur, "seni de seni seveni de sevmiyoruz" pankartı boşuna açılmamıştır. bu yüzden ekrem imamoğlu'na destek vermeyen, sayıları milyonlara varan fenerbahçeli taraftarın motivasyonu siyasi görüş değil, imamoğlu'na trabzonspor yöneticiliği dönemi ve 3 temmuz dönemindeki tavrı sebebiyledir.
  • 87
    yüz küsür yıllık cumhuriyetin kuzey kore'ye dönüşmemesi için çabalayan insandır. çoğunluk parti liderini eften püften sebeple hapse koyan adamlar yarın kıçındaki don mavi değil diye seni de ters kelepçeleyip hapse koyar. ne için koydun dersen kilodunun rengini beğenmedim keşke koyu renk olsaymış der. tekrarlamak gerekirse azınlık değil, "çoğunluk" liderini içeri attılar. bunun ötesi yoktur.

    bu ortamda futbol konuşmak komik kaçsa da iki kelam etmek gerekirse bugün şampiyonluğunu çalmaya uğraşan adamlar yarın şampiyonluğunu çalacaklar. bu sene belki olmasa bile seneye galatasaray'ın şampiyonluğu çalınacak. o gün geldiğinde aslolan galatasaray'dı falan diye ortalıkta gezerseniz gülünç duruma düşersiniz.
  • 91
    futbola aşık, galatasaray sevdalısıyım. her gün sayısız kere sözlüğe girer yazıları okurum. ilk kez günlerce sözlüğe girmedim. ilk kez ve muhtemelen uzun süreliğine son kez gireceğim.

    siz norveç, finlandiya, isveç gibi bir ülke değilseniz ve hayatınızın kalitesi ve kaderi siyaset sebebiyle doğrudan etkileniyorsa apolitik olamazsınız. apolitiklik dediğiniz şey kafanıza kuma gömmektir zaten. bunu geçiyorum. bu ülkede son 23 yıldır artarak büyüyen bir tahakküm, gizliden otokratikleşme ve artık göstere göstere rusya modeline yöneldiğimiz bir siyasi iklimde konuyu a veya b partisine indirgeyemeyeceğimiz bu kadar barizken futbol ve siyaseti birbirinden bağımsız düşünme şansı artık yok. bunu yapmak sadece konuyu sulandırmak ve işin ciddiyetini görmemek demek.

    imamoğlu milyonların teveccühünü kazanmış ve cb olması kesin gibi görünen bir adayken şimdi silivri'de parmaklıklar arasında. halkın iradesi, tercihi, seçme ve seçilme hakkı rafa kaldırıldı. bunun adına ister hukuksuzluk, ister sivil darbe, ister hukukun araçsallaştırılması, ister otokrasi diyin. sonuç olarak içeriği bomboş bir iddianameyle içeri tıkılan bir büyükşehir belediye başkanı var.

    fakat konu artık imamoğlu özelinde görülmeyecek boyutta çünkü insanlar mutsuz, insanlar fakir, insanlar umutsuz. temel gereksinimlerini göremeyen, en basit hobilerin lüks olduğu, temel hak ve özgürlüklerin gasp edildiği bir tuhaf ülkeyiz. imkanı olanın ülkeyi terkettiği, umudumuz olan gençlerin depresyonun kollarında gezdiği, açık bir akıl hastanesine döndük.

    ekonomiyi sırtlayan büyük çoğunluğun iradesi ayaklar altına alınırken, reklamdan, medyadan, taraftar sayesinde milyar doların döndüğü sektör olan futbolda 1 tane kulüp bir duruş gösterebildi mi? ali koç'un abuk subuk çıkışı ve beşiktaş'ın hakem zırvası var işin tuzu biberi olan. kendini türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu olduğunu iddia eden gs ve fb ve diğer camialar tek ses etmiyorsa kusura bakmasınlar ama siz hiçbir şey değilsinizdir.

    kendi camiamıza dönüyorum tekrar. resmi hiçbir tepki yok. ultraaslan denen oluşum filistin gazze diyor. eyvallah haksızlığa ses çıkarıyorsunuz. türkiye'de bunlar yaşanırken tek kelam etmiyorsanız, edemiyorsanız kimseye adalet temsilciliği hikayesi anlatmayın.

    ve futbolcular. bırakın gs'yi, 1 tane türk futbolcu çıkıp tek kelime etti mi? ağzınızı açmadı hiçbiri, yalandan bir görsel bile paylaşıp tepki vermedi. çocukluk aşkım gs mi türkiye mi büyük? kusura bakmayın sevgili topçularımız ama türkiye daha büyük. siz tek kelime dahi etmeye korkarken voleybol takımımızın sultanı ilkin aydın eylemlere katılıyor. aldığı maaş sizinkinin 10'da 1'i bile değildir. camiamıız adına bu kara günlerde tek güzel şey ilkin olabilir.

    futbol aşkımız ama insanları uyutmak için daha iyi bir aparat da yok. bu gerçek. ülke başımıza yıkılırken milli takım top oynayacak, tek cümle eleştiri çıkmayacak, ligde hakem hatası konuşacağız ama milli iradenin çöpe atılmasına tek bir tepki duymayacağız futbol camiasından. siz almasını bildiğiniz gibi günü geldiğinde vermeyi de bileceksiniz.

    ben hiç kimseyim. tek bir taraftarım, futbol severim ama bu düzen değişmedikçe canım ciğerim takımım dahil hiçbir türk takımının maçını gazozuna bile olsa izlemeyeceğim, bein sports denen katarlı ve iktidar yanlısı kanalı da boykot edeceğim, gs store'dan bir çöp bile almayacağım. ben en azından kendi vicdanımın sesini bastıramam. herkes kendi vicdanından sorumludur. benim vicdanım bana bunu söylüyor.
  • 118
    yapmayan olamaz. yapmadığını iddia eden de semantik olarak kendini eğitmelidir. dün bir yarışmada vardı adam sorunun cevabına inatla ultrasyon dedi ve o kadar geri bildirime rağmen düzeltemedi çünkü kafasına öyle yazmış. siyasi görüşü olmamak.ne demek? yaşama o zaman. siyasi görüşün senin yaşamını teşkil eden şeylerden birini ifade eder. siyasi parti üyesi olman, her secim oy kullanman ya da reyizim,başğanım diye birinin peşinden koşmak gerekmiyor. senin benimle anlaşabilme seviyeni belirler esasen. neyse uzun uzun anlatmayacağım. siyasi fikirlerini her şeyin önüne koyarsın. onun önüne aldığıni zannettiğin şeyler aslında senin siyasi görüşünü oluşturur.
  • 12
    metin kurt diye ölenlerin metin kurt' u izlememesi, okumaması, parasını almadığı için greve gittiğini belki bilmemesi, oynayamayıp kulübe yararlı olamadığı dönemde ise ben bu parayı haketmedim diyip geri götürememesi.

    oruç tutuyor diye hakan şükür için methiyeler düzülmesi, halbuki orucun yapılan işi etkilediği zaman haram olduğunun bilinmemesi.

    siyasi fikirler geçmesin taraftarlığın önüne. sembol isim aramaya da gerek yok.
    armamız yeter.

    türk olmayan takımları yendiğimiz kadrodaki futbolcularımıza sahip çıkalım. tamam her boku yapanı affedin demiyorum elbet ancak hayatında 5 kitap okumamış bazı futbolcuları da mazur görün.
  • 121
    candır. verdiği oyla yaşadığı hayat arasındaki bağlantıyı farketmeyen insanlar yüzünden bu hâldeyiz. günlerdir acı çekiyorum. yemek yerken, sıcak yatağımda yatarken, bir şeye güldüğümde kendimi suçlu hissediyorum. futbolun f'sini bile duymaya tahammülüm yok(ki sorsalar yaşama sebebimdir galatasaray, şu hayatta yüzümün güldüğü 10 gün varsa 9'udur galatasaray, beni tanıyan herkesin ilk aklına gelen gs taraftarlığımdır) günlerdir fb'li nurizade'nin her paylaşımını beğenmekten helak oldum.
    karşında bir uçurum varsa gözünü kapayınca birşey değişmiyor, o uçurum orda. gözünüzü açın, ülkemize sahip çıkın. ülke olmazsa galatasaray da olmaz, hiç bir şey olmaz. maçtan önce içtiğin o 2 birayı mumla ararsın.
  • 71
    bir insanın siyasi görüşü ile taraftarlığı çelişiyorsa ya siyasi görüşünden taraftarı olduğu camia lehine haksız menfaat bekliyordur ya da taraftarı olduğu takımın hakkını gasbedebilen yanş temelde hak yiyen bir görüşü savunuyordur.

    bir fikre körüne bağlı olmak yanlış bi şey arkadaşlar, taraftar olarak da siyasi görüş olarak da adil olanı, hakkaniyetli olanı savunuyorsak çelişmemesi gerekiyor görüşlermizin zaten.
  • 74
    ülkedeki siyaset, tek gayesi "karın doyurmak" için popülizm eksenine oturmuşken taraftarlıkla örtüşür halde zaten. normalde ikisinin alakasının olmaması gerekir ancak ülkede normal olan şey en iyimser ölçümlerde bile yüzde 65 olan enflasyon. mantıklı düşünecek alan bulmak zorlaşıyor tepkili sade vatandaş için. ilkeler, din, atatürkçülük, bu kavramlarla "kurabiye fener" arasında bir fark olmalı mesela öyle değil mi?
  • 31
    taraftarlık da, kimliğimizin bir parçası haline gelmiş olabilir. kimliğini oluşturan ögeler arası bir çatışma yaşıyor olması muhtemel bir insandır. taraftarlık benim kimliğimde bir yer edinmiyor. edinseydi de bir çatışma yaşayacak mıydım bir galatasaray taraftarı olarak? hayır yaşamayacaktım. öyle bir düzen kuruldu ki elbette galatasaray da sarayın avcunda. fakat nihat abilerin veya demirörenlerin fink attığı gündemde, çıkar çatışmaları arasına sıkışmış camialara bir aidiyet hissetmediğim için şanslı hissediyorum kendimi.

    kimlik dedik. farklı kimliklere ve kendinden olmayana dil, din, ırk, cinsel kimlik, yaşam tarzı her anlamda çemberi daralta daralta hayatı zindan edenler, ötekileştirmeyi öyle bir boyuta getirecek ki bunun öznesi haline taraftarlar bile gelebilir. yok artık diyor olabilirsiniz. olmaz dediğimiz her şey oldu. olmaya da devam edecek. yapamadıkları her kötülük, akıllarına gelmeyecek kadar aptal olduklarından. akıllarına geldiği zaman yaşanacak. karşımızda pragmatizmle saf kötülüğün harmanı yiyici bir zihniyet var. kim onlara en çok lokmayı yedirecekse her şey ona doğru evrilecek. her yerde bugüne dek yaptıkları gibi. biz de taraftar olarak öfkemizle kalırız. lokmasını yiyen yiyene. başka hiçbir şeye önem verdikleri yok.
  • 58
    akıllı insandır.

    futbolu yaşadığı bölgenin, ülkenin siyasetinin önüne koyan insanın nazarımda kuş kadar aklı yoktur. şunu şöyle örnekleyebiliriz, ülke yönetimi el değiştiriyor bildiğimiz 20. yüzyıl başı diktatörlerinden biri geliyor ve federasyonuna diyor ki xyz takımı bizim kalemiz olacak, bunun şampiyon olması için elinizden geleni yapın. mesele bu raddeye gelene kadar da mı taraftarlığın görüşlerinin önünde olacak? ya da diyelim siyasi erk galatasaray’ı ittiriyor, ancak aynı siyasi erk karşıt görüşlerinden dolayı oğlunu alıp işkence ediyor. taraftarlığını siyasi görüşlerinin önüne mi koyacaksın?

