• 802
    izledim, oturdum düşündüm, yorumları okudum ve vermiş olduğum kararı doğru buldum. televizyon başında bile olsa berbatlık hissi paçalardan akıyordu. özellikle şehir dışından gidenler için 1 haftayı heba etmek demek. yorgunluk, iş stresi, yol stresi derken 1 hafta kendine gelemez insan. şehir içinden gelenler de aslında çok rahat sayılmazlar.
    organizasyon başlı başına fecaatti. yağmur yağacağı bilinmesine rağmen neden standın üstü kapatılmadı?
    oraya gelen insanlara sarı kırmızı naylon yağmurluk dağıtmak çok mu zordu?
    dj kabini neden korunmadı? rapçiler normal şarkıcılardan daha fazla etkileşim aldı. çünkü yeni nesil bunu seviyor. ebru yaşar nedir ya? çok severek dinlediğim şarkıları vardır ancak yeri değildi.
    neresinden tutarsan tut berbatlık akıyor. okan buruk istifa esprisi ve üstüne hocaya sorulan soru, osimhen'e gitme demek için yarışa girmiş onlarca kişi.
    e hani kimse galatasaray'dan büyük değildi?
    bana göre hala öyle.
    okan hocanın itibarını zedeleyecek soru üstüne soru. hocam osimhen kalsın mı, ne dersiniz falan. bunlar takım içinde özel olan şeyler ve saklı kalmalı.
    oyuncuların çıkışı 1 saat gecikti üstüne hala daha şarkıcı çıkararak ortama mum diktiler. kenan doğulu ve atiye ıslıklar içinde indi sahneden. çok fuzuli bir şarkıcı kalabalığı vardı. oraya gelen insanlar hiç düşünülmemiş. ben efe akman'ın ıslıklanmasını da şahsi bulmadığımı belirtmek isterim. oraya insanlar billurlu futbolcuları görmeye, futbolcu şovu izlemeye geldiler. bu vibe'ı veren muslera-barış-mertens-icardi-osimhen-yunus gibi adamlar var. insanlar zaten 7-8 saat ayakta yağmurda dikilmiş hala alt yapıdan oyuncu gösteriyorsun. ıslıklar buna oldu.
    misal rakamı sallıyorum 6 alt yapı oyuncusu mu vardı, onları toplu çıkarıp tek tek isimlerini sayarak alkışlatıp yollamak gerginliği alırdı.
    yok dua lipa 3.5 dolar istemiş falan. o zaman tek kalemde ona verseydin o parayı bari insanlar gerçekten konser havasında bir daha kolay ulaşamayacağı şeye şahit olurlardı. eminim ki oradaki insanların çoğu betül demir'i dahi tanımıyordu.
    kuşağı yakalamaya çalışmayan sürekli amuduyla götüren bir yönetim var. kim bilir kulüp kasasından kaç para çıktı kıytırık konserler için.
    biz bir bağ takımıyız. güliz ayla elinde tespih ile babasının hatırasını andığında eşimle birlikte ben de ağladım. çünkü benim de hislerim ve mirasım benzer. burada yakalanan sinerjiyi bozmamak için bir çaba sarf edilmesi gerekliydi.
    kadın sunucu zaten ne görsel ne de işitsel olarak vasatı aşamadı. kim buldu, nerden getirdiler, kaç para verdiler hep merak konusu.
    renault ile kupanın gelmesi ya tff ya da bein'in isteğiydi bence. çünkü televizyonda direkt ürün yerleştirme bulunmaktadır benzeri bir yazı geçtiler.
    muslera ve mertens gidiyor. inşallah cuma günü daha görkemli ve güzel bir veda yapılır.
    herkes sussa bile biz yine söyleriz.
    yönetim istifa.

    edit: şarkıcı ismi düzeltildi.
  • 804
    daha fazla taraftara yerinde izletmek dışında hiç bir esprisi olmayan kutlamaydı. brezilyadan üç kuruşa livinho'yu getirecektin, galatasaray ve bu sezonla bağlantı kurulacak sesler getirecektin. yapacağın buydu ama sen ebru yaşar ve altay ile kutlama yaparım kafasıyla rezalet bir havada insanları boşu boşuna titrettin.

