7080
geçmiş dönemlerde yani internet bu kadar yaygın değilken el mecbur sabırlıydık çünkü kinimizi kusacak sosyal medya yoktu. mecbur içimizde yaşıyorduk fırtınayı. günümüzde ise inanılmaz derecede sosyal medya bağımlılığı var. türkiye'nin genç nüfusu ve ekonomik durumlarını da hesaba katınca şipşak şampiyonluklar ve başarı bekliyoruz.
bizde hep "bizim takım kaybetmemeli" havası var. yeni teknik direktörle üst üste gelen 10 galibiyetten sonra alınacak olan 2 mağlubiyetle direkt teknik direktör sorgulanıyor. hagi'den sonra gelen (bülent ünder'i saymazsak) fatih terim 2 şampiyonlukla kral; sonra birkaç puan kaybı ve akabinde milli takımın başına geçince de ihanet eder oldu. mancini ilk geldiğinde karizmasıyla gelirken, sezon ortalarında küfür edilir hale gelmişti. prandelli "bütün galibiyetler gökyüzüne" diye geldi, sezon başlangıcında ise yerin dibine sokuldu. hamza hamzaoğlu 3 kupa getirdiğinde müthiş bir teknik adamken, birkaç maç kaybetti diye yerli sevici oldu, denge dengeoğlu diye kaldı. herkes mustafa denizli gelsin, kurt hocadır ligi biliyor dedi ama birkaç mağlubiyetle yaşlı bir adam oluverdi. riekerink iyi bir performans gösterdiğinde "riekerink bey diyeceksiniz" dendi, birkaç mağlubiyet aldığında da stajyer teknik direktörümsü oldu. o daha gönderilmeden herkes igor tudor gelsin diyordu, geldiğinde de sürekli küfür edildi. hani siz şöylesiniz, böylesiniz demiyorum çünkü bende böyleyim ama yukarıda söylediğim sezonların kaçında mutlu sonla bitirdik sezonu? yangıncılık yaptık da ne oldu?
sabır her şeyin ilacıdır ve herkes de dört dörtlük değildir. takım illaki yenilecek, illa ki kötü futbol oynayacak yani bunlar doğal şeyler. eleştirmeyin demiyorum ama biraz sabredelim yav. 2010-2011 sezonunda ligi faciayla bitirdik dimi? 2011-2012 sezonuna fatih terim önderliğinde lige mağlubiyetle başlamıştık ama sonra ne oldu? söke söke şampiyon olduk. ilk haftaların her zaman telafisi vardır, yeter ki sükuneti elden bırakmayalım. zaten medya yoluyla takımımız ötekileştiriyor, bari biz yalnız bırakmayalım. eleştirelim ama eleştiri adı altında asıp kesmeyelim. birazcık sabır... unutmayın, mayıslar bizimdir.
bizde hep "bizim takım kaybetmemeli" havası var. yeni teknik direktörle üst üste gelen 10 galibiyetten sonra alınacak olan 2 mağlubiyetle direkt teknik direktör sorgulanıyor. hagi'den sonra gelen (bülent ünder'i saymazsak) fatih terim 2 şampiyonlukla kral; sonra birkaç puan kaybı ve akabinde milli takımın başına geçince de ihanet eder oldu. mancini ilk geldiğinde karizmasıyla gelirken, sezon ortalarında küfür edilir hale gelmişti. prandelli "bütün galibiyetler gökyüzüne" diye geldi, sezon başlangıcında ise yerin dibine sokuldu. hamza hamzaoğlu 3 kupa getirdiğinde müthiş bir teknik adamken, birkaç maç kaybetti diye yerli sevici oldu, denge dengeoğlu diye kaldı. herkes mustafa denizli gelsin, kurt hocadır ligi biliyor dedi ama birkaç mağlubiyetle yaşlı bir adam oluverdi. riekerink iyi bir performans gösterdiğinde "riekerink bey diyeceksiniz" dendi, birkaç mağlubiyet aldığında da stajyer teknik direktörümsü oldu. o daha gönderilmeden herkes igor tudor gelsin diyordu, geldiğinde de sürekli küfür edildi. hani siz şöylesiniz, böylesiniz demiyorum çünkü bende böyleyim ama yukarıda söylediğim sezonların kaçında mutlu sonla bitirdik sezonu? yangıncılık yaptık da ne oldu?
sabır her şeyin ilacıdır ve herkes de dört dörtlük değildir. takım illaki yenilecek, illa ki kötü futbol oynayacak yani bunlar doğal şeyler. eleştirmeyin demiyorum ama biraz sabredelim yav. 2010-2011 sezonunda ligi faciayla bitirdik dimi? 2011-2012 sezonuna fatih terim önderliğinde lige mağlubiyetle başlamıştık ama sonra ne oldu? söke söke şampiyon olduk. ilk haftaların her zaman telafisi vardır, yeter ki sükuneti elden bırakmayalım. zaten medya yoluyla takımımız ötekileştiriyor, bari biz yalnız bırakmayalım. eleştirelim ama eleştiri adı altında asıp kesmeyelim. birazcık sabır... unutmayın, mayıslar bizimdir.