• 4
    jürgen klöpp ingiltere'ye geldiğinde, dortmund'daki başarısının temelinde yatan bu sistemin oldukça dillendirildiğini görünce oldukça şaşırmıştı. bu ilginin nedeni ise, almanlar'ın ismini verdiği bu terimin, ingilizler'in 1980'lerde kullandıkları sistemin bir gelişmiş versiyonu olmasıydı. akla ilk gelen isim klöpp olsa da, selefi tuchel de bu yolda yürümekte. aynı zamanda bielsa, guardiola, pochettino gibi teknik adamlar da bu sistemi oldukça verimli kullanan teknik adamlar arasında.

    rakibe yapılan prese dayalı oyun demek kelime anlamı olarak. ilk kullanılan yer ise 1960'lı yıllarda sovyet rusyası ve hollanda'dır. birden fazla oyuncunun, topu saklayan oyuncuyu sıkıştırmasına dayanır. fakat bu taktikte teoride büyük bir açık vardı. o da, baskı altına alınan oyuncunun, uzun bir pas ile boştaki arkadaşına topu ulaştırmasıydı. pratikte uygulaması oldukça güç ve yetenek isteyen bu durumun, dortmund ve liverpool gibi takımların rakipleri tarafından bu maçlarda başarıyla uygulandığını söylemek pek mümkün değil. zira püf nokta, pozisyon bilgisi üst düzey oyuncular ile oynandığında, boştaki oyunculara da uzun paslarda 'interception', yani pas arası müdahalelerin de oldukça artmasıydı. 1970'li yıllarda iskandinav ve britanya liglerine de sıçrayan bu akım, günümüzde büyük takımların tercih ettikleri ve oldukça verimli bir taktiktir.

    klöpp, bu uygulamayı bir zaman kısıtlaması içinde yaparken, 'topu altı saniye içerisinde takıma kazandırmak' felsefesi ile açıklıyor.

    http://gss.gs/Iis.jpg

    temel amaç, top rakipte ve oyun esnasındayken, minimum süre zarfında topun tekrardan kazanılmasıdır. işin sırrı da topu kazanan oyuncuyu hazırlıksız yakalamaktır, çünkü topa hakim olan oyuncu, bu hakimiyet için bir enerji harcamıştır ve top kontrol ederken veya pas aktarırken yorgunluk seviyesi artmıştır. kenar oyuncularına, özellikle de beklere uygulanınca verim oranının arttığı gözlenmiştir. sırf bu yüzden louis van gaal, takımı topla hücuma çıkarken sağ ve sol bekleri tarafından oyun kurulmasına veya oradan top çıkartılmasına müsade etmez. hollandalı çalıştırıcı, ön liberolarından veya stoperlerinden bu konuda oldukça özverili olmalarını ister. sırf bu yüzden manchester utd, hollanda milli takımı'nda parlayan daley blind'i 14.5 milyon pound karşılığı ajax'tan transfer etmiştir.

    http://gss.gs/hue.png

    birden çok varyasyonu var. jupp heynckes'in uyguladığı tür, topu ayağında tutan oyuncuya karşı bir oyuncunun yaptığı presle karşılık vermekten ibaretken, pas istasyonu olabilecek diğer oyuncuların da diğer boştaki oyuncular tarafından markaj altına alınmasıdır. jürgen klöpp, dortmund'daki dönemlerinde bender, ilkay ve kehl gibi orta saha oyuncularının kuşatma altına almalarını istemişti. bir benzeri pep guardiola tarafından kullanılan 'triangle gegenpressing' adını verdiği varyasyon. burada ise topu kullanan oyuncunun karşısında bir üçgen kurularak alan savunması yapılması.

    http://www.soccerwire.com/...2013/11/pressure.gif

    hepsinde temel amaç hem topu muhafaza eden oyuncunun, hem de diğer rakip oyuncuların topla kat edecekleri mesafeyi kısaltmak ve nihayetinde o topu takımına kazandırmak. yine hepsinin temelinde yatan şey de hızlı olabilmek ve doğru müdahaleyi doğru zamanda gerçekleştirebilmek. bu sistem başarıyla gerçekleştirildiğinde oldukça tehlikeli ve hızlı bir kontratak şansı yakalama şansına da müsaittir, ki bir anlamda amaç da odur. top kazanıldığında savunma henüz yerleşmemişken, süratli bir şekilde rakip onsekize girip fişi çekmek en mühim noktalardan da birisidir. bu yüzden 'kontratağın kontrası' da denilebilir.

    tabi bunu doksan dakikanın her anında uygulayabilmek de olanaksız. zira bu presi durdurup, takım savunmasına yerleşilmesinin de gerçekleştirilmesi gerekiyor. aynı zamanda oldukça efor sarfedilen bir şey olduğu için de kondisyonu ekonomik kullanmak her zaman önemli.

    bu pres stili her ne kadar son yıllarda oldukça revaçta olsa da, şampiyonlar liginde son 10 yılda atılan kontratak gollerinin oranı yarı yarıya yakın bir şekilde düştü.

    https://www.youtube.com/watch?v=5QRWryN3okY
  • 21
    hoca' nın dünya futboluna en net örneklerini 2000 uefa kupası ile sunduğu futbol. kaptırılan yerde harika bir ön alan baskısı. enerjik ve çok çabuk hızlanan dinamo orta sahalar, teknik ve güçlü bekler, hava gücü yüksek target man, harika bir futbol profesörü, geriden oyun kuran stoper, müthiş güven veren kaleci, fedakar ve atletik bir cengaver kaptan, yedekten girince rakibi darmadağın edebilen rotasyonlar, birden fazla mevkide oynayabilen jokerler. ama en önemlisi topun olduğu yerde baskı ve pozisyon. işte galatasaray' ın genleri...
  • 3
    patenti (1996-2000 yıllarında oynanan ve özellikle son uefa kupasının alındığı yıl) galatasaray'a aittir.

    terim döneminde yapınca kaos futbolu, jurgen klopp yapınca gegenpressing olarak anılmıştır.

    emre, okan, suat'lı kadro ingiliz, alman, ispanyol ne varsa top kaybı anında topu çalıyordu. “sürü halinde ne kadar da iyi avlandıkları” tanımı anılan tarihlerde galatasaray tarafından geliştirilmiş adı bile konmadan kaos lafı ile itibarsızlaştırılmıştır.

    batı iyileri görür, toplar bunlardan en iyiyi yapar. bizim en zayıf noktamız iyiyi çok nadir buluruz, iyiyi bulsak kalıcı olmaz, başarı yönetilemez, başarı sebepleri dahi anlatılıp yazılamaz.

    gegenpressing'i kaptırdık. ülke alt yapılarında bu oyun şekline uygun modeller çalışmalar yapılsaydı 1 tane dünya kupamız olurdu.

    ayrıca seyri de güzeldir ve takım sanılanın aksine daha az yorulur.
  • 1
    bir pres çeşididir. çok zekice değil mi? daha açacak olursak, kelime anlamı olarak baktığımızda bizimkiler karşı pres diye çevirmiş, ki ingilizce kaynaklar da bundan counter-pressing diye bahsetmiş, ama buna ani baskı, anında tepki presi gibi şeyler de diyebiliriz. bu pres çeşidinde ayı gibi tam saha pres yaparak yorulmak yerine topu kaybettiğiniz anda (genelde) birden fazla kişiyle anında topu kapmaya yönelik pres yapıyormuşsunuz. esasında tiki taka'ya panzehir olarak geliştirilen bu taktikten jurgen klopp şu şekilde bahsediyor: "topu geri kazanmak için en uygun zaman takımınızın topu kaybettiği andır. çünkü rakip hala oyunu kurmak için nasıl pas yapacağını düşünüyordur." aynı şekilde klopp çeşitliliği ve hücum oyununu sevdiği için bütün maç boyunca bu taktiği kullanmıyor. fakat rakibinizde gerek mental olarak, gerekse ayağının düzgünlüğü açısından çok iyi pasörler varsa, örn. xabi alonso, bu taktik bu oyuncular üzerinde sıklıkla kullanılabilir. tabi bu tip bir taktiği özellikle güçlü rakiplerle oynarken uzun süre kullanmanız, malumunuzdur inanılmaz bir fizik gücü ve dayanıklılık gerektiriyor. bu konuda dortmund'un antrenman tekniklerinin ne kadar üst düzey olduğunu hepiniz biliyorsunuzdur. bilmiyorsanız bile google'a borussia dortmund training yazarsanız tatmin olursunuz diye düşünüyorum. özet olarak taktiğin temeli top kaybedildiği anda bir veya daha fazla oyuncu topu ayağında tutan rakip oyuncuya baskı yaparken, diğer oyuncular da pas alternatiflerini kapatmak zorunda.

    izlediğim maçlardan birinde izlediğim anda dikkatimi çekmiştir bu taktik. yani bir şeyler olduğunu seziyorsunuz ama teknik detaylarını ve böyle bir ismi olduğunu bilmiyorsunuz tabi. ben bunun farkına yanlış hatırlamıyorsam 2013-2014 sezonu şampiyonlar liginde dortmund, arsenal'e karşı oynadığında fark ettim. bu taktiği çok iyi kullanmışlardı. özellikle takımın asist ayağı olan mesut'u çok iyi kilitlemişlerdi.

    ve öğrendiğim kadarıyla jupp heynckes'in bayern'i de bu taktiği kullanmış. bayern'in o sezon nasıl hayvani maçlar çıkardığını eminim herkes hatırlıyordur. ironiktir tiki taka'ya anti taktik olarak geliştirilen bu taktiği kullanan bayern'e tiki taka'yı kullandırtan pep geldi sonradan.

    benim teknik değerlendirme olarak yaşım yetmediği için bilemeyeceğim tabi ama bu olay sanırım bizim 99-00 sezonunda fatih terim tarafından da kullanılmış. fakat her şeyiyle en iyi şekle getirenler yine almanlar olmuş bunu. işin ilginç yanı bu taktiğin bu hali alması tek bir kişi tarafından sağlanmamış. yani işin içinde jürgen klopp var, heynckes reis var, alman futbol federasyonu var. yemin ediyorum almanlık başka bir şey. bu devirde alman olmak vardı. her şeyiyle sehr schön.

    https://gss.gs/mri.jpg

    **
    **

    edit: en sonda bok gibi bir şaka yapmıştım onu sildim.
  • 10
    (bkz: #2255017)

    http://gss.gs/EJB.jpg

    görsel 24 eylül 2017 bursaspor galatasaray maçından. top uzaklaştırmalar. galatasaray maç boyunca sadece 14 kez top uzaklaştırmış. genel olarak ceza sahasından. bunların tamamına yakını korner pozisyonları ve 2-1'den sonra yüklenen bursaspor'un doldur boşaltlarını savurmak üzere yapılmış.

    bursa ise maç boyunca sahanın çeşitli bölgelerinden tam 42 kez top uzaklaştırmış. yani gelişigüzel vurmuş topa. bu gegenpressing olayını doğru yapınca sonuç bu oluyor işte. #2254984 no'lu entry'de de belirttiğim gibi rakibi hataya zorlamış oluyorsunuz. eğer rakibiniz tek topla, çok hızlı bir şekilde topu süratli kenar oyuncularına ulaştıramıyorsa kontratak yemezsiniz. önemli olan doğru oyuncuya yapmak bu presi. mesela bir fenerbahçe derbisi düşünün, bu presi alex'e yaparsanız kalenizde pozisyon olur, ama mehmet topuz'a yaparsanız topu bir şekilde tekrar alırsınız. örnek biraz eski oldu ama net olsun istedim.
  • 34
    yüksek tempolu oyuna uygun futbolcularla oynanabilecek sistem.
    forvette hakan şükür veyajohan elmander, orta sahada okan, emre, suat veya melo, xelçuk, engin, defansta popescu veya ujfalusi varsa oynayabilirsiniz. nitekim fatih hoca en doğru şekilde oynattı bu sistemi.
    ancak elinizde falcao, diagne, arda, feghouli gibi adamlar varsa bu sistemi kullanmayı aklınızdan bile geçirmemeniz çok doğaldır.
  • 48
    bu oyunu oynayacaksak kadromuzun 22 kişiden oluşması gerek. doğru uygulandığında bile (kısa takım boyu, doğru ön alan baskısı, geri koşmama) takımın cılkını çıkarır. aslarına yakın seviyede yedek kadron yoksa, rotasyon yapamıyorsan, uzun süreli yorgunluk takımı bitirir. bence takım derinliği hala bu sistemi her maç oynatmak için yeterli değil.
  • 27
    şu an dünyanın en iyi oynayan takımlarının ustaca yaptıkları ve bu sayede rakip savunmaları "patlattıkları" oyun sistemi.
    burada patlatma tabirini özellikle kullanıyorum, çünkü gerçekten bir hata sonucu patlama, infilak etme durumu söz konusu.
    rakibi üçüncü bölgede kaleciden itibaren baskı altına alıp, hataya zorlamak bu sistemin ilk şartı.

    bu videoda tiki-taka'nın en iyi uygulayıcısı barselona''ya karşı yapılan ve barça'nın oyun düzenini imha eden gegenpress örneğini görüyoruz:
    https://youtu.be/h7Oq3GcTMT0

    gegenpress için gerekli olan en temel özellikler üst düzey fiziksel dayanıklılık, yüksek tempo, takımın üçüncü bölgede kaleciden itibaren baskı uygulaması, savunma hattının önde kurulması ve takım boyunun 40 metreyi çok fazla geçmemesidir.
    tabii tüm bunları yaparken oyuncular sahaya doğru yerleşmeli, kademe zamanlaması doğru yapılmalı ve top kazanıldığında çok hızlı bir kontraya çıkıp rakip defansı cezalandırabilmelisiniz.
    bu oyun modeli riskli gibi görünse de, doğru uygulayabildiğiniz zaman rakibinizi çok zor durumlarda bırakmak, gol vuruşlarını iyi yaparsanız yüksek skorlar almak da mümkündür.

    burada da liverpool'un uyguladığı gegenpress örneğini var:
    https://youtu.be/jErgO64g31Y

    şu an dünyadaki en iyi uygulayıcıları bayern münih ve liverpool olmakla birlikte, avrupa'daki pek çok takım gücü nispetince bu sistemi uygulamaya çalışmaktadır.

    barselona tiki-taka ile zirvedeyken, gegenpress bu sistemin panzehiri olmuş ve mevcut en iyi oyun planı haline gelmiştir. seyir zevki çok yüksek olan bu oyun modelini şu an türkiye'de deneyen takım yoktur.
  • 25
    fatih terim'in ikinci döneminde başarısız olmasına katkıda bulunmuş unsurlardan bir tanesidir.

    şimdi şöyle ki ikinci terim döneminin başlamasıyla kulüpte görevi son bulan lucescu, giderken görevi devrettiği terim'e basın aracılığıyla "bence fatih terim bu şampiyon takımı bozmamalı. bir iki takviyeyle seneye avrupa'da çok iyi işler başarabilirler." diyerek aslında mantıklı bir tavsiyede bulunuyordu.

    burada belli ki terim lucescu'nun mirasından faydalanmak yerine kendi yaratıcılığı ile başarılı olmak istedi. olabilir, en doğal hakkıdır. önce lucescu'nun şampiyon kadrosunu neredeyse tamamen dağıttı. ardından, italya'da öğrendiklerini göstermek istercesine bazı taktiksel planlamalara gitti ve buna yönelik bir kadro kurma hazırlığına girişti. bu nedenle doğru iskeleti bulma konusunda uzunca bir süre bocaladı. fakat daha sonra bunun olmayacağını anlayıp belki medyanın da sürekli gazıyla, eski başarıyı getiren taktiği yeniden uygulamak istedi, ya da istiyormuş gibi davranmak zorunda kaldı: "pres"... bütün spor yazarları öyle bir havadaydı ki, başarılı olmanın tek yolu pres yapmaktı (bizim spor yazarlarının hiçbirinin futboldan anlamadığı, taktik gelişimleri hiç takip etmedikleri, ezberden bildiklerini salladıkları buradan da anlaşılabilir).

    oysa ne bu doğruydu, ne de pres futbolunu yapacak tipte (eskiden emre-okan-suat) oyuncular artık takımda mevcuttu. zaten pres diye bir taktik de dünyada başka bir üst seviye takım tarafından uygulanmıyordu. ki lucescu ilk göreve geldiğinde pres futbolunun sadece sürpriz çıkış yakalayan bir takımın işine yarayacağını, ama rakipleri tarafından ciddiye alınan bir galatasaray için uygulanmasının zararlı olacağını, çünkü diğer takımların kısa paslarla bunu kolayca geçebileceğini belirtmişti. ama kendisinden bahsediliş şekliyle "adamcağız" hemen terim'e sataşmakla suçlanmış, ikinci terim döneminin sonunda terim'e hakaret eden kişilerce terim'e edilen hakaretlerin benzerlerine maruz kalmıştı.

    şimdi dördüncü terim dönemine baktığımızda terim'in elinde yine pres yapacak tipte oyuncular yok. zaten kafasında bunu oynatmak olduğunu da sanmıyorum. kısacası galatasaray için geçmişte kalmış güzel bir ezgi. ama bugünkü takımın dinamiklerine uygun bir anlayış değil.

    gerçi bugünlerde fatih terim'in kafasının çok karışık olduğunu düşünüyorum. kadrosunu 11 tane yabancı ile oynayacak şekilde hazırlamış galatasaray'da elinde emre akbaba dışında ilk on bire koyabileceği bir futbolcu yokken, 8 yabancı sınırlamasında nerelere türk futbolcu alacağını ya da alırsa kaliteyi nasıl yakalayacağını haklı olarak kestiremediğinden tff'nin aldığı karara dün canı en çok sıkılan kişi terim olmuştur.

    bu yaz onu ciddi ve kritik kararlar bekliyor olacak. önce taktik ve dizilim, maç içinde skora göre manevra imkanlarının tespiti, kararı ve buna göre yabancı sınırlaması da göze alınarak yapılacak doğru kadro planlaması. işin zor hocam, ama sen altından kalkarsın. şimdiden kolay gelsin.
  • 24
    ucuz bir takımla oynanmayacak oyundur. herkes pozisyon oyununun maliyetinden bahsediyor ama bu oyun içinde aynısı geçerli. mesela bizde para yok. bu yüzden scouting lazım. ama 1 dk scouting'de yetmez çünkü ffp var. hadi bunları geçip takımı kurduk. şimdi de sağlam bir kondisyoner lazım ama evet bizde o da yok. hadi onu da hallettik bu oyun için temposu yüksek ve nasıl pres yapılır bilen adamlar lazım ve bizde o da yok...
  • 35
    az önce 30 eylül 2020 bayern münih borussia dortmund maçını izledim.

    dakika 80 olmuş, bayern takımı hâlâ köpek gibi baskı yapıyor.
    nitekim bu baskı esnasında thomas delaney bir anlık boş bulunup topu kaybetti ve joshua kimmich topu çalarak golü attı.
    https://streamable.com/tgfh98

    tüm bunlar birkaç saniye içerisinde yaşandı anasını satayım, birkaç saniye ya, bir kaç saniye.
    yani azıcık bile olsa dikkatsizliğin affı yok.

    ahh ah, kim icat ettiyse bu rakibe baskı işini, onun allah bin türlü cezasını vermesin, benim futboldan aldığım zevkin içine ediyor bu önde baskı, gegenpres hede höde şeysi.

    bu meret yüzünden artık maçlarda şöyle güzel çalımları nadiren izler olduk.
    https://youtu.be/7rt55ohpfA0

    niye?
    çünkü topu ayağında tutan adama rakip takımdan en az 2-3 kişi beyin görmüş zombi gibi saldırıyor amk!
    teke tek gelen yok; delikanlılık, mertlik falan bitmiş artık.

    yav bir durun arkadaş, bir durun amk yerinde de az bir düşünsün adam, az bir top sürsün, az bir çalım atsın da göz zevkimiz yerine gelsin.

    bu kontrolsüz enerji ve agresif pres yüzünden artık bir gheorghe hagi gibi, ne bileyim bir roberto baggio gibi futbolu aklıyla oynayan oyuncu yetişmiyor maalesef.

    galatasaray futbol takımının ligde şampiyon olmasına rağmen avrupa kupalarında, görece düşük bütçeli takımlarla oynadığı maçlarda dahi başarısız olmasının sebebi de bu baskı karşısında çözüm üretememesi, selçuk inan çaresizliği içerisinde sürekli yana ve geriye oynamak zorunda kalıp, hücum aksiyonu yaratamamasından kaynaklanıyor işte.

    düşünmeye vakit yok, hızlıca topu ayağından çıkarmak zorunda kalıp kısır bir döngü içinde kayboluyorsunuz hep.

    meşin yuvarlak dediğin şey ateşten bir kor artık; tutmaya çalışsan ayağını yakıyor, rakibe bıraksan gönül razı gelmiyor.

    senin gözün kör olsun modern futbol, ben 90'lara geri dönüyorum artık, ne halin varsa gör.
  • 31
    şu oyun tarzını benimseyen bir liverpool'a karşı, nasıl oynanmaması gerektiğinin uygulamalı olarak gösterildiği bir maç oynandı dün. (bkz: 28 eylül 2020 liverpool arsenal maçı)

    arsenal, altı pasta bile pas yaptı. bir değil, iki değil, üç beş değil, belki 50 defa yaptılar bu çıkış denemesini. 47-48'ini de kaybetmişlerdir.

    oynamak zor ama karşı koymak daha zor.
  • 32
    kontr-pres, kontra-pres ya da şok pres. aslında "pres" kelimesi yerine de baskı demek daha iyi bir çeviri için gerekli olabilir. ancak kendisini tanımlarken düşülen daha büyük bir hata var ki o da sürekli baskı yapılan oyun sistemiyle karıştırılması. gegenpressing denilen şey sürekli baskı kurma hali değildir. topu rakibin oynamasına izin verirsiniz ve doğru anlarda baskı yaparak onları hataya zorlarsınız. böylelikle de 90 dakika boyunca üst düzey efor sarfetmek yerine oyunun sadece belli bölümlerinde bu mücadeleyi verirsiniz.
  • 42
    uzun zamandır olması gerektiği gibi uygulayamıyoruz bunu. problem de burdan vuku buluyor. bu sistemi tüm takım halinde uygulamak şart. ama biz bölük börçük, parça parça uyguluyoruz. 3 oyuncu bir topa atlıyor, eğer top oradan çıkarsa savunma oyuncuları önde yakalandıkları 2. bölgenin başlarında hızlarına güvenmediklerinden presi doğru yapamadığı için yapmaya çalıştıklarında boşluklardan gol yiyoruz. geri çekilmeye çalıştıklarında da ilk başta savunma çizgimiz bir çok takıma göre daha önde olduğu için geriye çekilirken savunma bloğunu sağlam tutamıyoruz ve halfspace denilen alanlarda boşluk bırakıp yine gol yiyoruz. aslında patır patır gol yememizin sebebi bu sistem. sene başında herkes dinçken, belki de icardi'nin varlığı nedeniyle 2 stoper icardi'den ayrılamıyorken rakipler bu kadar yaldır yaldır üzerimize gelemiyorken güzeldi bu ama yaklaşık 3 aydır bir çeşit rulet oynuyoruz. aslında okan hoca'nın 4lüye dönmesi de bu ruleti her maç oynamak istememesinden kaynaklanıyordu. sağlam bir savunma oturtup maçları bir şekilde 1-0'da da olsa tutmak ve oturmuş bir savunma düzeni istiyordu ama beceremedi. bu pres işini takım halinde uygulayamadıktan sonra başımıza net bir dert açıyor. bizim yapmamız gereken mertens yerine iş yapacak bir 10 numara olmalıydı. hiç koşmayan, savunma katkısı sınırlı, ikili mücadeleye girmeyen 38 yaşından gün alan bir mertens bugün 30 maçı geçmiş durumda. bu her maç 10 kişi oynamak demek. torreira'nın, sara'nın, osimhen'in daha çok yıpranması demek. mertens ilk presi başlattığında yalandan bir 30 metre koşu sonrasında eli belinde kendisinin yanından geçip bizim kaleye ilerleyen savunma oyuncusunu izliyor. ne pres işe yarıyor ne de savunmada +1 ile durabiliyoruz.

    velhasıl beli dönmeyen ve yavaş bu kadar oyuncu varken bu pres tandaslı oyun bize zarar vermeye başladı. ligde belki sorun olmaz ama avrupada bu kadar hızlı geçiş yememizin en büyük sebebi son zamanlarda hiç beceremediğimiz bu gegenpressing işi. hem pres yapmayı beceremeyen hem de topa basarak set oynayamayan, topu öldüremeyen büyük takım olmaz. ligde belki bir şekilde gidersin ama avrupada elin çoluk çocuğu seni madara eder. ediyor.

    kadronun atletizme dayalı olması güzel ama bu atletizmi koruyamayan ve ayak uyduramayan adamlarla oynamaya çalışmamız intihar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın