44
bir arkadasin yukarida yazdigi gibi cok cabuk demoralize olabiliyor olmasi ve maci birakmasi.
baska bir yerde de bahsetmistim. simdi hayal edelim, kadikoy'de fenerbahce ile oynuyoruz. mac dengeli bir sekilde gitmis, hadi diyelim iki takim da cok kotu oynamis.
bu arada bir sekilde 70-80 arasi bir gol bulmusuz ve 1-0 ondeyiz.
macin son dakikalari icin nasil bir ortam hayal edersiniz? seyircinin iyice baskiyi arttirmasini, rakip futbolcularin son bir gayret yuklenmesini, hakemin ve bizim oyuncularin artik cok mantikli hareket edemeyecegi bir ortami gorduk degil mi?
bir de ayni olayi ters sekilde dusunelim. telekom'dayiz ve fener son dakikalara bala gote buldugu golle 1-0 onde girsin. simdi nasil bir mac sonu hayal edersiniz? hayal etmeyi de birak, ara ara yasadigimiz bir durum ne yazik ki, elimizde tecrube de var. kendi oyuncusunu isliklayanlar, mac bitti, kaybettik havasinda son anlari endise ile seyredenler. kendi oyuncusundan cok rakibi cesaretlendiren bir ortam yine.
ozellikle derbi maclarda ortaya cikan bu fark, sanirim galatasaray taraftarinin en buyuk eksigi. takim iyi oynarken ya da skor iyiyken, gercekten taraftarimiz da muthis itici guc oluyor. ama zor durumdayken ya da kotu oynarken, itici guc olmaktan cok kendi ayagimiza sikiyoruz. biraz besiktas taraftarinda da goruyorum ayni sorunu ama bizde daha buyuk problem gibi duruyor.
46
fazla sorgulayan, düşünen, eleştiren bir taraftar olmasının bir getirisi olarak iç ve dış kışkırtmalara, provokasyonlara kolaylıkla gelebilmesi. mükemmeliyetçi bir taraftar grubu olmasından dolayı en hatasız oyuncusunun dahi üzerinde gözü olur, hemen dile getirelim de o açığını kapatsın, kendine çeki düzen versin, neredeyse hatasız oynasın diye. bu da abuk subuk dedikoduların ve yönetim ya da futbolcular hakkındaki kaynağı belirsiz iddiaların taraftar arasında kolaylıkla yayılmasına ve taraftarın, sopayı söz konusu kişi hakkında daha bir yağlamasına sebep oluyor. zaten taraftar sürekli sorgulama modunda, bir de "falanca topçu şöyle demiş, falanca yönetici böyle düşünüyormuş" gibi mesnetsiz iddialar ortaya çıkıp yayılınca uğultular yükseliyor yani kaynağı var mı yok mu bakılmadan. çok yaşadık, yaşıyoruz sezonlar boyu.
türkiye'nin bilimselliğe ve felsefeye en yatkın taraftarı.
4
skor taraftarı olması.
jet düzeltme: yeni nesil için konuşuyorum.
71
bazı maçlardaki tribün katkısızlığı. maça sadece eğlencesine gelmeleri.
oradan gelecek extra para çok önemli değil sayın yönetim. bazı tribünlerin bilet fiyatlarını düşürün. tribüne foto çekmeye gelen kesim stadın belli tribünlerinde sınırlı kalsın. onlar zaten 10 bin de bir verir bilete. az arttır oraları gerekirse.
sen tribünlerin % 70 inin biletlerini ucuzlatıp, çene reis tarzı adamlarla doldur ki tribün performansı papatya falı gibi olmasın.
50
gssözlük yazarıysa marjinal olmak adına messi’yi bile eleştirebilir.
53
yukarıda belirtilen bir entryde, taraftarın sorgulamaya ve bilimselliğe en yatkın taraftar olduğunu söylenmiş. buna katılıyorum, ancak bazı itirazlarım var.
mesela rakiplerin hocaları, kadroları sürekli yeriliyor. ersun yanal'dan gidelim. sürekli bir yerme, küçümseme, ciddiye almama durumu mevcut. arkadaşlar, ersun yanal dünyanın en büyük teknik direktörü değil. böyle olmadığı gibi de, ülke içerisinde başarılı olmuş, bir sistemi ve analize dayalı bilgileri kullanması bilen, aktif ve sistematik bir hoca. fenerbahçe ile 2014'te kazandığı şampiyonluk şansa falan değil. nisanda şampiyon olunması durumu tek başına galatasaray'ın kötü olmasına bağlanmamalı. hadi bunu geçtim, bu adam daha önce gençlerbirliği'nde uefa kupası macerasında blackburn, sporting ve parma'yı elemiş, hem de baskın bir oyun ve net skorlarla yapmış biri. dördüncü turda valencia'ya, bir golle uzatmalarda mestella'da elendi. hani o sezon kupayı kazanan mista'lı, vicente'li, aimar'lı, canizares'li ricardo oliveira'lı valencia'ya. kaldı ki istanbul'daki maçı da 1-0 kazanmışlardı. yine a milli takım tecrübesi olan biri.
benzer şeyler şenol güneş için de geçerli. trabzonspor senelerdir 5.likten 6.lıktan ötesini göremeyen bir takım. son şampiyonluk serüvenini bu hoca ile yaşadılar. 2011-2015 arası üç kez şampiyon olan galatasaray iskeleti direkt şenol güneş tedrisatından geçen oyunculardan oluşuyor. yine beşiktaş seneler sonra gelen iki sene üst üste şampiyonluğu ve geçen seneki gruplardan namağlup çıkma başarısını da güneş ile yaşadı. bu sezon basit bir gruptan çıkamamaları evet başarısızlık, ancak beşiktaş zaten aşağı yukarı bu ayarda bir takımdı. biz bu formayla çeyrek final oynadık türküleri tutturan bir takımdı.
abdullah avcı ve başakşehir de öyle. dışardan suni bir destek aldıkları açık, ancak bütün başarılar buna bağlanmamalı. zamanında hükümet destekli tek takım başakşehir miydi? adamlar bariz şekilde bir sistem takımı. senelerdir üzerine koya koya geliyor. ancak olay yine bir şekilde "abdullah avcı hoca değil"e geliyor.
ben demiyorum ki şimdinin tam tersini yapalım, dünyanın en iyisi gibi davranalım. ama fazlasıyla küçümsemek de ne bileyim, çok yanlış. tamam fatih terim, bu iki antrenörün yanında çok daha fazla başarılı ve dominant bir karakter, ancak bunun konusu burası değil. kaldı ki bu sezon oldukça kötü maçlar ve oyunlar da gördük. mesela siz bu sezon şampiyon olunacağına ne derece inanıyorsunuz?
olayları biraz daha rasyonel ve neden sonuç ilişkisi içerisinde değerlendirmemiz gerekiyor. bunu söylemek yanlış değil, böyle davranmak yanlış. küçümseyerek veya yadırgayarak bir yere varamayız.