resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:62
Uyruk:Hollanda
  • 2576
    takımı gayet güzel toparlamıştır, geçen sezonun sonunda bu takımdan bu sezon için kimsenin umudu kalmamıştı artık; muslera hariç bir revizyona gidilmesi konusunda neredeyse herkes hemfikirdi.(u: bu fikirde tartışılan tek husus da sneijderin de kalması ya da onun da gitmesiydi hani);

    yazın takıma yeni sezon için hoca arandı ve yine fatih terime de teklif götürüldüğü herkes tarafından biliniyor. yine aynı şekilde teklif götürülen hiç bir hocanın bu mali yapı ve oyuncu grubuyla devam etmek istemediği de biliniyor, evet fatih terim de istemedi.

    peki neden istemediler bu oyuncu grubuyla devam etmeyi? çünkü kağıt üstünde yetenekli, kariyerli isimler de olsa çoğu ben oldum havasında ve doymuş futbolculardan oluşan bir grup olduğu için. e bu durumda önceki sezonda takımın iyi kötü bir tane kupa almasını sağlamış ve bu kupa ile de ffp cezasını bir yıl daha az çekmemizi sağlamış olan alt yapı koordinatörümüzle yola devam kararı alındı, e alt yapı koordinatörümüz de bunu kendi kariyeri için altın tepside sunulmuş bir fırsat olarak gördüğü için kabul etti.

    peki neydi bu alt yapı koordinatörünün artıları?

    öncelikle en önemli artısı, takımdaki oyunculardan hiç memnun olmasa bile takımı beğenmemezlik edemiyor, takımda yapabileceği maksimum revizyonu yapıp elinde kalan çöplerden de faydalanmaya çalışıyor ve bunu da yaparken fikirlerini açıkça ifade ediyordu, yani hamza hamza oğlu gibiydi ama umut ve burak için onlar gibi yıldızlarımız varken fotvete gerek yok da demiyordu. selçuk iyi bir oyuncui ondan faydalanmalıyız diyordu, aynı zamanda orta sahaya transfer istiyordu. hala da öyle yapmaya çalışıyor zaten, takımdaki oyuncuların eksiklerinin farkında, ancak elinde olan kadro ile oynatabileceği en garanti oyunu oynatmaya çalışıyor ve bunu da elindeki oyuncularının tamamını kullanarak yapıyor. örneğin sabri'den biz hepimiz bıktık ve takımdan gitsin istiyoruz ama kendisinin sabri'ye karşı bir ön yargısı ya da geçmişi yok, dolayısıyla sabri ve diğer sağ bekler için kendisi gözünde takıma verilen katkıdan başka bir fark yok, eğer linnes sabri'yi kesecek bir performans göstermezse sabri'yi oynatmak istemesi gayet normal.

    başka? gençlerle çalışma tecrübesi bir hayli yüksekti, genç ve potansiyelli oyuncu transfer edince onun elinde büyüyebilirdi bu isimler. nitekim mancini dönemi yaşadığı sakatlık sonrası özgüvenini bir hayli kaybeden ve geçen sene la liga'da yokları oynayan bruma bu sezon takımın ana hücum planı olmuş durumda. üstelik bruma eğer yaz kampında biraz parlamasa kendisini satacak bir yönetim varken, riekerink tarafından hücumun merkezine yerleştirildi. sinan gümüş? önceki sezonu güzel bitirdikten sonra ben oldum tavırlarına girince haliyle kesik yedi, bir oyuncuyu genç diye oynatabilirsiniz ancak bu o genç oyuncunun bunu suistimal edebileceği anlamına gelmiyor. sinan'ı kesip yasini oynatıığında da çılgınlar gibi eleştirildi kendisi ama sinan daha sonra cidden hiç bir varlık gösteremedi.

    direkt olarak alt yapıda oyuncu çıkartma? öncelikle alt yapıdaki genç oyuncuya güvenip forma vermek alt yapıdan oyuncu çıkartmakla aynı şey değil; alt yapıdaki genç çocuğa forma vermek potansiyelli genç bir futbolcuyu transfer etmeye daha çok benziyor, altyapıda oyuncu çıkartmak ise başlı başına altyapıda bir sistem kurmak anlamında bence. ve riekerink alt yapı ile gayet ilgileniyor. alt yapıdan oyunculara da arada moral olsun diye forma vermeye çalışıyordu ancak muhtemelen fikstürümüzün bu sezonki en zor virajına girdiğimiz şu 4-5 haftalık dönemde bunu yapmaması gayet makul karşılanmalı, napacak 17 yaşında çocukla fenerbahçe deplasmanına çıkmasını kimsenin isteyeceğini sanmıyorum zaten de, çok fazla rotasyon yapıp zaten geniş olan fiksturde oyuncuların ritimlerinin kaybetmesine mi sebep olacak böyle bir dönemde; üstelik milli takım teknik direktörü sezon başı performansından sonra takımda hala işin bitmemiş olduğunu farkedip salyaları akarak ellerini sıvazlarken tüm medya gücüyle kendisiyle uğraşırken genç oyuncuyu sahasa sürmek genç oyuncunun da kariyerini bitirebilir.

    başka ne artısı var bu adamın? ucuz. yahu ligde bu adam fiyatına teknik direktörlük yapan kaç kişi var allah aşkına? geçen sene ortasında kurtarıcı olarak gelen dedemizin aldığı maaş ortada, kendisinin koltuğunda gözü olan milli takım teknik direktörümüzün milli takımdan aldığı maaş ortada, kendisinin rakibi olan hocaların aldığı maaşlar ortada. adam resmen bedavaya teknik direktörlük yapıyor.

    başka artısı? efendi olması, ama bu özelliği nedense tek özelliğiymiş gibi o kadar çok lanse edildi ki adama futbol bilmiyor dediler yahu. bu adamın futbol bilmemesi mümkün değil, çoğunluk kitlenin futbol takımından beklentilerini tatmin etmiyordur belki ancak pro lisansı var olan bir kişi gayet futbolu biliyordur merak etmeyin, bilmese o lisansı alamaz zaten ki kendisin eleştiren futbol yorumcusu olmuş aynı zamanda da dönem dönem teknik kadrolarda tanıdıkları aracılığıyla yer bulup ekmeğine bakan bir kesim var, onların çoğunda pro lisans yok mesela, ama riekerink için futbolu bilmiyor diyorlar. ve bu adam efendi kere efendi, öyle beşiktaşın sezonluk tişört satmak için bulunan bir slogan gibi değil adam karakter olarak naif bir insan işte başyapı bayağı ve bu yönüyle de hem herkese örnek olabilecek bir kişi hem de kulübümüzün imajı için de harika bir karakter.

    toplayacak olursak eğer; kendisi takıma gelirken kendisi bu takım için tek seçenekti, ancak takımın da kendisi için büyük bir şans olduğunu bilinciyle geldi. kendisinin eline un şeker yağ verildi, helva yapmaya çalışıyor; şeker kalitesiz biraz helva biraz tadı garip olacak belki ama adam elindekilerle yapabileceği en güzel şeyi yapmaya çalışıyor. sezon başında mutfakta bi şey yok diye başka aşçı gelmedi bu takıma bir de böyle yazayım. bu durumun da herkes farkındaydı. ama kendisi helva yaparken acıkan insanların burnuna güzel kokular gelip de açlıklarını fark edince kendisinde un şeker ve yağ ile kebap yapmasını falan bekler oldular. adam yahu et yok dediği zaman et var sen dolapta saklıyorsun diye komplo kasmaya başladılar.* adam mutfakta tarihi geçmeye yakın bir yağ buldu*(u: hani göbekli falan ya ondan yağ dedim :(), hani normalde kullanılmaz ama elindekinden daha iyi işte bunu kullanayım dedi vay efendim o yağı niye atmıyorsun diye adama kızar oldular.

    bi de şaka maka ilk 10'da bulunan takımlardan içeride bi başakşehire içeride anlamsızca puan kaybetti*, beşiktaş elinden kaçtı, fener deplasmanından zaten terim de ilk dönemindeki galibiyeti hariç galibiyeti yok, bursayı yendi konya osmanlıyla maç yapmadı, antalyayı içerde gençleri dışarıda yendi trabzon da çok güzel bir oyun oynamamıza rağmen elimizden kaçtı. şurdaki fener ve beşiktaş derbileri içeride olsa muhtemelen 6 puan alsa bu adam lider olarak ilk yarıyı kapatıyordu yahu. ve bu ligde derbilerde de %75 ev sahibi kazanıyor zaten.

    bunun yanında ayrıca oyuncu değiştirmiyor şamatası aldı başını gidiyor, kendisi değiştirecek oyuncusu varken ilk fırsatta oyuncu değiştiren bir teknik direktör zaten ancak yedek kulübende oturan kişi sahadaki adamdan fazlasını yapamayacaksa oyuncu değiştirmemesi gayet normal. yahu şu takıma sonradan girip de etkişi olan bi sabri var. eren aşırı formsuz ve oyun sistemine çok aykırı tipte bir santrafor. josue ihtiyaç anında varlık gösteremedi henüz, sinan laubali, hamiten medet umuyosanız izlemeyin zaten futbol falan. sırf oyuncu değiştirmek için oyuncu değiştirmemesini takdir ediyorum.

    kısacası, şahsi fikrimce, kendisi iyi bir teknik direktördür, takıma oyuncu profiline bakınca oynatması gereken bir futbol oynatmaktadır, takıma faydalı olacağını düşünmediği futbolcuyu mecbur kalmadıkça sahaya sürmüyordur, sezon sonu şampiyonluğu konuşmak için henüz çok erken olmakla birlikte fikstürünün en zor kısmını geride bırakmıştır. dolayısıyla kendisi kendisinden beklenilenden fazlasını yapmaya devam etmekte. umarım geri zekalı yönetimimiz taraftarın gazına gelip kendisi ile yollarını sezon ortasında falan ayırmaz.

    izninizle ben hala riekerink bey diyeceğim.

    edit: ücret konusunda andrei taganov isimli yazar arkadaşımızdan "maasi bakimindan bir ufak duzeltmede bulunayim musadenizle; jor son yillarda galatasaray'da en az kazanan teknik direktor olmakla beraber 900 bin euro maas aliyor. gecen sezon bizim haricimizdeki 17 takimin teknik patronlari icinde yalniz senol gunes ve vitor pereira kendisinden daha fazla maas almaktaydi. bu sezon ersun yanal ve fener'in yeni teknik direktoru de bu kervana katilmistir. yani "ligde bu adam fiyatına teknik direktörlük yapan kaç kişi var allah aşkına?" sorunuzun cevabi 14." seklinde bir düzeltme aldım; ancak kendisine de belirttiğim gibi ücret kısmında bahsederken söylemek istediğim konu galatasaray olunca hiçbir teknik direktörün bu maaşla görev almak istememesi; bunun altında senelik ücret alan hatırladığım bir hamza hamzaoğlu var benim zaten o da sezon ortasında gelmişti yani kısmen yarım sezonluk ücretti. aynı yorumda bulunacak arkadaşlar olursa diye buraya da belirteyim, o kısımda anlatmak istediklerim için daha açıklayıcı olur hem dedim.
  • 2578
    hemşerisi dick dede kelle başı minimum 6 milyon euro bonservis ödenmiş takımıyla sezon başından beri jor'un galatasaray'ının tozunu yutarken yere göğe sığdırılamıyor, deha ilan ediliyor. bizim son kullanma tarihi geçmiş topçularla bir şey yapmaya çalışan beyefendinin ise medyada tartışılmadığı tek bir gün geçmiyor. sosyal medya ergenleri de "boykot odoyoroz" dediği ntvspor, hürriyet ve tüpçü medya grubunun, kızlarınn ne iş yaptığını haber yapan "organ" yorumcularının gazıyla her gün sallıyor adama. enteresan şu bizim taraftarlar.

    not: sabri kadar linnes'de ısrar etmediği için ben de çok sallarım kendisine o ayrı. eleştirmek ayrı, sallamak ayrı.
  • 2581
    teknik ve taktik yönü çok zayıf. avrupa'da başarılı olmayı hedefleyen bir takım için çok yetersiz. biz, kuşlar gibi ligi hedefleyen bir takım olmamalıyız. bizim kuruluş nedenimiz yabancı takımları yenmek. takım yetersiz deniyor. lucescu'nun kiralık oyuncularla yaptığı başarılar unutulmasın. eren'i ilerde bırakarak olmayacağını anlaması 8 hafta sürdü. şimdiki diziliş tuttu. ama saha içinde maça göre, oyuna göre hiçbir taktik değişikliğe gitmiyor, daha doğrusu gidemiyor. bazen yapılan bir oyuncu değişiklikliği ya da taktik değişikliği maçı kurtarır. hangimiz sezon başından beri bunu gördü? hamza dönemindeki gibi gidiyoruz. o da yetersiz biriydi.

    sezon başında kendisinden çok umudum vardı. fakat haftalar ilerledikçe vasat bir teknik direktör olduğu ortaya çıktı. üstümüzde bulunan 3 takıma karşı alınan 2 yenilgi ve 1 beraberliğe rağmen şampiyonluk potasında. kaybettiği saçma sapan puanları saymıyorum bile. potada olmasının tek nedeni, beşiktaş ve fenerbahçe avrupa'da devam ediyor. sezon başından beri komik komik goller yemeye devam ediyoruz. işin acı tarafı kendisini kovsak bu yönetim çok daha kötüsünü getirir. resmen stockholm sendromu yaşıyoruz.
  • 2588
    zaman zaman tökezlese, puan kaybetse de oynadığı futbolla keyif veren, aldığı flaş skorlarla adından söz ettiren bir takım mı, yoksa her maç için bu maçı da kazasız atlattık, şampiyonluk yolunda 3 puan önemliydi zihniyetiyle maç maç giden bir takım mı? hatırlarsak prandelli'de tabelada hiç de fena bir yerde bırakmamıştı bizi. o yüzden bence riekerink'in başarısı lig sıralamasından çok oynattığı futbol olmalı. 24 eylül 2016'daki beşiktaş maçının ilk yarısı hariç bu sezon keyifle izlediğim başka bir gs maçı hatırlamıyorum. düşünüyorum ama yok, aklıma gelmiyor. lig sıralamasından daha önemli bir şey bu. çünkü iyi futbol vaat ediyorsanız zaten sıralamada da yukarılarda olacaksınız demektir. devre arası bir şeyler değişmezse ve bu futbolu izlemeye devam edeceksek, lig sıralamasındaki yerimizin ne olduğunun pek de bir önemi kalmayacak sanki.
  • 2589
    ben kendisine gelen eleştirileri kadro yetersizliğine bağlıyorum. maç sonrası sözlük'teki entry'lere bakarsanız kaç oyuncu hakkında "berbat, rezil, kötü" yorumları yapılmış. bir elin parmağını geçmeyecek oyuncuya iyi yazılıyor. daha sonrasında bu dönüyor, cevap maalesef jan olde riekerink oluyor.

    takıma daha dikkatli bakın. maalesef yetersiz. çift forvete dönemiyorsun yahu. çift forvete dönüp orta sahayı üçleyebilip 4-3-1-2 oynama şansın yok kadroda. de jong-tolga-josue üçlüsü ile belki. önlerinde de sneijder ile. bruma ne oldu sistemde yalan oldu. kanatlı sistem oynayıp çift forvet oynayacaksan sneijderi yazamıyorsun tahtaya. ya da çift forvete döndün diyelim. bana göre podolski-eren iyi bir ikili olabilir fakat yetersiz kalma ihtimali de olabilir. kadro kimyamız maalesef ki çok zayıf. tahtaya 4-4-1-1 tarzı bir taktik dışında dizilim çıkmıyor. ya da çılgın bir şey deneyip 3-4-1-2 uygulayacaksın. chedjou-s.aziz-hakan balta üçlüsüne güveniyorsanız denesin riekerink derim. maalesef sorun asli olarak riekerink'te değil takım kalitesi ve kimyasında.
  • 2590
    katiliyorum iyi bir taktisyen degil, bir suru yanlista yapiyor ama yerine kim gelecek? en kolayi gitsin demek ama bence bu daha buyuk bir cozumsuzluk getirecek.
    bir kere daha iyisi icin paraniz yok. hadi diyelim dursun bakkal paraya kiydi vizyonu yetti iyi bir hoca getirdi. transfer icin para yok.
    siz saniyor musunuz baska hoca gelince selcuk, sabri kadro disi kalacak. veya bunlarin yerine oynayanlar messi'ye donecek.
    bence hoca degismeli ama simdi degil. ustelik hoca degisse bile bu kadroya kim gelirse gelsin bundan bir tik fazla oynamaz bu kadro yapisi. kac hoca gitti bundan once bu kadro ile bundan daha iyisini veremedi.
  • 2593
    kendisinin taktik bilgisi dursun özbek'in başkanlığı, umut bulut'un golcülügü, güntekin onay'ın tarafsızlığı kadardır. oynanan tiksinç futbolu sadece kadroya bağlamak büyük yanlış.

    osmanlı'yı da izliyoruz, başakşehir'i de, antalya'yı da, karabük'ü de.. bu takımların kadrosu kağıt üstünde bizim çok altımızda. ama hepsinin bir planı belli bir akıcılığı var. bizim neyimiz var allah aşkına. pas yüzdesi demeyin üzülüyorum.
  • 2594
    jan olde riekerink asla büyük bir hoca olarak görülmedi. işini iyi yapmak isteyen ve bunun için çok çalışan bir hoca olarak görüldü hep. mesela kendisi büyük bir maçta yaptığı bir hamleyle gidişatı değiştirecek hoca değil. büyük bir turnuvada her maç rakiplerini şaşırtacak dizilişlerle sahaya çıkabilecek bir hoca da değil. benimsediği bir futbol anlayışı var ve bunu olabildiğince takım üstünde uygulamaya çalışıyor.

    neden istikrarlı bir başarı sergileyemiyor? benim şahsi görüşüm kadrodaki biri büyük ikisi küçük üç tane uzay deliği yüzünden.

    büyük uzay deliği: stoper ikilisi. serdar, hakan, semih, chedjou dörtlüsünden başarılı ve uyumlu bir ikili çıkaramıyoruz. en basit takımlar bile bize karşı inanılmaz pozisyonlar buluyorlar.

    küçük uzay deliği: sağ bek. şaka gibi ama sabri, cavanda, linnes üçlüsünün hiç biri galatasaray seviyesinde futbol oynamıyor. bu sorun stoper tandemindeki sorunla birleşince ortaya facia bir defans hattı çıkıyor. mesela carole'e bu anlamda çok saygı duyuyorum çünkü bu duruma rağmen işini iyi yapıyor. riekerink bile bu durumun altında ezilmekte.

    küçük uzay deliği 2: xelçuk. bu deliği artık açıklamaya gerek yok. de jong-tolga ikilisinden bir şey çıkmıyorsa takviye şart olucak buraya.

    riekerink her halükarda sezon sonuna kadar kalmalı. takviyeler yapılıp şu performans sürse bile sezon sonuna kadar beklenip yollar ayrılmalı. böyle şampiyon olsak bile.
  • 2595
    gerçekten bazı şeyleri çabuk unutuyoruz.

    --- alıntı ---
    zamanının efsane ajax alt yapısının "efsane" olmasını sağlayanlardan biri olduğu, porto gibi yine alt yapı konusunda dünyada parmakla gösterilen takımlardan birinde görev aldığı için, galatasaray'ın alt yapısının başına gelmesi sneijder'in jor'a değil, galatasaray'a kıyağıdır.

    kendisinin a takımın başında olması ise, kimsenin bu galatasaray'ı, bu bütçe ve böyle bir sezon sonra yönetmek istememesi, herkesin (kıçı kırık denizli dahil) ardına bakmadan kaçmasından sonra olmuştur.

    unutanlar olmuş, abdullah avcı bile kendisinden çok kazanırken, şenol güneş ve dick advocaat bu adamın maaşının 3-4 katını almaktadır.

    sezon başında "bu sene geçiş senesi, bu seneden bir şey beklemiyorum" diyenler, devre arasına girmek üzere olduğumuz bu günlerde zirveden 3 puan uzakta olduğumuzda kendisine yemeden,içmeden, sistematik olarak, açıktan ya da alttan alttan hakaret etme derdindeler.

    işte bunlar, şerefsiz basının elinde top gibi oynadığı taraftar kitlesidir. basının her lafına, rakiplerin her gazlamasına koşarak giderler. bizim ahmak yönetim de bunları dinlediği sürece galatasaray iki adım ileri gidemez.

    her sene teknik direktör kovmaya devam ederseniz, yakında alt yapınızın başına geçecek adam bile bulamazsınız.

    --- alıntı ---

    https://eksisozluk.com/entry/64691387
  • 2596
    16 aralık 2016 tarihindeki kırmızı çizgi programı her ne kadar garip! yorumlara sahne olsa da mehmet ayan'ın bir cümlesi aklıma riekerin hocamı getirdi. hatırladığım kadarı ile kendi ifadeleriyle aktarıyorum:

    "galatasaray'da oyuncuya dayalı sistem vardır. fatih terim dönemi hariç bu hep böyle olmuştur. hamza hoca da geldiğinde oyunculara elini uzatmış, sonra patronluk yapmaya kalkınca patlamıştır."

    bana göre de hocanın en büyük sınavlarından biri budur. ve şu ana kadarki hamlelerine bakınca halen bu sınavı verebilmiş değil. eğer bu düzeni kırabilirse başarılı olma şansı çok daha fazla olur. bu da hocanın elinde.
  • 2597
    riekerink'i eleştirirken geldiği nokta ile şimdi noktaya bakmak, kendisinden önceki teknik adamın yaptıklarını kıyaslamak, eleştiri dozunu tabii ki azaltabilir ki bence hiç bunlara gerek yok.

    şimdi hangi teknik direktör olursa olsun (kariyerli kariyersiz, altyapı hocası yılların tecrübesi) fark etmez, değerlendirilirken iki ana ölçüt ön plana çıkıyor. 1- sonuç 2- oyun.

    yukarıdaki iki durumu da bize sunan teknik direktörler var. mesela fatih terim, şenol güneş, eric gerets, karl heinz feldkamp gibi bu adamlar her zaman iz bırakıyor ve sonrakilerde de aranıyor. sadece sonuç sunup, oyun sunmayanlar var. aykut kocaman, christoph daum, mircea lucescu gibi, bu adamlar da iz bırakıyor ama en ufak başarısızlıkta homurtular yükseliyor. sonucu getiremeyip oyun anlamında iz bırakanlar da var. michael skibbe, frank rijkaard gibi, bu isimlerde iyi oynattığı sürece sonuç gelmese de sabır gösteriliyor ama oyunda kötü olursa gidiyorlar.

    yani bu iki ölçüden sadece biri bile olsa zaten eleştiri nispeten az ve değerlendirenler sabırlı oluyor. mesela bu sezon oyun anlamında hiçbir maçta yeterli değildik ama sonuç geldiği için bu takım ilerler diye taraftar, bilhassa riekerink'e saygı kazandırmak için kenetlendi ve arena 40000 kişiye kadar gördü. ancak, dört maçtan üçünü kaybetmek gibi bir döneme girildiğinde yani sonucu kaybettiğinde de eleştirilerin dozu en üst seviyeye çıktı. ciddi bir kriz döneminden kolay fikstür avantajını kullanarak çıktı riekerink. fakat oyun hala yeterli düzeyde değil ve bu sebeple, en ufak bir olumsuz sonuçta yine hunharca eleştirilecek.

    demek istediğim, şuan kaderi tamamen kendi elinde riekerink'in, yönetimin bile açıkca oyundan memnun olmadığını belli ettiği bir ortamda sonuçlar başarısız olursa sezon sonunu bile göremeyebilir. şuanki form durumuna bir de etkili bir oyun eklerse tekrar riekerink bey moduna, tam tersi olursa riekerink bye moduna döner.
  • 2598
    şu gerçeği kabul edelim, takımımızın şu anki kadro durumu ile teknin direktör hamza hamzaoğlu da olsa, denizli de olsa, mancini, prandelli, ya da riekerink, farketmiyor, bu takım bu kadar oynuyor. daha iyi bir futbol beklemek imkansız. bu saydığım devrimci olmayan, "durum teknik direktörlerinin" içinde, riekerink insani faktörlerle ve ucuz maaşı ile, bana göre, bir adım öne çıkıyor. şu ana kadar da bu segment içinde diğer muadillerinden hiçbir eksiği yok.

    diğer segment ise devrimci teknik direktör. feldkamp gibi. ilk dönem terim gibi. eskileri, yıprananları masanın üstünden süpürüp yepyeni şeyler ortaya çıkaran biri. feldkapm geldi, okan, hakan şükür, papin mustafa çıktı meydana. bülent korkmaz ve tugay iyice parladı. terim geldi, ümit davala, hakan ünsal, emre b. çıktı meydana, arif, suat parladı. takım iki dönemde de ekstra bir motivasyonla oynuyordu ve bu motivasyon teknik direktörün bağırması çağırması değil, değişimin, yeniliğin motivasyonuydu. aynı motivasyon biz taraftarda da vardı tabi.

    sözün özü, şu anda belki de ülkesel koşullardan devrimci teknik direktörler bu topraklarda olmayı pek tercih etmiyorlar, mesela dortmund'a gitmeyi tercih ediyorlar. (bkz: thomas tuchel). ama elbet bir gün başımıza bu tarz biri geçecektir. o güne kadar ise benim riekerink'e desteğim vardır. mükemmel olduğu için değil, bu tarzda başkası da gelse, bu kadroyla aynı olacağını düşündüğüm için.
  • 2599
    bu adamın takımdaki ipleri tamamen eline aldığına inanmıyorum. sahada oynanan oyundan tut, kimin oynayacağına, transfer listesinde ismi geçen oyunculara kadar muhakkak işine karışılıyor gibime geliyor. geliyoru fazla, direkt öyle hatta. sabri'ye, selçuk'a, semih'e bilmem kime hayran olduğu için değil, yönetimden istek geldiği için rica minnet oynattığını düşünüyorum. hatta sadece yönetim de değil, bence sneijder'in de etkili olduğunu söyleyebilirim. zira selçuk kesilecekse madem, niye daha evvel yedek kalmadı? fener maçına kadar ilk 11 başlayıp, o maçta direkt yedekte bırakılacak bir şey yapmadı. yani 2-3 haftalık kötü bir dönemde değildi. antalya, rize, adana bilmem ne maçına kadar kesilmeyen adam, tak diye kadıköy'de yedek bırakılırsa, orada bir bit yeniği vardır. zira aynı şey bence hamit'in ve yasin'in de durumları için geçerli. yasin kadro dışı bırakılmış, hamit'in de kontratı bitmiş olacaktı. jan olde riekerink bey de haliyle rüştü ne yönetime, ne de takımdaki ağır toplara yetmeyeceği için sesini çıkaramadı.

    şu anda gördüğümüz takım da haliyle jor'un tamamıyla kendi takımı değil yani. he bu durum ilk defa mı oldu sanki, yıllardır teknik direktörün işine karışılıyor bu memlekette diye, orası da tamamen doğru bir şey. ilk defa karşılaşılan bir durum değil, son da olmayacak muhtemelen.

    tabiki işin aslını astarını da bu kişilerden asla duyamayacağız. eğer ola ki sneijder veya riekerink'ten birisi bir kitap yazıp da şu son 3-4 aya değinmez ise.
App Store'dan indirin Google Play'den alın