606
valla ben genel olarak üzgünüm, kendi evimizde 8'de 8 yapıp liverpool üstü beşiktaş galibiyetiyle milli araya girmek çok iyi olacaktı.
liverpool maçı 11'i ile beşiktaş maçına başlamak bence yanlıştı, maçın yorgunluğunu geçtim o maç zaten defansif oynanması gereken bir maçtı ve ona uygun bir kadro vardı.
aynı 11'in içeride daha baskılı oynaman gereken bir maçta derinde bekleyen beşiktaş'a karşı üretememe sorunu yaşayacağı aşikardı.
maçtan önce de yazdım, sol bek eren, orta saha torreira, sara, ilkay kanatlar barış sane olması lazımdı.
şimdi böyle başlıyıpta aynı senaryoyu yaşayabilirdin ama en azından biz niyeti anlardık. 10 kişi kalana kadar sıfır üretim vardı sahada.
garip birşey oldu ama 10 kişi kalmak bizim işimize geldi, beşiktaş skoru koruma iç güdüsüne kapıldı ve sadece zamana oynamaya başladı. bizde 10 kişi kalmanın getirdiği iç güdüyle riskli minimalize ettik ve topu daha doğru kullanmaya ve ayağa oynamaya başladık. sonucunda bir şekilde gol bulup maçı kitledik.
maç 1-0 11'e 11 devam etseydi beşiktaş büyük ihtimalle bizim saçma sapan uzun oynayıp geride vereceğimiz geçişlerle 2-0 bulurdu.
benim asıl kızdığım nokta bu, beşiktaş'ın bu maçı geçiş oynacağını sokakta ki çocuk bile biliyodu. bizde biliyoduk.
niye maça dan dun uzun vurarak başladık hiç anlamadım. hem okan hoca hem ilkay maç sonunda; daha sakin kalıp daha garanti pas yapmamız lazımdı dedi.
resmen maçın başında intihar ettik, tam beşiktaş'ın kıvamına oyunu getirdik hem gol yedik hem kırmızı gördük maçı zaten orada kazanma şansımızı kaybettik, allah yüzümüze baktı 1 puan aldık ama maç öncesinde ki hayalimle maç sonunda 1 puana sevinir hale geldiğim için çok üzgünüm.
galatasaray 3 yıldır kesin favori çıktığı maçlarda aşırı zorlanıyor, 3 yıldır şampiyon olan takım sakinliğini, tecrübesini o maçlara yansıtamıyoruz, gereksiz bir panikle maça başlıyoruz ve sürekli uzun oynayıp bir an önce gol bulabilme iç güdüsüne kapılıyoruz ve maçın sonu hüsran oluyor.
bu huyunu hiç sevmiyorum bu takımın, neyse şu şartlarda alınan 1 puanı alıp başımızın üstüne koyalım diyip geçelim.
liverpool maçı 11'i ile beşiktaş maçına başlamak bence yanlıştı, maçın yorgunluğunu geçtim o maç zaten defansif oynanması gereken bir maçtı ve ona uygun bir kadro vardı.
aynı 11'in içeride daha baskılı oynaman gereken bir maçta derinde bekleyen beşiktaş'a karşı üretememe sorunu yaşayacağı aşikardı.
maçtan önce de yazdım, sol bek eren, orta saha torreira, sara, ilkay kanatlar barış sane olması lazımdı.
şimdi böyle başlıyıpta aynı senaryoyu yaşayabilirdin ama en azından biz niyeti anlardık. 10 kişi kalana kadar sıfır üretim vardı sahada.
garip birşey oldu ama 10 kişi kalmak bizim işimize geldi, beşiktaş skoru koruma iç güdüsüne kapıldı ve sadece zamana oynamaya başladı. bizde 10 kişi kalmanın getirdiği iç güdüyle riskli minimalize ettik ve topu daha doğru kullanmaya ve ayağa oynamaya başladık. sonucunda bir şekilde gol bulup maçı kitledik.
maç 1-0 11'e 11 devam etseydi beşiktaş büyük ihtimalle bizim saçma sapan uzun oynayıp geride vereceğimiz geçişlerle 2-0 bulurdu.
benim asıl kızdığım nokta bu, beşiktaş'ın bu maçı geçiş oynacağını sokakta ki çocuk bile biliyodu. bizde biliyoduk.
niye maça dan dun uzun vurarak başladık hiç anlamadım. hem okan hoca hem ilkay maç sonunda; daha sakin kalıp daha garanti pas yapmamız lazımdı dedi.
resmen maçın başında intihar ettik, tam beşiktaş'ın kıvamına oyunu getirdik hem gol yedik hem kırmızı gördük maçı zaten orada kazanma şansımızı kaybettik, allah yüzümüze baktı 1 puan aldık ama maç öncesinde ki hayalimle maç sonunda 1 puana sevinir hale geldiğim için çok üzgünüm.
galatasaray 3 yıldır kesin favori çıktığı maçlarda aşırı zorlanıyor, 3 yıldır şampiyon olan takım sakinliğini, tecrübesini o maçlara yansıtamıyoruz, gereksiz bir panikle maça başlıyoruz ve sürekli uzun oynayıp bir an önce gol bulabilme iç güdüsüne kapılıyoruz ve maçın sonu hüsran oluyor.
bu huyunu hiç sevmiyorum bu takımın, neyse şu şartlarda alınan 1 puanı alıp başımızın üstüne koyalım diyip geçelim.