resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 9527
    bitmiş bir galatasaray'ın küllerinden doğmasını sağlamıştır. kurduğu takım 2 kez üst üste şampiyonlar ligi gruplarından çıkıp 4 sene üst üste cl grupları görmüştür. bunun türkiye tarihinde başka bir örneği yok. ekonomik anlamda da doğru politikalar benimsemiştir. yönetimsel anlamda bahsediyorum tabii ki. kur sabitlemesi gibi şeyler...
    yaptığı yanlışlar var tabii ki ama artıları eksilerinden fazladır. fatih hocayı göndermesi, mancini döneminde yaptığı transferler ve 2. dönemindeki kötü yönetim kadrosu hatalarından bazılarıdır. yaptığı olumlu işlerden birisi ise fenerbahçe'nin şike sürecinde verdiği reaksiyondur. bunun yanında galatasaray uzun bir süre sonra neredeyse her kulvarda başarılı olmuştur. ayrıca galatasaray tarihinin en aktif ve etkili başkanlıklarından birini yapmıştır.

    bir de 4. yıldız ile ilgili konuşmak gerek diye düşünüyorum. kendisi gelmeden önce yıldız mücadelesinde gerideydik. gerek kurduğu takım, gerek açıklamaları ve psikolojik hareketleri olsun, karşı takımın yelkenleri suya indirmesini sağlamış ve büyük bir üstünlük kurmuştur. kurduğu takım 4 senede 3 şampiyonluk almıştır. galatasaray 4. yıldızı arkasında bırakmış, bugün 5. yıldız için mücadele ediyorsa kendisinin hakkını yememek gerekir diye düşünüyorum. kadroyu aziz yıldırım gibi maliyetli ve kalitesiz futbolcularla da doldurabilirdi. rakip takımlarla arayı açtık ve indirmemiz gereken son birkaç darbemiz kaldı. ünal aysal başkan seçilmeseydi bugün fenerbahçe'nin yerinde biz olabilirdik. acaba ünal aysal başkan olmasaydı ve ortada projesi olmayan başka bir başkan olsaydı 2. döneminde ağzı yanmış olan hocamız gelecek olan teklife evet der miydi?

    ünal aysal'ı sadece devre arasında yaptığı yanlış transferle değerlendirmek saçmalık. çok sevdiğim fatih terim'de 2. döneminde saçma sapan transferle kulübü büyük bir yükün altına soktu, kimse bunu konuşuyor mu?
    -hayır konuşmuyor.
    sebebi ne?
    -önemli olanın kendisinin bize yaşattığı süreç olması.
    fatih terim'in başarıları galatasaray'ın büyüklüğü konusunda çok önemlidir. bundan dolayı yaptığı hatalar kabul edilebilir görülür. aynı şey ünal aysal için de geçerlidir. hoca bir efsane, ünal aysal ile kıyaslamıyorum yanlış anlaşılmasın. ama sürece baktığımızda ünal aysal'ın gösterdiği performans olumlu bir performanstır. bunu kabul edin ya da etmeyin.

    borç kısmını irdelersek, söylebilirim ki ünal aysal suçsuz değildir. en başta söylediğim gibi, mancini dönemi transferleri takımın alım gücünü düşürmüş, kadro para etmeyen kalitesiz isimlerle şişmiştir ama para edecek futbolcular da vardır ki ilerleyen süreçteki transferlerimiz bu sayede yapılmıştır.
    geldiği takıma ve başarılarına bakıyorum da ne zannediliyor, para harcamadan bunları elde edebileceği mi?
    galatasaray'ın daima borcu vardı ve bu borcu sadece ünal aysal'ın sırtına yüklemek türk futbol iklimini ve özellikle galatasaray'ı hiç takip etmemiş olmayı gerektiriyor. aldığımız avrupa cezası ve ffp belası da dursun özbek beceriksizinin süreci kontrol edebilecek yetkinlikte birisi olmamasından kaynaklı. bu konu daha önce de konuşulmuştu. dursun özbek yanlış hamlelerde bulunmasaydı galatasaray ceza almadan yoluna devam edebilirdi. bunu bizzat ünal aysal'ın da açıkladığını hatırlıyorum. bu arada dursun özbek'e beceriksiz dedim ama kendisinin art niyetli olduğunu düşünüyorum.
    bu yüzden ünal aysal hakkında yapılan galatasaray'ın geleceğini sattı yorumlarını yanlış ve gereksiz buluyorum.
  • 9528
    galatasaray futbol takımının tarihindeki en başarılı ikinci dönemine başkanlık etmiştir.
    basketbolda fenerbahçe ambargosunu kısa süreli de olsa kırmıştır.
    hani bir zamanlar "psikolojik üstünlük" diye bir tabir vardı, aysal öncesi dönemde fener'in elinde olduğu konuşulurdu, doğruydu da, işte bunu tamamen terse çevirerek rakibe travma üstüne travma yaşatmıştır.
    üstelik bunu yaparken sağa sola yaranacağım diye şikeyi görmezden gelmemiş, insani bir halk dayanışması olan gezi parkını desteklemiş, twitter ve wikipedia'nın kapatılmasına yine uygar medeniyetlerde olacağı gibi tepki göstermiştir.

    çok çok çok büyük başkandır, fatih terim'e de sorsanız aralarının hiç bozulmamış olmasını tercih eder bu arada, çünkü galatasaray'ı seven ve avrupai bir kulübe sahip olmak isteyen herkes gibi fatih terim de bu durumun farkındadır diye düşünüyorum.
  • 9529
    kendisi başkan olurken zannedersem teleon programında “küçülerek büyüyemezsiniz, risk alıp büyüyebilirsiniz” gibisinden bir şeyler söylemişti. adamın gelme amacı mali disiplini sağlamak değildi, başarıya alışkın galatasaray taraftarına özlediği başarıları kazandırmaktı. bunda başarılı olmuşsa bence görevini yapmıştır.

    adnan polat yönetiminin çöp kadrosundan bir tek arda üzerinden gelir elde edilip, yakın tarihimizin en dominant oyununu oynadığımız 2011-2012 sezonunun kadrosunu tek bir yaz döneminde kurmak kolay değildir. ha orda da rezalet transferler olmuştu. yiğit gökoğlan, sercan yıldırım gibi. ama genele baktığımızda müthiş bir sezon geçirilmiş, kadıköyde kupa kaldırmak gibi belki bir daha hayatımızda göremeyeceğimiz bir aksiyonu yaşatmıştı.

    2012 2013 sezonunda gideceğimiz şampiyonlar ligine uygun kadro kurmak elzem olmuştu. dany, amrabat, hamit, burak gibi oyuncular alındı. tur atladığımız sezonda drogba ve sneijder geldi. turu geçmeseydik gelmezleri ama artık büyük oynamaya başlamıştık. schalke’yi eleyip çeyrek finale yükseldik. real’e 5 5 diye tempo tuttuk. her yönden unutulmaz bir sezondu. tarihimizin en rahat şampiyonluklarından birini yaşamıştık.

    bir sonraki sezon ise ne olduysa fatih terim ile araları açıldı. yerine mancini geldi. bir sürü rezalet transfere ve otorite eksikliğine rağmen juventuslu realli gruptan çıkmayı başardık. içerde tarihimizin en iyi oyunlarından birini oynarken dışarda pamuk şeker gibi dağılıyorduk. yine de 2. olarak bitirdik ve fenerbahçenin cezası nedeniyle direkt olarak şampiyonlar liginde yer aldık.

    bir de şuna değinmek istiyorum; bu adam zamanında riva ve floryanın haklarını kullanmak istedi, veto yedi. hükümetle zaten arası iyi değildi. yabancı serbestliği istedi, kabul görmedi. eli kolu bağlandı ve gitmek zorunda kaldı. hadi sizin deyiminizle diyelim, kaçtı. keşke herkes böyle kaçsa yahu. cidden.

    bu arada kendisine verilmeyen o haklar dursun özbek’e verildi. ne kadar utanç verici.
  • 9530
    artık rahat bırakılması gereken eski galatasaray başkanı. çünkü yaşı gereği* bir daha galatasaray başkanı olamayacaktır. dolayısıyla kendisinin dönemi geçmişte kalmıştır. durup durup başlığının hortlatılması ve hep aynı şeylerin tartışılmasını artık anlamsız buluyorum. çünkü ünal aysal devri bitmiştir, biteli de yıllar olmuştur.

    ben kendisini her zaman 2011 mayısında, bavulunda kulübe umut ve özgüven getiren, o kurduğu çilekli pasta kıvamındaki* takımla, 2 sene üst üste şampiyonlukla, 2 sene üst üste şampiyonlar ligi gruplarından çıkışımızla hatırlayacağım.

    her zaman derim, ünal aysal bir avrupalı'dan bile daha avrupalı bir insandı. olayları değerlendirme biçimi, eylemleri, söylemleri bu ülkenin 100 yıl ilerisinde bir insandı. aziz yıldırım ve diğer tüm galatasaray karşıtları görev süresi boyunca kendisinin kapasitesinde olmadığı için error vermiş ve rahat rahat at koşturdukları düzen son bulmuştur.

    sermaye arttırımını 105 yıllık türk kulüpleri arasında tarih boyunca uygulayan ilk başkandı. o güne kadar kimsenin düşünmediği bir opsiyondu. dönemin en çarpıcı ve düşman çatlatıcı hareketiydi. rakiplerin ikinci arttırımı nasıl devlet eliyle mızıkçı çocuklar gibi binbir şikayet ve ağlama yoluyla engellettiklerini unutmayınız. sonra bütün özentilikleriyle fb-bjk ikilisi hatta trabzon bile denedi bu sermaye arttırımını.

    önceki entrylerimde de söyledim sadece futbol branşında değil, basketbol, voleybol ve daha bir sürü branş da galatasaray çok başarılı günler geçirdi. kadın basketbol takımı şampiyonlar şampiyonu oldu, erkek basketbol takımı 23 yıl sonra ilk kez şampiyon oldu, euroleague'de çeyrek final oynayıp final-four'a kalabilmek için mücadele etti.

    1998'dan itibaren hiç durmadan zarar eden galatasaray 2012'de 14 yıl aradan sonra ilk kez onun döneminde kar açıkladı.

    mali, idari ve sportif başarının birlikte yürütülmezse, istikrarlı ve sürdürülebilir başarının asla yakalanamayacağını, bu üçünden biri bile doğru işlemezse diğer ikisinin de tökezleyeceğini ve bunun sonucunda da hep geçmişle avunmak zorunda kalınacağının altını çizdi ve bunları kurumsallaştırıp köklü hale getirmekle uğraştı.

    daha neler sayarım da, vaktinizi almak istemiyorum. büyük adamdı ünal aysal. sözde değil, özde vizyon adamıydı. belçikalı kültürünü, iş ahlakını sonuna yaşattı. fenerbahçeliler'in mesela ali koç'dan bekledikleri tek şey onun kendi ünal aysal'ları olmasıydı. ama o bile fos çıktı. türkiye'nin en zengin ailesinin çocuğu olması bile ünal aysal kültürünün yanına yaklaşmasına yetmedi. cidden batılı kültürü özümsemek parayla, zenginlikle olmuyor. bunu hiçbir zaman unutmayın.

    dediğim gibi ünal aysal'ı sadece galatasaray kulübü başkanı olarak görmek çok yüzeysel bir bakış açısının yansıması olur. oysa o gerek iş dünyasında yükselme, gerek iş yönetimi, davranış, konuşma tarzı, üslup, olayları değerlendirme karşısında takındığı akıl ve mantık süzgecinin özgünlüğü gibi açılardan örnek alınması gereken bir insandı.

    o yüzden artık geçmişte kalmış ve yaşı gereği bir daha da asla galatasaray başkanı olamayacak bir insanı tartışmayın. katkılarından dolayı teşekkür edin. o bunu en çok hak eden başkanlardan.
  • 9532
    çok uzun ve detaylı yazılabilir hakkında, bülent tulun'a anahtar teslim ederek kendi sonunu da getirecek büyük bir yanlış da yaptı ama, özet niyetine manşetlik bir şekilde belirtmek gerekir zihniyetini ve dönemi.

    parayla başarı satın aldı. bu bence galatasaray statüsündeki kulüpler için iyi bir şey, siz aksini düşünüyorsanız galatasaray'ın borçsuz bir mali yapıya kavuşması için uzun feda dönemlerini göze almalı ve başarısız geçen yıllar boyunca kulübün nakit akışını desteklemek adına, bir yandan başarı hedefi olmayan bir takım izleyip bunun doğal olduğunu kabullenmeli, bir yandan da normalde verdiğinizin birkaç katı para vermelisiniz kulübe.

    tutarlılık diyorum hep, tutarlılık daha önemlidir, neyi savunduğunuza nazaran.
  • 9533
    (bkz:https://www.google.com.tr/...zini-anlatti-115961)
    --- alıntı ---

    ünal aysal da bana, "gelecek sene 2 yıldız getiriyorum, hiç hocaya bile gerek yok. hoca da istemiyorum. bu takım şampiyonlar ligi şampiyonu olacak." dediği anda, ben "eyvah, şimdi yandık." dedim. "siz bu düşünceye kapıldıysanız, biz felakete gidiyoruz. barcelona, chelsea niye antrenör alıyor."

    --- alıntı ---

    bu açıklamanın videosu da var. aysal'dan terim'i çıkarın demirören'in bjk başkanlığını göreceksiniz. efsane değil avrupaya gidememe cezasının kaynağı uefa anlaşmasına imza atıp kaçan başkan göreceksiniz.

    başkanlık öncesi galatasaray hisselerini teminat alıp borç verip hisselerin karını galatasayla paylaşan yatırımcı ama asla galatasaray aşkı ile yanmayan sıradan bir iş adamı göreceksiniz. bu sözlükte bin tane yazar menfaatsiz galatasarayımızı severken kendisi önce iş adamıdır biz önce galatasaraylıyız bir yazara değişmen utanç cezasının gerçek sorumlusu ünal aysal'ı. boş beleş hak edilmeyen takdirnamelerle yüceltilen iş adamıdır.
  • 9534
    2010-2020 yılları arasında başarılı bir dönem geçirmişsek bunun temelini atan kişi ünal aysal’dır, sneijder gibi bir yıldızı 7,5 milyona o yaşında getirebilecek birisi olduğunu halen düşünmüyorum, kaleye muslera’yı alarak 10 yıldır gözümüz kapalı kaleyi güvende hissetmemizi sağlamıştır, stopere ujfalusi gibi bir karekter gelmiştir, drogba gibi bir efsaneyi getirmiştir, sağ beke eboue, sol beke riera gibi isimleri getirmiştir, forvet için o dönemin en iyi türk forvetlerini necati, burak, umut üçlüsünü getirmiştir, orta sahada selçuk inan’ı takıma kazandırmıştır, orta sahaya melo gibi bir karekteri kazandırmış, scout transferinde ise sol beke alex telles’i getirmiş, u-20 dünya kupasında parlayan bruma’yı devlerin elinden kapmıştır. başarısız transferleri elbette vardır, cris, burdisso, endoğan, ontivero, hajroviç gibi isimler cidden berbat transferlerdi. galatadaray’ın kalitesine yakışmayacak seviyesini aşağıya çekecek transferlerdi kendisine en büyük eleştirim bu, yiğit gökoğlan ve nordin amrabat transferleri ise tamamen fatih hocanın bizzat istediği iki transferdi, bu nedenle kendisine bu konuda kızmıyorum. fatih terim ile girdiği ego çatışmasında haklı olan taraf ise ünal aysaldır, sebebi ise o gün için federasyonun başında bulunan yıldırım demirören ile kader ortaklığı yaptık açıklamasıdır, aynı yıldırım demirören ilerleyen süreçte fatih hocayı yarı yolda bırakmıştır. fatih hocayla yolları ayırdıktan sonra hemen mancini’yi takımın başına geçirip juventuslu, real madrid’li gruptan çıkartmıştır, kendisine tarık çamdal gibi oyuncuları aldığı için kızamıyorum, o gün şartlar onu gerektiriyordu o dönemde yerli gelecek vaat eden 4 adet sağ bek vardı, şener özbayraklı, salih dursun, tarık çamdal, veysel sarı biz üçünü de aldık ve üçü de yabancı sınırlaması saçmalığından dolayı maalesef başarısız oldu. özellikle başkanlığının başında futbol, kadın basketbol, erkek basketbolda ligin en iyi hocalarını takımın başına getirerek şampiyonluk kazandı. üç takıma da çok iyi transferler yaptırdı. kendisine verilmeyen destek daha sonra mali anlamda dursun özbek’e verildi. bu yaştan sonra başkan olmayacağı kesin kendisini muslera’yı, sneijder’i, melo’yu, selçuk’u galatasaray efsaneleri arasına yazdıran başkan olarak anıyorum.
  • 9535
    kim ne derse desin benim gözümde başarılı belki de en başarılı başkanlardan birisiydi.

    arkadaş adamın döneminde real madrid’i eleyip şampiyonlar liginde ceyrek final oynar mıyız diye düşünürken şimdi rangers güçlü takım ya uefa gruplarına kalmamız çok zordu zaten diyoruz.

    evet kulüp zarar yapıyordu evet ama sneijder drogba geliyordu onunla beraber başarı geliyordu. şimdi?
  • 9537
    https://www.transfermarkt.com.tr/...n/141/saison_id/2013

    13/14 döneminde yaptığı transferler burada. burada sadece bruma ve alex telles'i aldığımız fiyata satabildik. alınan oyuncuların sadece bonservisi değil maaş yükü de çok fazlaydı. galatasaray'ın zaten kötü olan mali yapısına bir yük daha binmiştir. paran varsa sneijder de gelir drogba da. mesele kendi sneijder, drogba'nı yetiştirebiliyor musun? geldiği kulüpler kadar gelirin var mı? siz hiç (bizimle benzer klansmanda olduğundan diyorum) dinamo kiev, salzburg (gerçi açtı onlar makası), basel, gibi takımlarda yıldız futbolcu gördünüz mü? çünkü ayaklarını yorganlarına göre uzatıyorlar. inanın dediğiniz şekilde gitsek bu kulüpler ile de makas açılır.

    edit: https://www.transfermarkt.com.tr/...n/141/saison_id/2014

    ayrıca 14/15 transfer sezonu alınan isimler. tarık çamdal, dzemali, pandev, endoğan adili...
  • 9538
    ibra edilmemek gibi bir sonuçla karşılaşmayan, bıraktığı enkazın arkasından antrenmanlarda su tedarik eden firmalara bile borç ödeyemez hale gelmemize neden olan başkan.

    edit: öyle bir dönem geçirdi ki bu kulüp, antrenmana su getirilmediği için kriz çıktı. rica minnet çözüldü mesele.
    taraftar bunları bilmez. bilmesi de gerekmez belki ama öyle çilek milek derken incir ağacı dikildi kulübün ortasına..
  • 9540
    sürekli aynı şeyleri hatırlatmaktan sıkıldım ama kısaca söylersek kendisi döneminde 114m euro bonservis ödenmiş, gene kendisi döneminde 22m euro bonservis kazanılmış. buna kendisinin aldığı ama sonraki yönetimler tarafından satılan oyuncuları da eklersek kendisinin 54m transfer açığı vardır. şu an biz 500 bin euro konuşurken 54m euro fazladan bonservis harcanan dönemleri övmek de garip.

    taraftarın artık fakir, ffp cezalı bir kulübü desteklediğini hatırlaması lazım.

    (bkz: #2976316)
  • 9542
    fatih terimi kovunca başarısız olmuşmuş. "başarısız" olarak addedilen dönemde juventus ve real madrid'in olduğu şampiyonlar ligi grubundan 2. olarak çıkıp şampiyonlar liginde 2. tur oynamıştır takım. ligde ise 2. olmuştur.

    eğer juventusvereal madrid gibi takımlarla başa baş oynayabilmek bir şey ifade etmiyorsa kendisinden sonra oynadığımız, düzinelerce gol yediğimiz, gol pozisyonu dahi bulamadan bitirdiğimiz avrupa maçlarındaki takımların ismine ve maçlara bakabilirsiniz.

    eğer başarı ve başarısızlık tamamen yönetimin sırtına yüklenecek bir misyon ise...

    başarı ve başarısızlık ne kadar göreceli kavramlar değil mi ? schalke, porto, lokomotiv moskovalı gruptan elenip, takıma 2.5 yılda marcao ve luyindama dışında bonservis getirecek elle tutulur tek bir adam alamayıp, ligde 5. olunca başarılı oluyorsun, ünal aysal başarısız oluyor.
  • 9543
    baskan oldugu senelerde sportif anlamda diger baskanlara kiyasla iyi sonuclar almis takimin baskanidir.

    fatih terim'i kovduktan sonra getirdigi kurumsal yapida fenerbahce'ye ve ersun yanal balonuna nisan'da sampiyonluk verilmistir. kulup kendi doneminde alindigi futbolculara odenen ile ayni futbolculardan elde edilen gelirler arasinda 54 milyon euro eksidedir. uefa'dan alinan men cezasi da kendisinin mirasidir. bu tabloda yalvara yakara istedigi borclanma yetkisini de alamayinca enkaz birakip kacmistir. sonra o borclanma yetkisinin dursun ozbek'e verilmesi de apayri bir rezilliktir.

    galatasaray taraftarini kandirmak kadar kolay bir sey yok. en son basketbola sponsor oluyordu da neyse oralara girmeyelim...
  • 9544
    juventus ve real madrid'in olduğu şampiyonlar ligi grubundan 2. olarak çıkıp şampiyonlar liginde 2. tur oynamış olan takım fatih terim'den bağımsız bir takım değildi. o takım fatih terim ile kendisinin ortak eseriydi. fatih terim olmadan kurduğu takım şampiyonlar ligi tarihinin grup aşamasında en çok gol yiyen takımlarından biri oldu (sanırım 3. olmuştu) ve 0 çekmekten 16 eylül 2014 galatasaray anderlecht maçı'nın son dakikasında attığımız ekstra gol sayesinde kurtuldu. o grupta yaşadıklarımız, geçen sene yaşadıklarımız da dahil açık ara en rezil anılardı.

    (bkz: şampiyonlar ligi 2014-2015 sezonu d grubu)
  • 9545
    transfer konusunda son sezonu mustafa cengiz yönetiminden bile kötüdür. yanlış hatırlamıyorsam fiyatların düşmesini bekliyoruz tarzı bir açıklama yapmıştı bilmem bir yerlerden tanıdık geliyor mu? ayrıca yine son sezonunda yaptığı transferler; pandev, djemali ve tarık çamdal'dır. hadi bu yönetimin bir şekilde ffp, limit, pandemi zart zurt bahanesi vardı ee ünal bey'in bahanesi neydi acaba anlatsanıza? bıkmadınız birilerini gömmek için birilerini övmekten.
  • 9546
    türkiye'de kimseyi sevabıyla günahıyla değerlendiremiyoruz. bizim hastalığımız da bu.

    ünal aysal.
    ya başarılı, ya başarısız. ortası yok.
    fatih terim. hakeza...

    halbuki aysal-terim ikilisi birbirini tamamlayan, ortak başarı yakalayan bir ikiliydi. aysal'a sorsan, evet, terim'den sonra florya'daki boşluğu dolduramadığını itiraf eder. terim'e sorsan, aysal'ın şimdiki cengizyönetimine göre sorunlara daha efektif çözümler bulduğunu itiraf eder. sonuçta bu adam döneminde dolar borçlanmasından kulüp kurtulunca bile on milyonlarca dolar kar edildi. burada bonservis harcamları üzerinden eleştirilmesi komik. yeri gelince droğba-sneijder üzerinden böbürlenmeyi biliyorsunuz ama...?

    şunları söyleyebilmek zor olmamalı. herkes ya seviyor ya nefret ediyor. ortası yok.
  • 9547
    başarılı da oldu, başarısız da oldu. fatih hocayla uyum da yakaladı, onunla çatışarak düzeni de bozdu. ama bi gerçek var ki, dünyaca ünlü enerji şirketi olan, kişisel servetiyle tamamen bağımsız, aynı zamanda belçika vatandaşlığı bulunan, kimseye eyvallahı olmayan ünal aysal'ı, hele ki gezi olaylarının en pik yaptığı dönemde berkin elvan'ın cenazesine çelenk yollattıran ünal aysal'ı bu ülkede zaten barındırmazlardı yaptığı her şey doğru olsaydı bile.
  • 9549
    başarısız değildir. ama başarısiz olsa galatasaraya bu kadar kötülük yapamazdı. yalandan avrupacılık, etiketçilik, kibir, kendinden olanı sevmeme, niteliğe değil isme bakma hepsi kendi döneminden doğan taraftar profili ile başladı. eskiden en kötü zamanlarımızda yaşamadığımız manevi değer kaybını kendilerinden sonra yaşadık. içimizden çıkan her değere yabancılaştık, özenti ama içi boş bir yapıya büründük.

    tarihinin en büyük hocası 2 sene üst üste başarısız olduğunda son maç 'elbette bazen çiçek açıp bazen solacağız' diye yollanmıştı. 2013te fener hegomenyasını bitirdiği başarılı senelerden sonra ise bu sözlükte sadece küfredilerek anıldı. bir milim savunanla dalga geçildi. bakmayın şimdi eleştiri kültürü vs dendiğine. buranın 2013 ve sonrasını hatırlayan biraz da ahdevefa sahibi olanlar unutmaz. milli takım yenilince zafer çığlığı atanları, paratorları. ne ironiktir ki bu tarihimizin en başarılı başkanlarından biri sadece terimle şampiyon oldu. kurduğu ve dolaylı yoldan payı olan kadro ise hamzaoğluyla.

    galatasaray tarihinde nefretle hatırladığım az insandan biridir. 2000li yılların aziz yıldırım fenerbahçesi taraftar profiline benzettiğim yeni taraftar şeklimize de en baştan beri yakın olamadım. oyuncu yuhalayan, küfür eden, her ay hoca oyuncu değişikliği isteyen, kendini müşteri gibi konumlandıran bu kişiler belki ünal aysal'la gelmese başka türlü geleceklerdi, olabilir. ama bizden götürdükleri için hiçbir zaman affetmeyeceğim.
  • 9550
    deflasyon:genel olarak piyasada fiyatların belirli bir zaman aralığında sürekli düşüş göstermesi durumudur.

    enflasyon:fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışını ifade eden bir durumdur.

    katma değer: bir üretim sürecindeki çıktı ile girdi arasındaki farktır.

    yukarıya üç basit ekonomi terimi bıraktım. bu bilgiler ünal aysal'ın neden büyük başkan olduğunu açıklamakta kullanılacak.

    baştan söyleyeyim ekonomi bilgim zayıftır. eksiğim, hatam olursa düzeltebilirsiniz.

    ünal başganı başarısız bulan arkadaşların en büyük argümanı borçların artması ve başarısız genç oyuncu transferleri.

    https://tr.m.wikipedia.org/...%C3%BClkeler_listesi

    linkte ülkelerin dış borçları var.

    ülkemizde öcü olarak görülen enflasyonve cari açık aslında korkulacak birşey değildir. tabii ki doğru hamlelerle korkulacak birşey değildir. eline geçen sıcak parayı betona-demire* gömersen enflasyondan ve cari açıktan korkmalısın. ancak mevcut parayı katma değer üretecek yatırımlarda değerlendirirsen korkmana gerek yok. peki ünal aysal ne yaptı da bu takıma katma değer sağladı.

    -bruma
    -telles
    -burak

    bu isimler yaptığımız yatırımın karşılığını direkt olarak aldığımız oyuncular. ben aklıma gelen bir kaç ismi yazdım.

    -muslera
    -drogba
    -sneijder
    -melo
    -hamit

    yukardaki arkadaşlar ise sportif başarıyla birlikte kulübün kasasına giren para ile katma değer sağladılar.

    işin özeti; kulüp sportif anlamda büyürken borçları da büyüdü. ülkelerin dış borçlarını barındıran link tam da bu noktada devreye giriyor. dünyanın hemen hemen her yerinde borçlanarak büyümek normal karşılanır.

    gelelim deflosyana.

    almanya geçtiğimiz günlerde %3 negatif enflasyon açıkladı. bu olay ekşisözlükte çok muteber bir olaymış gibi karşılansa da, lakin ki öyle değildir. pandemi süreci ile birlikte kdv'de yapılan indirimler, piyasadaki durgunluk sebebiyle bu deflasyon dediğimiz olay meydana geldi. akparti hükümetinin ilk yıllarında rahmetli kemal unakıtan alın verin ekonomiye can verin sloganıyla çözüm bulmaya çalışmıştı.

    bu deflasyon dediğimiz olay bizde nasıl tezahür ediyor.

    fatih terim gibi bu ligin bugunu bulmuş bir hocayla birlikte göreve gelen mustafa cengiz yönetimi, şampiyonluk gelirleri ve şampiyonlar liginden gelen parayı betona ve katma değer üretmeyen yatırımlara gömdü. nakit para buhar olurken elde topçu da kalmadı. para kalmayınca çareyi görece düşük kalite ya da kaliteli olsa bile konfor alanından çıkmayan oyuncularda buldu.

    bizim oralarda yiğidi öldürseler de hakkını teslim ederler. ünal aysal bu takımın başına gelmiş en kıymetli şeylerden biridir. bir vizyonu vardı. galatasaraya bakışı annemizin ligi ve süt kupasından ibaret değildi.

    eyyorlamam bu kadar
App Store'dan indirin Google Play'den alın