2025-2026 yaz transfer döneminde yaptığı osimhen ve sane gibi ikonik transferlere rağmen hala "avrupa sularında" boğulacak takımdır.
başlığın konusu değil ama aylardır entry girmiyordum. herhangi bir hakaret içermemesine rağmen, mağlubiyet sırasında
* girdiğim eleştirilerin 1 haftalık cezaya çarptırılması nedeniyle bu platformun antidemokratik olduğuna kanaat getirdim. bu nedenle buraya herhangi bir şey yazma isteği duymadım. hayatlarımızda yeterince baskı var. bu tip platformlarda da bu tip hoşgörüsüz tavırlara tahammül edemem. hala benzer noktadayım. bu sadece kendi adıma tüm sezona dair öngörülerimi yazdığım bir yazı olacaktır. beyfendiler dilerse yine silebilir. suya yazı yazıyorum, öyle varsayalım.
-osimhen, galatasaray tarihinde ve türk futbolunda göremeyeceğiniz epik bir duruşa imza attı. helal olsun, büyük karakter. allah hem onun hem de bizim gönlümüze göre versin. (belki böyle mangal gibi yüreği o dönemin dolar enflasyonunu da hesaba katarsak dilimizi yutacağımız miktarları reddeden arda turan'da görmüştük.)
-sane büyük topçu. umarım bu muazzam yeteneği elalemin diline düşürmeden kullanmayı becerebiliriz.
kaleci meselesi: ben böyle müsriflik görmedim. hem taraftar hem yönetim hem de teknik kadro anlam veremediğim bir güç zehirlenmesi yaşıyor. kaleciye yüklenen anlama bayağı şaşırıyorum. geçen sene uel finalinde tottenham ve manu karşılaştı. birinin kalesinde vicario (empoli'den 18' almışlardı) diğerinde onana oynuyor. onana'nın yedeği altay. diğerinin yedeği alfie whiteman. şunlardan hangisi gelirse oh be der acaba ortalama taraftar? yarısı küfür eder. işi bilenler vicario'ya sevinir belki. yahu soruyorum, sen totnım'dan manu'dan daha mı zenginsin? tzolakis konuşuluyor, hık mık. safonov deniyor, ederson'dan buraya mı düştük diyor. hepsi de gayet iyi kaleciler mesela. geçtim o kısmı. bir kaleciye 20 bonservis 10 maaş verecek duruma geldik mi sahiden? monaco'nun kalesinde 1999 doğumlu bir polonyalı var. adam güvenmiş koymuş kaleye. biz monaco'dan daha zenginiz ama bize yakışmaz genç kaleci. son olarak bir örnek vereyim, kamil grabara'yı almanyaya satan kopenhag gitti, hırvat kotarski'yi 5-6 milyona aldı. kotarski'yi biz alsak ana avrat sövenler olurdu. yarın kopenhagla eşleşelim, kotarski'yi biz niye almadık diye ağlayan çıkar. isimli topçu hastalığı bitirmiş bizim taraftarı. işin kötüsü yönetim ve hoca da bu kayığa binmiş.
stoper: sol stoper kara bir delik gibi. kalecide pornografik meblağlara çıkmadan, makul seviyede kalıp şurada 15-20'lere çıkacağız gibi duruyor. üstelik zorunlu satın almalı olacak gibi. singo, beraldo. kim olur bilemem ama kurşunu sağlam sıkmak şart.
sağ bek:konu boey'e bağlanabilr, bağlanmayacaksa da muadili bir oyuncuya bağlanmalı. rota belli. okan buruk'un atletizm vurgusu biraz da burayaydı.
orta saha: demirbay'ı davulla zurnayla yolladın. berkan gidici gibi. 1-2 gurbetçi çocuk var adlarını bile anımsamıyorum. işlevsiz takılıyorlar. bir de ayhan hocanın oğlu var. iyi çocuk ama konumuz dışı tabii. kısacası 3 orta saha için 50 maç falan var. şimdi buraya 1 orta sahayı rica minnet aldırmaya çalışacaklar.
ön alan baskısı: galatasaray, her kuşun etini yemeye çalışıyor. her kuşun etinin yenmeyeceğini, bizim ön alan baskısının çoğu takıma sinek vızıltısı geleceğini acı tecrübeyle görmeyiz umarım. bayern maçı aşağı, tottenham maçı yukarı. bu taktikle kupa alamazsın, tur geçemezsin. ön alan baskısı süper lig'de yine iş yapar. keyiften dört köşe eden 3-4 maç çıkarırız iç sahada. ona şüphe yok ama avrupa'da beklentileri sakın ola büyük tutmasın kimse. minimumda takılın, sonra üzülürsünüz. bu ön alan baskının müsrif bir taktik olduğunu 2 yıl önce falan zikretmiştik buralarda.
gidecekler: jelert'i her türlü aldığın fiyata satarsın tayfa... her sakallı dedemiz değildir. her iskandinav elmander olmadığı gibi. biraz akıllananlar olmuşsa ne ala. galatasaray burada morata, cuesta, köhn üçlüsünden tatmin edici bir rakam çıkarırsa (15'e yakın) bence trossard tipinde bir flaş isme daha gidecektir. bu da tahminimdir.
transfer sezonu hayırlara vesile olsun. sezonda galatasaray'ıma şimdiden başarılar diliyorum.