533
bazı hareketleri orkun uşak'ı andıran kalecimiz..
hatırlayanlar bilir , orkun uşak diye bir kalecimiz vardı.
uzun boylu değildi (1,83 cm) fakat konsantre, çevik ve cesaretli idi.
başlarda iyi maçlar çıkardı, çizgi refleks kalecisi idi. fakat saha içinde biraz deli idi.
sonra daha çok tozuttu,zor ve stresli maçlarda baskıyı kaldıramadı, eksantrik hareketlerle dengesi bozuldu,
saçma goller yedi. akabinde yollandı.
fatihte biraz öyle. okan'dan sonra güvenli duruşu ve tecrübesi ile iyi göründü.
ama artık eksantrik ve tuhaf hareketlere de başladı.
frikik golü dışında, hakeme çıkıştığında ve diğer başka pozisyonlarda hareketleri bir tuhaf.
her kurtarış veya top alma sonunda ayaklar/eller saçma saçma açılıyor.
bu garip hareketleri ile konsantrasyonu dağıldı ve
son dakika ellerinin arasından o golü yedi.
kalecilerde olması gereken birçok özellikle beraber (cesaret, refleks, fizik, vs..)
psikolojik dayanıklılık da şart. bu yüzden
fatih için ''kötü günüydü, sonra düzelir'' diye de diyemiyorum.
kapanan, şut çektirmeyen, sistem takımlarında iyi ama galatasaray seviyesini kaldıramıyor.
belli ki rakip takımlar o kalede oldukça '' her atağı mutlaka şutla bitirin, birini içeri alır '' taktiği ile oynayacaklar.
galatasaray , ne kadar kötü olursa olsun, biri frikik olmak üzere 2 tane 18 dışından şutla ,
bir anadolu takımına yenilmemeli .
kabul edelim ki biz bu yerli kaleci işini kulüp olarak beceremiyoruz.
eser'den bu yana çok iyi bir yerli kaleci hatırlamıyorum ama kötüler çok boldu.
fener bu işi daha çok beceriyor. trabzon da beceriyor.
o kadar psikolojik pislik/zorluk içinde yetişen yerli kaleci psikolojik olarak daha iyi mi oluyor bilemiyorum.
her ne kadar fatih hoca ''kaleci departmanı kurduk'' dese de olmuyor yerli kaleci yetiştirme/üretme iş bizde.
galatasaray genelde hep iyi/ülkesinde milli latin kalecilerle başarılı oldu.
başarılı olan formül bizde bu, kimse kasmasın.
muslera gidebildiği kadar gidecek, ondan sonra 24-26 yaşlarında tecrübeli/ülkesinde milli bir latin kaleci bulunacak,
yanına da uefa altyapıdan yetişme kriterini tamamlayan bir genç (aykut, ufuk,eray gibi vs..) ile tamamlanacak.
anadolu'da yetişen kalecilerle olmuyor bu iş..
hatırlayanlar bilir , orkun uşak diye bir kalecimiz vardı.
uzun boylu değildi (1,83 cm) fakat konsantre, çevik ve cesaretli idi.
başlarda iyi maçlar çıkardı, çizgi refleks kalecisi idi. fakat saha içinde biraz deli idi.
sonra daha çok tozuttu,zor ve stresli maçlarda baskıyı kaldıramadı, eksantrik hareketlerle dengesi bozuldu,
saçma goller yedi. akabinde yollandı.
fatihte biraz öyle. okan'dan sonra güvenli duruşu ve tecrübesi ile iyi göründü.
ama artık eksantrik ve tuhaf hareketlere de başladı.
frikik golü dışında, hakeme çıkıştığında ve diğer başka pozisyonlarda hareketleri bir tuhaf.
her kurtarış veya top alma sonunda ayaklar/eller saçma saçma açılıyor.
bu garip hareketleri ile konsantrasyonu dağıldı ve
son dakika ellerinin arasından o golü yedi.
kalecilerde olması gereken birçok özellikle beraber (cesaret, refleks, fizik, vs..)
psikolojik dayanıklılık da şart. bu yüzden
fatih için ''kötü günüydü, sonra düzelir'' diye de diyemiyorum.
kapanan, şut çektirmeyen, sistem takımlarında iyi ama galatasaray seviyesini kaldıramıyor.
belli ki rakip takımlar o kalede oldukça '' her atağı mutlaka şutla bitirin, birini içeri alır '' taktiği ile oynayacaklar.
galatasaray , ne kadar kötü olursa olsun, biri frikik olmak üzere 2 tane 18 dışından şutla ,
bir anadolu takımına yenilmemeli .
kabul edelim ki biz bu yerli kaleci işini kulüp olarak beceremiyoruz.
eser'den bu yana çok iyi bir yerli kaleci hatırlamıyorum ama kötüler çok boldu.
fener bu işi daha çok beceriyor. trabzon da beceriyor.
o kadar psikolojik pislik/zorluk içinde yetişen yerli kaleci psikolojik olarak daha iyi mi oluyor bilemiyorum.
her ne kadar fatih hoca ''kaleci departmanı kurduk'' dese de olmuyor yerli kaleci yetiştirme/üretme iş bizde.
galatasaray genelde hep iyi/ülkesinde milli latin kalecilerle başarılı oldu.
başarılı olan formül bizde bu, kimse kasmasın.
muslera gidebildiği kadar gidecek, ondan sonra 24-26 yaşlarında tecrübeli/ülkesinde milli bir latin kaleci bulunacak,
yanına da uefa altyapıdan yetişme kriterini tamamlayan bir genç (aykut, ufuk,eray gibi vs..) ile tamamlanacak.
anadolu'da yetişen kalecilerle olmuyor bu iş..