    siyaset yaşadığınız yerin her alanını belirler. bunda söz sahibi olup olmamak seçeneğe bağlı bir durum değil, insan olmanın onuru ile alakalı bir zorunluluktur.
  • 15
    zamanında ingiltere'de, albert einstein'in isaac newton'u çürüten teorilerinden birinin kanıtlanmasını müteakip birçok bilimadamının olduğu ünlü bir salonda einstein'in haklı olduğunu açıklayan sunucu, konuşmasına newton'un koskoca portresine bakarak "üzgünüm sör nivtın fakat siz haksızdınız!" diyerek başlamış.

    aha da o dramatiklikte bir giriş için "evet her vitgenyştayn, siz haklıydınız!" diyerek başlamak isterim. ne demişti özetle ludwig wittgenstein, "eğer felsefe yapmak istiyorsan yeğen, önce sözcüklerini doğru seçecen." daha ciddi olmak gerekirse vikipedya'nın tanımıyla, "felsefenin araştırma nesnesi, günlük konuşma dilidir. biz kelimeleri, günlük kullanım metafizikleriyle bağlantılarız. felsefenin amacı (iyileştirme) terapidir. filozof bir problemi tıpkı bir hastalık gibi ele alır, inceler. ‘dil karmaşıklığı’na esir olmuş biri bu durumdan kurtarılmalıdır."

    evet kendisi karizmatik olmasının yanı sıra -http://upload.wikimedia.org/...by_Ben_Richards.jpg- oldukça haklıydı da. söz gelimi bu başlıkta eleştirilen insan, "siyasi görüşünü", "taraftarlığının" önüne koyuyor. biz de bu konuyu pek tabi ki kavramlara hapsolmuş biçimde tartışmaya çalışıyoruz.

    halbuki tartışmadan önce neyi tartıştığımızı bilmek zorundayız. bunun nedeni, bir başka zeki anca karizmaya tepki olarak doğmuş -http://1000kitap.com/..._118_1383312991.jpg- yazar george orwell'in "bin dokuz yüz seksen dört" ya da daha havalı şekliyle "nineteen eighty-four" adlı kitabındaki "newspeak" örneğiyle gösterdiği gibi bir süre sonra konuştuğumuz sözcüklerle meramımızı anlatamayacak hale gelmememiz. komplo teorisyeni tarzıyla söylemek gerekirse: onlar da zaten bunu istiyor!

    kitabı okumayan varsa eğer newspeak'ın ufak bir örneğini vereyim. romanın başlarında kahramanımızla konuşan dilbilimci hevesle gelecek planlarını anlatırken rejime katkı amacıyla en sonunda aynı kelimenin birkaç duygunun karşılığı olacağından hevesle bahseder. "iyi" ile "kötü"yü aynı kelimeyle, örneğin "bobo" kelimesiyle anlatmaya çalışsaydık bir şeyi iyi ya da kötü bulduğumuzu ne yazık ki anlam karmaşasına yol açmadan bilemezdik. bu durumda bir durum, olay ya da nesne hakkında "bobo" dediğimizde bir sonuca varamamış olurduk. bir şeyi tanımlayamamız, sözcüklerin anlam karşılamada yetersizliği ise iletişim yetersizliği ile beraber tabi ki totaliter rejimin devamını destekler nitelikte olurdu.

    "öyle mallık mı olur ulan?" tepkisi verecek arkadaşlar için ise örnek sözcüğümüz "bobo" yerine asıl tartıştığımız konu ve dolayısıyla sözcük grubu olan "siyasi fikir"i tartışma sahasına sokuyorum. çıkan oyuncu 9 numarayla bobo...

    siyaset kökeni "seyis"ten gelen *, özetle devlet ortaya çıktığından bu yana yürütme işlerine bakan sistem hakkındaki görüşlerin tümüdür. "devlet nedir?" sorusundan başlayarak bizi yönetenlerle ilgili düşündüğümüz, yazdığımız her şey siyaset tanımının içine girer. gayet tabi insanların yaşam tarzlarına doğrudan müdahale edilmesi, buna karşı protesto yapılması vb. konular da siyasetin içindedir. "siyaset" kelime olarak çekilip ekranda birkaç adamın batı avrupa televizyalarına özenip "parlamenter demokrasinin açmazları"nun konuşulması olarak kabul edilip toplumdan soyutlanmaya çalışılsa da özellikle bizimki gibi bir ülkede yaşamımızın akşamın bilmem kaçından sonra içki alamamamızı sağlayan faktörlerinin de, başörtülü kızlarımızın zamanında üniversiteye gidememesinin faktörlerinin de başında yer almaktadır ve bu tip sorunların konuşulacağı tek merciidir. "büyük usta" kültünün oluşturulmaya çalışıldığı, "o ne derse doğrudurculuğun" oynandığı bu zamanda, bu yerde siyaset konuşmak, protesto sırasında ölen insanlardan bahsetmek ve dolayısıyla üstüne basa basa söylüyorum siyaset yapmak insan onurunun en büyük gerekliliklerinden olmuş durumdadır.

    halkın yaşadığı sorunların temelinin yürütmeye dayandığı bir gerçek ise o halkın, halkın bir kişisi olan insanın ilk yapması gereken siyaset konuşmak, siyasetin en önemli ülke gündemi olduğunun farkına varmaktır. dolayısıyla bu insan, gururla söyleyebilirim ki benim.
  • 61
    kavramsal olarak birbirinden bağımsız, ancak pratikte birinin diğerinin alt kümesi olduğu iki alanı birbiriyle kıyaslamak hata bana kalırsa. siyasi fikirler dediğimizde hayatımızın her alanını etkileyen bir kavramdan söz ediyoruz. bireysel hak ve özgürlüklerimizi, yaşam kalitemizi, güvenliğimizi, refahımızı, sosyal güvencemizi, eğitim / sağlık / iş olanaklarımızı vs. etkileyen çok geniş bir alan. yaşadığımız ülkede, her anımızda etkisi olan bir hususu, bir kulübe gönül vermekle mukayese etmek anlamsız kalıyor.

    esasında siyasi fikirlerden kaynaklı doğru uygulamaların sonucu olarak taraftarlıktan keyif alınabilir. doğru bir siyasi anlayış çatısı altında alım gücün artar, çoluk çocuk stadyuma giderken iki kez düşünmezsin. otopark parası, yemek parası, bilet parası diye kafanda soru işaretleri belirmez. haftasonu yapılacak hoş bir aktiviteye dönüşür. forma fiyatlarına bakıp elin boş mağazadan çıkmazsın. evde isen de kaçak yayın linki aramazsın.

    keza benzer şekilde spor ve siyasetin ayrışmasıyla dengeli bir rekabete şahit olma imkanı doğar. belediyelerin, siyasi partilerin, şehirde bilinirlik kazanmak isteyip sonrasında kulüpleri batık hale getirip buhar olan iş insanlarının futbola dahil olmasının önüne geçersin. böylece koca koca şehirlerin sembol kulüplerinin kapısının mühürlenmesini engellersin.

