• 401
    belki bu yazdığım satırlar size çok saçma gelecek ancak artık bazı duygular bana çok ezik hissettiriyor ve ben çevremin ve kendimin bana yaptığı eziğim ben baskısı altında yaşamak istemiyorum.

    sürekli şöyle şeyler duyuyorum:

    "yaşın geldi de geçiyor", "sen bu yaşa kadar nasıl hep yalnız kalmış olabilirsin?", "bul artık birini"

    beynimin içinde ise sürekli şöyle şeyler yankılanıyor:
    "ben bir eziğim ve tipsizim",
    "asosyalim, insanlarla iletişim kurma becerisi primatlar düzeyinde bile olmayan bir eziğim."
    "80 yaşına kadar da yaşasam hep yalnız kalacağım".

    nokta abartmıyorum bu düşüncelerin ezikliği altında geçiyor hayatımın her saniyesi.

    yalnız kalacak bir eziğim düşüncesini susturamıyorum.

    ve artık dayanamıyorum. ömrüm boyu yalnız ve ezik muamelesi görmek istemiyorum.

    kafamda sürekli yalnız olacaksın sen psikolojisini susturmak istiyorum.
  • 402
    sözlük dün öğrendiklerimden sonra üzüntüden başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

    hoşlandığım kız için tam 6 hafta çok emekler verdim.

    çok sosyal ortamı yoktu kendi arkadaşlarımla tanıştırdım. evimde arkadaşlarımla topladığım zamanlarda onu ayrı tutmadım çağırdım.

    en zor anında destek oldum. gecenin bir yarısı eve geç kalacak diye arabayla gidiş geliş 60-70 dakikalık yol yaptım.

    evine bıraktığım yetmezmiş gibi bir yarım saat panik atağı geçsin diye başında bekleyip destek oldum.

    bana gece alkol etkisiyle panik atak geçiriyorken, benim için çok emek harcıyorsun hakkını ödeyemem dedi.

    sırf gece onun panik ayağıyla ilgilendim diye uyku uyuyamadım ve erasmus sınavını kaçırdım.

    ertesi gün sınavı kaçırdığım için benimle dalga geçti.

    dün ben yine de acaba kıza nasıl açılabilirim diye düşünüp üzülürken yakın arkadaşım yanına geldi. kanka üzülme bilmediğin şeyler var dedi.
    o arkadaşımı arayıp neden o çocuk sürekli bana destek olmaya çalışıyor, benden mi hoşlanıyor, ben onu istemiyorum demiş.

    şu son iki olay baya ağırıma gitti sözlük. en azından arkadaşıma değil de yüzüme karşı söyleyebilirdi.

    gerçekten ağlamak istiyorum sözlük.
    ankara'nın göbeğinde 5 yıldır yalnız yaşıyorum, kafayı yiyeceğim.

    koca bir evde duvarlar ve ben varım, hani zaten hep yalnızım da şu an en üzgün anımda bile yanımda olan kimse yok.

    artık yalnızlıktan intihar etmeyi düşünüyorum.
  • 404
    ya abi "burada ota boka klavyesini yağlayıp sallayan" diyorsunuz da, neden nasıl böyle olduğumuzu hiç biliyor musunuz?

    neler yaşadık da bütün öfkesini nefretini bir internet sitesinde yaşayıp onun dışında başımıza ne gelse ot gibi gün geçirir olduk?

    bütün olumsuz hislerin pençesine oturup da kaldık, sıradan bir insanı mutlu edecek heyecanlandıracak şeyler bile bizi neden korkutup gerer hale geldi?

    sevdiğimiz ne varsa aramızı açan bu bezginliği kimler nasıl üzerimize yapıştırdı?
  • 408
    ben zaten üzülüyorum, ben üzülüyorum diye o da üzülüyor. tek bir çözümü var ama bunun için her gün her dakika istemediği bişeyi yapması gerekiyor.

    birbirimizi görmek en son isteyeceğimiz şey ama ne kadar kaçmaya çalışsak da aynı iş yerinde bazen mümkün olmuyor...

    aşırı derece boktan bir durum.

    ben üzgünüm diye üzülen hatta üzdüğüm sevdiklerimden bahsetmiyorum bile...
  • 409
    2 sene önce göçtük türkiye'den. beyin göçü falan diyemem zira basbayağı bıraktık gittik ve hatta pek bir numaramız da yoktu zaten insanlara fayda adına. giderken ekonomi kötü falan diyorduk, son birkaç gündür bambaşka şeyler konuşuyoruz. herkes ev bark almaktan bahsediyor memleketten, o kadar içimden gelmiyor ki. ben bu ülkeden başımı sokacak bir evim olmadan, evlenip de insanlardan aldığım üç beş kuruşla ayrıldım. geri dönüp üç beş kuruş kazandırmayı o kadar istemiyorum ki.

    ama geçenlerde karşıma şu satırlar çıktı. galip erdem, peyami safa'ya yazmış. o kadar dokundu ki bana. ağlamamak için kendimi çok zor tutuyorum.

    https://gss.gs/uDM.png
  • 411
    çok üzgünüm sözlük. sözlüğün bugün kendi içinde yaptığı paylaşımlar içinde yoğun bakımdaki annesini bekleyen (ve inşallah da iyileşecek olan) bir renktaş, 4 yaşındaki evladı kanser illetiyle savaşırken (ve kazanacak olan) onu bekleyen bir başka renktaş kalbimi çok derinden yaraladı. bilmiyorum sizlere de oluyor mu ama sosyal medyada da sürekli karşıma sma ile ya da başka hastalıklarla mücadele eden çocuklar çıkıyor. baba olduğumdan beri dayanma eşiğim sıfıra yakın gerçekten. eşim "sen nasıl birisin ya hiç ağladığını görmedim" dedi yakın zamanda. bilmiyor ki böyle haberlerle ben sürekli içime içime ağlıyorum. hiç tanımadığım insanların dertlerini kendi derdimmiş gibi hissediyorum, ardından da içimdeki öküzü kaldıramıyorum. bir de üzerine kendi hayatımdaki dertler eklenince mutluluğa doğru giden yolda olduğumu hissettiğim anda "rota yeniden oluşturuluyor" deyip sonsuz bir uçuruma gidiyormuş gibi hissediyorum. ayağa kalkıp mutlu olduğumda da bu kez üzerimdeki o yorgunluk hissini atmak çok uzun sürüyor, sonsuz bir döngü içine giriyorum yani.
    neyse, umarım en kısa zamanda başta sözlükteki dostlar ve onların canından çok sevdiği insanları sapasağlam olur. akabinde bir mutluluk rüzgarı efil efil eser üzerimize doğru.
  • 413
    sözlük sonuncusu bugün olmak üzere ikinci kez reddettim birisini.

    cebimde beş kuruş para yok. aha cüzdanımda 1300 lira var aylardır. azala azala 1300 kaldı.

    bana aşık, seven birisi var, istesem şu an benimle olurdu ama iki kere üst üste reddettim kızı. benim gibi elinden iş gelmeyen parasız adamla ne yapacak ki?
    sadece iyi kalpli olmak yetiyor mu? kendisine çok daha mutlu bir hayat verecek birisiyle bir yol çizsin. benimle beraber belirsizliğe sürüklenmesini istemiyorum.

    baya bildiğin 2 hafta sonra üniversitem bitiyor.
    söz de ülkenin en iyi veteriner fakültesinden mezun oluyorum. sonucunda işsiz gezeceğim olacak olan o. artık intiharı bile ihtimaller arasına koyuyorum o derece.
  • 416
    mezun olduğum süreçten bu yana geçen sürede 350'nin üzerinde iş başvurum reddedildi. hayat diyip geçmemek lazım.

    ben daha lisansta öğrenci iken viroloji alanında ders kitabı çıkarmış bir veteriner hekimim. mevcutta da devam ettiğim iki çalışmam var, gene covid-19 hakkında ikinci kitabımı yazıyorum ve ilk kitabımın ingilizce çevirisini yapıyorum. esas hedefim zaten viroloji alanında uzmanlaşmak.

    fakat hedeflerim doğrultusunda ilerlerken kendi maddi geçimimi de sürdürmek istiyorum. ancak böyle parlak zekaların kendi ekonomik gücünü dönderememesi ne kadar adil bilmiyorum. en azından böyle parlak beyinlerimiz, 400'e yakın iş başvurusu reddededilecek kadar değersiz olmamalı diye düşünüyorum.

    beyin göçü yapan ve gittikleri yerde başarılı olan bilim insanlarımızı izlerken ah vah etmeye hakkımız yok. maddi olarak değer görmediğimiz, cebimizde para olmayan, işsiz olduğumuz yerde nasıl duralım bilim insanları olarak?
  • 418
    üst edit: o kadar çok mesaj geldi ki. mutluluktan ağladım resmen. ne çok ihtiyacım varmış konuşmaya, benle dertleşecek birine ya. şu an çok daha iyi hissediyorum renktaşlar, evet elden gelen bir şey yok işsizlik zor ama şu an daha iyi hissediyorum sayenizde o da. hepiniz çok güzel insanlarsınız.

    biz galatasaray'ız.
    ----

    bu satırları yazarken boğazım düğümleniyor, yutkunarak yazıyorum. benim için çok zor olacak. 400 küsurdan fazla iş başvurusu red bile edilmemiş, aylardır işsiz, hayatında hiç iş bulamamış 27 yaşında bir veteriner hekim olarak paylaşıyorum.

    genelde mesleğinizi sevin, kendinizi geliştirmeye gayret edin, bu sayede daha iyi noktalara tırmanabilirsiniz denirdi. tabi ben de bu düsturla akademik eğitim hayatımda yola çıktım. küçük bir çocukken de, hevesli bir veteriner fakültesi öğrencisi iken de, şu anda da genç bir veteriner hekim olarak da araştırma ve gelişme hevesimi hep taze tuttum.

    ufkumu her zaman bir adım ileriye koydum, var olduğum noktayla yetinmedim.

    ama gelinen noktada kendime bir kıyafet bile alamayacak durumdayım. maddi olarak çok zor bir durum, manevi olarak dayanamıyorum artık. ömrüm boyu işsiz kalacağımı biliyor olmak çok koyuyor.

    beni hayata bağlayan tek şey galatasaray'ın güzelliği. ama artık dayanamıyorum. 27 yaşımda veda edecek gibiyim.
  • 419
    ah be sözlük, son yazdığım entryden sonra iş aramaya devam ettim. gene gittiğim her yerden ret yedim. üstelik birkaç yerde aşağılandım ve hor görüldüm.

    mesela bir yerde nasıl 10 aydır işsizsin, veteriner hekim işsiz kalır mı, bir sene olacak neredeyse gibi alay edildi benle.
    gene başka bir yerde nasıl hiç klinikte çalışmadın diye gülündü, tecrübesiz oluşum hor görüldü.

    bir hekim kolay yetişmiyor.. ben bunları hak etmedim.
    durumumu şöyle özetleyeyim, kendime pantolon almak istiyorum çünkü pantolonum giymekten yırtıldı ve yenisini alamadığım için elimle yırtığı gizleyerek oturmaya çalışıyorum iş görüşmelerinde.
    https://r.resimlink.com/192zn.png

    (bkz: galatasaray sözlük ağlama duvarı/#4175614)
  • 420
    sözlük bugün itibariyle 508. iş başvurumu yaptım. hala bir dönüş yok.
    bugün iş arama ümidiyle veteriner hekimler odasını ziyaret ettim. orada birkaç başka veteriner hekim daha da vardı. çok ağır konuştular. nasıl hiç çalışmazsın, yaşlı babana yük oluyorsun senin çalışman lazım yaşın geçiyor gibi bir sürü şey duydum. zaten ben iş arıyorum sanki buldum da reddettim gibi davranılıyor.

    şu an bir kaldırımın üstünde oturuyorum sadece boşluğa bakıyorum. kalan son moral damlamla bu yazıyı yazmaya çalışıyorum. tamamen şok etkisi altındayım, her şey bitti. çok geç kaldım. 65 yaşında lösemi kanseri geçmişi olan babamdan destek alarak minimal şartlarda yaşıyorum. herkes bunu yüzüme vuruyor.

    ben gerçekten artık dayanamıyorum. hiç istemiyorum vazgeçmeyi ama elimden tutan yok üstelik vurdukça vuruyorlar. tek dayanağım renklerine aşık olduğum galatasarayım olmasa, annemi, babamı çok üzmeyeceğimi bilsem şu dakika hayattan vazgeçerim ama özellikle babam çok yaşlı arkamdan dayanamaz.

    çok feci köşeye sıkıştım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın