161
çok mümkündür ve olağandır. melankolik açıklamalar yazarken size konuyu kalbinden kavrıyormuş gibi gözükse de burada da cevabı melankoli değil, sosyoloji vermektedir.
türkiye'de kent kulüpleri örneğin ingiltere'deki, almanya'daki gibi gelişmemiştir çünkü fenerbahçe ve galatasaray kuruluşlarını takiben işgal kuvvetlerinin takımlarıyla oynayarak ülke çapında ilgiyi, alakayı cezbetmiş ve ülkece sahiplenmişlerdir. sahaya çıktıklarında sahaya çıkanlar fenerbahçe ve galatasaray olmanın ötesinde "türkler" olmuştur. beşiktaş bile uzunca süre iyi bir semt takımı olarak anılmıştır çünkü bu milli mücadele ve öncesi dönemde yabancılarla maçları ağırlıkla galatasaray ve fenerbahçe yapmıştır. memleketin her bir yanında devletin varlığının hissedilmesi için de milli lig tertiplenmiştir ve galatasaray, fenerbahçe bol bol ülkede gezdirilmiştir. 70'lerin ikinci yarısında bu trabzon ile kırılmıştır ve birkaç örnek bunu takip etmiştir ancak ülkenin yüzde doksanı hala üç büyüklerin taraftarıdır. nedeni melankolik açıklamalarda değil, tarihsel ve sosyolojik gerçeklikte yatmaktadır.
dönelim yabancı takım tutmaya. günümüzde büyük starları izlemek için büyük kupalara ihtiyaç yok. rahatlıkla ulaşılabilen tek maç da yerel veya ülkenin büyük takımının maçları değil. büyük starları tanımak için maç izleyen sayısı da azaldı gerçi, fifa ultimate team diye bir koşturmaca simülatörü var. neyse, günümüzde karabüklü bir genç için fenerbahçe taraftarı olmakla real madrid taraftarı olmak arasında çok da bir fark yok. bir gence 90 dakika bir şey izletmek zaten artık zor. maç izletmek zor. hele hele temposuz, dandik bir maçı izletmek çok daha zor. ki takımlar da artık aşkla tutulmuyor. zaten eskiden de tutulmuyordu, aidiyet hissinin özal dönemi ile başlayan kullanımı başka bir girdinin konusu olsun.
bağ kurmayı saf aşk, duygular üzerinden okursanız garip gelecektir. bir de "ultimate team'de şunlar çok güçlüymüş" üzerinden okumayı deneyin.
türkiye'de kent kulüpleri örneğin ingiltere'deki, almanya'daki gibi gelişmemiştir çünkü fenerbahçe ve galatasaray kuruluşlarını takiben işgal kuvvetlerinin takımlarıyla oynayarak ülke çapında ilgiyi, alakayı cezbetmiş ve ülkece sahiplenmişlerdir. sahaya çıktıklarında sahaya çıkanlar fenerbahçe ve galatasaray olmanın ötesinde "türkler" olmuştur. beşiktaş bile uzunca süre iyi bir semt takımı olarak anılmıştır çünkü bu milli mücadele ve öncesi dönemde yabancılarla maçları ağırlıkla galatasaray ve fenerbahçe yapmıştır. memleketin her bir yanında devletin varlığının hissedilmesi için de milli lig tertiplenmiştir ve galatasaray, fenerbahçe bol bol ülkede gezdirilmiştir. 70'lerin ikinci yarısında bu trabzon ile kırılmıştır ve birkaç örnek bunu takip etmiştir ancak ülkenin yüzde doksanı hala üç büyüklerin taraftarıdır. nedeni melankolik açıklamalarda değil, tarihsel ve sosyolojik gerçeklikte yatmaktadır.
dönelim yabancı takım tutmaya. günümüzde büyük starları izlemek için büyük kupalara ihtiyaç yok. rahatlıkla ulaşılabilen tek maç da yerel veya ülkenin büyük takımının maçları değil. büyük starları tanımak için maç izleyen sayısı da azaldı gerçi, fifa ultimate team diye bir koşturmaca simülatörü var. neyse, günümüzde karabüklü bir genç için fenerbahçe taraftarı olmakla real madrid taraftarı olmak arasında çok da bir fark yok. bir gence 90 dakika bir şey izletmek zaten artık zor. maç izletmek zor. hele hele temposuz, dandik bir maçı izletmek çok daha zor. ki takımlar da artık aşkla tutulmuyor. zaten eskiden de tutulmuyordu, aidiyet hissinin özal dönemi ile başlayan kullanımı başka bir girdinin konusu olsun.
bağ kurmayı saf aşk, duygular üzerinden okursanız garip gelecektir. bir de "ultimate team'de şunlar çok güçlüymüş" üzerinden okumayı deneyin.