    daö yönetimi o kadar çapsız ki acaba kutlamayı da okan hocaya ve futbolculara mı verselerdi bilemedim.
  • 806
    gündüz etkinlikler yap kitleyi oyala ilgisini diri tut.
    sonra yavaş yavaş tomorrowland tadında müzik performanslarıyla kitleyi coştur.
    modası geçmiş şarkıcılar tercih edilmeyebilirdi.
    tek güzel şey yıldız konumlu sahneydi. bu sahne adeta bir elektronik müzik festivali tadında interaktif bir sahneye çevrilebilirdi.
    süre biraz daha kısa tutulup dünyaca ünlü dj getirilip yurt dışında sükse yapılacak bir sahne yapabilirdi.
    modası geçmiş ve galatasarayı pr için kullanan şarkıcıları seçilmemeliydi.
    bir ara sahneye çıkan tiplerden “kara üzüm habbesi” çalındı. galatasaray 25. şampiyonluk kutlamasında ne alaka olan bir şarkıdır.
    şampiyonluk kutlaması deyince akıllara aydınlatma direğine kadar çıkan insanlar ve şehrin sekron halinde koptuğu ts kutlaması geliyor.
    o kadar sahne kurup o kadar prodüksiyon yapıp trabzon kadar eğlenememek üzücüydü.
    sahnesi güzel içini dolduran organizasyonun zayıf olduğu kutlamamızdır.
    yine katılım sayısı ve vefalı taraftarımızın bulunmasıyla kendini bir şekilde kotaran organizasyondur.
    yönetimin gereken dönüşleri alması gereken kutlamadır.
  • 807
    organizasyonun saçmalığını en basitiyle şöyle anlatalım; futbolcular sahneye o kadar geç çıkarıldı ki, yağmur ve uzun bekleyişler yüzünden alan dağılmaya başladı. futbolcuların yürüdüğü sahne de kısacıktı, seçtikleri şarkılar daha neredeyse başlamadan üçlü çektirmek durumunda kaldılar. çözüm olarak şarkıyı sanırım 2x hıza falan aldılar bi ara. yağmurdan malzemelerin bozulmasına, herkese aynı şarkı çalınmasına girmiyorum bile.

    galatasaray tarihinde bundan daha rezil hiç bir organizasyon görmedim.
  • 808
    şampiyonluk kutlamalarını komple bir gün olarak sayarsak orada bulunan insanlar için rezalet bir gündü.

    hayatımın en berbat gününü geçirmiş olabilirim.
    bu kadar kötü organizasyon, bu kadar empatiden uzak bir yönetim, bu kadar saçma taraftar grubu olamaz.

    ilk defa yapılan bir organizasyon, eksikler olacaktır dedik.
    ama bir hava durumunu kontrol etmeyecek kadar iş bilmez olmayı anlayamıyorum.
    futbolcular kutlama yapılacak bölgeye gelmiş, 2 saat daha taraftar beklettiler yağmur altında.
    3 şarkı için gelen insanlara rica edersin, hava durumunu bildirirsin, 1 şarkı çalmasını istersin.
    bak sadece şu dediğimi yapsalar gece olmadan organizasyon biterdi, ertesi gün işe gidecek insanlar alanı terk etmek zorunda kalmazdı.

    çok kısa sanatçılara da değinmek isterim.
    siz oraya kutlamalara gelmişsiniz, karşınızda yüzbinler var, insanları eğlendireceğinize hiç bilinmedik şarkılarınızı satmaya çalıştınız.
    tamam kardeş bir tane daha hit kazandın sayemizde.
    kendi reklamını mı yapmaya geliyorsun, tuttuğun takım için hizmet etmeye mi?

    o kadar büyük aksaklıklar ve rezillikler yaşandı ki yaz yaz bitmez.
    amma velakin yaşadığım bütün rezilliğe eyvallah derim, her şeyi galatasaray için sineye çekerim fakat o taraftar yok mu o taraftar...
    efe akman ıslıklama mı dersin, mhy denen mal için tezahürat yapanlar mı dersin, rol çalmak için çadırlara çıkıp amigoluk yapanlar mı dersin, premiumlulara tanınan hakkı premiumsuz olarak kullanmaya çalışanlar mı dersin, şarkıcı ıslıklama mı dersiniz, belediye festivaline gelmiş gibi sadece şarkı dinleyenler mi dersin…

    yönetim, sanatçılar, taraftarlar hep birlikte güzelim şampiyonluk kutlamalarını belediye halk günü konserlerine çevirdiler.
    aklıma geldikçe midem yerinde ters dönüyor hala.
    umarım bir an önce herkes bugünle ilgili yorumlamalarını bitirir ve bu konu kapanıp bir daha açılmaz.
  • 810
    galatasaray taraftarının dolmaz denilen alanı tıka basa doldurduğu kutlamadır. galatasaray yönetimi ve işin organizatörleri 10 saat yağmurda beklettiği taraftarına ince şeffaf bir yağmurluğu bile çok görmüştür. bırakın çok görmeyi bunu düşünmemiştir bile. yağmurdur ilk defa görmüyoruz hadi eyvallah ama asıl meseleyi geciktirmeseydin, futbolcular alana geldiği gibi çıksaydı yer yerinden oynayacaktı, o cefakar taraftarın çilesi anlam bulacaktı. onu da beceremediler tabi.

    ayrıca 1 milyon insanı meydana topluyorsun. uluslararası basında, yabancı sosyal medyada tek bir haber tek bir video bile yok. sadece işin reklam, prestij boyutu için bile yenikapı fikrine evet derdim. bu da kullanılamadı.
  • 813
    katılım için gsplus‘a üyeliğin ön şart olduğunu hatırlıyorum. eğer öyle ise sona doğru tatsız geçtiği bahsedilen organizasyona katılan gsplus üyesi taraftarlara gönül alma babında bir güzellik yapılması görüşündeyim.

    slogan belli, yağmurda çamurda bizi yalnız bırakmayan taraftarımıza gsstore alışverişlerinde %xx indirim. win win olur.
  • 816
    kutlamardan önce eşimle ilk kez galatasaray'la ilgili bir etkinliğe gideceğimi; tekirdağ'dan arabayla gideceğimi yazıp buradaki bir çok arkadaştan fikir alarak plan yapmıştım.

    o günden sonra evde tv karşısında olup yorum yapan bir çok arkadaşımızı gördüm, tüm fikirlere saygı duymakla birlikte birde son saniyeye kadar orada kalan benden dinleyin isterim.

    gitmeden eşime bunun yorucu olacağını, ama tıpkı üniversite günlerindeki gibi hissetmemiz gerektiğini , ertesi gün işte olsa perişanlık çekeceğimizi ve bunu isterse gideceğimizi söylemiştim.

    alana girerken dar sokaklardan 3 farklı aramayla geçerek sırt çantamda özellikle red bul ile karıştırılarak içilen ve kutlamalar sırasında futbolcularımızın da bolca tükettiği içeceğimi içeri sokmanın mutluluğuyla bir şekilde alana ulaştık. karnımız çok aç olduğu saat 4:30 gibi fanzone alanına yürüyerek bolca rüzgar ve yağan yagmur ıle bırlıkte birsürü yemek tırını görünce hemen bir tanesinde sıraya girdik.

    aldığımız yemekleri ıslanmadan yiyecek bir alan yoktu ve bir tane tırın altına oturarak ıslanmadan yemeklerimizi yedik, o arada yağmur hafifledi ve alandan uzak bir bankta oturup ilk sanatçı çıkana kadar içeceğimi içmeye başladım.

    aydilgenin çıkışıyla önce alana yaklaşıp hava kararmamışken sahneden uzakta çimlerde müziğin keyfini çıkardık.

    daha sonra eğlenceyi daha çok yaşamak için alana iyice yakınlaştık. wc konusunda hiç problem yoktu gayet yeterliydi. ekranlardan eğlenceleri izleyip keyfini çıkarırken yağmurda başlamıştı.

    her sanatçi bizi eğlendirdi, siz tv başında eleştirirken ben ayakta geçen 5 saatin sonunda eğlenmeme bakıyordum. bir yandan eşime marşların anlamlarını anlatıyor, bir yandan ona öğretiyordum.

    yağmur şiddetini arttırınca başımıza şal sarıp sucuk gibi olana kadar eğlenmeye devamn ettik ancak kenan doğuluda bozulan sistem beni de " assolist futbolcular nerede hadi artık kardesım" noktasına getirmişti. ıslanmanın ve üşümenin verdiği ruh haline birde set up bozuldu, denerek her futbolcunun aynı şarkıyla çıkması iyice sinirlendirdi. ta ki mertens ailesi beni hüngür hüngür ağlatana kadar. futbolla alakası olmayan eşim bile ağladı. insanlar futbolcuları değil organizasyonu ıslıkladı, efe akmanın ıslıklanmasını ben orada duymadım.

    günay sahnedeyken başka bir müzik çalınca modunun düşmesini gayet net gördüm ki bende sinirlenmiştim. her futbolcunun seçtiği şarkıyı merak ederim. bir çok mesaj barındırır ancak bundan mahrum kaldık.

    günün sonunda icardi sahneye çıkınca tam 8 saattir ayakta olan ve ıslanan ben eşime dönüp nasıl ama dedim ve cevap "gerçekten star ışığı var adamda" oldu. boşuna 50 bin kişi aşkın olayım demiyoruz ona dedim.

    dönüş yolunda hem çamurdan yürümüş hem de saat 1 e kadar yaklaşık 45 dakika marmaray beklemiş olarak zar zor kendimizi arabamızın yanına attık ve evime dönmem saat 3:30 u bulmuştu.

    sözün özü: sözlükte orda bekleyen ve gidenler bizden daha çok galatasaraylıymış gibi sözler okudum " estagfurullah" diyerek geçelim ama o kutlamalarda önümdeki bazı kadınlar şunu söyledi ve günün özeti oydu: ( bunu yaşamak için çok sevmek lazım, başka türlü bir insan bunu yapmaz ) o ablaya katılıyorum.

    artısıyla eksisiyle benim için unutulmaz oldu, büyük eksikler vardı evet ama yinede seneler sonra bir yenikapı maceram var anlatılacak. üstelik böyle bir günün ardından ertesi gün eşim bile "yellelei yelleleyi yelleleyaa" diye mesajlar atarak eğlenmeye devam ediyordu.

    olayı özellikle kendimden değil eşimden anlattım çünkü ben bu takımı zaten çok seviyorum ve bu cefayı çekerim. ancak bu sözlükteki kimse kadar galatasaraylı olmayan eşim bile gayet keyif almışken fazla eleştiriyoruz yapmayın. tadını çıkarın.

    yaşasın yağmurda, soğukta koşulsuz seven cefakar galatasaraylılar ve yaşasın onlar ıslanıyor diye evinde kızıp yönetimi topa tutan renkdaşlarım. iyiki varsınız.

    26. şampiyonluk kutlamalarında ancak bu sefer stadyumda görüşmek üzere :)
App Store'dan indirin Google Play'den alın