• 14727
    sözlükte mağlubiyet sonrası aniden ortaya çıkan, oluşan olumsuz havada büyük katkısı olanlara ekstra dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

    benim için püf noktası terime nefret kusanlar.

    terim eleştirilmez değildir. ben de bazen över bazen eleştiririm. ancak adam bildiğin nefret kusuyor.

    bunları yazan galatasaraylı olamaz. ya da terim nefreti galatasaray sevgisinin önüne geçmiş biridir. onlara da diyecek bir şeyim yok.
  • 14728
    hakkında birkaç gözlemimi paylaşmak istediğim sözlük.

    antu ile arasında bariz bir kalite farkı olduğu su götürmez bir gerçek. fakat son zamanlarda bu fark biraz kapanmakta gibi. antu kalite yükselttiği için değil tabi.

    mesela rakip bir oyuncudan bahsediyor olalım. oyuncu iyi bir oyuncu olabilir, rakipte oynaması kötülenmesi gerektiği anlamına gelmez. rakip maçları izlerken beğenilen oyuncu hakkında sözlükte bir entry girildiği zaman komşunun tavuğu gibi cevap entrylerle sıkça karşılaşıyoruz. bizde daha iyisi var deniyor. hep bir yerme çabası.

    arkadaşlar, sayın galatasaraylı dostlarım; bir oyuncu hakkında bir yorum yaparken sadece o oyuncu hakkında yorum yapmak için yapılıyor olabilir. mesela szalai üzerinden örnek verelim, bu adamın iyi oynadığından bahsederken sadece bu adamın iyi oynadığından bahsetmek isteniyor olabilir. herkes yorum yaparken marcao ile, luyindama veya nelsson ile karşılaştırarak yapmıyor ki. adam o maçtaki performansını beğenmiştir, bahsetmek istemiştir; övmüştür. bu kadar basit. rakip takımda oynuyor diye oyuncuları sürekli kötülemek zorunda mıyız? twitter'daki fanatik ergen kitleden bir farkımız olmalı değil mi?

    başka bir konu; taraftarımız sözlükte dahi bir iki maçlık performans ile yeni transferler hakkında kesin yargıya varmakta. mesela bugün alexandru cicaldauhakkında girilen entryleri örnek gösterebiliriz. gedson carvalho fernandestransfer edildiğinde ilk birkaç hafta sözlükte irfan yerine bu adam niye geldi diye yangın yeri olmuştu ortalık. şu anda sözlüğün büyük çoğunluğu transferini elzem görüyor. bu örnekten ders çıkarmamız gerekirken halen aynı şeyi yapıyoruz. cicaldau belki gerçekten kötü bir transfer, belki de gedson gibi bizi yanıltacak. bunu görmemiz için biraz sabretmemiz gerekli değil mi? ülke değiştirmek genç bir insan için kolay bir şey değil, yeni bir takıma alışmak en tecrübeli isimler için bile sorun olabiliyorken biraz sabır lütfen. kendisini yeterince izlediğimiz zaman kötüyse kötü, iyiyse iyi der olumlu veya olumsuz eleştirilerimizi yaparız. aynısı, takıma yeni katılmamış oyuncularımız için de geçerli. eleştirirken öldürmemeliyiz oyuncularımızı. mesela ömer bayram'ın iyi niyetinden şüphesi olan var mı? sahaya çıktığı ilk günden beri elinden gelenin en iyisini ortaya koyuyorken kendisi, taraftarımız çoğu zaman eleştirinin dozajını kaçırmakta. bu adamın maksimumu bu kadar, kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmek için çabalıyor. ama elinden gelen bu kadar. neden galatasaray'ı sabote ediyormuş gibi davranılıyor kendisine anlamıyorum.

    bir de takımın başında fatih hocanın olmasının ikiye böldüğü taraftarımız var. tekrar belirtmek istiyorum sayın renktaşlarım, burayı antu'dan ayıran şey yazarların kalitesi değil mi? neden birbirinize düşmanmış gibi davranıyorsunuz? fatih hocayı destekleyen isimler de bu takımın taraftarı, desteklemeyen isimler de bu takımın taraftarı. burada fatih hoca'nın kalmasını veya gitmesini istediğini belirten kişilerin takımın kötülüğünü istediğini zannetmiyorum. rakip takım taraftarları zaten yok denecek kadar az bu platformda. fatih hocamız bu takımın efsanesidir, kulübümüzde yarım asırlık bir tarihin en büyük parçasıdır. formamızdaki dört yıldızdan bir buçuğudur. bu ona diğer isimlerden oldukça fazla kredi sağlamaktadır. ancak fatih hocamız dahi bu kulüpten büyük değildir. galatasaray, başarılı olmak için fatih terim'e muhtaç değildir. dünya üzerinde bu takımın başarılı olmasını sağlayacak tek insan fatih hoca değildir. ve fatih hoca da bir insandır. her insanın inişleri ve çıkışları olur. bunları göz önünde bulundurarak, kör fanatiklik yapmayalım lütfen. aynı şekilde fatih hoca'nın gitmesini isterken de kör fanatiklik yapılmamalı. fatih hoca'nın kalmasını isteyenler veya gitmesini isteyenler takıma düşmanmış gibi birbirimize saldırmaya gerek yok. yapmayın etmeyin lütfen.

    kendim açıkçası hoca'nın, üç yıldır denediği oyun stilinin çalışmadığını görüp aksiyon almasını, hatalarından dönmesini ummaktan yorulduğum için başka bir teknik direktörle yolumuza devam etmemiz gerektiğini düşünmekteyim. ama önünde sonunda bu bir oyundur. futbol bir oyundur sayın galatasaraylı dostlarım. fatih hoca takımda kaldığında da dünyanın sonu değildir, gittiğinde de. giderse de sahada galatasaray formalı 11 kişi olacak, kalırsa da. birbirimizi üzmenin ne manası var? hepimiz aynı renkleri, aynı armayı desteklemiyor muyuz? futboldan ve galatasaraydan keyif alma amacının dışına çıkıp kendimizin veya başka insanların günlerini kötü geçirmesine sebep olmamalıyız. kaldı ki cumhuriyet bizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister. farklı fikirlere açık olmak sadece gs store'dan alabileceğimiz bir tişörtün üstünde yazmakla kalan bir şey olmamalı.

    entry uzadıkça uzadı. bir süredir rahatsızlık duyduğum şeyleri dile getirmek istedim. galatasaray sözlük'ün ekşi sözlükteki ortama yavaş yavaş daha çok benzemesi üzücü bir durum.
  • 14729
    2010' larin başından beri takip ettiğim, 2018' de yazar olma şansına eristigim sözlük. en başından beri bu sözlükte vakit geçirmenin nedeni futbolu ve galatasaray' ı "gerçekten" bilen topluluğun burada olmasıydı. ancak bu sezon hem maç başlıklarında hem futbolcu basliklarindaki entrylere bakınca sözlükte futbolun parametrelerinden uzak yazarların bir hayli arttığı görülüyor. bi kaç futbolcuyu listeleyip başlıklarındaki entrylere bakınca ne demek istediğim anlaşılacaktır.
    (bkz: patrick van aanholt) : euro 2020' den çıkmış, çıkınca belli bir süre tatil yapıp daha sonra da kulüpsüz kaldığı için bireysel antrenman yapmak zorunda kalmış bir oyuncu. şimdi bu oyuncuyu dünkü hatay maçından yola çıkıp değerlendiren, kendisi hakkında net hükümler veren bir yazarın görüşleri ne kadar değerlidir sizce?
    (bkz: alexandru cicaldau) : 23 yasinda, kariyerinde ilk defa yurt dışına çıkmış ( üstelik bu ülke türkiye gibi kendine has dinamikleri ve sağlıksız futbol ortamı olan bir ülke), prosedür gereği takımın hafta içi maçlarında takıma eşlik edemeyen romen oyuncu. hatayspor maçıyla galatasaray' daki 2 maçına çıkan bu oyuncu hakkındaki olumlu/olumsuz kesin görüş ve kannaatler ne kadar sağlıklı sizce?
    (bkz: victor enok nelsson) : hatayspor maçı galatasaray kariyerindeki ilk maçı. la herşeyi geçtim danimarka' dan türkiye' ye gelmek; memur ve elit kesimin yaşadığı bir siteden çingene mahallesine göçmek gibi birşey... dünkü maçtan sonra kesin hükümler vermek ilerisi için ne kadar doğru?
    kendimin de futbolu iyi bildiğini iddaa etmiyorum ancak sözlüğün de maç esnasında ufak bir pozisyonda kendi takımının futbolcusuna söven ev ahalisinden, sabırsız ve tahammülsüz twitter taraftarlarından pek de farkı kalmamış durumda.
  • 14730
    çok ilginç bir yazar kitlesine sahip olan platform.

