• 114
    yeter be abi.

    burası bir moderatör tarafından da foruma çevrilmemeli ama hakikaten yeter be nazmi abi. bak madde madde konuşayım seninle;

    oyun tarzı ve futbol sistemi açısından mustafa sarp;

    sözlük yazarlarından the wizard of oz'un yazısı; (bkz: #459861). madde madde ve resimli olarak sormuş mustafa sarp nerede? diye. açıklayalım; söz konusu maçta* önde basan pres yapan tek futbolcu mustafa sarp olduğu için, diğer oyuncularımız ruh ve press fakiri olduğu için, resimlerde de görüldüğü üzere pozisyon gereği yerini kaybeden, önde pres yaparak ileri uca top aktarma niyetinde olan tek futbolcu da mustafa'dır. rijkaard'ın elinde 2 adam var biri barış özbek diğeri mustafa sarp.

    barış, bildiğin üzere saatli bomba. oyun disiplini zayıf, hırsını toptan çok, rakipten ya da hakemden çıkartıyor. pozitif yönleri; hırsı, çabukluğu, orta ve pas isabet istatistikleri, hava hakimiyeti.
    negatif yönleri; oyun içi disiplinsizlik, hakemle ve rakiple meşgul olma, riskli bölgelerde faul yapma.*
    mustafa sarp, görmek istemeseniz de; mücadele gücü en çok olan adam.
    pozitif yönleri; hırsı, top çalma becerisi, alan savunma becerisi, hava hakimiyeti.
    negatif yönleri; oyun içinde sorumluluk alamama

    yahu şimdi mustafa sarp'ı eleştiren herkes şunu bir tartsın;

    bu adam en fazla 1-2 milyon € değerinde. sebebi de; oyu içinde sorumluluk almayan orta saha hiçtir.
    vieria, kanatlara pas atmazdı, topu oraya kadar taşıyıp teslim ederdi.
    gallas, topla 30 metre katedebilen, aynı zamanda orta alanda ikili varyasyonlara girebilen biriydi.
    gilberto silva, kanat - 10 numara - defans bağlantısını sağlayan adamdı.

    bu adam düz. anlayın artık. mustafa sarp'ı böyle eleştireceğinize, ''senin gözlerin neden yeşil değil lan'' diye eleştirin daha mantıklı. adamda olmayan ve geliştiremeyeceği bir şey istiyorsunuz.

    ''ee o zaman rijkaard oynatmasın onu'' diyeceksiniz de, şunu sorayım, kimi oynatsın babacım?

    yabancı kontenjanına takılan cana mı?
    1.5 senede içtiği 1 bardak suyun karşılığını verememiş ve veremeyecek olan en büyük kazığımız elano mu?
    üst vücudu gelişmemiş, hoppaaa yapılacak kadar çelimsiz emre çolak mı?
    ''biz frankfurtta serkanla çok kolektif oynuyohz'' mentalinde saatli bomba barış mı?
    18 yaşındaki genç yetenek musa çağıran mı? ki kendisi mustafa'dan daha düz bir adamdır.

    mustafa, normal şartlarda bonservisi 700.000 €'dan fazla edecek bir adam değildir. bizi şu an idare edecek olandır. madem öyle bu takımda ne işi var diyenler zamanında aynısını; victoria, ayhan, batista, orhan ak, cihan haspolatlı, serkan aykut için de dediler. demek ki; galatasaray böyle futbolcuları tarihi boyunca barındırmış bünyesinde değil mi? yani mustafa bu takımın oyuncusu değil demeyin, allah çarpar sonra. ben de sorarım;
    ''volkan arslan bu takımda oynarken sen neredeydin be adam'' diye.

    bir transfer yanlışı olarak mustafa sarp;

    transfer edildiği zaman, kendisiyle birlikte;
    bonservisi elinde olan yerli ve faal türk futbolcular arasından en iyisi kimdi?
    cevabını ver abi, ilk 5'i çıkar gel konuşalım.

    etnik köken olarak mustafa sarp;

    lütfen kimse kendisine, kral tv ödüllerinde çatal-bıçak fırlatılmış ahmet kaya muamelesi yapmasın hiç alakası yok. bu adamı etnik kimlik sebebiyle eleştiriyorum diyen de çıkarsın formasını assın duvara. zira; etnik kimlik diye bir şey de yok, olsa bile asimile olmuş adam herkesten iyi türkçe konuşuyor.

    son olarak bu bir kişisel husumettir bence. mustafa sarp vs mahalle takımı tarzında bir geyik çeviriyoruz sözlükte. ortada itin kıçına sokulacak bir mustafa sarp yok bence. bu takımda eleştirilmesi ve tartışılması gereken tek kişi de; akraba kontenjanından oynayan aykut erçetin'dir. bir-iki kelime karala da bu adam hakkında okuyalım, öğrenelim nazmi abi...
  • 453
    fatih terim başlığında fatih terim'den özür dilemesi gereken abimizdir. cris'in sözleşmesinde cris bilmem kaç oynarsa sözleşmesi 1 sene daha uzatılır maddesine dayanarak fatih hoca onu bilerek oynatıyor paralarını cebe indirecek diyen birisi cris gönderildiğine göre arkadaş ben böyle bir bok yedim fatih terim'in günahına girdim o yüzden fatih hocadan özür diliyorum demesi lazım. yaşı büyük bir abimiz umarım o erdem kendisinde mevcuttur.
  • 385
    gereğinden fazla benimle ilgili yazmışsınız. yaşım 54, kapalı tribünü kuran 5-10 kişiden biriyim. 1000 den fazla galatasaray maçını canlı izledim. en son braga maçında pegasus'ta zıpladım, bayrak salladım. şampiyonluk gösterilerinde meşale yaktım. parken'de, san siro'da vestfalende, barnebau'da tepindim. sıradan bir galatasaray taraftarıyım. koskoca galatasaray'in kaleye dünya'nın sayılı kalecilerinden birini geçirip, gol yememek uğruna kendi sahasında eskişehirspor'a karşı 4 yabancı bekle, bir formsuz yabancı ön liberoyla sahaya çıkmasını içime sindiremiyorum. türkiye'nin hem oyunculukta, hem hocalıkta gelmiş geçmiş en büyük hocasının, maçtan sonra ben oyundan memnunum demesini kaldıramıyorum. kısacası çocuklar, ben galatasaray'ı şampiyonlar şampiyonu görmek istiyorum. bu kafayla, bu taraftarla, bu iyimserlikle, bu kabullenişle, bu memnuniyet garantisiyle oynanan futbol, kendi ligimizin son maçının son saniyesinde ya birinci ya ikinci yapacak. sonucu bilenen bir yarışma beni heyecanlandırmıyor. eskiden braga diye bir takım ali sami yen'e düşse biz maça komedi filmi seyreder gibi giderdik. bu alt yapı, bu taraftar bu stat, bu futbol değeri, inanın her sene bizi uluslar arası turnuvalarda en az yarı final oynatır. kafa aynı kafa olduğu müddetçe de, kalecim fener kalecisinden iyi, sol bekim caner'den hızlı diye avunur durursunuz. biz galatasaray taraftarlığını kimseden miras almadık, sizlere miras bıraktık. en az bizim yaptıklarımızı yapın, sonra saldırın.
  • 643
    26 şubat 2014 galatasaray chelsea maçı ile ilgili muazzam bir yazı patlatan destan yazarı.

    --- alıntı ---

    ne güzel başlamıştı her şey, kuralar çekildiğinde cillop gibi guruba düşmüştük. real madrid'in yanında juventus'a yem olmak, arkadan kopenhag'a da ezilip sonuncu olmak vardı. ne güzeldi. hatta, büyük türk futbol düşünürü anında ürmüştü, devletspor'un, tüpkardeşliğinin, medya sülükbahçe'nin unutulmaz rekoru kırılır demişti. gerçi imkansızdı, hiç kimse kıramazdı ama onlar 3 gol atmışlardı, galatasasaray 2 gol atıp sıfır çekebilse, futbol federasyonumuz 40 gün 40 gece peypır muun'da ziyafet verecekti. fakat o zaman da drogba'yla sneijder el ele boğaz köprüsünden atlamış olurlardı ya, onların çok da umurundaydı.

    maçlar başladı, ilk maçta kralın madrid'i 6 tane atıp kına satışlarına tavan yaptırdı. üstüne motor sanat terk mühendis de kaçınca kolladıkları o sezon bu sezondu işte. aç kurtların iştahıyla beklediler juventus maçlarını. galatasaray, büyük taraftarıyla mecbur maçları tamamladı. sonuncu olur dedikleri eleme maçlarından italyan şampiyonu'nu arena kabristanı'na gömerek sıyrıldı.

    köpeklerin duasının kabulü, gelecek sezonlara kalmıştı,

    arena, juventus maçlarıyla sami yen kapalısına evrilmişti, dün gece itibarıyla da cehenneme. bundan böyle aslanların yuvası, ali sami yen cehennemi olarak anılacak, şanlı tribün tarihinin anısını sonsuza kadar yaşatacaktı.

    çelsi yatsın kalksın canterbury başpiskoposluğu na mum yaksın, başlarında morinyo vardı. morinyo gitsin 1. izabel'in eteklerini yüz sürsün, geçen yıl, koskoca real madrid'le, 3-0 yendiği maçın rövanşında, kan kustuğu dakikalardaki tecrübesine dua etsin. galatasaraylı olduğum kadar eminim morinyo hariç kim gelirse gelsin dün gece o cehennemden çıkamazdı.

    o büyük seyircinin gürültüsünü kesmek için maçın başında ağrı dağına bıçak çekti. oyun ritmini arayan galatasaray'ı hataya zorladı. golden önce muslera'nın kaza golü geliyordu. 604 taktiğinin büyük mağduru eboue, götürdüğü topları, son anda kaptırıyordu. futbol tanrıları hatanın cezasını kesmek için fazla beklemedi. sonrasında şoku atlatmasına imkan vermemek için, usta bütün bildiklerini sanki bu maçta kullanacaktı. bu ne korkuydu? maçın ikinci yarısında anlayacaktık.

    mancini yeni alınan yabancılardan hayroviç'i tribünden indirip şampiyonlar ligi müziğini sahadan dinletti. büyük futbolcular, büyük maçlarda doğardı. hayırlı futbolcuysa o büyük maç da bu maçtı. sağ tarafımızın geçirdiği felç çözülecek gibi değildi. hepimiz eboue'yi çıkar diye kulübeye sinerji gönderdik. mesaj alınmış, kenara yekta gelmişti. eboue yerine hayro elini sıktı ilk olarak tugay'ın. hayırlı bir transfer değildi, elazığspor'u, rizespor'u yenmek için de bir yabancıyı transfer etmek fazla lükstü. üzerinde durmaya bile değmezdi.

    brezilya milli takımı açıklandı listede pitbull yoktu, ve son iki maçta da melo sanki melo gibi oynamamıştı. 180 km hızla giden araba gibi, 160a, 140a düşüyordu. yine de hızlıydı, ama araba melo markaydı, görece düşüş vardı. dün gece kan davalısı! ramirez'e ikimizden biri fazla raconu kesmesi bekleniyordu. erken gelen şok golle, pitbull'un da savaş gücü düşüktü. yekta'nın girmesiyle pansumanı yapıp kanamayı durdurduk.

    maça hezimet veren medya sülükleri erken gole, çok erken sevindiklerini nereden bileceklerdi ki? takım çabuk toparlandı, muslera'nın 2. gole izin vermediği anda da geri dönüş başladı. drogba'nın, sneijder'in kolay teslim olacağı maç değildi.

    ikinci yarıyla beraber cehennem azabı başladı morinyo'nun. orta sahada yaptıkları sarı kartsız faullerle sıçan gibi oynamaya başladılar. kalecileri, daha 40 dakika varken vakit geçirmekten sarı kart aldı. hezimet bir türlü gelmiyor, türk futbolseverlerinin nabzı 3.5 atıyordu. istermisin şimdi galatasaray öne geçsin de hepimiz kahrolalım demeye başladılar, olmaz demeyin sakın, eminim. direniş sürüyordu, drogba'nın kafasından seken topa selçuk can havliyle dokunmuş, direk, korner bir pozisyon doğmuştu. önce drogba, sonra sarı ejder ultraslan tribününe amigoluk yaptı. kornerle gelen gol galatasaray'ın büyük takım ruhuydu.

    galibiyet golü için tribünle saldırdık, ama bütün delikler kapalıydı. sanki iki kişi fazla kalelerini savunuyorlardı. 1-1 e bayram ederek boğazdan ayrıldılar. şecu geldiğinden beri en büyük futbolunu oynadı, takıma uyum için belki de bir sezonun 3 de 2 sinin geçmesi gerekiyordu. sol tarafımızda da bir büyük futbolcu boy veriyordu. telles için elde var 1 di, çok daha büyük şampiyonlar ligi maçlarında galatasaray'ın askeri olarak savaşacaktı. dünya'nın oynayan en büyük liberosu bizim felipe melo'ydu. moralini bozmak için seferberlik ilan edilse bile o tribünden beslenen pitbull'du.

    ve biz de maçın bitiş düdüğüyle galatasaray'a hep birden sitemlerimizi gönderdik. ah ulan galatasaray! yine yaptın yapacağını, ne isa'ya, ne musa'ya yaranabildin. biz yatırdığımız ingiliz'in işini bitiremedik diye beraberliğe üzülürken, bizim dışımızdakiler hezimet olmadı diye dövünüyorlardı. sandılar ki, 2. sınıf başaltı takımlarının yaptığı gibi elindeki topu içeri bırakan terry'i bahane edip ağlayacağız. sandılar ki kendi sahamızda berabere kaldık, artık elendik, lige döndük diye kaderimize razı olacağız.

    oysa anlayamadıkları bir şey var, biz galatasaray'ız. bu pislik içindeki ülkemizin, çok daha beter pisliğe bulanmış futboluna çok fazla olduğumuzun bilincindeyiz. bizim için langırt liginin, gazoz maçlarının tek sebebi, avrupa'nın burnu büyük takımlarını ali sami yen cehennemine getirmek, şovun içinde olmak, bir iki veya daha fazla çocuğun galatasaraylı olabilmesini sağlamak için araç olmasıdır.

    şampiyon bile olsalar, bulgaristan tel örgüsünü görmesi bile yasak olanlarla aynı mahallede spor yapıyor olmanın derin üzüntüsüyle bir kez daha naralar atıyorum. galatasaray yeter ki oynayacağı maça taraftarı taşısın, yeter ki hiç bir maça umutsuz çıkmasın. yeter ki, 3-0 yenildiğimiz maçın rövanşında bile 4-0 yenebilme ihtimalimizi ortadan kaldırmasın. gerisi maçtır, 3 ihtimallidir.

    --- alıntı ---
  • 303
    (bkz: #825261)

    (bkz: adam haklı beyler)

    harbiden tek tek saymak hiç aklıma gelmemişti, kaç senedir böyle kabul etmiş, onaylamıştım. şimdi yukarıdaki entryi okudum da saydım 13 çıktı. 17 senede 5 şampiyonluk da fena değil hani, aradaki 13 seneyi görmek karamsar bakış açısı, 17 senede 5 şampiyonluk demek iyimser... bu da bakış açımızı veya bize dikte edilen bakış açısını yansıtıyor... ya o değil de;

    beyler harbiden kimin fikriydi bu 14 sene? harbiden 14 mü yetkili biri çıkıp açıklasın bu konuyu lütfen...

    *

    edit: son sezonun şampiyonluk maçında toplamda 14 sene beklenmiş oluyordu ama sezonu şampiyon olarak tamamlayınca ilerleyen yıllarda istatistiksel olarak 13 sene beklemiş olduk. çaktım köfteyi. deneyimli yazarımız, büyüğümüz captano'ya teşekkürler...
  • 315
    görüşleri dolar gibidir. bugün yükselir yarın düşer. bu yüzden mahalle takımı'nın görüşlerini genel değil günlük değerlendirmek lazım. bazen mükemmelin en üst seviyesinde yazılarını okuyorum. bazen ilk cümleden sonra başka bir entryi okurken kendimi buluyorum.
    olduğu gibi kabullenmek lazım. hayat felsefem herşeyin iyisinden birşeyler kapmak ve iyi şeyler üzerinde yoğunlaşmak olduğundan mahalle takımı'nın iyi yazılarından bir pay çıkarmaya çalışıyorum. bu bana artı değer katıyor. aaa bak bugün tükürdüğünü yalamış demek bana artı değer kazandırmıyor. boşa zamanımı harcar.
  • 542
    (bkz: #1075713)

    "bundan sonra tek bir girişim silinsin bir daha bu sütunlarda yazarsam, burada yazılanları okursam galatasaraylılığımın hayrını görmeyeyim. yanından uzağından geçersem orospu çocuğuyum."

    fatih terim hakkındaki entrysi silindi ve kendisi cezalandırıldı. bundan sonra cezası kalkar da sözlükte yazmaya devam ederse kendisinin yazdıklarını görmemi engelleyecek "donuz" misali bir buton talep edeceğim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın