8
--- alıntı ---
cevdet kalpakçıoğlu
1883 tarihinde istanbul'da· fethiye semtinde dünyaya gelmiştir. pederi tevfik efendi, annesi belkis hanımdır.
ilh tahsilini dıraman mahalle okulunda yap- tıktan sonra, galatasaray lisesini ikmål ederek, hukuk'a devam ile 1908 yılında mezun olmuştur. küçük yaştanberi musıkiye karşı kabiliyet ve istidadı olan cevdet bey, aile arasına giren zekâi dede'nin teşvikiyle musıkiye derin alâka göstere- rek eyüp'lü hafız ali efendi'den ilk musıki ders ve feyzini almış ve ondan sonra hususî çalışmala- rına devam etmiştir.
1907 tarihinde, enderunlu vâsıf'ın divânını karıştırırken
bir nevcivâne dil mübtelâdır kâr-1 hemise lûtf-u vefâdır meftûnu olsa âlem sezâdır nâzik tabiat bir dilrübâdır
kıt'asını görerek hosuna gitmis ve karcığar makamından curcuna usulünde beste- liyerek ilk beste kaabiliyetini göstermiştir.
hocası ali efendi'ye eserini okuyan cevdet bey, hocasının samimî olarak tak- dir ve teşvikini görünce, bestekârlık kaabiliyetinin inkişâfı için, daha fazla çalış- mağa başlamış ve bu arada yirmi tane kadar eser meydana getirmiştir. bestelediği eserlerin güftelerinin bir çoğunu kendi yazmıştır.
evli ve melike, yüksel adlı iki kızı ile, özdemir adlı bir erkek evlâdı vardır. hâlen taksim, tarlabaşı caddesi civarında oturmaktadır.
rast
evfer yalnızlığımın verdiği efkâr arasında her dem dilerim ötsün o bülbül yuvasııda
söz : ahmet refik bey
öyle belkise nola biz de süleyman olalım bir gece lâne-i aşkında perişân olalım kalbine olmaz ise, sinene mihmân olalım bir gece lâne-i aşkında perişân olalım
.
hüseynî 1928
senginsemai
söz : faizizâde osman bey
bilmen ne füsân etti ki sevdâlı sesiyle düşmüştüm onun râhına sevmek hevesiyle yandım gece gündüz elem neş'e-i resiyle hâlâ yanarım aşk-u zemzemesiyle
hüseynî
aksak
sandım ötüyor bülbül-i şeydâ yuvasında fark ettim o şûhun sesini aşk odasında yanmış gönülün nağmeleri var havasında
acemaşiran 1928 aksak
söz: bedri ziya bey
okunur gizli emel cilve edâ gözlerde ne bakıştır gözümün nûru elâ gözlerde ne derin nazra-i sevdâ-yi vefâ gözlerde ne bakıştır gözümün nûru elâ gözlerde
beyatî
düyek
1936
o zâlimden neden bilmem ümid dåd eder- sin hep niçin ey dertli gönlüm durmayıp feryad edersin hep sana bigâne olmuşken o yâri yad edersin hep
anınçün dembedem ağlar beni berbåd edersin hep türk musıkisi
düyek
nedir bu nâle-vü zârın zaman zaman a gö- beyatiaraban 1957
nül
yakışmıyor bu teellüm sana inan a gönül safâ-vü neş'esi çoktur bu çark-ı derbederin safâ ile bu hayâtı geçir hemen a gönül
hicaz
aksak
höcremde hayâlin yine gezmekte bu akşam kalbim elem-i mâtemi sezmekte bu akşam hasret acısı rûhumu ezmekte bu akşam gün doğdu fakat nâle eden hier ile ben'dim yavrum bu gece hasretinin zehrini em- dim (1)
sultaniyegâh 1946 aksak
âlem sesini gasy olarak vecd ile dinler insan sesi mi, yoksa o bülbül müdür inler kudret o sese feyzi ile hep eser eyler lâhninde ve tavrında gören hüsn-i edâyı heycan ile emmek diliyor zevk-i sadâyı
acemkürdî
aksak
sûzinâk
aksak
söz : prof. ismail hikmet
ölen hâtıraların küllerini eşiyor gönlümün bağlarında sesin bülbülleşiyor hislerimi okşuyor, dertle birleşiyor gönlümiin bağlarında sesin bülbülleşiyor
ne kadar özledi efrûzeyi cânım bu gece nerelerde geziyor rûh-i revânın bu gece gûşine gitmedi mi âh-ü figanım bu gece bûselerle onu sermeşt-i harâp eyler idim ele geçseydi eğer nazlı civânım bu gece
acemkürdî yürüksemai
muhayyer 1945 düyek
sadâ-yi muhrik gökte edince kesb-i kemâl fezâ içinde melekler eder istikbâl yaşar sesinde dmeâdem nevâ-yi lâhn-i bilâl yerinde neş'e-i meserret, yerinde hüzn-ü melâl
sahnenle gönül bülbül-i şeydâsını dialer feryad ederek neş'e-i sevdâsını dinler yârin düşünür zübde-i şekvâsını dinler yıllarca o sahnen sesinin ma'kesi oldu herkes orada rûhunun ilhâmını buldu
havâ-yi aşk-ı terennüm yolunda hüsn-i misâ!
(1) bu güfteyi, ölen oğlu tevfik için yazıp bestlemiştir.
nâyī emin yazıcı
hıkaisaadet hatibi merhum hafız eyüp sabri efendi'nin oğlu olup, 1883 yılında tophane'de türk- gücü sokağı 48 numaralı evde dünyaya gelmiştir.
ilk tahsilini tophane'de sirkeci okulu ile fevzi- ye rüştiyesinde ve orta tahsilini dersaadet idadisin- de ikmâl ederek, iki yıl da hukuka devam etmiştir. 1902 yılında 30 kuruş maaşla posta - telgraf neza- reti mektubi kalemine kabul olunmus ve meşrutiyeti müteakip 600 kuruş maaşla müsevvidliğe tâyin edil- mistir.
birinci cihan harbinde erkân-1 harbiyye-i umu- miye harita şubesi matbaasında münhal olan hat- tatlığa bil'imtihan kabul olunmustur.
aynı zamanda hattât olan merhum, sülüs ve ne- sih yazılarını fevziye rüştiyesi öğretmenlerinden hattât sami efendi merhumdan meşketmiştir.
masıkiye karşı derin bir arzu ve kuvvetli kabiliyeti olan merhum emin bey,
--- alıntı ---
20. yüzyıl türk musikisi, mustafa rona, 3. baskı türkiye yayın evi 1970 istanbul s. 252-253.
cevdet kalpakçıoğlu
1883 tarihinde istanbul'da· fethiye semtinde dünyaya gelmiştir. pederi tevfik efendi, annesi belkis hanımdır.
ilh tahsilini dıraman mahalle okulunda yap- tıktan sonra, galatasaray lisesini ikmål ederek, hukuk'a devam ile 1908 yılında mezun olmuştur. küçük yaştanberi musıkiye karşı kabiliyet ve istidadı olan cevdet bey, aile arasına giren zekâi dede'nin teşvikiyle musıkiye derin alâka göstere- rek eyüp'lü hafız ali efendi'den ilk musıki ders ve feyzini almış ve ondan sonra hususî çalışmala- rına devam etmiştir.
1907 tarihinde, enderunlu vâsıf'ın divânını karıştırırken
bir nevcivâne dil mübtelâdır kâr-1 hemise lûtf-u vefâdır meftûnu olsa âlem sezâdır nâzik tabiat bir dilrübâdır
kıt'asını görerek hosuna gitmis ve karcığar makamından curcuna usulünde beste- liyerek ilk beste kaabiliyetini göstermiştir.
hocası ali efendi'ye eserini okuyan cevdet bey, hocasının samimî olarak tak- dir ve teşvikini görünce, bestekârlık kaabiliyetinin inkişâfı için, daha fazla çalış- mağa başlamış ve bu arada yirmi tane kadar eser meydana getirmiştir. bestelediği eserlerin güftelerinin bir çoğunu kendi yazmıştır.
evli ve melike, yüksel adlı iki kızı ile, özdemir adlı bir erkek evlâdı vardır. hâlen taksim, tarlabaşı caddesi civarında oturmaktadır.
rast
evfer yalnızlığımın verdiği efkâr arasında her dem dilerim ötsün o bülbül yuvasııda
söz : ahmet refik bey
öyle belkise nola biz de süleyman olalım bir gece lâne-i aşkında perişân olalım kalbine olmaz ise, sinene mihmân olalım bir gece lâne-i aşkında perişân olalım
.
hüseynî 1928
senginsemai
söz : faizizâde osman bey
bilmen ne füsân etti ki sevdâlı sesiyle düşmüştüm onun râhına sevmek hevesiyle yandım gece gündüz elem neş'e-i resiyle hâlâ yanarım aşk-u zemzemesiyle
hüseynî
aksak
sandım ötüyor bülbül-i şeydâ yuvasında fark ettim o şûhun sesini aşk odasında yanmış gönülün nağmeleri var havasında
acemaşiran 1928 aksak
söz: bedri ziya bey
okunur gizli emel cilve edâ gözlerde ne bakıştır gözümün nûru elâ gözlerde ne derin nazra-i sevdâ-yi vefâ gözlerde ne bakıştır gözümün nûru elâ gözlerde
beyatî
düyek
1936
o zâlimden neden bilmem ümid dåd eder- sin hep niçin ey dertli gönlüm durmayıp feryad edersin hep sana bigâne olmuşken o yâri yad edersin hep
anınçün dembedem ağlar beni berbåd edersin hep türk musıkisi
düyek
nedir bu nâle-vü zârın zaman zaman a gö- beyatiaraban 1957
nül
yakışmıyor bu teellüm sana inan a gönül safâ-vü neş'esi çoktur bu çark-ı derbederin safâ ile bu hayâtı geçir hemen a gönül
hicaz
aksak
höcremde hayâlin yine gezmekte bu akşam kalbim elem-i mâtemi sezmekte bu akşam hasret acısı rûhumu ezmekte bu akşam gün doğdu fakat nâle eden hier ile ben'dim yavrum bu gece hasretinin zehrini em- dim (1)
sultaniyegâh 1946 aksak
âlem sesini gasy olarak vecd ile dinler insan sesi mi, yoksa o bülbül müdür inler kudret o sese feyzi ile hep eser eyler lâhninde ve tavrında gören hüsn-i edâyı heycan ile emmek diliyor zevk-i sadâyı
acemkürdî
aksak
sûzinâk
aksak
söz : prof. ismail hikmet
ölen hâtıraların küllerini eşiyor gönlümün bağlarında sesin bülbülleşiyor hislerimi okşuyor, dertle birleşiyor gönlümiin bağlarında sesin bülbülleşiyor
ne kadar özledi efrûzeyi cânım bu gece nerelerde geziyor rûh-i revânın bu gece gûşine gitmedi mi âh-ü figanım bu gece bûselerle onu sermeşt-i harâp eyler idim ele geçseydi eğer nazlı civânım bu gece
acemkürdî yürüksemai
muhayyer 1945 düyek
sadâ-yi muhrik gökte edince kesb-i kemâl fezâ içinde melekler eder istikbâl yaşar sesinde dmeâdem nevâ-yi lâhn-i bilâl yerinde neş'e-i meserret, yerinde hüzn-ü melâl
sahnenle gönül bülbül-i şeydâsını dialer feryad ederek neş'e-i sevdâsını dinler yârin düşünür zübde-i şekvâsını dinler yıllarca o sahnen sesinin ma'kesi oldu herkes orada rûhunun ilhâmını buldu
havâ-yi aşk-ı terennüm yolunda hüsn-i misâ!
(1) bu güfteyi, ölen oğlu tevfik için yazıp bestlemiştir.
nâyī emin yazıcı
hıkaisaadet hatibi merhum hafız eyüp sabri efendi'nin oğlu olup, 1883 yılında tophane'de türk- gücü sokağı 48 numaralı evde dünyaya gelmiştir.
ilk tahsilini tophane'de sirkeci okulu ile fevzi- ye rüştiyesinde ve orta tahsilini dersaadet idadisin- de ikmâl ederek, iki yıl da hukuka devam etmiştir. 1902 yılında 30 kuruş maaşla posta - telgraf neza- reti mektubi kalemine kabul olunmus ve meşrutiyeti müteakip 600 kuruş maaşla müsevvidliğe tâyin edil- mistir.
birinci cihan harbinde erkân-1 harbiyye-i umu- miye harita şubesi matbaasında münhal olan hat- tatlığa bil'imtihan kabul olunmustur.
aynı zamanda hattât olan merhum, sülüs ve ne- sih yazılarını fevziye rüştiyesi öğretmenlerinden hattât sami efendi merhumdan meşketmiştir.
masıkiye karşı derin bir arzu ve kuvvetli kabiliyeti olan merhum emin bey,
--- alıntı ---
20. yüzyıl türk musikisi, mustafa rona, 3. baskı türkiye yayın evi 1970 istanbul s. 252-253.