442
takımımıza kazandırılan oyuncularla ilgili memnun olduğum fakat talip olup alamadıklarımız ve bahsedilen transfer politikasına zıt işlerin de bir o kadar can sıktığı bir dönem oldu.
rosier ve ghezzal'a talip olmak: maddi-manevi zor ve sıkıntılı bir hamleydi. bu ikilinin alınamaması futbol oynanmayan bir dönemde psikolojik mağlubiyet yaşattı. üstelik bu ikili alınsaydı muhtemelen sağ bek ve sağ ön mevkilerine oyuncu bakmayacaktık ve övülen o transfer politikasına ters olacaktı. öte yandan scout departmanının ancak alternatif bir oyuncu bulma mekanizması olduğunu da göstermesi açısından manidar oldu. kısacası, rosier-ghezzal işi epey gereksiz, tutarsız bir süreçti bizim açımızdan. alınmaları da alınmamaları da bir sürü sorun doğuracaktı.
gedson-halil bekleyişi: her sene alıştığımız süreçlerden biriydi. yönetimler, isimler değişiyor her transfer döneminde pencerenin önünde manitayı bekleyip kaldırımlara aşk sözcükleri yazan tarık akan karakterine dönüşüyoruz. bu saatten sonra gedson gelse de uefa'da oynamayacak, elenene kadar takım bütünlüğü sağlanamayacak, ideal bir 11 belirlenemeyecek. yine hep deneme-yanılmalarla kırlent ısıracağız maçlarda. rui costa-fatih hoca ilişkisinin de övüldüğü kadar olmadığı, 3 aydır olumlu ya da olumsuz net bir cevap alamamamızdan belli oldu, bir şehir efsanesi daha çöktü. halil geldi gelmesine ama kendisinin de dediği gibi sadece 1 sezon oynayacak; iyi oynarsa zaten bonservisini alma ihtimalimiz imkansıza yakın, kötü oynarsa da biz bir daha düşünmeyip ex-aşklar arşivine kaldıracağız onu. gedson-halil bekleyişlerinden 3 yıllık planlama stratejisi çıkmaz, 1 yıllık bile çıkmaz çünkü alternatifleri dahi yok transfer sürecinde.
kaleci sıkıntısı: yorgun ve formsuz muslera'nın yedeğinin olmamasının başımıza açtığı işleri hepimiz gördük. okan'ı çok erken gönderdik ve ön eleme sürecinde utanç verici kaleci sekansları yaşadık.
gönderme kararsızlığı: diagne gönderilecekler listesinde en önlerdeyken bir anda takımın as santrforu haline gelirken, mostafa son günlerde gidecek oldu, direkten döndü. falcao'ya gösterdiğimiz dirayet babel-feghouli'ye gösterilmedi ve yine bu adamlardan medet umacağız (ben değil, hoca). gitmek isteyip gidemeyen, gönderilmek isteyip gitmeyen, varlığı her maç papatya falı açtıracak adam sayısının çokluğu bu sezon maçlarda kurdeşen döktürecek.
velhasıl, aldığımız oyuncuların hepsinden memnun olduğumu tekrar edeyim. fakat yukarıda bahsettiğim işlerin bir kısmına harcanan vakti de asıl transfer politikamıza yönlendirseydik ve daha sıkı bir duruşla daha derli toplu bir kadroyla sezona girebilirdik. ne kadarı hocaya, ne kadarı yönetime, ne kadarı futbolculara yazar bilemiyoruz tabii. yalnızca söylenen ya da yapılan/yapılmayan bazı işler arasında taban tabana zıtlıklar görülen bir transfer dönemi oldu.
hakkımızda hayırlısı olsun.
rosier ve ghezzal'a talip olmak: maddi-manevi zor ve sıkıntılı bir hamleydi. bu ikilinin alınamaması futbol oynanmayan bir dönemde psikolojik mağlubiyet yaşattı. üstelik bu ikili alınsaydı muhtemelen sağ bek ve sağ ön mevkilerine oyuncu bakmayacaktık ve övülen o transfer politikasına ters olacaktı. öte yandan scout departmanının ancak alternatif bir oyuncu bulma mekanizması olduğunu da göstermesi açısından manidar oldu. kısacası, rosier-ghezzal işi epey gereksiz, tutarsız bir süreçti bizim açımızdan. alınmaları da alınmamaları da bir sürü sorun doğuracaktı.
gedson-halil bekleyişi: her sene alıştığımız süreçlerden biriydi. yönetimler, isimler değişiyor her transfer döneminde pencerenin önünde manitayı bekleyip kaldırımlara aşk sözcükleri yazan tarık akan karakterine dönüşüyoruz. bu saatten sonra gedson gelse de uefa'da oynamayacak, elenene kadar takım bütünlüğü sağlanamayacak, ideal bir 11 belirlenemeyecek. yine hep deneme-yanılmalarla kırlent ısıracağız maçlarda. rui costa-fatih hoca ilişkisinin de övüldüğü kadar olmadığı, 3 aydır olumlu ya da olumsuz net bir cevap alamamamızdan belli oldu, bir şehir efsanesi daha çöktü. halil geldi gelmesine ama kendisinin de dediği gibi sadece 1 sezon oynayacak; iyi oynarsa zaten bonservisini alma ihtimalimiz imkansıza yakın, kötü oynarsa da biz bir daha düşünmeyip ex-aşklar arşivine kaldıracağız onu. gedson-halil bekleyişlerinden 3 yıllık planlama stratejisi çıkmaz, 1 yıllık bile çıkmaz çünkü alternatifleri dahi yok transfer sürecinde.
kaleci sıkıntısı: yorgun ve formsuz muslera'nın yedeğinin olmamasının başımıza açtığı işleri hepimiz gördük. okan'ı çok erken gönderdik ve ön eleme sürecinde utanç verici kaleci sekansları yaşadık.
gönderme kararsızlığı: diagne gönderilecekler listesinde en önlerdeyken bir anda takımın as santrforu haline gelirken, mostafa son günlerde gidecek oldu, direkten döndü. falcao'ya gösterdiğimiz dirayet babel-feghouli'ye gösterilmedi ve yine bu adamlardan medet umacağız (ben değil, hoca). gitmek isteyip gidemeyen, gönderilmek isteyip gitmeyen, varlığı her maç papatya falı açtıracak adam sayısının çokluğu bu sezon maçlarda kurdeşen döktürecek.
velhasıl, aldığımız oyuncuların hepsinden memnun olduğumu tekrar edeyim. fakat yukarıda bahsettiğim işlerin bir kısmına harcanan vakti de asıl transfer politikamıza yönlendirseydik ve daha sıkı bir duruşla daha derli toplu bir kadroyla sezona girebilirdik. ne kadarı hocaya, ne kadarı yönetime, ne kadarı futbolculara yazar bilemiyoruz tabii. yalnızca söylenen ya da yapılan/yapılmayan bazı işler arasında taban tabana zıtlıklar görülen bir transfer dönemi oldu.
hakkımızda hayırlısı olsun.