galatasaray başkanlık koltuğuna en yakışan ve o koltuğu doldurabilen faruk süren’den sonraki tek başkan.
rahmetli özhan canaydın, adnan polat ve dursun özbek başkanlığa elverişsiz ve çapsız isimler oldu. rahmetli duygun yarsuvat kısa süre emanetçiydi. rahmetli mustafa cengiz ise herkesin görevden kaçtığı dönem kulübün zor zamanında boynunu taşın altına sokan iyi niyetli biriydi.
ünal aysal gerçek başkandır. bu adamın 8. sıradan aldığı takımı 4 senede 3 defa şampiyon yapması, şampiyonlar liginde bir çeyrek final bir de son 16 turu görmesi ve koyduğu vizyon yeter.
4-5 tane başarısız transfer yapması falan bahane. terimciler ve liseliler el ele ünal aysal’ı yemiştir.
galatasaray’a karşı apaçık cephe alan, hızımızı kesmek için saçma sapan yabancı kuralları uyduran demirören’in fatih terim’i çalarak galatasaray’a darbe vurma çabasına, milli takım ve galatasaray’ı aynı anda çalıştırma hevesi ile fatih terim de ortak olmuştur. ünal aysal buna razı gelmeyince yollar ayrıldı ve terimciler suçu aysal’dan bildi. şu fotoğrafı içine sindirebilen varsa aysal’ı suçlu görmeye devam edebilir;
https://share.google/pclHzgAnxWLoG2I6cliseliler ise hem yönetim tarzından hem başarılı olmasının getirdiği çekememezlikten kendisine karşı cephe aldı. arazilerin projelendirilmesi için genel kurul aysal’a yetki vermedi. aynı genel kurulun kısa bir süre sonra dursun özbek vizyonsuzuna bu yetkiyi vermesi çok şeyi ispatlıyor aslında. zaten dursun’un da ilk icraatı florya’yı dolandırılırcasına kaptırmak oldu. sonrasında rahmetli mustafa cengiz kurtardı.
dışardaki düşmanlığa içerideki köstek de eklenince ünal aysal koltuğa yapışmak yerine türkiye’de görülmemiş şekilde başkanlığı bırakmayı seçti.
kısacası başkan gibi başkandı.