3
acilen yoğunluğu azaltması gereken yorumcular. boku çıktı artık bu meselenin.
kimisi zaten bu işi futbolu iyi bildiği, çok iyi teknik/taktik analiz yaptığı için yapmıyor. onlar bunu bir iş olarak yapıyor. ticaret yani. o yüzden her gün 5 saat yayın yapmaları gerekse onu da yaparlar. onlardan bahsetmiyorum, onları geçiyorum.
benim bahsettiğim kendini futbol uzmanı olarak tanıtanlar, sözlükte de sevilen bazı isimler, maçın her saniyesini analiz etmek isteyenler falan. abicim acil azaltın şu saçmalığı. kendinizi bitireceksiniz farkında değilsiniz. maç önü, maç sonu, maçın anatomisi, fotokopisi, tomografisi... bu ne lan? her gün farklı bir kanalda aynı tipler, aynı maçla ilgili aynı şeyleri söylüyorlar. farklı bir şey söylemeye çalıştığı anda da saçmalıyor zaten. özellikle tabii galatasaray yorumcuları bizim ilgi alanımızda ancak galatasaray maalesef bu kadar yorumlanacak bir takım değil. özellikle de okan buruk döneminde.
her şeyden önce ne kadar çok konuşursanız o kadar çok hata yapar, o kadar çok malzeme verirsiniz. futbol gibi günlük performans işi olan; konsantrasyon, motivasyon gibi çok önemli günlük faktörlerin de etkilediği bir oyunu 3 gün arayla bu kadar keskin bir şekilde konuşamazsınız. konuşursanız komik duruma düşersiniz ve düşüyorsunuz da. alanya maçı sonrası liverpool maçından bahsederseniz, o maçı o maça referans gösterirseniz adama götüyle gülerler. 3 yıldır şampiyon olan hocayla ilgili sanki bir ton şeyi çok yanlış yapıyormuş gibi konuşursanız adama götüyle gülerler. 3 yıldır şampiyon olan futbolcu 1-2 maç sallandı diye genel-geçer problemleri varmış gibi konuşursanız adama götüyle gülerler. burada sıkıntı şu: bunları yaparsanız sonuç bu oluyor. bunları yapmayıp daha akıllı, daha olgun, daha mantıklı yaklaştığınızda da konuşacak bir şeyiniz kalmıyor veya sizi kimse izlemiyor. ''ya galatasaray'ın kafası liverpool maçındaydı, bu yüzden de bugün iyi bir maç çıkarmadı. bu da normal çünkü futbolun içinde böyle konsantrasyon ve motivasyon unsurları var.'' dediğinizde doğruyu söylemiş ama ilgi çekmemiş olursunuz. ayrıca kendi futbol uzmanlığınıza halel getirmiş gibi hissediyor da olabilirsiniz böyle basit ve sade yorumlarla. oysa futbol bazen bu kadar basittir işte. bazen barış'ın bir adamı kovalamaması, yunus'un bir pası atamaması, davinson'un basit bir hata yapması sadece günlük konsantrasyon ve motivasyonla alakalı olabilir. öyle büyük çıkarımlara, büyük analizlere gerek yok yani.
ya akıllı, basit, sade olanı dile getirecek ancak daha az ilgi çekeceksiniz. daha az uzman gibi görüneceksiniz ya da 3 gün arayla olan yayınlarınızda sürekli keskin konuşacak, bir yerden sonra kendinizi patlatacaksınız.
bu arada beni ilgilendiren kısmı yorumcuların kendisi değil, etki alanları. galatasaray avrupa'da 2 maç kaybetsin. bunlar da fikir birliğine varmış gibi ''torreira ile olmaz abi merkezde. oraya uzun bacaklı orta saha lazım.'' diye 2 günde bir tekrar etsinler. yemin ediyorum çok ciddi bir kitle galatasaray tarihinin en iyi merkez orta sahalarından birini harcar, ahraz gibi ''uzun bacaklı orta saha lazım abi torreira ile olmuyor.'' diye kafa sikmeye başlar. maalesef öyle bir olay da var.
zaten bu yüzden bu kadar kısa aralıklarla futbol yorumlanmamalı. en azından tekniği-taktiği. bir futbolcunun formsuz olduğunu, bir takımın kötü bir dönem geçirdiğini, bireysel veya takım oyunuyla alakalı ciddi sıkıntıların olduğunu, bir hocanın yanlışlarını görmen ve bunun ciddi bir sorun olduğunu tespit etmen için belirli bir zamana ve maç sayısına ihtiyacın var. yani bir dönemi incelemen lazım, bir periyoda bakman lazım bunun için. yoksa başta da dediğim gibi bu kadar günlük faktörlere göre şekillenen bir olayı her dakika ciddiye alıp büyük tespitler yapmaya kalkarsan komik duruma düşersin.
son olarak... galatasaray-karagümrük maç önü analizi kimin talebi amk? kim istiyor, kim izliyor bunu? boş boş işler.
kimisi zaten bu işi futbolu iyi bildiği, çok iyi teknik/taktik analiz yaptığı için yapmıyor. onlar bunu bir iş olarak yapıyor. ticaret yani. o yüzden her gün 5 saat yayın yapmaları gerekse onu da yaparlar. onlardan bahsetmiyorum, onları geçiyorum.
benim bahsettiğim kendini futbol uzmanı olarak tanıtanlar, sözlükte de sevilen bazı isimler, maçın her saniyesini analiz etmek isteyenler falan. abicim acil azaltın şu saçmalığı. kendinizi bitireceksiniz farkında değilsiniz. maç önü, maç sonu, maçın anatomisi, fotokopisi, tomografisi... bu ne lan? her gün farklı bir kanalda aynı tipler, aynı maçla ilgili aynı şeyleri söylüyorlar. farklı bir şey söylemeye çalıştığı anda da saçmalıyor zaten. özellikle tabii galatasaray yorumcuları bizim ilgi alanımızda ancak galatasaray maalesef bu kadar yorumlanacak bir takım değil. özellikle de okan buruk döneminde.
her şeyden önce ne kadar çok konuşursanız o kadar çok hata yapar, o kadar çok malzeme verirsiniz. futbol gibi günlük performans işi olan; konsantrasyon, motivasyon gibi çok önemli günlük faktörlerin de etkilediği bir oyunu 3 gün arayla bu kadar keskin bir şekilde konuşamazsınız. konuşursanız komik duruma düşersiniz ve düşüyorsunuz da. alanya maçı sonrası liverpool maçından bahsederseniz, o maçı o maça referans gösterirseniz adama götüyle gülerler. 3 yıldır şampiyon olan hocayla ilgili sanki bir ton şeyi çok yanlış yapıyormuş gibi konuşursanız adama götüyle gülerler. 3 yıldır şampiyon olan futbolcu 1-2 maç sallandı diye genel-geçer problemleri varmış gibi konuşursanız adama götüyle gülerler. burada sıkıntı şu: bunları yaparsanız sonuç bu oluyor. bunları yapmayıp daha akıllı, daha olgun, daha mantıklı yaklaştığınızda da konuşacak bir şeyiniz kalmıyor veya sizi kimse izlemiyor. ''ya galatasaray'ın kafası liverpool maçındaydı, bu yüzden de bugün iyi bir maç çıkarmadı. bu da normal çünkü futbolun içinde böyle konsantrasyon ve motivasyon unsurları var.'' dediğinizde doğruyu söylemiş ama ilgi çekmemiş olursunuz. ayrıca kendi futbol uzmanlığınıza halel getirmiş gibi hissediyor da olabilirsiniz böyle basit ve sade yorumlarla. oysa futbol bazen bu kadar basittir işte. bazen barış'ın bir adamı kovalamaması, yunus'un bir pası atamaması, davinson'un basit bir hata yapması sadece günlük konsantrasyon ve motivasyonla alakalı olabilir. öyle büyük çıkarımlara, büyük analizlere gerek yok yani.
ya akıllı, basit, sade olanı dile getirecek ancak daha az ilgi çekeceksiniz. daha az uzman gibi görüneceksiniz ya da 3 gün arayla olan yayınlarınızda sürekli keskin konuşacak, bir yerden sonra kendinizi patlatacaksınız.
bu arada beni ilgilendiren kısmı yorumcuların kendisi değil, etki alanları. galatasaray avrupa'da 2 maç kaybetsin. bunlar da fikir birliğine varmış gibi ''torreira ile olmaz abi merkezde. oraya uzun bacaklı orta saha lazım.'' diye 2 günde bir tekrar etsinler. yemin ediyorum çok ciddi bir kitle galatasaray tarihinin en iyi merkez orta sahalarından birini harcar, ahraz gibi ''uzun bacaklı orta saha lazım abi torreira ile olmuyor.'' diye kafa sikmeye başlar. maalesef öyle bir olay da var.
zaten bu yüzden bu kadar kısa aralıklarla futbol yorumlanmamalı. en azından tekniği-taktiği. bir futbolcunun formsuz olduğunu, bir takımın kötü bir dönem geçirdiğini, bireysel veya takım oyunuyla alakalı ciddi sıkıntıların olduğunu, bir hocanın yanlışlarını görmen ve bunun ciddi bir sorun olduğunu tespit etmen için belirli bir zamana ve maç sayısına ihtiyacın var. yani bir dönemi incelemen lazım, bir periyoda bakman lazım bunun için. yoksa başta da dediğim gibi bu kadar günlük faktörlere göre şekillenen bir olayı her dakika ciddiye alıp büyük tespitler yapmaya kalkarsan komik duruma düşersin.
son olarak... galatasaray-karagümrük maç önü analizi kimin talebi amk? kim istiyor, kim izliyor bunu? boş boş işler.