14728
hakkında birkaç gözlemimi paylaşmak istediğim sözlük.
antu ile arasında bariz bir kalite farkı olduğu su götürmez bir gerçek. fakat son zamanlarda bu fark biraz kapanmakta gibi. antu kalite yükselttiği için değil tabi.
mesela rakip bir oyuncudan bahsediyor olalım. oyuncu iyi bir oyuncu olabilir, rakipte oynaması kötülenmesi gerektiği anlamına gelmez. rakip maçları izlerken beğenilen oyuncu hakkında sözlükte bir entry girildiği zaman komşunun tavuğu gibi cevap entrylerle sıkça karşılaşıyoruz. bizde daha iyisi var deniyor. hep bir yerme çabası.
arkadaşlar, sayın galatasaraylı dostlarım; bir oyuncu hakkında bir yorum yaparken sadece o oyuncu hakkında yorum yapmak için yapılıyor olabilir. mesela szalai üzerinden örnek verelim, bu adamın iyi oynadığından bahsederken sadece bu adamın iyi oynadığından bahsetmek isteniyor olabilir. herkes yorum yaparken marcao ile, luyindama veya nelsson ile karşılaştırarak yapmıyor ki. adam o maçtaki performansını beğenmiştir, bahsetmek istemiştir; övmüştür. bu kadar basit. rakip takımda oynuyor diye oyuncuları sürekli kötülemek zorunda mıyız? twitter'daki fanatik ergen kitleden bir farkımız olmalı değil mi?
başka bir konu; taraftarımız sözlükte dahi bir iki maçlık performans ile yeni transferler hakkında kesin yargıya varmakta. mesela bugün alexandru cicaldauhakkında girilen entryleri örnek gösterebiliriz. gedson carvalho fernandestransfer edildiğinde ilk birkaç hafta sözlükte irfan yerine bu adam niye geldi diye yangın yeri olmuştu ortalık. şu anda sözlüğün büyük çoğunluğu transferini elzem görüyor. bu örnekten ders çıkarmamız gerekirken halen aynı şeyi yapıyoruz. cicaldau belki gerçekten kötü bir transfer, belki de gedson gibi bizi yanıltacak. bunu görmemiz için biraz sabretmemiz gerekli değil mi? ülke değiştirmek genç bir insan için kolay bir şey değil, yeni bir takıma alışmak en tecrübeli isimler için bile sorun olabiliyorken biraz sabır lütfen. kendisini yeterince izlediğimiz zaman kötüyse kötü, iyiyse iyi der olumlu veya olumsuz eleştirilerimizi yaparız. aynısı, takıma yeni katılmamış oyuncularımız için de geçerli. eleştirirken öldürmemeliyiz oyuncularımızı. mesela ömer bayram'ın iyi niyetinden şüphesi olan var mı? sahaya çıktığı ilk günden beri elinden gelenin en iyisini ortaya koyuyorken kendisi, taraftarımız çoğu zaman eleştirinin dozajını kaçırmakta. bu adamın maksimumu bu kadar, kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmek için çabalıyor. ama elinden gelen bu kadar. neden galatasaray'ı sabote ediyormuş gibi davranılıyor kendisine anlamıyorum.
bir de takımın başında fatih hocanın olmasının ikiye böldüğü taraftarımız var. tekrar belirtmek istiyorum sayın renktaşlarım, burayı antu'dan ayıran şey yazarların kalitesi değil mi? neden birbirinize düşmanmış gibi davranıyorsunuz? fatih hocayı destekleyen isimler de bu takımın taraftarı, desteklemeyen isimler de bu takımın taraftarı. burada fatih hoca'nın kalmasını veya gitmesini istediğini belirten kişilerin takımın kötülüğünü istediğini zannetmiyorum. rakip takım taraftarları zaten yok denecek kadar az bu platformda. fatih hocamız bu takımın efsanesidir, kulübümüzde yarım asırlık bir tarihin en büyük parçasıdır. formamızdaki dört yıldızdan bir buçuğudur. bu ona diğer isimlerden oldukça fazla kredi sağlamaktadır. ancak fatih hocamız dahi bu kulüpten büyük değildir. galatasaray, başarılı olmak için fatih terim'e muhtaç değildir. dünya üzerinde bu takımın başarılı olmasını sağlayacak tek insan fatih hoca değildir. ve fatih hoca da bir insandır. her insanın inişleri ve çıkışları olur. bunları göz önünde bulundurarak, kör fanatiklik yapmayalım lütfen. aynı şekilde fatih hoca'nın gitmesini isterken de kör fanatiklik yapılmamalı. fatih hoca'nın kalmasını isteyenler veya gitmesini isteyenler takıma düşmanmış gibi birbirimize saldırmaya gerek yok. yapmayın etmeyin lütfen.
kendim açıkçası hoca'nın, üç yıldır denediği oyun stilinin çalışmadığını görüp aksiyon almasını, hatalarından dönmesini ummaktan yorulduğum için başka bir teknik direktörle yolumuza devam etmemiz gerektiğini düşünmekteyim. ama önünde sonunda bu bir oyundur. futbol bir oyundur sayın galatasaraylı dostlarım. fatih hoca takımda kaldığında da dünyanın sonu değildir, gittiğinde de. giderse de sahada galatasaray formalı 11 kişi olacak, kalırsa da. birbirimizi üzmenin ne manası var? hepimiz aynı renkleri, aynı armayı desteklemiyor muyuz? futboldan ve galatasaraydan keyif alma amacının dışına çıkıp kendimizin veya başka insanların günlerini kötü geçirmesine sebep olmamalıyız. kaldı ki cumhuriyet bizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister. farklı fikirlere açık olmak sadece gs store'dan alabileceğimiz bir tişörtün üstünde yazmakla kalan bir şey olmamalı.
entry uzadıkça uzadı. bir süredir rahatsızlık duyduğum şeyleri dile getirmek istedim. galatasaray sözlük'ün ekşi sözlükteki ortama yavaş yavaş daha çok benzemesi üzücü bir durum.
antu ile arasında bariz bir kalite farkı olduğu su götürmez bir gerçek. fakat son zamanlarda bu fark biraz kapanmakta gibi. antu kalite yükselttiği için değil tabi.
mesela rakip bir oyuncudan bahsediyor olalım. oyuncu iyi bir oyuncu olabilir, rakipte oynaması kötülenmesi gerektiği anlamına gelmez. rakip maçları izlerken beğenilen oyuncu hakkında sözlükte bir entry girildiği zaman komşunun tavuğu gibi cevap entrylerle sıkça karşılaşıyoruz. bizde daha iyisi var deniyor. hep bir yerme çabası.
arkadaşlar, sayın galatasaraylı dostlarım; bir oyuncu hakkında bir yorum yaparken sadece o oyuncu hakkında yorum yapmak için yapılıyor olabilir. mesela szalai üzerinden örnek verelim, bu adamın iyi oynadığından bahsederken sadece bu adamın iyi oynadığından bahsetmek isteniyor olabilir. herkes yorum yaparken marcao ile, luyindama veya nelsson ile karşılaştırarak yapmıyor ki. adam o maçtaki performansını beğenmiştir, bahsetmek istemiştir; övmüştür. bu kadar basit. rakip takımda oynuyor diye oyuncuları sürekli kötülemek zorunda mıyız? twitter'daki fanatik ergen kitleden bir farkımız olmalı değil mi?
başka bir konu; taraftarımız sözlükte dahi bir iki maçlık performans ile yeni transferler hakkında kesin yargıya varmakta. mesela bugün alexandru cicaldauhakkında girilen entryleri örnek gösterebiliriz. gedson carvalho fernandestransfer edildiğinde ilk birkaç hafta sözlükte irfan yerine bu adam niye geldi diye yangın yeri olmuştu ortalık. şu anda sözlüğün büyük çoğunluğu transferini elzem görüyor. bu örnekten ders çıkarmamız gerekirken halen aynı şeyi yapıyoruz. cicaldau belki gerçekten kötü bir transfer, belki de gedson gibi bizi yanıltacak. bunu görmemiz için biraz sabretmemiz gerekli değil mi? ülke değiştirmek genç bir insan için kolay bir şey değil, yeni bir takıma alışmak en tecrübeli isimler için bile sorun olabiliyorken biraz sabır lütfen. kendisini yeterince izlediğimiz zaman kötüyse kötü, iyiyse iyi der olumlu veya olumsuz eleştirilerimizi yaparız. aynısı, takıma yeni katılmamış oyuncularımız için de geçerli. eleştirirken öldürmemeliyiz oyuncularımızı. mesela ömer bayram'ın iyi niyetinden şüphesi olan var mı? sahaya çıktığı ilk günden beri elinden gelenin en iyisini ortaya koyuyorken kendisi, taraftarımız çoğu zaman eleştirinin dozajını kaçırmakta. bu adamın maksimumu bu kadar, kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmek için çabalıyor. ama elinden gelen bu kadar. neden galatasaray'ı sabote ediyormuş gibi davranılıyor kendisine anlamıyorum.
bir de takımın başında fatih hocanın olmasının ikiye böldüğü taraftarımız var. tekrar belirtmek istiyorum sayın renktaşlarım, burayı antu'dan ayıran şey yazarların kalitesi değil mi? neden birbirinize düşmanmış gibi davranıyorsunuz? fatih hocayı destekleyen isimler de bu takımın taraftarı, desteklemeyen isimler de bu takımın taraftarı. burada fatih hoca'nın kalmasını veya gitmesini istediğini belirten kişilerin takımın kötülüğünü istediğini zannetmiyorum. rakip takım taraftarları zaten yok denecek kadar az bu platformda. fatih hocamız bu takımın efsanesidir, kulübümüzde yarım asırlık bir tarihin en büyük parçasıdır. formamızdaki dört yıldızdan bir buçuğudur. bu ona diğer isimlerden oldukça fazla kredi sağlamaktadır. ancak fatih hocamız dahi bu kulüpten büyük değildir. galatasaray, başarılı olmak için fatih terim'e muhtaç değildir. dünya üzerinde bu takımın başarılı olmasını sağlayacak tek insan fatih hoca değildir. ve fatih hoca da bir insandır. her insanın inişleri ve çıkışları olur. bunları göz önünde bulundurarak, kör fanatiklik yapmayalım lütfen. aynı şekilde fatih hoca'nın gitmesini isterken de kör fanatiklik yapılmamalı. fatih hoca'nın kalmasını isteyenler veya gitmesini isteyenler takıma düşmanmış gibi birbirimize saldırmaya gerek yok. yapmayın etmeyin lütfen.
kendim açıkçası hoca'nın, üç yıldır denediği oyun stilinin çalışmadığını görüp aksiyon almasını, hatalarından dönmesini ummaktan yorulduğum için başka bir teknik direktörle yolumuza devam etmemiz gerektiğini düşünmekteyim. ama önünde sonunda bu bir oyundur. futbol bir oyundur sayın galatasaraylı dostlarım. fatih hoca takımda kaldığında da dünyanın sonu değildir, gittiğinde de. giderse de sahada galatasaray formalı 11 kişi olacak, kalırsa da. birbirimizi üzmenin ne manası var? hepimiz aynı renkleri, aynı armayı desteklemiyor muyuz? futboldan ve galatasaraydan keyif alma amacının dışına çıkıp kendimizin veya başka insanların günlerini kötü geçirmesine sebep olmamalıyız. kaldı ki cumhuriyet bizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister. farklı fikirlere açık olmak sadece gs store'dan alabileceğimiz bir tişörtün üstünde yazmakla kalan bir şey olmamalı.
entry uzadıkça uzadı. bir süredir rahatsızlık duyduğum şeyleri dile getirmek istedim. galatasaray sözlük'ün ekşi sözlükteki ortama yavaş yavaş daha çok benzemesi üzücü bir durum.