• 69
    igor tudor'un galatasaray başına geçmesiyle aralarından bir çoğu hazımsızlık yaşamaktadır.
    kendini sözde üst düzey gören, çorbasına tv yorumculuğu yapan ya da anadolu takımı seviyesinde olanlar nasıl o olur da ben olmam mantığında tudor'a sallıyor.

    demek ki bir şeyler eksik beyler bu ne bel altı vurma , bu ne kıskançlık.

    hikmeti çıkar; gs karabük değil gerek yoktu koşturamaz gs'yi der.
    yılmaz'ı çıkar; bize şans verilmiyor türk'üz ya milllyetçiliği kasar.
    giray bulak şizofrence; yugoslav lobisi der.

    bi salın kendinizi tamam sizsiniz amk! eski futbolcu eskilerini saymıyorum bile...

    belki biraz abartı olacak mustafa denizli bile o yaşında yok sağlık sorunum yok bıraktım derken sırf noluyo lan deyip eskişehir'in başına bela oldu.
  • 150
    türkiye'de ligi tanıdığı için daha başarılı oldukları yönünde bir mit olan teknik direktörler grubu.

    öyle mi gerçekten? ligi tanıyorlar ve bu yüzden mi başarılılar bu ülkede? yoksa başka nedenler mi var? ve bir de gerçekten başarılılar mı?

    yıllardır büyük takımları, özellikle de bizi türk teknik direktörler çalıştırdı. gerçekten eşit bir karşılaştırma yapabileceğimiz biçimde sürenin yarısında türk yarısında yabancı teknik direktör çalıştırmadı. bu nedenle türk teknik direktörler şampiyon oluyor yabancılar olamıyor gözlemi eşit örneklemlerin karşılaştırmasına dayanmıyor. bu nedenle geçerli bir argüman değil.

    son yıllarda çalıştığımız yabancı teknik direktörler mancini, tudor, riekerink, torrent. son ikisi zaten günü kurtarmak için getirilmiş kişiler. birkaç ay kalabildiler teknik direktörlük koltuğunda.

    aralarında bir tek mancini adı olan bir teknik direktördü. tudor ise karabükspor bizi yendi o zaman iyidir gibi neredeyse çocukça bir bakış açısıyla yine dursun özbek tarafından getirildi. bu ikisi de yine sadece birkaç ay kalabildiler takımın başında.

    bu yabancı dört teknik direktörün toplam çalıştırdığı süre 1,5-2 yıl arası olsa gerek.

    diğer yanda hamza hamzaoğlu, mustafa denizli fatih terim ve okan buruk yaklaşık 7 yıl çalıştırdı toplamda.

    sonuç olarak düzgün bir temele dayanmıyor türk teknik direktörler daha başarılı çıkarımı.

    yine de sonuçta türk teknik direktörler türkiye'de ayakta kalmayı daha iyi başarmış diyebiliriz. yabancılarımızın ömrü birkaç aydan uzun olmadığı için.

    peki niye böyle? türkler ligi tanıdığı için mi?

    ligimizin pek kaliteli olmadığı konusunda hepimiz hemfikiriz. ayrıca, oyuncu sirkülasyonu çok yüksek. bunlara ek olarak her yıl ama her yıl sıradan avrupa takımları bizim milyonlarca euro'luk büyük takımlarımızı avrupa kupalarının ilk turlarında kolayca eleyip evimize gönderiyorlar. bu üç verinin üçü de ligimizde çok da tanımayı gerektiren özel bir şey olmadığına işaret ediyor.

    ayrıca takımların hemen hepsinde futbolcuların çoğu yabancı. dolayısıyla türk teknik direktörün oyuncularla aynı dili konuşması ve bu yüzden daha etkili iletişim kurması gibi bir durum da söz konusu değil. tersine çoğu türk teknik direktör yabancı dil bilmiyor bile. biz istisnayız bu açıdan. ama şenol güneş, ismail kartal bunlar uluslararası kariyeri olmamış teknik direktörler ama bunlar da başarılı oldu. dolayısıyla dil argümanı da yeterince açıklayıcı değil.

    can alıcı nokta türk teknik direktörlerin başta medyada, ayrıca siyaset ve iş dünyasında güçlü bağlantıları olması. olası rakipleri ve eleştirmenler türk teknik direktörleri o kadar kolay yiyemiyor. ama türkiye'de basında, siyasette ve iş dünyasında ağları ve müttefikleri olmayan yabancı teknik direktörleri onların yerlerinde gözü olan rakipleri, bağlantılı oldukları gazeteciler ya da dikkat çekmek isteyen eleştirmenler kolayca ham yapıyor. yabancı teknik direktörleri eleştirmek, zor sorular sormak çok kolay. türk teknik direktörleri eleştirmek o kadar kolay değil. tıpkı siyasetçilerimizi eleştirmenin, zor soru sormanın kolay olmadığı gibi.

    türkiye çok güçlü ve kemikleşmiş çıkar ağlarının olduğu bir ülke. bu siyasetten iş dünyasına, dinden sanat dünyasına hayatın birçok alanında böyle. futbol da bundan bağımsız değil. türk teknik direktörler de bu çıkar ağlarıyla bağlı oldukları için burada daha kolay hayatta kalıyorlar.
  • 97
    türk teknik direktörlerle ilgili fikirlerimi çoktandır yazmak istiyordum ama nasip olmadı. dikkatimi çeken ve türk futbolu için önemli olduğunu düşündüğüm üç noktayı sözlük okurlarına ve dolayısıyla da futbol kamuoyuna sunmak istiyorum.

    1-türk teknik direktörler, süper ligde görev yapma açısından fatih terim etkisiyle son on yılı domine ettiler. ligimizde şu anda sadece bir adet yabancı teknik direktör görev yapıyor o da romen sumudica. bu bizim gibi 2. sınıf futbol ülkesi için kısırlığa yol açıyor.

    2-üzülerek ifade edeyim ki, genellikle eğitim seviyeleri ve ıq’ları düşük profiller futbol dünyasına hakim olduğundan bu iklim teknik heyetleri de ablukası altına alıyor ve ortaya, herkesin gördüğünü göremeyen ve çok basit hatalarla maç kaybeden teknik adamlar gerçeği çıkıyor.

    3-türk teknik direktörlerin bu kadar baskın olmasının ana nedenlerinden birisi de hakemlerimiz. son on yıldır yabancılara karşı bir tutum sergilediklerini seziyorum.

    bu durum italya’da, almanya’da, ispanya’da normal karşılanabilir çünkü onlar iyi eğitiyorlar ve en yüksek futbol bilgisi ile donanımlı olarak geliyorlar. dünya futbolundaki seviyeleri de belli. biz ise maalesef her işimizde olduğu gibi bu konuda da çalakalem gidiyoruz. sistem yok, yeterli done yok, araştırma yok, karakter yok, (futbol karakteri, yönetim karakteri vs.) en önemlisi çalışma yok.

    futbol da, yönetim de binbir varyantlı ve detaylı alanlardır. siz bunlardan habersiz ya da karanlıkta el yordamıyla yolunu bulan insan misali ilerlemeye çalışıyorsanız başarısızlık kaçınılmaz oluyor. nitekim geçmişte elde edilen bazı başarılarla avunmaya devam ederken, şampiyonlar ligine direkt katılamayan üçüncü sınıf futbol ülkesi haline geldik. böyle giderse uefa kupasında da esamemiz okunmayacak.

    türk teknik direktörlerin güncel ve çağdaş bilgi birikiminden mahrum olmasının çok korkunç bir zararı daha var. o da büyük maliyetlerle ülkemize transfer edilen dünya yıldızlarının kısa süre içinde kalite kaybına uğraması. bu durum, futbolculardan değil teknik direktörlerden kaynaklanıyor. çünkü futbolda yıldız oyuncu tek başına her şeyi değiştiremez ve takım içinde detaylar iyi ayarlanmazsa kısa sürede sıradanlaşır. düşünün sneijder gibi bir yıldız ülkemizde dursun özbek ve yeteneksiz teknik direktörlerin elinde sıradanlaştı, göbek yaptı. (inanılır gibi değil di mi:)

    dört büyük kulübümüzün ve de son dönemlerde başakşehir’in transfer ettiği yıldız futbolcuların sayısı yüzü geçmiştir. bunların hangisi ülkemizde kapasitesini korumuş, performansı ile dudak ısırtmıştır. hagi, drogba, ilk üç yıl sneijder ve bir-iki kişi daha. fazlası yok. peki bunlar kasten mi böyle oluyor? tabi ki hayır, beslenmeden mental antrenmanlara, takım uyumundan futbolun inceliklerine birçok konuda yetersiz antreman ve yönetim tarzından böyle oluyorlar.

    uzatıp kafa ağrıtmak istemiyorum ama türk teknik direktörlerin çok ama çok basit hatalar yapmasının sonucu maçlar kaybediyoruz, yetmiyor yıldızları harcıyoruz, yetmiyor milyonlarca euro ısrafa yol açıyoruz. fatih terim ve biraz da şenol güneş dışında yeterli diyebileceğimiz teknik direktörümüz maalesef yok. okan buruk’tan umutluydum ama 3 ekim 2019 başakşehir b. mönchengladbach maçındaki fahiş hatası beni şüpheye düşürdü. gulbrandsen 60. dakikada bitmişken onu maç sonuna kadar oyunda tutup bir kişi eksik oynattı, maç son yirmi dakika tek kaleye döndü ve yorulan başakşehir son dakikada iki puan kaybetti. tıpkı malatyaspor maçında adem’i oyunda tutan levent şahin gibi yani.

    neyse şimdilik bu kadar ama bu konuya yine değineceğim.
  • 108
    çoğunun çağ dışı olduğunu düşündüğüm teknik direktörlerdir. fatih terim çıtayı öyle yükseltmiştir ki, o yüksekliğe çıkabilecek hiçbir yetenek göremiyorum. türkiye futbol tarihinde fatih terim gibi bir isim zaten olmadığı gibi muhtemelen bundan sonra da olmayacaktır.

    günümüzde beğendiğim yerli hocalar arasında şenol güneş, ünal karaman, okan buruk ve sergen yalçın var. yalnız şenol güneş'i hiç ama hiç sevmem, bu ayrı konu ki kendisine değinmeyeceğim bile.

    ancak saydığım diğer hocalar kendilerini yenileyen, modern futbola ayak uyduran ve elindeki kötü futbolculardan bile verim alabilen hocalardır. üstelik duruşları ve terbiyeleri ile de takdir kazanmış insanlardır.
  • 129
    bu ekonomik dar boğazda bu sistemsiz, disiplinsiz ortamda galatasaray için en uygun milliyete sahip teknik direktörlerdir. yabancı teknik adamlar diğer avrupa ülkelerinde başarılı olmak için bir çalışıyorlarsa türkiye'de 5 çalışmaları gerekiyor. mantıklı olan ekonomik açıdan sıkıntımız olmayıncaya kadar sadece bizim kültürümüze uygun türk teknik direktörlerle çalışmaktır.
  • 132
    fatih terim ve diğerleri olarak ikiye ayrılan grup. 96'dan beri milli takımın katıldığı uluslararası organizasyonların neredeyse hepsinde fatih terim'in doğrudan veya dolaylı katkısı var. kulüp takımındaki katkısının yanına yaklaşabilen zaten yok.

    ayrıca fatih terim dışında avrupa'da çalışanını da göremedik. hadi dönemin milan'ı seviyesinde en üst seviyeyi geçtim, avrupa liglerinin orta sıra takımlarında bile mi iş bulamaz bir tane bile türk teknik direktör? demek ki bulamıyor.

    ayrıca umut veren veya başarılı olacağını düşündüren okun buruk ve nuri şahin de galatasaray'da görev almalıdır. birinin şampiyonluk apoleti var diğerinin de yaşı genç ve gelecek vaadediyor.
  • 116
    bana göre beş seviyesi olan hocalar topluluğudur.

    zirvesi canım hocamız fatih terim'dir.

    ikinci seviyede mustafa denizli ve şenol güneş var. fatih hocamın olduğu dönemlerde, aynı organizasyonlarda pek başarıları yoktur ama kalan zaman dilimlerinde başarılı olmuşlardır.

    üçüncü seviyeyi ersun yanal, aykut kocaman, okan buruk, abdullah avcı, hamza hamzaoğlu gibi anadolu takımlarından büyük takımlara sıçrayabilmiş ve parça parça başarılar elde etmiş hocalar oluşturur.

    dördüncü seviye rıza çalımbay, erol bulut gibi isimlerle mustafa reşit akçay, tamer tuna, hüseyin kalpar, nurullah sağlam, mesut bakkal gibi daha top oynatmayı düşünen ama sıradan kalan hocalardır. nurullah sağlam, hüseyin kalpar gibi bazılarına pek rağbet olmaz.

    dibi ise düşürdüğü takımların haddi hesabı olmayan hikmet karaman (ki çoğu kişi de kendisini sever, sebebini anlamam), bülent uygun, güvenç kurtar, önder özen, mehmet özdilek gibi teknik direktörlerdir. rahmetli erdoğan arıca, bu dip seviyenin en dibiydi, allah mekanını cennet eylesin.

    not: sergen yalçın'ı yazmadım ama bence epey kötü hoca. ziya doğan'ı da severim. malatya maceraları efsanedir. :)
  • 85
    istisnalar bulunmakla birlikte(abdullah avcı vs) rakibe yakın oynayın, öne doğru oynayın, alan vermeyin ve mücadele edin demekten başka taktikleri olmayan ekiptir. ligi parsellediler ve sürekli aynı takımlar arasında dönüyorlar. bir yabancı geldiğinde medyadaki arkadaşlarıyla beraber adamın kovulması için çalışıyorlar. türkiye liginde bölgesel bilgileriyle başarılı oluyorlar ama edirnenin ötesine geçemezler. çoğunluğu yabancı sınırını savunur ve bolca çöp türk futbolcu transfer eder çünkü yabancı dilleri yok ve yabancı futbolculara anlatabilecekleri taktiksel bir bilgileri de yok. türk antrenörleri çok başarılı der ve övünürler ancak gidip bir tane yabancı kulüp çalıştıramazlar. türk futbolunun en büyük kamburu bu yerel ağalardır.
  • 62
    bunlar içerisinde sözlükte son zamanlarda revaçta olanı cihat arslan.

    çok iyi hocaymış, akhisar ile çok iyi şeyler yapmış falan filan. aykur kocaman ile dalga geçen adamlar gelmişler cihat arslan' ı övüyorlar. ligin ceza sahasında en az topla oynayan takımlarındna biri akhisar, en az hücum yapan, kaleye en az şut çeken takımlarından biri akhisar. buna karşılık en yüksek yüzdeli şut çeken takımlarından biri de yine akhisar. yani bir forvetin becerisi/şansı sayesinde akhisar bir şeyler yaptı diye bu cihat gaza gelip galatasaray hakkında konuşuyordu. yok galatasaray' da oyuncuya dayalı sistem varmış falan. ve ne hikmetse sözlük yazarlarımız çok sevdiler o konuşmaları.

    cihat arslan yorumcu olsa eyvallah ama rakip takım hocası olarak galatasaray oyuncuları hakkında atıp tutmaya hakkı yok, haklı bile olsa hakkı yok. cihat hoca kendi takımıyla ilgilensin, kendi takımına top oynatsın önce.

    şenol hoca' yı bir kenara koyarsak bana göre son yıllarda en iyisi ve belki de tek iyisi aykut kocaman' dır.
  • 70
    igor tudor gakatasaray'a teknik direktör olunca kıskananlar çok oldu belli. çok komik bu yaptıkları ve çok büyük saygısızlık. sonuç olarak kendilerini avrupa'da orta düzey yada düşmemeye oynayan takımlarda görelim bi. yalnız avrupa olsun mümkünse. arap ülkeleri veya azerbaycan değil. gözümde türk teknik direktörlerinin hiçbir artısı yoktur ve ortadoğu ülkesi olduğumuz için adamcılığın kol gezdiği ülkemizde, bir türk'ü hpca yapıp evlatçılık mı kastıralım sizlere?
  • 123
    türk futbolunun en büyük sıkıntısı olan topluluk. seviyeleri kesinlikle günümüz futbol standartlarının çok altında ve avrupa maçlarında bunu açıkça görüyoruz. bu zamana kadar uluslararası seviyede tek bir türk teknik direktör çıktı o da fatih terim. ancak kendisi bile son yıllarda avrupa seviyesinin çok altında ve mücadele edemiyor. türk futbolunun kurtuluşu vizyoner, iyi eğitimli teknik direktörlerdir. ancak biz de 50 yıllık hocalar hala anadolu takımlarını dolaşıyor, yönetimin torpillisi ya da teknik direktörün adamı olan birisi altyapı antrenörü oluyor. sonra söylenip duruyorlar türk futbolu niye böyle. tutturdular yıllardır yabancı hoca türkiye'de olmaz diye. yahu sumudica bile geldi 3'lü oynadı fark yarattı. farioli normalde kaleci antrenörü kendisi o bile göreve başlar başlamaz fark yarattı. ama yok biz hala mesut bakkal, hikmet karaman, mehmet özdilek, yılmaz vural vs. bunlara takım verelim ayıp olmasın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın