30
(bkz: galatasaray sözlük/#3216560)
yani yazmayacaktım ama nickini ve entrysini görünce yazasım geldi. ilk paragrafta bahsettiği "st. johnstone'u yenebilmek için üç sene gerektiği fikri"ne kim sahip merak ediyorum. hocanın kendisi zaten böyle bir şey söylemedi de, sözlükte hocaya inananlar arasında herhangi biri de gördüğüm kadarıyla böyle bir fikir beyan etmedi. tabii "ben bu yönde bir fikir görmedim zaten, farz-ı misal söylüyorum" diyorsa bilemeyeceğim. ancak sözlükte maalesef fatih hoca'ya güvenen insanların fikirlerinin bağlamından koparılıp içeriğinin değiştirilip değersizleştirilmeye çalışıldığını görüyorum ve yazarın bu entrysi de istemli yahut istemsiz o amaca hizmet etmiş bence.
yazısının diğer paragrafında sözlükteki durumu tanımlamak için kullandığı "mahalle baskısı", hatta yazısının sonunda kullandığı "faşizm" kavramlarını kullanması da bana tuhaf geldi. takımın kazanamadığı ya da kötü oynayıp kazandığı istisnasız her maçtan sonra fatih terim başlığı dolup taşıyor ve hocaya denmeyen kalmıyor zaten. daha dünkü 5 ağustos 2021 galatasaray st johnstone maçı'ndan sonra burada hocaya "bidon" dendi. zaten kötü geçen her maçtan sonra "takımı sabote ediyor" iftirası atılıyor (sabote etme kelimesini iftira sınıfına almayan arkadaşlara naçizane tavsiyem kelimenin anlamına bakmaları). hocaya damadı aracılığıyla komisyonlu transfer yaptırdığı iftirası atılması üzerinden daha 1 ay bile geçmedi. o iftirayı atan şahsın sadece entry'si silindi mesela, şahıs hiç ceza almadı. yahu sırf hocanın ve arda'nın aleyhine bir haber diye nevzat dindar'ın kaynaksız zamlı sözleşme haberinin bile doğruymuş gibi sürekli söylendiği bir sözlükteyiz (bkz: #3212168). bakın nevzat dindar diyorum, hani şu hiçbir haberine inanılmayan nevzat dindar.
hocayı geçtim hocaya güven duygusu besleyenlere de durmaksızın aptal muamelesi yapılıyor. hocanın takımda kalmasının takım için daha iyi olacağını düşünen yazarlar malum parti seçmenine bile benzetiliyor, hatta bu benzetme ile neredeyse her gün karşılaşıyoruz.
hal böyleyken bahsettiği "mahalle baskısı" ve "faşizm" kavramlarının yaşadığımız durumu açıklayan doğru kelimeler olduğunu düşünmüyorum. bazı arkadaşların hocayı eleştirmeden önce "canımız, ciğerimiz, efsanemiz" gibi kalıplar kullandığı apaçık görülüyor, bazı arkadaşlar bu kalıpları ofsaytlenmekten ve/veya yaftalanmaktan kaçmak için kullanıyor da olabilir ancak bunun adını mahalle baskısı ve faşizm koymak bana tuhaf geliyor. ha eğer ki faşizm ve mahalle baskısı doğru kelimelerse aynısı ters yönde de geçerli. hoca hakkında olumlu konuşan insanlar da rahatça ofsaytlenip yaftalanıyorlar, yaftalanmamak için olumlu birçok entrylerini törpülüyorlar. kısacası ortada bir faşizm varsa iki yönlü bir faşizm var. kendisi tanık olduğu ve/veya maruz kaldığı bazı yaftalamalardan ne kadar rahatsızsa aynı şekilde başka yazarlar da tanık oldukları ve/veya maruz kaldıkları başka yaftalamalardan rahatsızlar.
tabii bence iki yönlü de yaftalama olmamalı, insanlar birbirlerine ve camiamızın üyelerine karşı daha saygılı olmalı.
son olarak şunu belirtmek isterim ki yazarın st. johnstone maçı özelindeki görüşlerine çoğunlukla katılıyorum. ancak bir mahalle baskısı ve faşizm ortamından bahsedeceksek o ortamdan çok daha ciddi ölçüde mağduriyet yaşayan tarafın hocaya güvenen insanlar olduğunu söylemek durumundayım. o yüzden de yukarıdaki entrysinin gerçekleri yansıtmak konusunda oldukça başarısız olduğu düşüncesindeyim.
yani yazmayacaktım ama nickini ve entrysini görünce yazasım geldi. ilk paragrafta bahsettiği "st. johnstone'u yenebilmek için üç sene gerektiği fikri"ne kim sahip merak ediyorum. hocanın kendisi zaten böyle bir şey söylemedi de, sözlükte hocaya inananlar arasında herhangi biri de gördüğüm kadarıyla böyle bir fikir beyan etmedi. tabii "ben bu yönde bir fikir görmedim zaten, farz-ı misal söylüyorum" diyorsa bilemeyeceğim. ancak sözlükte maalesef fatih hoca'ya güvenen insanların fikirlerinin bağlamından koparılıp içeriğinin değiştirilip değersizleştirilmeye çalışıldığını görüyorum ve yazarın bu entrysi de istemli yahut istemsiz o amaca hizmet etmiş bence.
yazısının diğer paragrafında sözlükteki durumu tanımlamak için kullandığı "mahalle baskısı", hatta yazısının sonunda kullandığı "faşizm" kavramlarını kullanması da bana tuhaf geldi. takımın kazanamadığı ya da kötü oynayıp kazandığı istisnasız her maçtan sonra fatih terim başlığı dolup taşıyor ve hocaya denmeyen kalmıyor zaten. daha dünkü 5 ağustos 2021 galatasaray st johnstone maçı'ndan sonra burada hocaya "bidon" dendi. zaten kötü geçen her maçtan sonra "takımı sabote ediyor" iftirası atılıyor (sabote etme kelimesini iftira sınıfına almayan arkadaşlara naçizane tavsiyem kelimenin anlamına bakmaları). hocaya damadı aracılığıyla komisyonlu transfer yaptırdığı iftirası atılması üzerinden daha 1 ay bile geçmedi. o iftirayı atan şahsın sadece entry'si silindi mesela, şahıs hiç ceza almadı. yahu sırf hocanın ve arda'nın aleyhine bir haber diye nevzat dindar'ın kaynaksız zamlı sözleşme haberinin bile doğruymuş gibi sürekli söylendiği bir sözlükteyiz (bkz: #3212168). bakın nevzat dindar diyorum, hani şu hiçbir haberine inanılmayan nevzat dindar.
hocayı geçtim hocaya güven duygusu besleyenlere de durmaksızın aptal muamelesi yapılıyor. hocanın takımda kalmasının takım için daha iyi olacağını düşünen yazarlar malum parti seçmenine bile benzetiliyor, hatta bu benzetme ile neredeyse her gün karşılaşıyoruz.
hal böyleyken bahsettiği "mahalle baskısı" ve "faşizm" kavramlarının yaşadığımız durumu açıklayan doğru kelimeler olduğunu düşünmüyorum. bazı arkadaşların hocayı eleştirmeden önce "canımız, ciğerimiz, efsanemiz" gibi kalıplar kullandığı apaçık görülüyor, bazı arkadaşlar bu kalıpları ofsaytlenmekten ve/veya yaftalanmaktan kaçmak için kullanıyor da olabilir ancak bunun adını mahalle baskısı ve faşizm koymak bana tuhaf geliyor. ha eğer ki faşizm ve mahalle baskısı doğru kelimelerse aynısı ters yönde de geçerli. hoca hakkında olumlu konuşan insanlar da rahatça ofsaytlenip yaftalanıyorlar, yaftalanmamak için olumlu birçok entrylerini törpülüyorlar. kısacası ortada bir faşizm varsa iki yönlü bir faşizm var. kendisi tanık olduğu ve/veya maruz kaldığı bazı yaftalamalardan ne kadar rahatsızsa aynı şekilde başka yazarlar da tanık oldukları ve/veya maruz kaldıkları başka yaftalamalardan rahatsızlar.
tabii bence iki yönlü de yaftalama olmamalı, insanlar birbirlerine ve camiamızın üyelerine karşı daha saygılı olmalı.
son olarak şunu belirtmek isterim ki yazarın st. johnstone maçı özelindeki görüşlerine çoğunlukla katılıyorum. ancak bir mahalle baskısı ve faşizm ortamından bahsedeceksek o ortamdan çok daha ciddi ölçüde mağduriyet yaşayan tarafın hocaya güvenen insanlar olduğunu söylemek durumundayım. o yüzden de yukarıdaki entrysinin gerçekleri yansıtmak konusunda oldukça başarısız olduğu düşüncesindeyim.