"zafer, "zafer benimdir" diyebilenindir. başarı ise, "başaracağım" diye başlayarak sonunda "başardım" diyebilenindir." der mustafa kemal atatürk...
 30 ağustos zafer bayramının coşkusu akşam saatlerinde bir çok il ve ilçede fener alayları ile kutlanırken, ali sami yen'de de galatasaray taraftarı elinde türk bayrakları ile karşılıyordu iki takımı da. stadyumun yeni ledleri de sokuya daha bir ihtişam katıp katkı sunuyordu.
ligin ilk üç haftasında rakiplerine 10 gol atıp, kalesini de kapayan galatasaray hem milli maç arasına kayıpsız girmek hem de yeni bir rekor kırmak için çimlere çıkmıştı. rakip rizespor ise geçen hafta maç yapmamış, 15 gündür tek konsantrasyonu galatasaray olmuştu.
kayseri deplasmanında görev almayan lemina formasını almış, barış alper yılmaz ise yine evden seyredecekti "takım arkadaşlarını"... 
 her zamanki gibi rakibi kendi yarı sahasına hapsedip, bol sayıda pas yaparak başladı oyuna galatasaray, top hep ev sahibindeydi, basketbol takımı gibi set yapıp, yarmaya çalışıyor rize defansını ama pek de başarılı olamıyordu. hal böyle olunca kayda değer ilk pozisyon 11. dakika sallai'nin uzaktan auta attığı şut oldu. sonrasında apokerim'in ortası direğe takılınca galatasaray taraftarı bir heyecan yaşadı da üç dakika sonra taha günay'ın kalesinin direğini sarsarak aynı coşkuyu deplasman tribünündeki az sayıdaki rizeliye yaşattı.
geçen hafta 10 numara pozisyonunda harika işler yapan yunus'a okan buruk yine kanadı bırakıp içe yönelme talimatı verince galatasaray'ın sol bölgesinde eren yalnız kaldı, rize de hep o "madeni" işledi durdu.
geçen sezon şampiyon olurken attığı gollerin neredeyse yarısını duran toptan atan galatasaray, ilk 20 dakika dolarken yine klasik bir golle perdeyi açtı: sara kornerden ortaladı, sanchez en yükseğe sıçradı ve uzak köşeye topu bıraktı. "el patron" sadece takımın ilk golünü değil aynı zamanda galatasaray'ın resmi olarak 4000. golünü atarak tarihe de geçiyordu. gecenin ilk ikramı sara'dan gelmişti...
 aradığı golü bulan galatasaray rahatlarken, deplasman ekibi de ani baskılarla kaptığı toplarla laçi ile iki gol de buldu ki, ilki az farkla ofsayt olurken, ikinci gol öncesi hem sane'ye faul yapıldı hem de pası veren sowe çok açık ofsayttaydı. skor tabelası ilk devre değişmedi belki lakin galatasaray'ın bu maçtan gol yemeden ayrılması zor gözüküyordu ki ikinci devre hiç gereksiz bir pas ve top kaybı sonrası günay 7 maç sonra kalesinde gol görüyordu.
ilk devre "rolantide" oynayan galatasaray soyunma odasında "fırça yemiş" olmalı ki ikinci devre daha arzulu ve istekli başladı ve sara'nın akıl dolu serbest vuruşunda torreira'ya pasında olsun, yunus'un ara pasında sara'nın şutunda olsun, yunus'un çalımlarla ceza sahasına girip vuruşunda olsun tabelayı değiştiremedi ama abdülkerim'in bir sol açık edasıyla yaptığı ortada osimhen kafayla en rahat gollerinden birini atıyordu. gecenin ikinci ikramı da abdülkerim'den gelmişti...
 fark ikiye çıkınca lemina-icardi değişikliği taraftarı tekrar ayağa kaldırmışken, galatasaray kalesinde golü gördükten sonra biraz bocalasa da son dakikalarda yeni transfer singo'nun oyuna dahil olup sallai'nin sağ kanada geçmesi ve yaptığı şok presle kaptığı topla bu hafta ıcardi'den hediyeyi kapacak oyuncu oluyordu. kral da zafer bayramında sevincini asker selamı ila kutlamaktaydı... gecenin üçüncü ikramının sahibi sallai olmuştu...
uzatmalarda atılan gol maçın skoru olacak derken, rize'nin son nefeste galatasaray ceza sahasına girip, boş pozisyonda iki topçunun birbirini rahatsız etmesiyle belki de deplasman ekibi bir golden oluyordu...
 bir yandan şampiyonlar ligi kuraları, diğer taraftan transfer sezonu biterken gelecek ya da gidecek topçular, barış alper süreci, kerem aktürkoğlu'na avrupa kupalarında oynama izni verilmesi protestosu gibi gündemlerin altında "konsantrasyonun" çok düşük olduğu maçı galatasaray hiç de "alkışlanacak" bir oyun oynamayarak kazandı ve yoluna kayıpsız devam etti.
kaynak ve maçtan fotoğraflar: 
https://ultrasmovement.blogspot.com/...caykur-rizespor.html