416
bilgisi, görgüsü ve günümüz futbol kültürene uyan pasa dayalı, kanat organizasyonlarıyla olabildiğince çabuk oynamaya çalışan takımlar yaratma çabası ile beğendiğim ve takdir ettiğim genç teknik adam. galatasaray kariyeri pek iç açıcı olmasa da, nahoş sonuçların yaratıcısı gibi dursa da bir gerçek var ki, son 10 yılda izlediğim en iyi galatasaray'ı skibbe döneminde ki takım oynamıştır birkaç maç. ancak öylesine naif, gereğinden fazla düzgün bir adam çıktı ki skibbe, bu durum olabildiğince kötüye kullanıldı takım içindeki bazı oyuncular, yönetimde ki bir takım isimler ve medyanın geneli tarafından. belki de kendisi hakkında getirilebilecek tek eleştiri patron(boss) duruşunun olmamasıydı. ancak bu da doğuştan gelen bir yetidir. insanları kontrol etmek, söz geçirebilmek, ağırlığıyla etkileyebilmek, kibirli, egoları geniş oyuncuları bir çizgide tutup iyi yönetmek çok zordur. hele ki türkiye'de ki yerleşmeyen profesyonellik anlayışı içinde bunun üstüsinden gelmek hiç kolay değildir. kalli gibi katı ve sert olursun bir takım oyuncular kuyunu kazarlar. ki kazdılar da. ya da skibbe gibi sessiz, sakin bir adam olursun üstüne çıkarlar, takmazlar. durum bundan ibaret. halbuki herkes gözünü kapayıp işini yapmalı. eğer insan yönetimini iyi sağlayabilecek bir sportif direktör, menajer ya da her ne ise öyle bir isim olsaydı teknik adamlığı süresince galatasaray'a futbol anlamında çok şeyler katabilirdi. ha taraftar, basın sabredebilir miydi, asla. spora, futbola böylesine tahammülsüz bakan, profesyonlliğin sporcularca kavranamadığı bir ülke de skibbe o duruşuyla başarılı da olamazdı. zaten ülke olarak biz de olamıyoruz. aslında herşey burada yatıyor.