    yani özetle demek istediğim şu; siyasi anlayış, doğru politikalar hayatın her alanını etkilediği gibi tuttuğunuz takımı da etkiliyor. spor kulübünü, taraftarlığı bundan bağımsız düşünmek mümkün değildir.
  • 76
    hangi siyaset? halkı düşünmeyen iktidar ve muhalefetler birliği için mi ben siyaseti galatasaray'dan öne koyacağım?
    imkansız. o tren kaçtı. milliyetçi olabilirsin, dinine bağlı olabilirsin, türlü türlü düşüncelerin olabilir ancak siyaset dediğin zaman koca bir aldatmacadan ibaret olduğunu belli bir olgunluğa geldikten sonra anlayabilirsin.
    bu a parti b parti kavgası değil.
    bu memleketin siyaseti demogoji üzerine. laf salatasından öte gitmiyor.
    enflasyon %200 yaşam şartları her geçen gün ağırlaşıyor. ülkede para kalmamış, halkın üzerinden geçiniliyor. sonra siyasi fikir önde gelsin. vallahi ben izmir'liyim. hayatımda bir parti ile hiç bağ kurmadım. bundan sonra da kurmam. yok o atatürk partisi süper, öteki ılımlı islamcı allah korkusu var muhteşem. geçelim bunları.
    bunlar karın doyurmuyor. insanlar aç, evlerine et sokamıyor. 1 kilo kıyma 350 400 tl olmuş.
    benim için galatasaray bir ailedir. eşim çocuğun annem kim varsa kendime can gördüğüm aynı seviyededir. bir renge ve bir isme aitsem bu galatasaray'dır.
    hiçbir siyasi güç düşüncemi değiştiremez. hiçbir gs yöneticisi de bu düşüncemi değiştiremez.
    üniversite yıllarımı çok koyu bir komünist olarak geçirdikten sonra 23 yaşında askerliğe gittim. o yıllardan sonra yavaş yavaş gözüm açıldı. en son bu işin tak dediği yer istanbul belediye seçimlerinin iptali oldu.
    demokrasinin olmadığı, bir gücün hakim olduğu, ekonomik refahın olmadığı memleketlerin en temel sorunu bu.
    bir de şöyle bir safsata var. futbol afyondur, halkı uyutmak için.
    ingiltere, almanya, fransa, italya, ispanya.
    hepsi bizden daha fazla refah içinde ve futbol ile iç içeler.
    nasıl oluyor bu iş?
    alman halkı da protestosunu maçlarda yapıyor, fransız halkı da ha keza ingiliz halkı da.
    söylenecek çok söz var ancak başı sonu karışıyor işin. sonuçta çorbaya dönüyor.
    bu bakımdan yaşasın galatasaray sevdamız.
  • 64
    eğer siyasi fikirleri gerçekten iyi niyetli ve hak/hukuk çerçevesindeyse, tuttuğu takım da adil şartlarda mücadele etmeyi kendine şiar edinmişse böyle bir durumda kalmaması gereken bir kişidir.

    eğer bu iki görüş çelişiyorsa karşı karşıya geliyorsa zaten ya fikirlerinde ya da desteklenen takımın faaliyetlerinde bir omurgasızlık vardır. bu durumda da siyasi fikirlerini ya da desteklediği takımın hal ve hareketlerini pekala eleştirebilir.

    nihayetinde ne siyasi fikirler doğrultusunda desteklenen siyasi oluşumlar ne de taraftarlığın öznesi olan takım şahsın kendi fikirlerine birebir şekilde hareket etmediği için körü körüne de ikisinin de doğru kabul edilmesi saçmalıl oluyor.
  • 83
    benimdir. siyasi fikirler hayatımıza yön veren şeylerdir. topluluk olarak olmasa bile bireysel olarak siyasi tercihlerimiz hayatımızı etkilemektedir. örnek olarak vermem gerekirse, siyasi tercihlerimin bilinmesi sebebiyle çalıştığım kurumun dinci yöneticileri tarafından zamanında mobbinge uğradım, tuttuğum takım sebebiyle değil.

    taraftarlık bizi bir seviyeye kadar mutlu eden veya üzen şey olmalıdır. burada karşı çıkacak olan arkadaşlarınız vardır tabii ama benim görüşüme göre galatasaray benden önemli değildir. galatasaray değer verdiklerimden de önemli değildir. başkası galatasaray'ı benden değerli görebilir, hakları vardır ama isviçre'de yaşamıyoruz. siyasi fikirlerimiz yüzünden hayatımıza yön veriliyor.

    ülkemizin şu anda yaşadığı ağır adaletsizliği, tek adamlığı eleştirmek yerine pısıp kalmak, apolitik takılmak korkaklıktır bana göre. bunu yapanın tercihine saygı duyarım, kendince haklı sebepleri vardır elbette ama kalkıp da "galatasaray'ı siyasi fikirlerinin önüne mi koyuyorsun yani?" diyen olursa buna "evet" demeyeni garip karşılar, hayatı keşke onlar kadar basit yaşayabilseydim diye kıskanırım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın