• 501
    sevgili hocam,
    liverpool maçından korkarsan yenilirsin.
    aşırı pervasız ve hesapsız oynarsan hezimet yaşatırsın.
    henüz devrini bulamamış bir spor otomobil gibi liverpool ama yine de onları hızınla geçemezsin.
    denge, direnç ve mücadele ile onları durdurabilirsin.
    öte yandan 8 maçlık mini turnuvada hedef maçın liverpool müsabakası değildir.
    lütfen dünyanın sonundayız gibi davranma.
    denge!
    direnç!
    mücadele!

    şans yanında olsun değerli hocam
  • 503
    kıymetli hocam bu akşamki maçta* başarılar diliyorum. çok zor bir maç. çok iyi bir rakiple karşı karşıya geleceksin. allah yardımcın olsun.

    senden bir tek talebim olacak lütfen hocam bir daha kendini futbol uzmanı sanan sosyal medya fenomenlerine kulak asma. abdulkerim'i yedek bırakma vb. arayışlara girme. bugün için yunus'u kesme fikrinde olanları sakın ola dinleme hocam.
  • 505
    hocam seni severim ve sayarım ancak avrupa’da bu kafayla senden bir şey beklemiyorum. o kadar umudum yok ki 0 çeksek şaşırmam.

    oyuncuları yöneteceğim diye ipleri onlara vermen en büyük hatan. barış alper bile seninle ve kulüple dalga geçiyor. icardi, sane gibi adamları kesme ihtimalini veya oyundan çıkarmanı düşünemiyoruz bile. apokerim yerine adam almaman yine çekincenden. hatta ve hatta büyük ihtimalle maçların 2. yarısında gönlü olsun diye kaan, berkan gibi oyuncuları sahaya atıp birde icardi’yi çıkaramadığında takımı çorba yapmanda bundan.

    lig için elindeki kadroyla beraber biçilmiş kaftansın ama avrupada benim beklentim sıfır. çünkü aynı şeyleri yaşıyoruz sürekli 3 senedir. tabi bunda kadro mühendisliğindeki başarısızlığınında payı var. mesela kaan ayhan 2 senedir sağ bek oynayıp kırmızı görüyor ve biz fark yiyoruz.

    büyük ihtimalle bugün en iyi oyumuzu oynarız. çünkü oyuncuların maç seçiyor. maç sonu yenilirsek yine gurur veren mağlubiyet veya fark yersek o saçma bahanelerinden dinleriz. bu maçı oyuncular kazansa bile bodo maçında far görmüş tavşan gibi kalırız. tek ricam şu takıma ilk golü yiyince ikincisinin promosyon olmadığını anlat.

    son olarak elinde yıldızlardan kurulu bir oyuncu grubu var ama takım yok. seninde söylediğin gibi hala denemeler yapıyorsun. ne zaman takım olarak oynarız bambaşka şeyler yaşarız.

    allah yardımcımız olsun bugün. umarım futbol mucizesi gerçekleşir.

    (bkz: 30 eylül 2025 galatasaray liverpool maçı)
  • 506
    (bkz: 30 eylül 2025 galatasaray liverpool maçı)
    son 3 yılın şampiyon hocasından sadece şu maçta fark yememeyi bekliyoruz. gülsem mi? üzülsem mi? bilemiyorum. bütün gün işyerimde kaç fark yeriz muhabbeti yapıldı. daha kötü takımlarla daha zor maçlara çıkıp skor alamasak bile çok daha iyi oynadığımız dönemleri hatırlıyorum da... kendi ligimizde bile olsa 4 ay önce oynadığı maçlarda kaptırdığı topu geri kazanma süresi olarak saniyeleri saydıran takım ne hale geldi. ne diyeyim hocam allah yardımcın olsun...
  • 507
    sevgili hocam,
    olabilecek en sert ve dinamik kadroyla çıkılması gereken bir maçın öncesindeyiz.
    (bkz: 30 eylül 2025 galatasaray liverpool maçı)

    liverpool takımının güç olarak bizi yenmesi çok anormal bir durum olmaz. lakin bunun nasıl olacağı çok önemli.
    şöyle ki, oyuncu ve oyun şekli tercihlerini birilerini küstürmemek - moralini bozmamak üzerine kurup, oyun içi müdahalelerini de buna göre yaparsan, 3 yıldır tırnaklarınla kazıya kazıya, sonuna kadar hak ederek edindiğin payeyi ve krediyi 2 maçta harcamış olur, hem kendini hem de milyonlarca taraftarı üzmüş olursun. unutma ki bizi kızdıran şey maçları kaybetmek değil, elbette mağlubiyet de bu oyunun bir parçası. lakin bazı yanlışları görememek, farkına varamamak ya da inat etmek (hangisi daha kötü bilemedim) çok sürdürülebilir bir durum değil.

    elbette sana akıl verecek veya futbolu senden daha iyi bildiğimizi iddia edecek bir durumumuz yok. lakin bir yandan da atomu da parçalamıyoruz en nihayetinde. 35-40 yıldır takımımızı takip ediyoruz. artık şunu anlamamız gerekiyor, şampiyonlar ligi maçlarını süper ligde oynadığımız ancak rakiplerin yetersizlikleri nedeniyle defolarımızı yüzümüze çarpamadığı o full ön alan baskısı ile oynayamayız, zira buna ne ciğer ne de can dayanır. ama bir yandan da demiyoruz ki kalemizin önüne otobüs çekelim, beklediğimiz daha dengeli, daha kompakt, yapacaksak yerinde ve takım halinde baskıyı yapmak, öyle önde 2-3 kişi baskı yaparken, arkadaki oyuncuların fizandan izlememesi, savunurken de 11 kişinin topun gerisine geçtiği taktik disiplini (öyle gölge markaj değil, gerçekten savunma yapılan) sergilemek, özetle, ne yapıyorsak takım olarak yapmak, kompakt olmak, hücum ederken de, savunurken de oyun alanını daraltabildiğimiz kadar daraltmak (ideali 40 m de hadi maksimum 50-60 m'yi aşmamak diyelim)

    bir de işin bireysel hata kısmı var, elbette hoca olarak ona bir şey yapamazsın ama belki oyuncuları olabildiğince kendi mevkilerinde oynatarak bu hataları azaltma şansın olabilir; örneğin sol tarafa aldığında "sakar şakir" 'e dönen ligin en iyi stoperinin yerini koruyarak....vb. gibi...

    icardi-osimhen ikilisi çok büyük bir zenginlik gibi gözükse de bir yanıyla da zayıf karnımız olmaya aday. osimhen'i maliyetinden bağımsız oyuna katkısı açısından oynatmama şansın yok. diğer yandan icardi de takımda belki de oynamadığında en mutsuz olacak kişi, ki adamı oyundan dahi alamıyorsun baskı üstüne baskı yediğimiz anlarda dahi. çift forvete ya da icardi'nin biraz geride konuşlandığı bir formata dönsen, o zaman da arkasına öyle bir duvar kurman lazım ki en az 3 tane torreira ciğeri ister. velhasıl bu konu senin en dirayetli durman gereken konulardan biri, maalesef mevcut orta saha oyuncuların icardi'nin mevcut fiziki durumuyla sahada olmasını kompanse edebilecek özelliklerde değil (biz boşuna çırpınmadık yabancı kontenjanında yer açıldığında en az 1 tane adam yiyen, atletik, box to box bir orta saha alınsın diye), dolayısıyla akla ve mantığa en uygun seçim osimhen'n ileride tek oynadığı formasyon gibi.

    orta sahada ilkay'ın oyun aklı ne kadar önemliyse, takımın sertliğini azaltması da bir o kadar önemli, dolayısıyla torreira - lemina (form durumu iyiyse tabi) ve önlerinde ilkay olabilir gibi.
    çok da uzatmadan aklımdan geçen on bir olabilecek en sert ve fiziksel olarak karşı koyabileceğini düşündüğüm isimler;
    uğurcan
    singo - davinson - abdülkerim - jakobs
    torreira - ilkay - lemina
    sallai - osimhen - barış

    bu maçı çıkaracak 90 dakikalık fizik güce sahip oldukları izlenimi vermeyen yunus, sane, sara, icardi de hamle oyuncuları olarak ilerleyen dakikalarda görev alabilir artık.

    özetle, biz doğruları yapalım hocam, korkmadan ama gereksiz cesaretlere bürünmeden, ayağımız yere basarak, oyunun her saniyesinde ayakta kalmaya çalışarak, sonuç gelir gelmez, bunları yaptıktan sonra sonuç gelse de gelmese de senin canın sağolsun demesini de biliriz.
    şimdiden başarılar...
App Store'dan indirin Google Play'den alın