9521
yine içi bal dolu kavanozu dışarıdan yalamakla meşgul olan bir takımsı. kerem aktürkoğlu ve ederson transferleriyle bize gözdağı vermeye kalktılar. asıl verilmek istenen mesaj “bakın biz de büyük oynuyoruz” idi. ancak yine galatasaray kompleksleri yüzünden koca bir sezonu çöplüğe atacak gibi duruyorlar.
benfica krizi bunun en net örneği. önce kerem transferini bitirdikleri girildi, ardından fiyat düşürmeye kalkarak işi yokuşa sürdüler. tam bu sırada kerem’in golüyle ucl’de benfica’dan tokadı yediler. sonunda hem şampiyonlar ligi’nden elendiler, hem gelirden hem prestijden oldular, hem de kerem’i en başta kabul ettikleri fiyata almak zorunda kaldılar. yani ellerinde transfer skandalı, ucl hezimeti ve yönetim kaosu kaldı. bu tablo gelecek hocanın kim olursa olsun gelir gelmez “hemen sonuç al” baskısıyla karşılaşacağınıda çok net biçimde gösteriyor bizlere. taraftar da şimdiden yönetimle çatışma halinde.
hoca meselesi başlı başına bir komedi bunlarda. ismail kartal ismi üzerinden hem taraftar hem de medya ikiye bölünmüş durumda. kör değilsek bunu görürüz zaten. günlerdir farklı adaylar konuşuluyor, sekiz gündür takım hocasız. üstelik tartışma taktikten, vizyondan, başarı geçmişinden ziyade “kimin tarafındasın?” ya da “en iyi müslüman hocacı mısın yoksa ecnebici mi?” gibi absürt başlıklara kaymış durumda *. buna bir de eylül sonundaki seçim eklendiğinde, hem hoca hem başkanlık koltuğu üzerinden çok daha büyük bir kaosun fitili ateşlenmiş olacak. hele ki seçimden yine ali koç çıkarsa, yaşanacak kargaşanın dozu daha da artacak.
sportif açıdan tablo daha da karışık. mourinho için kurulan bir kadroyu, mourinho sonrası kime emanet edecekler? ederson’u alıyorsun kaleden oyun kurmaya uygun bir düzen inşa etmen gerekir. kerem’i alıyorsun kanatta mı oynatacaksın, yoksa 10 numara koşucusu mu yapacaksın belli değil. mourinho’nun düşük blok ve geçiş futbolu, kartal’ın ön alan presiyle asla örtüşmez. bu kadroya yanlış bir el değdiğinde tam anlamıyla bir akıl tutulması yaşanır.
“biz de büyük oynuyoruz” diyerek yola çıktılar ama yine galatasaray kompleksinden kurtulamadılar. yine kendi içlerinde küçüldüler. beter olsunlar.
benfica krizi bunun en net örneği. önce kerem transferini bitirdikleri girildi, ardından fiyat düşürmeye kalkarak işi yokuşa sürdüler. tam bu sırada kerem’in golüyle ucl’de benfica’dan tokadı yediler. sonunda hem şampiyonlar ligi’nden elendiler, hem gelirden hem prestijden oldular, hem de kerem’i en başta kabul ettikleri fiyata almak zorunda kaldılar. yani ellerinde transfer skandalı, ucl hezimeti ve yönetim kaosu kaldı. bu tablo gelecek hocanın kim olursa olsun gelir gelmez “hemen sonuç al” baskısıyla karşılaşacağınıda çok net biçimde gösteriyor bizlere. taraftar da şimdiden yönetimle çatışma halinde.
hoca meselesi başlı başına bir komedi bunlarda. ismail kartal ismi üzerinden hem taraftar hem de medya ikiye bölünmüş durumda. kör değilsek bunu görürüz zaten. günlerdir farklı adaylar konuşuluyor, sekiz gündür takım hocasız. üstelik tartışma taktikten, vizyondan, başarı geçmişinden ziyade “kimin tarafındasın?” ya da “en iyi müslüman hocacı mısın yoksa ecnebici mi?” gibi absürt başlıklara kaymış durumda *. buna bir de eylül sonundaki seçim eklendiğinde, hem hoca hem başkanlık koltuğu üzerinden çok daha büyük bir kaosun fitili ateşlenmiş olacak. hele ki seçimden yine ali koç çıkarsa, yaşanacak kargaşanın dozu daha da artacak.
sportif açıdan tablo daha da karışık. mourinho için kurulan bir kadroyu, mourinho sonrası kime emanet edecekler? ederson’u alıyorsun kaleden oyun kurmaya uygun bir düzen inşa etmen gerekir. kerem’i alıyorsun kanatta mı oynatacaksın, yoksa 10 numara koşucusu mu yapacaksın belli değil. mourinho’nun düşük blok ve geçiş futbolu, kartal’ın ön alan presiyle asla örtüşmez. bu kadroya yanlış bir el değdiğinde tam anlamıyla bir akıl tutulması yaşanır.
“biz de büyük oynuyoruz” diyerek yola çıktılar ama yine galatasaray kompleksinden kurtulamadılar. yine kendi içlerinde küçüldüler. beter olsunlar.