3
istanbul büyükşehir belediye başkanını değiştiren taraftarlıktır.
ingiltere'deki gibi olmadığı kesin. dünyanın hiçbir yerinde ingiltere'deki gibi değil zaten.
eğitim, kültür, ülke dinamikleri, ekonomik sebepler vb birçok etken ile birlikte türkiye'de taraftarlık da biraz evrilmiştir.
ama dünyada yalnızca renkleri ve kendince tarihleri sebebiyle aynı aileden abinin fenerli, kardeşin galatasaraylı olduğu çok az ülke vardır.
iskoçya'da mezhep, italya'da politik ve coğrafi, ingiltere'de sınıf ve memleket, ispanya'da politik, coğrafi, arjantin'de sosyolojik...
çoğu ülkede kulüp taraftarlığı din, dil, ırk, politik, sosyolojik birçok sebeple oluşabilirken bizde yalnızca renkleri sevmen, bir oyuncuyu sevmen, sen çocukken başarılı olması veya babanın, dayının yönlendirmesi ile bir kulübe taraftar olabiliyorsun.
sonrasında da hobisi olmayan, hayatta ilgi alanı çok az olan nesiller yetişirken kendini bir zümreye ait hissetme ihtiyacı, bir kişilik/karakter/kimlik kazanma sürecinde kulübünü hayatının merkezine koyabiliyorsun.
bazen her şeye sahip insanların ölümüne bir takımı tutması da olağan tabii.
kimisi kulübünü kupalardan, şampiyonluklardan büyük görür, kimisi halkın takımı olduğuna inanır, kimisi de bir his takımının taraftarı olduğuna, bir halatı hep beraber çektiğine inanır...
türkiye'de taraftarlık budur.
ingiltere'deki gibi olmadığı kesin. dünyanın hiçbir yerinde ingiltere'deki gibi değil zaten.
eğitim, kültür, ülke dinamikleri, ekonomik sebepler vb birçok etken ile birlikte türkiye'de taraftarlık da biraz evrilmiştir.
ama dünyada yalnızca renkleri ve kendince tarihleri sebebiyle aynı aileden abinin fenerli, kardeşin galatasaraylı olduğu çok az ülke vardır.
iskoçya'da mezhep, italya'da politik ve coğrafi, ingiltere'de sınıf ve memleket, ispanya'da politik, coğrafi, arjantin'de sosyolojik...
çoğu ülkede kulüp taraftarlığı din, dil, ırk, politik, sosyolojik birçok sebeple oluşabilirken bizde yalnızca renkleri sevmen, bir oyuncuyu sevmen, sen çocukken başarılı olması veya babanın, dayının yönlendirmesi ile bir kulübe taraftar olabiliyorsun.
sonrasında da hobisi olmayan, hayatta ilgi alanı çok az olan nesiller yetişirken kendini bir zümreye ait hissetme ihtiyacı, bir kişilik/karakter/kimlik kazanma sürecinde kulübünü hayatının merkezine koyabiliyorsun.
bazen her şeye sahip insanların ölümüne bir takımı tutması da olağan tabii.
kimisi kulübünü kupalardan, şampiyonluklardan büyük görür, kimisi halkın takımı olduğuna inanır, kimisi de bir his takımının taraftarı olduğuna, bir halatı hep beraber çektiğine inanır...
türkiye'de taraftarlık budur.