resim
Karl-Heinz Feldkamp
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:91
Uyruk:Almanya
  • 214
    iyi hocadır, kötü hocadır, yaşlıdır, gençtir tartışmasına hiç girmiyorum. barış özbek'ten aldığı maximum verim bile ne kadar büyük hoca olduğunu gösterir kalli döneminde barış hakkında kötü konuşan bir tane galatasaraylı hatırlamıyorum-sözlükte barış hakkında ilk entryleri okuyabilirsiniz- hatta bir ara barış'ı bayern'in istediği haberleri çıkıyordu. kalli zaman gazetesindeki bir yazısında barış özbek'i çift yönlü orta saha yapmak için çok uğraştığından bahsetmişti.
  • 19
    galatasaray'ın 17.sampiyonlugunda katkısını görmezden gelemeyiz.lakabı değer kalli'nin çalıştırdığı galatasaray 2007-2008 sezonunda ilk 6 haftada oynanan lig maçlarında 5 galibiyet 1 beraberlik almış attığı 15 gole karşılık kalesinde 3 gol görmüş ve aldığı 16 puan karşılığında liderdi.ayrıca asy deki maçlar seyircisiz oynanmıştır.bu sene skibbe yönetimindeki galatasaray; yapılan flaş transferlere ve geçen sezon ki şampiyon kadronun korunmasına ragmen 6 lig maçında 3 galibiyet 2 beraberlik ve 1 yenilgi almış,attığı 14 gole karşılık kalesinde 6 gol görmüs ve aldıgı 11 puan karşılığı şu anda ligde maç fazlası ile 5. durumdadır.istatistik ler yalan söylermi bilemem ama inşallah gelen gideni aratmaz.
  • 375
    herkese vizyonsuz diyen bir kısım galatasaray taraftarının vizyonunu ortaya koymaktadır. hatta durun ya, bir kısım diye sınırlamayıp ben dahil hepimize sallayayım.

    sözde futboldan çok anlıyoruz ve futbolu takip ediyoruz. takıma forvet lazım 3 tane isimden başkasını tartışamıyoruz. takıma hoca öneriyoruz hala lucescu' dan bir adım öteye geçemiyoruz. yahu yok mu avrupa' da oynattığı futbolu beğendiğimiz bir genç hoca? bu elbette bizim işimzid eğil o ayrı. benm isteklerden, hayallerden bahsediyorum. neden vizyonlu ve yaratıcı hayaller kuramıyoruz? lucescu gelse bu kadroyu uçurur, feldkamp genç olsa bizi uçurur... tuchel ismi basında çıkana kadar adamı bilmiyorduk. neden basından önce bir galatasaray taraftarı ''beyler tuchel diye bir adam var, müthiş top oynatıyor takımına işte bize öyle bir adam lazım'' demedi. (diyen 1 ya da 2 arkadaşım varsa o ayrı, istisnadır onlar)

    altını çizerek söylüyorum bizim işimiz değil bu. ben hayalden bahsediyorum. neden daha yaratıcı ve vizyoner hayaller kuramıyoruz?
  • 98
    özhan canaydın'ın bozuk saat misali yaptığı en güzel işlerden biriydi feldkamp'ı tekrar takıma kazandırmak. aradan koskoca 9 sezon geçmiş, en son besiktas'tan sağlık sorunlarını öne sürerek ayrılan kalli'yi galatasaray'a gelmesi için ikna etmişti. bazılarımız 1993 yılında hissettiklerini tekrar yaşamaya başladı.

    hatırlanacağı üzere 1992-93 sezonunda feldkamp ile birlikte dört kupa kazanmıştık. o zamanlar da kulübümüzün mali yapısı pek iç açıcı değildi. aynı 2007-2008 sezonunun galatasarayı gibi. yeni bir kıvılcım ve yeni başarılar hedeflenmişti tekrar. seviniyorduk bir nevi. biraz daha kalli'ye dönmek gerekirse; 1992 yılında galatasaray için imzayı attığında bütün alman basınında çıkan haberlere şu cevabı veriyordu: '' artık almanya'da başaracak birşey kalmadı.''
    zaten bundesliga'da farklı takımlar ile kupa şampiyonluğu ve lig şampiyonluğu da yaşamıştı. almanya'nın en başarılı teknik direktörü seçildiği o yıllarda her şeyi bir kenara bırakıp bizim hocamız olmuştu. heyecanlıydık.

    feldkamp'ın çok özel bir niteliği vardır. buna dikkat eden kaç kişi oldu hiç bilmiyorum fakat çok önemlidir benim için. kalli hiçbir zaman başkanların arkasına sığınmaz ve takıma yüksek maliyetlerle kazandırılan hiçbir yıldız oyuncuya bel bağlamaz. bunun yanı sıra hücum oyununun karşısında defansa yatarak oyunu da köreltmez. anti futbol diyoruz biz bunu yapanlara. evet, defansa yatarak futbolu köreltmek futbol karşıtlığıdır. işte kalli de bunu hiç sevmez.
    kalli'nin diğer bir güzel özelliği ise adı duyulmamış gençler. her kesimden genç futbolcuyu izler, olmadı takibe aldırırdı. bu şekilde takıma kazandırdığı birçok gencin hem önünü açar, hem de onların katkılarını doyumsuz bir zevk ile izler.

    bunun yanında her daim zararını gördüğümüz bir türk spor medyası var ki dillere destan. bizim basınımız, daha kalli'nin 1992 yılında istanbul'a ayak bastığı ilk günlerde o'nun almanya'da iş bulamamasından dolayı galatasaray ile anlaştığını yazarak haber niyetine insanlara gerçeği yansıtmayan bilgiler veriyordu. bu hep böyle oldu ve maalesef böyle devam edecek. aynı spekülasyonlar o dönemlerde de yapılıyordu. takıma kazandırılan yeni transferlerden stumpf ileri derecede yeteneksiz, gütshow adı sanı duyulmamış ve falko götz de yaşlı olarak lanse edilecekti.

    türk spor basınının bu denli gevşek olduğunu çabuk anlayan kalli artık umursamadı ve basını dalgaya aldı. bu sefer de elin almanı bizle dalga geçiyor diye kendilerini yırttı spor basınımız. daha sonra galatasaray'ın başında geçirdiği günler bizlere meyve veren ağaç misali yansımaya başlamıştı. takım çok iyi hücuma çıkabiliyor ve topu gayet iyi kullanmayı becerebiliyordu. bunu yaparken de toplu halde oynamayı öğrenebilmiştik ne mutlu ki!

    ara sıra kendisine yöneltilen sorulara cevap vermeye çalışan kalli, bir gün şöyle bir soru ile karşı karşıya kaldı;
    - 4-4-2 mi 3-4-3 mü oynatmayı planlıyorsunuz?
    bu soruyu kendisine yönelten muhabire şu şekilde cevap verdi; '' futbolda taktik dizilişleri sayılardan ibaret sananlar futbolla ilgilenmesin. gidip süpürge satsınlar.''

    daha sonra geliştik, geliştik, geliştik... avrupai bir sisteme merhaba demiştik artık. hakan şükür için antrenman sahasına toplar astırarak kafa vuruşları çalıştırdı. bülent korkmazı, götz ve stumpf'un arasında harmanladı. daha sonra tugay'a orta sahanın tam ortasında görev verdi. okan'ı da onun yanına koydu. bu gidişat sezon sonunda türkiye kupasını, tsyd ve cumhurbaşkanlığı kupasını kazandırmıştı. bu şekilde spor medyamıza en güzel cevabı ilk sezonunda vermişti kalli.

    bu şekilde devam ettik. kalli'nin sistemi 4 kupalı sezon görmemizi sağladı, şampiyonlar ligine giden ilk takım olmamıza imkan tanıdı ve türk milli takımının iskeleti galatasaraylı (kalli'nin futbolcular) oyuncuların sayesinde oluştu. bunlara ek olarak ileride kazanılacak avrupa kupaları, avrupa'da başarılar ve sayesinde avrupa'ya açılan türk futbolcular da artılarımız oldu.

    bunların yanında unutulmaması gereken en büyük kişi ise derwall'dir. o'nun sayesinde, o'nu kıramayarak almanya'da kendisine yapılan bütün teklifleri reddetmiş ve galatasarayı tercih etmişti.
  • 329
    kendisi galatasaray'da gördüğüm en iyi antrenör ki ; sıralamam kalli, derwall, lucescu, iviç, fatih terim şeklinde olur.
    en unutamadığım şey ise;
    ben bu fenerbahçe'yi seyrettim ve çözdüm dedikten sonra , hakikaten fener'e 4 atmamız olmuştu.
    spor medyasına verdiği cevaplar ise şahaneydi, sorduklarına pişman ederdi adamları.
    kaiserslautern'i şampiyon yaptığı için (aklımda kaldığı kadarıyla) kendisinin şehirde heykeli vardır ,
    yani bize gelmeden önce almanya'da da önemli bir antrenördü.

    kendisinin danışmanlığında felix magath'ın gelmesi iyi olur. fakat burada problem; uzun kontratlı ve yüksek bedelli
    şımarık türk futbolcuları topluluğunun disipline karşı ellerinin kuvvetli olduğu gerçeğidir. tabii bu karışıklıkta şampiyonluk zor gelir.
    gene de getirilmeli ; çünkü federasyon nasılsa yukarıdan gelen emir doğrultusunda bu yıl fenerbahçe'yi şampiyon yapacaktır,
    en azından önümüzdeki yıllar kurtulur ve kurtuluşumuz olan genç futbolcu yetiştirmeye ve adam gibi futbola yönelmiş oluruz.
  • 211
    galatarasay tarihinin en buyuk 3 hocasindan biridir benim gozumde. kadronuzda disiplin zaafiyeti mi var? futbolcular tembel mi? cagirin kalli'yi gelsin. 4 hafta icerisinde pislikleri temizler, size kosan, isiran, 90 dakika basan bir takim birakir gider. hakan sukur'e hucum presi, suat kaya'ya top yapmayi, arda turan'a savunma yapmayi ogretmistir. bunlari da kafasina elma dusercesine bulmamistir. soylenenlerin aksine surekli kendini yenilemis ve birseylerin arayisi icerisinde olmustur. ne kadar buyuk bir teknik adam oldugunu ulkemizde verdigi basin toplantilarindaki ayarlarindan anlayabilirsiniz. kendisine uzun omurler diliyorum. 2000 de uefa kupasini kaldirdiysak suphesiz bunda kendisinin de payi vardir.
  • 352
    kendisine gidilmeli, bize iki alman oyuncu bir de teknik direktör öner denilmeli. biri sağbek olsun biri de ön libero. yaşlıdır maşlıdır ama türkiyedeki bütün teknik direktörleri cebinden çıkarır.

    galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en büyük teknik direktörüdür. 1993'te kadıköyde 10 kişi ile fener'i dörlediğimiz maçta (titrek ismail 90. dakikada topu boş kaleye vurabilse beş olacaktı) kapalı tribündeki fenerlilerin yarısı ağlamıştı.

    hakan şükürü, okan'ı, tugay'ı, uğur'u o kazandırmıştı takıma. keşke istanbul'da yaşasaydı da bize göz ucuyla işaret etseydi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın