• 1926
    https://twitter.com/...798033657602053?s=19

    ben her türlü mücadelede mustafa cengiz yönetimini destekliyorum ve yukarıdaki de kaçırılmaması gereken bir bakış açısı.

    ayrıca liseyi kapatalım yakalım yıkalım gibi saçma sapan görüşler, bunun yumuşatması olmaz saçma olan saçmadır, gibi görüşler de türedi. arkadaşlar her liseli liseci demek değildir önce bunu bir anlayıp sindirin. çünkü aynı şekilde liseli olan ozan korkut, dursun özbek'in karşısında mustafa cengiz'i ikinci kez seçen isimlerin arasında da azımsanmayacak sayıda liseli vardır yarın herhangi bir seçimli kurulda da bu yine böyle olacaktır.

    her kesimin içinde olduğu gibi galatasaray lisesi içinde de mutlaka kin nefret güden, rant kovalayan kesimler var. rant için en yakın örnek burak elmas mesela.

    yapılması gerken liseyi yekten silip atmak yerine lise tüzüğünün ve üye alım yapısını değiştirmek için mücadele etmektir, sırf liseden mezun diye, bilmem kimin eşi dostu diye kulübe üye yapılan fenerlisinden beşiktaşlısından kurtulmaktır, arkasından zaten bu tür rezillikler yok olacaktır.

    son olarak, ortalığı boş bulup, 2500 kişinin oyuyla seçilen başkanı haince 350 oyla indirmeye çalışmak rezaletin dik alasıdır. umuyorum ki mustafa cengiz ve yönetimi tüm yasal haklarını kullanıp bu golü çıkaracak ve müthiş bir geri dönüş gerçekleştirecekler.
  • 1927
    23 mart 2019 olağan mali genel kurulda idari yönden ibra edilmediği için tüzüğe göre 1 ay içinde seçim kararı alması gerekiyor. yine de seçim kararı almak veya almamak kendi ellerinde. inşallah "çok ileri demokrasi" kisvesi altındaki darbeye boyun eğmez de seçim kararı almaz. galatasaray'ı koşullu seven lisecilere ağlama melis der. çeliktepe cengizhan lisesi maça hazır.
  • 1929
    öncesinde ibrasızlık tehditlerinin havada uçuşmasına, bir kısım taraftarın sürekli sosyal medyadan uyarmasına rağmen; nasıl oldu da 23 mart 2019 galatasaray olağan mali genel kurulu'nda üç yüz elli (bir avuç) sorumsuzun, kulübü kaosa sokmasına izin verdiğini anlayamadığım yönetim.

    liseli - lisesiz binlerce üyenin oyuyla seçilmişsiniz; hiç mi biriyle bağlantınız, ilişkiniz yok? genel kurulların yapısından, az bir üyeye sahip grupların bile nasıl tehlikeli kararlar çıkarabileceğinden hiç mi haberiniz yok? nasıl karşılarına bu kadar hazırlıksız çıkabildiniz?
  • 1930
    23 mart 2019 galatasaray olağan mali genel kurulu’ndan once organize hareketi tespit edemeyip, gerekli onlemleri alamamasi kesinlikle mevcut yonetimin beceriksizligi.

    gel gelelim ibra olayina. ibra olayini iki ayri baslikta incelemek lazim;

    1) ozhan canaydin, dursun ozbek gibi liselileri sirf liseli olduklari icin ibra eden, fakat sira mustafa cengiz gibi liseli olmayan bir baskana gelince, yukarida saymis oldugum baskanlardan daha basarili olsa bile ibra etmeyen grup.
    2) liseli – lisesiz ayirt etmeksizin basarisiz gordugu yonetimi ibra etmeyen grup.

    1.gruptaki kisileri gunumuzun popular lafi olan “liseci” diye adlandirabiliriz. peki kim bu liseciler? istedigi zaman istedigi yonetimi degistirmek amaciyla organize olan, kucuk olsun benim olsun, pastadan az da olsa ben de pay alayim zihniyetindeki kisiler. mesela 31 mart 2018 galatasaray olagan mali genel kurulu’nda dursun ozbek’in ibrasini: “mumkunse oylamaya bile koymayalim, ibra edilsin; hirsizlik olmadikca ibra etmemek olmaz”diyen hayri kozak 23 mart 2019 galatasaray olagan mali genel kurulu’nda neden konusmadi sizce?

    2.gruptaki kisilere soyleyecek bir lafim yok ki sahsi kanaatim, bir cogu eger 23 mart 2019 galatasaray olagan mali genel kurulu’ndaki komplodan haberleri olsaydi idari olarakta yonetimi ibra ederlerdi. aksi taktirde mustafa cengiz yonetiminin idari olarak ibra edilmemesinde cokta bir sakinca gormuyorum. bizim sorunumuz 1.grupta bahsettigim sirf liseli diye dursun ozbek gibi galatasaray tarhinin gelmis gecmis en kotu baskanini ibra edip, kendisindan kat be kat daha iyi olan mustafa cengiz yonetimini ibra etmeyen kisilerle.

    normal sartlar altinda, ibrasizligin soz konusu olmadigi bir ortamda, belki aramizda bir cogumuz da bu yonetimi idari olarak ibra etmezdi, sirf tepkilerden biraz ders alsinlar diye. soyle yakin gecmiste mevcut yonetimimizin hatalarina bir bakalim;

    1) hakemlerin alanen galatasaray’i dogradigi bir ortamda gerekli aciklamalarin yapilip, var konusma kayitlarinin istenip, konunun sonuna kadar takipcisi olacaklarinin belirtilmesine ragmen olayi unutup herhangi bir aksiyon almamalari
    2) tff hakkinda henuz 2 hafta once yapilan: “ galatasaray kulubu olarak hicbir kuluple, federasyonun hicbir yoneticisiyle kisisel sorunumuz yok. buna hakemlerimiz de dahil. dinlendirilmesini istedigimiz hakemlerimiz de dahil. hepsinin ozunde iyi niyetli olduguna inaniyoruz. kimseye ozel bir dusmanligimiz yok. rakiplerimi de degerli. hicbiri dusmanimiz degil, yarismaci dostlarimiz, arkadaslarimiz. bazen dostluk havada kaliyor. onun icin cok kullanmak istemiyorum” aciklamalar.
    3) ozellikle puan kaybedilen maclardan sonra abdurrahim albayrak tarafindan yapilan capsiz aciklamalar.
    4) kulupler birligi aciklamasindan sonra ortaligin ayaga kaldirilmasi gerekirken, bir kac hafta sonra “fikret orman, yanlis bir aciklama oldugunu soyledi, bu onurlu bir geri cekilistir” tarzinda yapilan aciklamalar.

    galatasaray – fenerbahce basketbol macindan sonra yaptigi aciklamalara, ali koc ile olan fotograf mevzulari gibi cogu mevuzya girmiyorum bile. basketbol ve diger amator subelerdeki(voleybol haric) basarisizliklari da cabasi.

    hikmet koyuncuoglu’nun genel kurul konusmasinda da dile getirdigi gibi, galatasaray baskani az konusur, konustugunda da yer yerinden oynar, istedigini alir.

    bana gore bugunku, 25 mart 2019 tarih’li basin toplantisi bile tam bir skandal, toplantiya 2 dakika kala toplantiyi 1 saat erteliyorsun akabinde gecikmenin sebebini bile aciklamadan 5 dakika konusup basin aciklamasini bitiriyorsun. u14 takimimizdaki arkadasimizin fair play goruntulerini izletmekte ayri bir skandal.

    twitter’da bir ablamizin su sozune denk geldim: “geldiğimiz nokta; kötü insanlar yüzünden oyuncusuyla taraftarıyla, kötü yönetimi sahiplendik”.

    su durumda “lisecilere” karsi mevcut yonetimi desteklemekten baska sansimiz yok malesef.
  • 1932
    galatasaray'a adeta hainlik eden bir çok yönetimin ibra edildiği genel kurulda ibra edilmemelerini şeref saymaları gereken yönetimdir.
    bu yönetim bu adaletsizliğin, bu aymazlığın içinden çok daha güçlü çıkacaktır. bu genel kurul* sadece mustafa cengiz yönetimi ile galatasaray taraftarlarının arasındaki bağı güçlendirmiştir, başka da bir geçerliliği yoktur.
  • 1938
    dursun yönetimi lisecilere (siyasetçilerin yaptığı gibi) kulüp için kadrolaşma, bol keseden maaş verip kemiksiz son seçimli genel kurulda 1.228 oya sahip oldu.

    oy dağılımı şu şekilde;
    mustafa cengiz: 2405
    dursun özbek: 1228
    ozan korkut: 632
    ali fatinoğlu: 200.

    lisecilerin biz dursuna oy vermedik cengize verdik dedikleri yalan. özbek'ten faydalanan 1.228 kişi özbek'e, faydalanamayan liseciler ise ozan kurkut'a oy verdi. lisecilerin toplam oyu 2.050 civarı. (liseli olup cengize oy verenler liseci değil)

    cengiz yönetimi muslukları kapattı. en büyük fark burada. sıkı politika izleyip tasarruf yapmakta. tedbir alıp (kanımca temmuz ayında rest diyerek kendisinin de katılabileceği seçim yapıp) 2.100'nin üzerinde oy alması lazım cengiz yönetiminin.
  • 1947
    (bkz: #2649015) entry'deki durumu hakkında yeteri kadar övgü almamış olan yönetimimiz.

    galatasaray'ın şu anda ihtiyaç duyduğu yönetimi sergileyen yönetimdir. galatasaray'ın geleceğini güvence altına almaktadır. skor taraftarı ve transfer takıntılı taraftarlara kulağını tıkayıp, aynen bu şekilde devam etmeleri gerekmektedir. bu şekilde devam edilirse, her tarz taraftar uzun vadede memnun olacaktir.
  • 1950
    yarın sabah açılışında borsada kulübün hisse değerlerini takip ediyor olacağım. bir spor kulübünün böyle bir bilanço yansıtabilmesi pek görülmüş şey değil. adeta gözde bir sektörde ihracat yapan, likit yapısı güçlü, pazar payı lideri bir şirket gibi bilanço rakamları geldi.

    umarım bundan sonraki süreçte istikrarı sağlarlar. 5 yıllık bir dönem sonunda, gerçek anlamda düzlüğe çıkılabilir devamlılık sağlanırsa. ama tekrar tekrar söylediğim gibi şampiyonlar ligi gelirine ekmek gibi su gibi muhtacız. şampiyonluk kazanılır kaybedilir; ancak ligi ilk ikide bitirmek çok önemli.

    bizim son yıllarda kaybettiğimiz özelliğimiz bu oldu. ya şampiyon oluyoruz ya da ligden tamamen kopuyoruz. bir yıl çeyrek final oynayıp ardından iki yıl şampiyonlar ligi'nden uzak kalmak bir anlam ifade etmiyor. 90'lı yıllardaki katılım istikrarını sağlamamızın finansal olarak bize katacağı şeyler artık geçmişin çok ötesinde.

    umarım buna uygun şekilde hareket ederler ve geçen yaz transfer sezonunda yapılan hatalar tekrar yaşanmaz. avrupa'da başarı demek, ışığımızın yeniden parlaması demek. yoksun kalınan sponsorluk anlaşmalarını istenilen miktarlarda yapma gücüne erişmek demek. ligdeki rakiplerle makası açmak ne kadar önemliyse yurt dışındaki esas rakiplerimizle gittikçe açılan makası da kapatmaya başlamak için epey geç kaldık. elimizi güçlendirmek için bir yerden başlamamız lazım. avrupa'da ses getiren bir galatasaray'ın stadyum isim hakkı, göğüs reklamı gibi konularda kapısında bekleyen olacaktır. şu anki mevcut durumda bunun uzağında kalmış olmamız da tabiri caizse bize dolaylı maliyet yaratıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın