• 376
    ikinci yarı iyi başladık. sane, sara, yunus daha çok devreye girdi. golü attık. oyun üstünlüğünü aldik ama saçma sapan akıl almaz 13. olduğumuz sezondan kalma bir gol yedik. üzerine takım da şapşallaşti. hoca fizik kalitesi yüksek adamlar aldı oyuna, sallai'yi öne yolladı ve şişman kadın şarkısını söyleyerek bitirdi operayi. rize 8-12 arası ligi bitirmesi muhtemel, aynı hocayla en uzun çalışan anadolu takımlarından biri hatta sanırım takımı. ciddi bir hazırlık maçı oldu. bir numarali rakibimiz yine biziz. konsantrasyon yüksek ve rakibe saygı duyduğumuzda oyunu domine ediyoruz. bugün 45-75 arası yarım saat keyif verdi takım.
    maç özelinde de açık ara maçın adamı sallai'ydi. osimhen, zaman zaman sara(ciddi saçmaladı bir ara) , lucas da iyilerdendi.
    galatasaray'in akışkan hücum, delici akın ve rakibi parçalanması için sane ve yunus'un iyi oynamasi şart. o ikisi vasat ya da kötü olduğunda takımın hücumu zayıflıyor ve osimhen x2 çalışmak zorunda. duran top etkimiz devam ediyor. bugün duran toptan davinson'un golü dışında lucas'in da kaçırdığı ciddi pozisyon bulduk.
    (bkz: 30 ağustos 2025 galatasaray çaykur rizespor maçı)
  • 377
    sene boyunca her maçı süper oynayamayız. bazen saçma sapan puanlar da kaybedeceğiz ne yazık ki. ancak bugünkü motivasyonsuzluğun üzerine felaket zemin de takımın oyununu bozdu. umarım en kısa sürede gerekli aksiyon alınır.

    şanslıydık, puan kaybedebileceğimiz bir maçtı. rize iyi olduğu için değil, biz kötü olduğumuz için. 2 haftaya takım bomba gibi döner.
  • 381
    3-1 kazansak da sahadaki oyunun çok büyük kırmızı alarm verdiği müsabaka.

    bir kere attığımız 3 gol de ekstra. biri duran top, diğeri bardakçı'nın başlarım yapacağınız ortalara isyanı, sonuncusu da ''5 kişiyi çalıma dizmeye çalışana kadar doğru yerde dursan yeter sane kardeş'' diyen sallai çabası. galatasaray ligde kendi evinde anadolu takımına karşı oynarken %67 topa sahip olduğu halde golleri bu şekilde ekstra işler sonucu bulmaz. 90 dk boyunca ne hücumcularımızdan uyumlu bir atak atraksiyonu görebildik ne de savunmada doğru şekilde rakibi karşılayabildik. ve tüm bunlara rağmen okan hoca skor 1-0'ken icardi > lemina değişikliği gibi akıldışı bir hamle yaptı ama o değişiklik yapılmadan 2-0 oldu.

    yunus bence bugün iyi oynadı ama sane bir kanatta, yunus diğer kanatta gibi durup aslında forvet arkasında oynarken, sara da 10 numara mı 8 mi belli değil bir rolde konumlanmışken doğru düzgün atak yapamamamız çok normal. barış alper işini çözemezsek onun yerine sallai'ye şans verilmesi gerekiyor hele singo da alınmışken. hee singo sağ stoper oynayacaksa o zaman da bambaşka bir şablon ve oyuna geçeceğiz zaten onu da izledikten sonra görürüz. fakat mevcut şablonda bu dediğim sane-yunus-sara üçlüsü ne osimhen'i doğru besleyebiliyor ne de kendi aralarında düzgün verkaçlara girebiliyor.

    milli araya 3 puanla girdik. şimdi bir kaleci çekip, tez zamanda barış alper krizini çözüp önümüze bakmalıyız. ve şl maçları için bekleyerek savunma yapma işine biraz daha özen göstermeliyiz. presi yeterli kalitede yapamadığımız her maç ligde bile sıkıntı çekiyor takım, adam adama basacağız diye alanları boş bırakmaya devam edersek şl'de hiç acımazlar.
  • 382
    rahatsız edici birçok olumsuzluk var.

    rakibe fazla pozisyon verdik.
    zemin kötü.
    günay çok iyi giderken, gereksiz bir yere pas atarak üzdü.
    lemina'nın topla oyunda pas şiddeti ve pas yönünde iyi olmadığını düşündüm bu maç özelinde.
    sane topla oyunda bir türlü istediğimizi veremedi ama topsuz oyunda (top çalma, mücadele) iyiydi. daha iyi olması gerekiyor.
    sara fazla top kaybı yaptı özellikle lakayıt topuk pası ile falan hoş olmadı.

    sahanın en iyileri bence davinson ve sallai idi.
  • 383
    kötü bir maç oynadık. ancak nasıl ki iyi bir maç bütün sezonun garantisi değilse kötü maç da bütün sezonun heba olacağı anlamına gelmez. her maçın hikayesi, konsantrasyonu farklıdır.

    yediğimiz golde günay'ın çok da hatası yok. presten pasla çıkmak tam da böyle pasları atmak, riskleri almaktır. orada toreira topa daha hızlı gitmeli ve sırtı dönükken duvar olmalıydı. zaten baskı varken pasla çıkmak kıymetlidir ve avantaj sağlar. baskı yokken stoperlerin pas yapmasının bir anlamı yok ki. yine de günay da daha az riski tercih edebilirdi. ama şu gerçeği kabul etmeliyiz, pasla çıkılacaksa buna benzer riskler alınacak. mesela burada ilk pasta ederson da benzer bir riski alıyor;

    https://youtu.be/v80FCw8XYGQ?si=_NNAJI_fpGRNriNx

    bu maç olumlu olumsuz bir ölçü dğeil. örneğin dün akşam oynanan maçta real madrid de kendi sahasında mallorca'yı 2 - 1 yendi. buradan yola çıkıp real madrid'e en az 3 transfer lazım denemezse galatasaray için de denemez. biraz sakin olmakta yarar var.

    galatasaray'ın bu seneki en büyük rakipleri önce haklarını korumaktan aciz, sorun çözmekten aciz, stat zeminine bile bakamayan yönetim, sonra fener'i şampiyon yapmak için 2 senedir uğraşan yapı(fenerasyon, mhk, basın, anadolu kulüpleri, siyaset) bunlara karşı tamamen okan hoca ve futbolcu grubunun etrafında kenetlenecek taraftardan başka da gücümüz yok.
  • 384
    karşımızda rize değil de şampiyonlar ligindeki en kolay gözüken rakibimiz bodo olsaydı muhtemelen 3 puan sahibi biz değil rakip takım olurdu. varın buradan anlayın takımın dünkü performansını. en büyük kazanımımız sanırım puan kaybetmeden bazı gerçekleri bize göstermesi oldu.

    günay as kaleci olmaz-iyi de olsa taraftar sürekli hatasını arıyor ve arayacak- as kaleci lazım

    abdülkerim 2 stoper ile oynadığımız senaryoda şampiyonlar ligi için yetersiz- city ve liverpool maçlarını düşünemiyorum

    orta saha rotasyonu şart-3 tane orta saha ile sezon geçmez

    kısaca en az 3 transfer daha istiyor bu takım.
  • 386
    ilk 3 maç iyi oyun ve net galibiyetlerden sonra sallandığımız bir maç oldu. bu süreçte önemli olan 3 puan almak; yüklemelerden hemen sonra ve sıcak havada rize ile olan kalite farkının düşmesi, birkaç teknik ve akıllı* oyuncunun bize problem çıkarması normal.

    maçtaki en olumlu şey roland sallai'ydi. son goldeki baskısından değil, maç boyu mükemmel oynadı, kimsenin denemediği uzaktan şutları falan çekiyor, kaleyi buluyor, pozisyon kaos yaratıyor bayılıyorum, old-skool bir adam.

    maçtaki olumsuz şey ise yine tribündeki şımarık taraftar. osimhen arka adaleyi tutarken icardi ısınmaya kalktı diye oo-alkış kopuyor. osi baba çıkarken alkış tezahürat tufanı bekliyorsun iki ses yükselip geri kesiliyor. maç sonunda ilk üçlüye taraftarın osimhen'i haykırması gerekirken gerekirken singo getiriliyor (singo'ya yine yap ama osimhen'den sonra). maç sonu üçlülerinde osimhen'in de neşesini gördüm de biraz rahatladım. bu arada osimhen de çok koştu çok çabaladı her zamanki gibi, maç başı attığı sprintler yüzünden belki arka adaleyi bırakacaktı.

    icardi'nin dönüşü tüyler diken oldu evet, icardi ile çok başka bir bağımız var evet ama tam da bu yüzden osimhen'e şu sıralar daha fazla yükselmeliyiz. sürekli aşkın olayım çalıp, durduk yere tribünde aşkın olayım söyleyip işi basitleştirmeye de gerek yok. bunları yapacağımız çok fazla an olacak. osimhen, sevgiyle beslenen ve karşılığını veren saf savaşcı bir adam. bu sezonki ilk iki maça baktığımızda stadyumda bu adamın hakkı daha fazla verilmeli. en azından 'biri ne yaparsa yapsın icardi kulübeden kalktığında öncelik icardi'dir' hissiyatı verilmemeli. ha osimhen bunu kıskanacak ve sorun yaratacak bir adam değil ama insanoğlu sonuçta modunu da düşürmeye gerek yok. ufak ama hassas şeyler bunlar, biriktirmemek dikkat etmek lazım. bunları icardi'ye aşık bir adam olarak yazıyorum.
  • 387
    pozisyon üretme dışında iyi mücadele ettiğimiz, merkezi kalabalık tuttuğumuz ve hiçbir anında puan kaybı yaşarız hissi barındırmayan maçtı.

    oyuncular gayet koştu, mücadele etti, dönen topların çoğunu aldık, iyi alan kapadık. sane çok formsuz olduğu için pozisyon üretmede sıkıntı yaşadık çünkü sağ kanadımız hiç işlemedi. biraz daha set hücumu çalışmalı takım.

    yediğimiz ofsayt dahil 3 gole gelince; ilkinde bu kadar bekleme yapmak doğru değildi. sanırım rize'den böyle organize bir atak beklemedi bizimkiler. ikincisi sane'nin hatası. üçüncüsü günay'ın hatası. yani 2 gol direkt oyuncusu hatası.

    görünen o ki orta sahaya bir adet ceza sahası koşusu yapacak adam lazım. herkes lemina, torreira yedeği gerekli diyor ama bence mertens gibi biri daha elzem.
  • 390
    oturdum maçı baştan izledim. transfer süreci vs. derken iyi geldi.

    ilk yarı 4-1-4-1 karşılamışız. 4-4-2 basarken adam adama gidiyorduk.

    3-1-2-3-1 hücum etmişiz. ama oyuncular o kadar yer değiştiriyor ki bir ara arkada tor, lemina ve davi oyun kuruyordu. eren sol iç, apo sol bekteydi. ve bu pozisyon icabı değil, organize plan dahilinde oldu. hatta 2.gol apo’nun sol bek bindirme asistiyle geldi.

    bu düzende 1 kere bile pozisyon vermedik. geçişimsi bile vermedik. ancak yerleşerek savunma yaparken eren ve sane ciddiyetsizliğinden 2 pozisyon verdik. tamamen bireysel hatalardan.

    bu oyun çok açık bir şekilde avrupa denemesiydi. gayet kaliteli oynasak da 5-3-2 dizilen ve tamamen alanları daraltan takıma karşı oynadığında profil olarak beli o dar alanlara uygun olmayan oyuncularla oynadığımızda akışkanlık azalıyor. sara yerine ilkay olsaydı ve klasik 4-2-3-1’e dönseydik biraz daha hızlanabilirdi oyun ama bu düzen de bence önemli bir denemeydi. b planları her zaman hazırlanmalı.

    rezalet icardi - lemina değişikliği, icardi’nin kilolarından bağımsız, sinir bozucuydu. hemen öncesinde osimhen’in golü olmasa şu gündemde okan buruk için başka şeyler konuşulurdu. sonrasında hatasında döndü hoca. hatasından döndükten 2 sn sonra o sırada berbat oynayan takımın asıl sorununun 4-4-2’ye dönmesi değil aslında 4-4-0 oynaması olduğunu gösterdi sallai. 1’e inen farktan ve kaotik maç sonundan kurtardı. bazı eleştirilerin sesini kıstı

    galatasaray’ın en büyük sorunu rehavet. hocasından yöneticisine, futbolcusundan malzemecesine, malzemecisinden tribününe… herkes 36/36 çantada keklik zannediyor. 2-0’ken baskı yapan takıma karşı hem de 4-4-0 dizilmişken pasla kaleden avare avare oyun başlatmak da başlı başına şımarıklık göstergesidir.

    bu şımarıklık, başa tüm transfer hatalarından da, hakem hatalarından da, futbolcu sakatlıklarından da daha beladır ve bu maç bunu bana bağıran bir maç olmuştur.

    şımarmamak lazım, baskı büyük, ezilirsiniz.
  • 391
    "zafer, "zafer benimdir" diyebilenindir. başarı ise, "başaracağım" diye başlayarak sonunda "başardım" diyebilenindir." der mustafa kemal atatürk...
    30 ağustos zafer bayramının coşkusu akşam saatlerinde bir çok il ve ilçede fener alayları ile kutlanırken, ali sami yen'de de galatasaray taraftarı elinde türk bayrakları ile karşılıyordu iki takımı da. stadyumun yeni ledleri de sokuya daha bir ihtişam katıp katkı sunuyordu.

    ligin ilk üç haftasında rakiplerine 10 gol atıp, kalesini de kapayan galatasaray hem milli maç arasına kayıpsız girmek hem de yeni bir rekor kırmak için çimlere çıkmıştı. rakip rizespor ise geçen hafta maç yapmamış, 15 gündür tek konsantrasyonu galatasaray olmuştu.

    kayseri deplasmanında görev almayan lemina formasını almış, barış alper yılmaz ise yine evden seyredecekti "takım arkadaşlarını"...
    her zamanki gibi rakibi kendi yarı sahasına hapsedip, bol sayıda pas yaparak başladı oyuna galatasaray, top hep ev sahibindeydi, basketbol takımı gibi set yapıp, yarmaya çalışıyor rize defansını ama pek de başarılı olamıyordu. hal böyle olunca kayda değer ilk pozisyon 11. dakika sallai'nin uzaktan auta attığı şut oldu. sonrasında apokerim'in ortası direğe takılınca galatasaray taraftarı bir heyecan yaşadı da üç dakika sonra taha günay'ın kalesinin direğini sarsarak aynı coşkuyu deplasman tribünündeki az sayıdaki rizeliye yaşattı.

    geçen hafta 10 numara pozisyonunda harika işler yapan yunus'a okan buruk yine kanadı bırakıp içe yönelme talimatı verince galatasaray'ın sol bölgesinde eren yalnız kaldı, rize de hep o "madeni" işledi durdu.

    geçen sezon şampiyon olurken attığı gollerin neredeyse yarısını duran toptan atan galatasaray, ilk 20 dakika dolarken yine klasik bir golle perdeyi açtı: sara kornerden ortaladı, sanchez en yükseğe sıçradı ve uzak köşeye topu bıraktı. "el patron" sadece takımın ilk golünü değil aynı zamanda galatasaray'ın resmi olarak 4000. golünü atarak tarihe de geçiyordu. gecenin ilk ikramı sara'dan gelmişti...
    aradığı golü bulan galatasaray rahatlarken, deplasman ekibi de ani baskılarla kaptığı toplarla laçi ile iki gol de buldu ki, ilki az farkla ofsayt olurken, ikinci gol öncesi hem sane'ye faul yapıldı hem de pası veren sowe çok açık ofsayttaydı. skor tabelası ilk devre değişmedi belki lakin galatasaray'ın bu maçtan gol yemeden ayrılması zor gözüküyordu ki ikinci devre hiç gereksiz bir pas ve top kaybı sonrası günay 7 maç sonra kalesinde gol görüyordu.

    ilk devre "rolantide" oynayan galatasaray soyunma odasında "fırça yemiş" olmalı ki ikinci devre daha arzulu ve istekli başladı ve sara'nın akıl dolu serbest vuruşunda torreira'ya pasında olsun, yunus'un ara pasında sara'nın şutunda olsun, yunus'un çalımlarla ceza sahasına girip vuruşunda olsun tabelayı değiştiremedi ama abdülkerim'in bir sol açık edasıyla yaptığı ortada osimhen kafayla en rahat gollerinden birini atıyordu. gecenin ikinci ikramı da abdülkerim'den gelmişti...
    fark ikiye çıkınca lemina-icardi değişikliği taraftarı tekrar ayağa kaldırmışken, galatasaray kalesinde golü gördükten sonra biraz bocalasa da son dakikalarda yeni transfer singo'nun oyuna dahil olup sallai'nin sağ kanada geçmesi ve yaptığı şok presle kaptığı topla bu hafta ıcardi'den hediyeyi kapacak oyuncu oluyordu. kral da zafer bayramında sevincini asker selamı ila kutlamaktaydı... gecenin üçüncü ikramının sahibi sallai olmuştu...

    uzatmalarda atılan gol maçın skoru olacak derken, rize'nin son nefeste galatasaray ceza sahasına girip, boş pozisyonda iki topçunun birbirini rahatsız etmesiyle belki de deplasman ekibi bir golden oluyordu...
    bir yandan şampiyonlar ligi kuraları, diğer taraftan transfer sezonu biterken gelecek ya da gidecek topçular, barış alper süreci, kerem aktürkoğlu'na avrupa kupalarında oynama izni verilmesi protestosu gibi gündemlerin altında "konsantrasyonun" çok düşük olduğu maçı galatasaray hiç de "alkışlanacak" bir oyun oynamayarak kazandı ve yoluna kayıpsız devam etti.

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...caykur-rizespor.html
  • 392
    2-0 öne geçtikten sonra yine saçma sapan bir okan buruk kararı ile 67.dkda lemina'yı çıkarıp icardi'yi oyuna attığımız maç. yani 18 eylül 2025 eintracht frankfurt galatasaray maçındaki gibi geride de değildik. anlayacağınız bu değişikliğin arkasında o ana dair bir fikir, bir plan, oyun okuması yok. maçın başında kafasına yazmış ben bir ara lemina çıkarıp icardi atarım oyuna diye.

    neyse sonrasında zaten golü yeyip 90+2de icardi'ye boş kaleye gol attırana kadar diken üstünde bekledik 2 2 olacak mı diye. günün sonunda ne oldu? bu bombok, hiçbir fikir, oyun okuması, plan barındırmayan, öndeyken ortasahayı boşaltan bu değişiklik suratımızda patlamadı diye mükemmel bir karar oldu ve hem icardi kendini futbolcu hem de okan buruk kendini hoca sanmaya devam etti.

    beyimiz 2 hafta sonra aynı saçmalığı frankfurt maçında tekrar denedi. karşımızda toplam maliyeti 5m euroluk köy takımı olmadığından icardi ve türkü şov dinleyemedik tabi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın