816
kutlamardan önce eşimle ilk kez galatasaray'la ilgili bir etkinliğe gideceğimi; tekirdağ'dan arabayla gideceğimi yazıp buradaki bir çok arkadaştan fikir alarak plan yapmıştım.
o günden sonra evde tv karşısında olup yorum yapan bir çok arkadaşımızı gördüm, tüm fikirlere saygı duymakla birlikte birde son saniyeye kadar orada kalan benden dinleyin isterim.
gitmeden eşime bunun yorucu olacağını, ama tıpkı üniversite günlerindeki gibi hissetmemiz gerektiğini , ertesi gün işte olsa perişanlık çekeceğimizi ve bunu isterse gideceğimizi söylemiştim.
alana girerken dar sokaklardan 3 farklı aramayla geçerek sırt çantamda özellikle red bul ile karıştırılarak içilen ve kutlamalar sırasında futbolcularımızın da bolca tükettiği içeceğimi içeri sokmanın mutluluğuyla bir şekilde alana ulaştık. karnımız çok aç olduğu saat 4:30 gibi fanzone alanına yürüyerek bolca rüzgar ve yağan yagmur ıle bırlıkte birsürü yemek tırını görünce hemen bir tanesinde sıraya girdik.
aldığımız yemekleri ıslanmadan yiyecek bir alan yoktu ve bir tane tırın altına oturarak ıslanmadan yemeklerimizi yedik, o arada yağmur hafifledi ve alandan uzak bir bankta oturup ilk sanatçı çıkana kadar içeceğimi içmeye başladım.
aydilgenin çıkışıyla önce alana yaklaşıp hava kararmamışken sahneden uzakta çimlerde müziğin keyfini çıkardık.
daha sonra eğlenceyi daha çok yaşamak için alana iyice yakınlaştık. wc konusunda hiç problem yoktu gayet yeterliydi. ekranlardan eğlenceleri izleyip keyfini çıkarırken yağmurda başlamıştı.
her sanatçi bizi eğlendirdi, siz tv başında eleştirirken ben ayakta geçen 5 saatin sonunda eğlenmeme bakıyordum. bir yandan eşime marşların anlamlarını anlatıyor, bir yandan ona öğretiyordum.
yağmur şiddetini arttırınca başımıza şal sarıp sucuk gibi olana kadar eğlenmeye devamn ettik ancak kenan doğuluda bozulan sistem beni de " assolist futbolcular nerede hadi artık kardesım" noktasına getirmişti. ıslanmanın ve üşümenin verdiği ruh haline birde set up bozuldu, denerek her futbolcunun aynı şarkıyla çıkması iyice sinirlendirdi. ta ki mertens ailesi beni hüngür hüngür ağlatana kadar. futbolla alakası olmayan eşim bile ağladı. insanlar futbolcuları değil organizasyonu ıslıkladı, efe akmanın ıslıklanmasını ben orada duymadım.
günay sahnedeyken başka bir müzik çalınca modunun düşmesini gayet net gördüm ki bende sinirlenmiştim. her futbolcunun seçtiği şarkıyı merak ederim. bir çok mesaj barındırır ancak bundan mahrum kaldık.
günün sonunda icardi sahneye çıkınca tam 8 saattir ayakta olan ve ıslanan ben eşime dönüp nasıl ama dedim ve cevap "gerçekten star ışığı var adamda" oldu. boşuna 50 bin kişi aşkın olayım demiyoruz ona dedim.
dönüş yolunda hem çamurdan yürümüş hem de saat 1 e kadar yaklaşık 45 dakika marmaray beklemiş olarak zar zor kendimizi arabamızın yanına attık ve evime dönmem saat 3:30 u bulmuştu.
sözün özü: sözlükte orda bekleyen ve gidenler bizden daha çok galatasaraylıymış gibi sözler okudum " estagfurullah" diyerek geçelim ama o kutlamalarda önümdeki bazı kadınlar şunu söyledi ve günün özeti oydu: ( bunu yaşamak için çok sevmek lazım, başka türlü bir insan bunu yapmaz ) o ablaya katılıyorum.
artısıyla eksisiyle benim için unutulmaz oldu, büyük eksikler vardı evet ama yinede seneler sonra bir yenikapı maceram var anlatılacak. üstelik böyle bir günün ardından ertesi gün eşim bile "yellelei yelleleyi yelleleyaa" diye mesajlar atarak eğlenmeye devam ediyordu.
olayı özellikle kendimden değil eşimden anlattım çünkü ben bu takımı zaten çok seviyorum ve bu cefayı çekerim. ancak bu sözlükteki kimse kadar galatasaraylı olmayan eşim bile gayet keyif almışken fazla eleştiriyoruz yapmayın. tadını çıkarın.
yaşasın yağmurda, soğukta koşulsuz seven cefakar galatasaraylılar ve yaşasın onlar ıslanıyor diye evinde kızıp yönetimi topa tutan renkdaşlarım. iyiki varsınız.
26. şampiyonluk kutlamalarında ancak bu sefer stadyumda görüşmek üzere :)
o günden sonra evde tv karşısında olup yorum yapan bir çok arkadaşımızı gördüm, tüm fikirlere saygı duymakla birlikte birde son saniyeye kadar orada kalan benden dinleyin isterim.
gitmeden eşime bunun yorucu olacağını, ama tıpkı üniversite günlerindeki gibi hissetmemiz gerektiğini , ertesi gün işte olsa perişanlık çekeceğimizi ve bunu isterse gideceğimizi söylemiştim.
alana girerken dar sokaklardan 3 farklı aramayla geçerek sırt çantamda özellikle red bul ile karıştırılarak içilen ve kutlamalar sırasında futbolcularımızın da bolca tükettiği içeceğimi içeri sokmanın mutluluğuyla bir şekilde alana ulaştık. karnımız çok aç olduğu saat 4:30 gibi fanzone alanına yürüyerek bolca rüzgar ve yağan yagmur ıle bırlıkte birsürü yemek tırını görünce hemen bir tanesinde sıraya girdik.
aldığımız yemekleri ıslanmadan yiyecek bir alan yoktu ve bir tane tırın altına oturarak ıslanmadan yemeklerimizi yedik, o arada yağmur hafifledi ve alandan uzak bir bankta oturup ilk sanatçı çıkana kadar içeceğimi içmeye başladım.
aydilgenin çıkışıyla önce alana yaklaşıp hava kararmamışken sahneden uzakta çimlerde müziğin keyfini çıkardık.
daha sonra eğlenceyi daha çok yaşamak için alana iyice yakınlaştık. wc konusunda hiç problem yoktu gayet yeterliydi. ekranlardan eğlenceleri izleyip keyfini çıkarırken yağmurda başlamıştı.
her sanatçi bizi eğlendirdi, siz tv başında eleştirirken ben ayakta geçen 5 saatin sonunda eğlenmeme bakıyordum. bir yandan eşime marşların anlamlarını anlatıyor, bir yandan ona öğretiyordum.
yağmur şiddetini arttırınca başımıza şal sarıp sucuk gibi olana kadar eğlenmeye devamn ettik ancak kenan doğuluda bozulan sistem beni de " assolist futbolcular nerede hadi artık kardesım" noktasına getirmişti. ıslanmanın ve üşümenin verdiği ruh haline birde set up bozuldu, denerek her futbolcunun aynı şarkıyla çıkması iyice sinirlendirdi. ta ki mertens ailesi beni hüngür hüngür ağlatana kadar. futbolla alakası olmayan eşim bile ağladı. insanlar futbolcuları değil organizasyonu ıslıkladı, efe akmanın ıslıklanmasını ben orada duymadım.
günay sahnedeyken başka bir müzik çalınca modunun düşmesini gayet net gördüm ki bende sinirlenmiştim. her futbolcunun seçtiği şarkıyı merak ederim. bir çok mesaj barındırır ancak bundan mahrum kaldık.
günün sonunda icardi sahneye çıkınca tam 8 saattir ayakta olan ve ıslanan ben eşime dönüp nasıl ama dedim ve cevap "gerçekten star ışığı var adamda" oldu. boşuna 50 bin kişi aşkın olayım demiyoruz ona dedim.
dönüş yolunda hem çamurdan yürümüş hem de saat 1 e kadar yaklaşık 45 dakika marmaray beklemiş olarak zar zor kendimizi arabamızın yanına attık ve evime dönmem saat 3:30 u bulmuştu.
sözün özü: sözlükte orda bekleyen ve gidenler bizden daha çok galatasaraylıymış gibi sözler okudum " estagfurullah" diyerek geçelim ama o kutlamalarda önümdeki bazı kadınlar şunu söyledi ve günün özeti oydu: ( bunu yaşamak için çok sevmek lazım, başka türlü bir insan bunu yapmaz ) o ablaya katılıyorum.
artısıyla eksisiyle benim için unutulmaz oldu, büyük eksikler vardı evet ama yinede seneler sonra bir yenikapı maceram var anlatılacak. üstelik böyle bir günün ardından ertesi gün eşim bile "yellelei yelleleyi yelleleyaa" diye mesajlar atarak eğlenmeye devam ediyordu.
olayı özellikle kendimden değil eşimden anlattım çünkü ben bu takımı zaten çok seviyorum ve bu cefayı çekerim. ancak bu sözlükteki kimse kadar galatasaraylı olmayan eşim bile gayet keyif almışken fazla eleştiriyoruz yapmayın. tadını çıkarın.
yaşasın yağmurda, soğukta koşulsuz seven cefakar galatasaraylılar ve yaşasın onlar ıslanıyor diye evinde kızıp yönetimi topa tutan renkdaşlarım. iyiki varsınız.
26. şampiyonluk kutlamalarında ancak bu sefer stadyumda görüşmek üzere :)