resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 4178
    ne galatasaraylılık ne de futbol ya da başka spor branşıyla alakası yoktur, galatasaray üyeliği bile başkalarının rızası ile geç yaşta olmuştur ki liselilerin darbesi sonucu polatın devrilmesi ile başkan olmuştur. 2 sene iyi bir iş adamı ve yönetici olduğu için idare etmiştir ama başarıların esas mimarı fatih terim i egoları yüzünden kovunca batmaya başlamıştır ve bizi bu sebeplerden dolayı daha çok kötü günler beklemektedir.
  • 4179
    galatasaray camiası bu fotoğrafa çok çok kızmıştı. hatta bu fotoğraftan sonra ünal aysal canlı yayında ben de bu fotoğrafa kızdım ve bülent'e yanlış yaptın dedim demişti. bülent tulun'un otobüsün ön koltuğundan oturması yanlıştı. üstüne fatih terim gittikten sonra oturması yanlış oğlu yanlıştır. sanki fırsat kollar gibi, sanki asıl amacın buymuş gibi bir görüntü oldu. hoş asıl amaç buydu da neyse.

    http://img2.mynet.com/...tulun-otobus-640.jpg

    şimdi gelelim bu fotoğrafa. yukarıdaki fotoğrafla arasında ne fark var? hiçbir fark yok. biri otobüse binmiş diğeri soyunma odasına inmiş. iki fotoğrafın ortak noktası fatih terim'den sonra olması. peki fatih terim varken bu iki fotoğraf olabilir miydi? bence olamazdı. zaten bugüne kadar da olmadı. imparator'un olduğu yerde böyle görüntüler olmazdı, olamazdı.

    http://i1.ytimg.com/vi/-EpB_i9rjx4/hqdefault.jpg

    o zaman fatih terim'in göndermenin temel amacının bu iki görüntü olduğu çok açık ve net değil mi? yok telefonuma çıkmadı, yok trib atıyordu, vs.. bunların hepsi boş.
  • 4182
    (bkz: bugün kurumsallık için ne yaptın)

    2 senedir makine gibi çalışan sistemi zikip attın, daha ne yapacaksın. allah var, bu sistemi kim kurdu diye sorsalar hiç düşünmeden kendisini söylerim. ama sırf florya ve çevresinde rahatça gezinebilmek, maç önceleri futbolcularla soyunma odalarında konuşabilmek için, adı türkiye şampiyonluğuna eşit anlam taşıyan bir adam bu şekilde gönderilmezdi be sayın aysal...
  • 4185
    galatasaray, fenerbahçe gibi büyük kulüplerin başkanlıklarını yapan kişilerin düşebileceği en büyük hataya düşmeye çok yakın kendisi. tek adam olmak, koca kulübü parmağında oynatmak, yönetim kuruluna kuklaları dizmek, sürekli kamera önünde bulunmak ve nihayetinde diktatör olmak yolunda çok kötü adımlar atıyor. kendi fikri mi danışmanları mı öneriyor bunları bilmiyorum ama kesinlikle kendisine gelmesi lazım. oyuncunun, hocanın formsuzluğu olur ama başkanın formsuzluğu olur mu?

    oysa ki ünal aysal'ın ilk başkanlık günlerini hatırlayalım ve geçmişteki ünal aysal ile şimdikinin farklarını görelim.

    "ben futboldan anlamam" gibi güzel bir özeleştiri ve kendini bilme erdemiyle getirdi fatih terim'i kulübün başına. ali dürüst ve albayrak vs. gibi kulüpte iyi kötü yer edinmiş, fikirlerini ortaya koyabilen yani kukla olmayan, fatih hoca ile de araları iyi olan bir ekip kurdu. o ekip ile hem hocamızın yüzü hem de bizim yüzümüz gülüyordu.

    "beni ekranlarda çok fazla göremeyeceksiniz" demişti ilk günlerinde. az ama aklı başında konuşan bir adam olduğu konusunda hem fikirdik. şike sürecinin başlarında çok temiz ayarlar çekmesinden başka 1-2 tv programı hariç adamın yüzünü görmedik aylarca. maçlara bile gelmeyip bu sessizliğin bokunu çıkarttığı da oluyordu tabi ama olsun. elin diktatör aziz yıldırım'ı soyunma odasından çıkmazken kendisi esas usta olduğu konularla çok güzel uğraştı 2 sene.

    işte ne olduysa bu yaz döneminde oldu. bir anda bu olgun, akıllı, erdemli gözüken adam aziz yıldırım temalı hareketlere girişti:

    bir anda yönetim kurulunu dağıttı. bir anda genel kurul kararı alarak kulüpteki iyi anlaşamadığı ve kuklalık yapmayacak kadar büyük olan isimleri şutladı. bakınız, aziz yıldırım kokan hareketler.

    tff ile ilişkin asarız keseriz mealinde açıklamalar yapmaya başladı. diktatör aziz'den, otopark mafyası trabzon başkanından beklenirdi ama ünal aysal'dan beklenmezdi böylesine altı boş çıkışlar. bizim bildiğimiz ünal aysal tff'yi siker de belini incitmezdi. demirören daha ne olduğunu anlayamadan ters köşe olurdu o ilk günkü aysal karşısında.

    galatasaray'dan çok hoca kovulmuştur ama hiçbirisi bunu antrenmanda iken öğrenmemiştir. telefon çağrıları, sms'ler bahane edilip fatih hoca ile yollar ayrıldı. evet iki taraf da hatalıydı, takım bu durumdan kötü etkileniyordu ama aynı diktatör aziz yıldırım'ın twitter'ı boku püsürü bahane edip zaten kafasında bitirdiği alex'i gönderme şekli gibi gönderdi fatih terim'i. fener'in yıllarca götünü kurtaran alex'i telefonla oynamasını bahane edip gönderen diktatör'den güzel bir rol çaldı ünal aysal.

    bütün ayrılma-kovulma süreci sonunda tam kulübün ateşi düşmek üzere iken dönüp dönüp tekrardan fatih terim'e laf çakması ise çöküşün sonuydu.

    3 temmuz sürecinde "bu ateş üfleyerek sönmez" gibi hem içerik hem de uslüp olarak efsane bir bildiri yayınlayan başkan gitti, rok ile sms paylaşan, resmi siteden imla hatalarıyla dolu anti-fatih terim bildirileri yayınlayan bir adam geldi.

    kırk yılda bir stada uğrayan adam gitti her maç mahalle maçında bile ciddiye alınmayacak seviyede motivasyon konuşmaları için soyunma odasından çıkmayan adam geldi.

    ünal aysal bir de elinde megafon ile tribünlere ayar vermeye kalkarsa stadda, olmuş demektir. sırada o var.
  • 4188
    başkan olalı iki sene oldu. futbolda iki lig şampiyonluğu, fenerden alınan iki süper kupa, avrupa şampiyonlar liginde çeyrek final, bilmem kaç sene sonra basketbolda gelen şampiyonluk. sneijder ve drogba gibi adamları sarı kırmızı formayla seyretmenin zevki falan filan oldu bu iki sezonda. biran önce gitmesi istenen başkan bir de. ne diyelim allah akıl fikir versin.

    eleştirilir başka şey. eleştirilmeli de. bir adamın futbol danışmanı bülent tulun olursa bugün yaşananlar yaşanır yapacak birşey yok. fatih terim de kendisini doğru yönlendirmediği için malesef futbol takımımız elindeki yabancı futbolcularıyla ve elinde olmayan yerlilerle tam bir enkaz durumunda. ama eleştirmek ayrı iki senedir galatasaray deyince yüzü sürekli gülen adamların biran önce gitmesini istemesi ayrı. fatih terimle çalışamaz hale geldiler, birisi gitti. bu hale de olayları tek başına getirmedi heralde. koskoca galatasaray başkanı ve fatih terim gibi bir galatasaray efsanesi bir tüpçünün elinde oyuncak oldular. en azında başkan tedbiri zamanında alabildi. bundan sonra kim haklı kim haksız sezon sonunda göreceğiz. bu işlere iki üç maçta karar verilmez.
  • 4190
    bir zamanlar iyi niyetli olduğuna inandığım ancak son dönemlerde yaşanana tüm olayların ardından artık iyi niyetinden fazlasıyla şühpe duyduğum insan. birbaşka deyişle an itibariyle galatasarayı başkanlık pozisyonunda temsil eden galatasaray elemanı.

    hiç kötü birşey demeden ayrılacağım, kendisine sadece naber diye sormak istiyorum. bunu tüm kalbimle sormak istiyorum çünkü merak ediyorum geceleri rahat uyuyabiliyor mu?

    hayır ben hiç uyuyamıyorum da o açıdan.
  • 4192
    başıma bişey gelmeyecekse hala vizyonuna ve yönetimine koşulsuz güvendiğim teknik adamdır.

    ego olmadan 4 masalı dönerci dükkanı bile yönetilmez ki bu adam maddi manevi enkaz halinde aldığı türkiye'nin en büyük kulübünü yönetiyor. aldığında orta sıra takımından farkı yoktu, şimdi yine dünya devleriyle yarış haline girmeye çabalıyor. o başarıların hepsi fatih terim'indi de şimdiki başarısızlık mı sadece kendisinin eseri ?

    her yerde yazıp çiziyorsunuz. hatalı transfer planlaması yapan ünal aysal diye. bu takımın iyilerini alan fatih terim'de, çöpleri alan mıydı ünal aysal ? bu kadar mı taraflı bakmaya başladınız olaylara ?

    hiç yakışmıyor valla. kelle isteyen mi istersin, anasına avradına söven mi, botokslu diyen mi... adamın ne şerefsizliği ne hainliği ne haysiyetsizliği kaldı.

    böyle galatasaray'lılık olmaz beyler. ha, şike yapan başkanın kapısında yatarakta olmaz, böyle de olmaz. ünal aysal hata da yapsa, günahı da olsa galatasaray'ın menfaatleri doğrultusunda hareket eden bir adam. öyle olmasaydı bu şampiyon takımın anasını siktiniz geyiğindeki şampiyon takımı da oluşturmak için hiç kasmazdı.

    zaten kaos'tayız. zaten istenilen karışan galatasaray'ın iyice karşıp içinden çıkılmaz bir hal alması. siz de buna çanak tutuyorsunuz.

    ben bu sözlükte 2 maç üst üste kaybettik diye başkanın anasına avradına söven taraftarların olduğunu düşünmek istemiyorum. ben diğer tüm platformlardan daha kaliteli galatasaraylı kitlesi olduğu için buraya yazıyorum. ben hepinizin diğerlerinden bir farkı olduğunu, cep telefonuyla vidyo çekmeye giden taraftardan bir farkınız olduğunu düşündüğüm için şuan bunları yazıyorum.

    ama siz twitter'dan yer bildirimi yapıp kaçan golü kafasını kaldırarak ucundan yakalayarak oyuncuyu yuhlayan kemik gözlüklü yeşil pantolonlu müşteri taraftarlar gibi davranıyosunuz.
  • 4194
    bazı aklı evvellerin gazına gelmiş olacak ki fatih terim'in gazdan ibaret olduğunu sandı. sandığı için onu gönderip ikide bir motivasyon konuşması yaparak takımı toparlayacağını sanıyor. bundan sonra yapacağı ise biraz bağırıp çağırıp, el kol hareketleri yapmak olur.

    sen saha kenarında durursun futbolcu bakar sana sonra devam eder gider, fatih terim durur kenarda futbolcu bakar, durur ve düşünür sonra fatih terim'in istediğini yapar. imparator'un o duruşunun altında futbolla geçen 40 sene vardır. futbolcu onu okur ve anlar. sen dünyanın en iyi motivasyon konuşmasını yap fatih terim'in hadi çıkın oynayın lafının etkisini bırakmaz.

    bak başkan takımın bütün inancı, tepkisi, futbola ve kazanmaya dair hırsı kalmamış. mancini daha yeni geldi, tanımıyor kimseyi. selçuk'un ablasının rahatsızlığını bilmez, ahmet'in annesinin hastalığını bilmez, mehmet'in ne gibi bir sorunu olduğunu bilmez. bilmediği için çözemez. çözemediği zaman futbolcunun aklı başka yerlere kayar. onları tekrar motive etmek için basit konuşmalardan ziyade daha fazlası gerekir.

    sana tek bir tavsiyem var. bir hata yaptın hem de çok büyük hata. hatadan dönmek şu an için imkansız ama çıkmaz yola girmemek için bir çıkış daha var. o da abdurrahim albayrak'ı mutlaka ve mutlaka florya'ya dahil etmen. florya'yı toparlayacak, futbolcuları tekrar hırslandıracak, onları tekrar takıma bağlayacak adamlardan bir tanesi albayrak'tır. yönetime alman şart değil. adamın mevkide makamda gözü yok.

    eğer acilen gereken hamleleri yapmazsan durumun adnan polat'tan daha kötü olur. takımın gidişatı polat döneminin sonlarındaki haline doğru hızla gidiyor. araba yokuş aşağı iniyor. yokuşun başında gereken önlemi almazsan hızlanarak gider ve durdurmak imkansız olur.

    devre arasında suları dindirmek için tonla para verip yıldız oyuncu alırsın. genelde böyle olur bu işler. borç yükü arttıkça artar. sezon sonunda istediğin yerde bitiremez ve şampiyonlar ligi dışında kalırsan eyvah ki ne eyvah. senaryo genelde bu şekildedir. benden söylemesi.
  • 4195
    (bkz: #1311439)

    birisi kendisiydi.
    ve tabiki de bir boka yaramadı yazılanlar.

    kendisine olan öfke sayesinde ağzından çıkan kurumsallaşma kelimesini, maçta kaçırılan bir penaltıya dahi yorarak yorum yapar olmuşuz.
    bundan sonraki ilk adım olarak da tribünde kurumsallaşmayla alakalı saçma sapan bir pankart açılmasını bekleyeceğim. bakalım ne zaman gerçekleşecek.

    joseph goebbels şu kelime üzerinden yapılan yorumları okusaydı gözleri yaşarırdı.
  • 4197
    herkes tarafindan sevilirken bir anda cogu kesim galatasaraylilar tarafindan sevimsiz hale gelmeyi basarmis bir baskan. kisilik, karakter olarak tam zitlar evet ama adnan polat'in akibeti de boyle olmustu. merhum canaydin'dan sonra kurtulusa gecmeyi diledik ve adnan polat'a sarilmistik, denizdeki yilan misali.
    o zaman herkes sevinmisti, karizmatik adamdi, galatasaray'i savunabilecekti. ancak durumlar hic oyle gelismedi, adnan polat cok pasif cikti. futbolu iyi bilmesine ragmen sportif anlamda da basarisiz oldu. sonrasinda unal aysal, yine bir "kurtulus" anlami tasiyordu. su an kendisinden sonrasi da kurtulus olarak gorunuyor.

    cok garip cok farkli cok degisken bir camiayiz hakikaten. ben farkli degilim, ben de sizdenim. aysal'a kizginim ama karakterini seviyorum. karakter de basari getirmiyor... dogru hamleler lazim.
  • 4200
    fatih terim ile ilişkileri iyi olan yöneticileri yönetimden uzaklaştırıp, sükrü ergün gibi kerameti kendinden menkul şahısları yönetime almasıyla başlayan otoriterleşme, daha doğru tabirle azizleşme süreci, takıma beklenen zararı vermeye başlamıştır. fikir çarpışmaları dengelenebildiği ölçüde iyi sonuçlar verir, kendisinin ali dürüst'lü, adnan öztürk'lü ve abdürrahim albayrak'lı yönetim kurulu tam anlamıyla bir koalisyon idi. ve anlaşmayı becerebildikleri ölçüde de başarılı sonuçlar aldılar. ama ünal başkan bu ekibi tasfiye edip, bremen mızıkacıları misali yepyeni ve futboldan bihaber olan şu anki yönetim kurulunu oluşturdu. mancini'nin futbol bilgisine ve zekasına güveniyorum, takımı çözmeye ve tanımaya çalışmakta şu anda, ona edeceğim bir laf olamaz, ama bu takım başarılı da olsa ünal aysal'ın "tek adam olma" arzusunu ortadan kaldırmayacaktır. hayatın hangi alanında olursa olsun bir kesimi dışlayarak yapılan işler genel anlamda başarıya ulaşamıyor, umarım ünal başkanın hamleleri bizi türkiye kupası şampiyonlukları ile yetinen bir kulüp haline dönüştürmez. çünkü kendisinin de dediği gibi, kendisi gerçekten futboldan bihaber...
App Store'dan indirin Google Play'den alın