    geride olduğumuz maçlarda takıma, bazı oyunculara ve hocaya sataşmak için bir sürü entry giriliyor.
    maç kaybedince ortalık yangın yerine dönüyor. bazı oyuncular ve teknik adamlar hedef alınıyor başlıklarına sayfalarca kin, nefret içerikli entryler giriliyor.

    ama 20 ağustos 2021 çaykur rizespor tahkim işbirliği rezaleti, 20 ağustos 2021 tff'nin galatasaray'a kurduğu kumpas
    gibi son derece önemli olan ve tüm galatasaraylıların desteklenmesi gereken başlıklar gereken ilgiyi görmüyor.

    bu durumda bu sözlükte yazan gerçek galatasaraylıların oranını sorgulamama yol açıyor açıkçası.
  • 14732
    her şeyin anlık yaşandığı sözlük.

    hatta yarım saat içinde belli bir görüş tam zıt yere evrilebiiyor. maç esnasında herhangi birini yerdiğiniz entry en beğenilenlerden maç sona erinceye dek en ofsaytlananlara gidebiliyor.

    oyuncular da öyle, bir maç önce göklere çıkarılırken bir maç sonrası yerin dibine sokulabiliyor.

    sözlüğe özgü bir durum değil tabii ki bu, sosyal medya hep böyle zaten.
  • 14737
    belli yazarlarının ortaya şöyle bir 50-60 milyon euro koyup istedikleri galatasaray seviyesini yakalamaları lazım.

    berkan yedek, taylan yedek, mostafa çöp, luyindama çöp (hadi son iki maç seviyorsunuz gene ama 4 hafta önce totalde 1 sene çöp dendi), diagne 2 yıldır çöp, muslera zaten yaşlandı çöp. eminim yakında morutan da cicaldau da çöp olacak.

    ıstediğiniz futbolcuları yazın, toplayın bir 40-50 milyon euro neyse verin kulübe alsınlar. bu şekilde hem siz mutlu olursunuz hem de kulüp sürekli kuruşun hesabını yapmaz.

    bilmem kaç milyar lira borcu olan kulübe kasımpaşa'yı yenmek için, başka takımların 4 attığı takımlara şut çekmek icin kalite lazımsa çözüm bu.
  • 14738
    futbolcu, maç veya herhangi bir konuda aynı anda birbirinden o kadar zıt yorumlar yapılıyor ki bazen "bilerek yapıyorlar herhalde" diyorum. bir oyuncunun maçtan sonraki başlığına giriyorum ilk entry çok kötü oynadı, hemen altta muhteşem bir performans gösterdi yazıyor. farklı fikirleri okumak çok güzel birşey ama bu kadar da kesin hükümler vermesek daha iyi olacak.
  • 14739
    bir puan kaybı sonrası daha sözlükte yangın gecesi...
    (bkz: 29 ağustos 2021 kasımpaşa galatasaray maçı)

    şu maç 2-2 değil de 0-3 bitmiş olsaydı herşey çok güzel olacaktı, cicaldau ne transfer be, morutan çok iyi abi, bilmem kim ligi donunda sallamaya gelmiş yorumları ile başlayıp; bu sezon istersek avrupa ligini alırız yorumlarıyla gece noktalanırdı. ama puan kaybı yaşadığımız için ne taylanın topçuluğu kalmış, ne terim'in taktik bilmezliği, son olarak "avrupa'da içimizden geçecekler"le gece sonlandırılmış.

    2012 yılında keşfettiğim ve o dönemden beri keyifle okuduğum sözlük artık beni çok yormaya başladı. artık birçok başlığı okumuyorum bile. bu kadar keskin geçişler nasıl olur anlamıyorum, psg veya city taraftarları bile puan kayıplarında bu kadar yangın yapmıyordur.

    ben takımın gittiği yoldan memnunum, ilk yarıdaki oyunumuzun üstüne koyarak devam edeceğiz ve dinamik bir galatasaray izleyeceğiz. o zaman geldiğinde, şu an bilmem kim topçu bile değil, vasat, acil terim gitmeli vs vs diyen kim varsa malum partiye oy verip ortamlarda ben hayatta oy vermedim diyenler gibi yine en üste çıkacaklar. o gün geldiğinde tüm başlıkları keyifle okuduktan sonra gönül rahatlığıyla sözlüğü bırakabilirim. *
  • 14740
    marcao-kerem olayından dolayı kendisini taraf tutmaya mecbur hissedip keremi eleştirmek için bekleyen bir kitlenin varolduğu ortam.

    galatasaray önde iken kendi takım arkadaşını dövüp kırmızı yiyerek maçı tehlikeye atan adamı haklı gören bile var.

    her fikir varolsun yaşasın, özgürlükçüyüz ama insanları bazen anlamak gerçekten çok zor.

    (bkz: galatasaray sözlük/#2350085)
  • 14741
    takımı anadolu takımı ilan etmek için, transferleri yerden yere vurmak için, alınması gündemde olan oyuncuların çöp olduğunu söylemek için, elimizdeki oyuncuların rakiplerde oynayamayacağını iddia etmek için, iki üç yıl önce yazdığı saçma sapan entryyi "ben demiştim" diyebilmek adına gündeme getirmek için fırsat kollayan; puan kaybını avuçlarını ovuşturarak bekleyen yazarların cirit attığı sözlük. gerçekten çok yoruyorsunuz insanı, gerçekten.
  • 14742
    son zamanlarda gözüme yeni nesil hıncalların ekseriyetle takıldığı sanal meydanımız. ortak özellikleri, terim kendileriyle bir yemek yese en iyisi terim olacak ama yemek yemiyor. onlar da farkında her şeyin. minik hıncallar dışında çok kaliteli yazarlar da var ve bu sanal meydanı halen ayakta tutmaktalar. yazadursunlar. moderasyon da sağ olsun ilgili, emek veriyor. sezonu çok erken açtık, bakalım sonunu nasıl getireceğiz. hakkımızda hayırlısı olsun.
  • 14743
    kendi cezasahası etrafında paslaşırken top kaptırıp rakibe gol ikram etme sorununu aylardır çözemeyen bir takımı her hafta 90 dakika izleyen ve yıllardır "sistem oturacak, biraz sabır" martavalları dinleyen bir taraftar grubu mevzu bahisse, taksim meydanında toplanıp kendilerini benzinle yakmadıklarına dua etmek lazım. bendeniz o raddeye sık sık geliyorum çünkü.

    bu sebeple gs sözlükte yazılan eleştiriler, tepkiler falan buzdağının görünen kısmı. inanın insanlar söylecekleri 40 lafın sadece birini söylüyor, onu da yumuşatıp törpüleyerek söylüyor. insanlar dertli, insanlar öfkeli.

    güzel sözler, pozitif masallar anlatan birçok tv kanalı ve spor yorumcusu olduğuna eminim. fakat burada hayatın gerçekleri var.
  • 14744
    genel bir tarama yapılması gereken sözlük. bunun için gerekirse ben de gönüllü olurum. bu sözlükte ciddi sayıda galatasaray taraftarı olmayan kişi var. yanlış anlaşılmasın bunu fatih terim eleştirileri üzerinden demiyorum çünkü onların birçoğu saha içindeki oyunla ve oyuncu performansları ile alakalı.

    benim bahsettiğim kısım sözlük kalitesini düşüren ve art niyetli entryler. birkaç yıl öncesine kadar galatasaray sözlüğün ana ekseni iyi de olsa kötü de olsa futboldu oynanan oyun ve performans değerlendirmesiydi. ben de yaklaşık 10 yıldır burayı okuyan herhalde 1 yıldır falan da yazar olan biriyim.

    elbette herkes oynanan oyunla ilgili derin analizlere girmeyecek elbette duygular da yazılacak. benim bahsettiğim buranın iyice iddia doldurulan bir twitter çöplüğü haline dönmesi. şöyle bir iddia var böyle bir iddia var diye eline klavye alan koşarak geliyor. biz başlıkta sadece espri içeren girdi bile yazsak silen moderasyon bunlara karşı yüksek bir tolerans gösteriyor.

    bizim burayı okuma nedenimiz saf galatasaray sevgisi içeren sitemli de olsa asıl amacı galatasaray olan yazılardı ve yazarlardı. şimdi bakıyorum eleştiriler bile oyun yüzünden değil bilmem hangi muhabirin ortaya attığı iddialar üzerinden oluyor.

    bunun nedeni moderasyon mudur yazar alımı mıdır açıkçası bilmiyorum. tek istediğim gerekirse benim de pilot olacağım genel bir temizlik yapılması. yol yakınken bu yapılmazsa ne olacağını bence burdaki yazar dostlarım da hissetmeye başladı. gerekirse daha az entry daha az yazar olsun ama burayı okunmaya değer kılsın. bu kaliteli ortamı kaybetmeye başladığımız ortada. sözlük hiç iyi sinyaller vermiyor maalesef.
  • 14745
    galatasaray sözlük gerçekten çok ama çok güzel bir yer ve günlük netteki vaktimin twitter ile birlikte en fazla harcadığım sosyal platformu.

    son zamanlarda( belki bir kaç sene) yazarların yazdığı entryler gerçekten nefret ve hep negatif enerji kaynağı. ben demiyorum ki hep olumlu ve mükemmel şeyler yazılsın gerçekler gerçek dışı gibi gösterilsin, öyle bir gayem yok. eleştiri ve güzel ince noktalar hep ön planda bu çok güzel ama yani sürekli olumsuz eleştiri nefret kusma. yakışmıyor bu sözlüğe. girince moralim bozuluyor vallahi, çünkü hep hakaret, ağır eleştiri, bencillik yani nerede olumsuz sıfat var yazılmış girilmiş.

    ben bunları nasıl engellerim kendimce, sözlüğe girmem, okumam ve kale almam. o zaman da bu sözlüğün bir anlamı kalmıyor. benim gibi niceleri de bir süre yazmayacak, sonra girmeyecek eee sonrası? sonrası belli, nefret kusulan bir yer. hep negatif, negatif negatif.

    sözlük yazarlarının bir kısmının galatasaraylı olmadığı kesin, bunu ispatlamak da gerçekten zor ama hissediliyor. yani bu kaosun temelinde bu olabilir fakat nasıl engellenir bunu bilmiyorum....
  • 14746
    ne zaman fatih terim eleştirileri çoğalsa "bozmaya" başlayan sözlük. bir de içerideki başka takımlı sayısı çokmuş. fatih terim başlığı bir aylığına kilitlense kimse sözlüğün bozduğunu falan söylemez.

    şöyle diyeyim: fatih terim'i galatasaray'la bir gören çok sayıda yazar olan sözlük. "hocam torun sevmesi gereken yaşında galatasaray aşkıyla kulübe hizmet etmeye çalışıyor." falan yazılıyor. sanki gönüllü teknik adamlık yapıyormuş gibi. iki senedir avrupa'da rezil durumdayız. rezil. başka bir kelime yok bunu tanımlamaya. ligde zaten şampiyon olamıyoruz. anlık parlamalar ve bir şekilde kazanılan maçların çoğu da hocanın dört yıldır istikrarlı bir şekilde dert yandığı kadro kalitesinden kaynaklı.

    ezberlenmiş, mütekamil şekilde uygulanan hiçbir şey yok takımda. bugün feghouli iyiydi, yarın onyekuru süperdi, dün morutan klasıyla iki gol attırdı vs. hep oyuncuların günlük performanslarıyla maç alıyoruz ve bunların hiçbirinde hoca ön plana o oyuncuyu komuyor. o maçın sonunda böbürlene böbürlene "işte ben şunu bunu yap dedim de onu yaptı, biz zaten ondan bunu bekliyoruz." vs. ama ne zaman ki maç kaybediyoruz, dün günü kurtaran o oyuncuyu geri plana atan hoca o oyuncuyu gömüp "yani kadrom yetersiz, 18 transferle daha iyi olacağız." diyor.

    sonra iki yıldır süren bu saçmalıktan deliren makul insanlar eleştiri dozunu arttırınca "ooo bu fatih terim'e düşman, galatasaraylı değil bu, kuş bu, ooooo" oluyor. yani karşındaki insanı delirtmek ve çığrından çıkartmak için her şeyi yapıyorsun ama o "yeter lan!" dediğinde "lan mı? sen kimsin de bana lan dersin lan!?!?!*11*1!!1*" diye cevap veriyorsun. bu iş ona benzedi.
  • 14747
    galatasaray sözlük'ü on yılı aşkın senedir takip ederim, okurum. galatasaray veya futbol ile ilgili ilk bilgileri genelde de buradan almışımdır. çok uzun zaman yazar olmadım, olduğumdan beridir de çok fazla entry girmiyorum ancak yine de her gün sözlüğü takip ediyorum. gelinen nokta öyle bir hal aldı ki insanlar veya olaylar hakkında entry girmekten soğudum.
    ben sözlüğün hiçbir döneminde böyle bir nefret ortamı görmemiştim. nereye de gidiyor anlayamıyorum. son dönemde buraya emek vermiş insanların kendi kendilerine pilot olarak gittiklerini de görmeye başladık. o kadar acı bir durum ki böyle gitmeye devam ederse sözlük trollerin eline kalmış olacak.
  • 14748
    zamanında bir yazar, mesajlaşmanın konusunu hatırlamıyorum ama, fenerbahçeli bir köstebek olduğuma kanaat getirerek, herhangi bir açıklamada bulunmama imkan tanımadan engellemişti beni. çok basit bir araştırmayla, geçmiş entrylerden kısa bir araştırma yapsa görüşleri de değişecek muhtemelen ama doğrudan gömmeye şartlanmış bana göre daha genç nesil bir yazardı. işin özü, köstebeklik noktasında erken hüküm verenlerin de bulunduğu bir sözlük maalesef.

    fatih terim - takım gidişatı - yüceltme ve yangın yerine çevirme üçgeninde; şu somut bir gerçek ki, millet olarak çok hızlı yükselip çok hızlı düştüğümüz için kazanma-kaybetme ve bazen de oynanan oyun istikrarsızlığına göre kısa süre içinde sözlük beyazdan siyaha dönüşebiliyor. örneğin taylan, örneğin kerem, belki birçok ihtiyaca cevap verdi zamanında ama gerçek anlamıyla bizim nezdimizde sınanmadılar. sınandıkları zaman ise yeterli olamayabilecekleri düşüncesini edinenler oldu. aslında bir futbolcu kumaşını iyi gösterecek, ama daha zorlu durumlarda da güven verebilecek. bence bu gözle yaklaşılıp ona göre performans değerlendirmesi yapılırsa ani yükseliş ve düşüşler bir nebze azalır. mesela morutan, kumaşını belli etti, iyi de topçu gibi duruyor ama biz elimizin ona baktığı ve sonuç üretemediği ilk maçta muhtemelen onu gömeceğiz, onu alanlara kızacağız vb. işte bu, değil sadece toplum olarak, sözlük olarak dahi değerlendirme kıstaslarımızın duygusallığa çok bağlı olduğunu ortaya koyuyor. bir maç iyi oyundan sonra göğe çıkartırken, bir maç kötü oyundan sonra yerin dibine sokmak da bundan kaynaklı.

    şahsen ben, mükemmeliyetçi olduğum için kazandığımız maçlarda dahi eksik gördüğüm, kusurlarımızın olduğunu düşündüğüm hususlar varsa kazanmaktan ziyade onlardan bahsedebiliyorum. eminim böyle yapan birçok yazar da vardır sözlükte. halis bir kalple takıma gönül verenler, zaten takımın iyiliğini ister, daha iyi olmasını, daha hatasız oynamasını ister ki bu da çok doğaldır. somut bir değerlendirme yapmam gerekirse, galatasaray futbol takımı'nın, sadece gençleştiğini, gençlik ateşiyle -kalite olarak dengi olamayacak takımları- tarumar edebildiğini, ancak bunun tüm sezonun geneline sirayet eder mahiyette taraftar nezdinde bir yükselme yarattığını görüyorum. böyle bir maçın sevincini yaşarken, "halen eksiklerimizin olduğunu", "rakiplerin bunlardan pek istifade edemediğini", "asıl istifade edebilecek rakipler çıktığında gerçek sınavı vereceğimizi", "galibiyet almamız sebebiyle bu eksiklerin ikinci plana düştüğünü" vb. göz önünde bulundurmak lazım.

    takım olarak gençleşmemize rağmen aynı sorunlar devam ediyorsa ve bu sorunların kesilmesine yönelik herhangi bir önlem alındığı sahada görülemiyorsa, bence o zaman eleştiri normaldir. düşünün ki, galatasaray'a gelmeden önce trabzonspor'da gol kralı olduğunda kafa golü olmayan (ya da çok az olan) burak yılmaz için, galatasaray'da kısa bir süre içinde attığı 6 kafa golünden dolayı "kafa vuruşlarını geliştirdi" dendi. fakat burak aynı kafa vuruşu başarısının devamını getiremedi. geliştirme dediğimiz olay, bir kalıcılık, bir istikrar içerir. oysa burak'ın euro 2020'de yaptığı garip gurup kafa vuruşlarını görünce, altyapısının, temelinin hiç oturmadığı bir kez daha anlaşılır oldu*. görüyoruz ki, dönemsel bir gelişim, daha sonra o meyveyi veremeyecek geçici bir görüntü sunuyorsa, aslında gelişim değildir. galatasaray'ın durumu da buna benziyor. evet, bazen sahada bazı işler oluyor ama, sanki buzdağının altındaki bütün bilinçaltı, temizlenmemiş haliyle ve tüm taksiratıyla mevcut. orayı deşen, zorlayan, sınayan bir rakip geldiğinde ya da bir durum yaşandığında, afedersiniz ama ak göt kara göt belli oluyor.

    hülasa, galatasaray futbol takımının belli başlı şeyleri, düzenli, istikrarlı, güzel bir şekilde yapabildiği kalıcı bir sistem oturduktan sonra, muhtemelen taraftara sabır kendiliğinden gelecektir. çünkü o zaman, bir döngünün altyapısı olduğu gözüyle bakılacak, sistemin devamını sağlamak için 6 numara 8 numara vb. gibi numaralara pozisyonlara takılmadan bütün bir takım görülecektir. tabi arada kayıplar olur, beklenmedik durumlar olur; ama taraftar bir kere o istikrar ve sistem bütünlüğü duygusunu tattığında arkasına rahatça yaslanıp goygoyunu yapar. bana kalırsa, böyle bir vaziyete gelecek olursak -ki şu an fersahlarca uzağız- sözlüğün maçtan maça yangın yeri ya da yüceltme makamı olma özelliği de nispeten azalacaktır.
  • 14749
    fatih terim basligi cok rahat 3 haneli gunluk entry sayilarina yaklastigi icin herkes oraya odaklaniyor ama “sozlukte gidisat kotu” diyen kisiler icin -en azindan ben- genel bir simariklik, nefret, begenmemezlik dongusu gina getirdi artik. futbolcuyu 10 dakikada cop ilan etmeler, o gitsinciler bu gitsinciler yeter artik arkadas yeter. 96-2000 olsun 2011-2013 olsun basarili olarak aklinizda yer alan donemlerin takim kadrolarina bakin. 30 kisilik genis kadroda herkes “galatasaray seviyesinde” mi? baskanindan masorune tum sistemin tek bir elestirilecek noktasi yok mu? tonla var. sozlugun kurulusu itibariyle 96-2000 icin bu soylenemez ama iyi ornek olarak 2011-2013 kotu olarak dao baskanlik donemi icin konusabiliriz mesela; adimdan daha emin olarak daha onemlisi tartismalardaki taraf goruslerimden siyrilarak soylemem gerek ki “kesinlikle hicbir iyi/kotu donemde bu derece nefret unsuru olusmadi”. semih dany stoperiyle sampiyonlar liginde kok sokturduk. semih o gun de semihti bugun de semih. dany de oyle. sunu soralim mesela; o gun onlarin hatalarinda neler yaziliyordu, bugun olsalar iyi oyunlarinda neler yazilacak. hangisinin sonucunda daha agir cumleler okuruz iddiaya girelim mi? gerek yok cunku sonuc belli. yeter artik terim sevgisi/nefreti, bilmemkim sevgisi/nefreti. devrecilik degil yaptigim sey, iki zamani da goren gozler bu yilgin karamsar havadan acik sekilde rahatsiz fakat bu icten husus belirtildigi zaman hemen “terim elestirilince rerererororo”. terim kadar basiniza tas dussun be birader iki geyik dondurme, anlik dogru haber alma, analiz&yorum okuma keyfimiz var fakat kaybedilen mactan sonra her turlu baslikta, okudugunu anlamayanlar icin tekrar ediyorum “fatih terim degil her baslikta” yazilan tek sey o gitsin bu gitsin, o cop bu cop. hepimiz ulkenin ferdi oldugumuz icin burasi da ulkenin yansimasi bir nevi yani yapilacak cok fazla birsey yok ama iste maksat yazili ve tarihli sekilde fikirlerimizi not duselim, icimiz rahat etsin edebildigi olcude.
  • 14750
    bir maç oynanıyor. ertesi gün başlıklara giriyorsun. morutan olsun mesela. adam yeni geldi ilk maçını oynadı. bir bakayım başlığına diyorsun ne analizler yapılmış. maçta benim dikkatimden kaçan bir noktayı fark edip o noktaya temas eden olmuş mu, okuyayım, okuyayım ki ufkum açılsın diyorsun. ancak morutan başlığına giriyorsun mesela şu yazıyor; aldanmayın şimdi iyi oynadığına 3-4 ay bir terim antremanı yapsın dökülecek, top oynamayı unutacak.

    gireyim diyorum x bir oyuncunun başlığına; fatih hoca kendisi ile diyalogu iyi olan oyuncuları oynatıyormuş. o oyuncu biraz sessizmiş. hocayı biraz yalasa kadroya girermiş. bak hele, hayatımda görmediğim bir futbol analizi...

    hadi diyorum emre akbaba başlığına bakalım; evlatmış. sebahattin şirin ile malum olay yaşandığında mbaye diagne bile ultraslan'ı takip etmediği halde tepki olarak takibe alıp takipten çıkarken has evlat emre akbaba ultraslan'ı takipten çıkmayan tek oyuncumuzdu. * şu emre akbaba'nın takipten çıkmama olayı bile tek başına bu son 2 paragrafı çürütüyor.

    beni bu sözlük ile tanıştıran şey twitterda dolaşan johan elmander başlığına girilmiş bir entry idi. bugün okuduğum şeylerin ise hiç bir alakası yok. uyfkum açılsın diye fark edemediğim bir detayı belki biri fark etmiştir bakış açım değişsin diye başlıklara tıkladıkça açmamla kapatmam bir oluyor genelde. ondan sonra sağda solda yok terimci yazarlar şöyle böyle diyor falan, entry beğenmiyormuşuz. ya mesele terim mi cidden? ben bugün eğer terimci olduysam da sebebi cidden galatasaray sözlüktür. burada yazmadan önce terimci falan değildim çünkü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın