222
maç yazısına başlamadan önce hamza hoca’nın maç sonunda beyan ettiği demeç için birkaç cümle söylemek istiyorum. demeç şöyle; ‘’tansfer için 2 günümüz daha var, bakıyoruz. kimseyi alamasak da bu takım her şeyi yapacak güce sahip’’ ilk başta tereddüt ettim sonra baktım ki gerçekten böyle bir beyanda bulunmuş. sonrasında bazı futbol doğruları aklıma geldi.
mesela ilk olarak; futbol takımında farklılıkların zorunlu olması. çünkü aynı özelliklere sahip oyuncular birbirlerini tamamlayamazlar. takımda melo’nun bir yedeği bile yokken ve ortasahada hamit, selçuk, dzemaili, bilal, jose, gibi oyun stilleri benzer oyuncular varken, bu demeci vermesi tuhafıma gitti. burada bir dengesizlik yok mu hocam ?
gene aynı şekilde ikinci olarak; sabri’nin yeterliliği tartışılırken veya yeterli olsa da yedeğinin yetersizliği ortadayken bu demeci vermesi tuhaf. beklerin oyun içindeki rolü ne kadar değişirse değişsin bir şey hakikat olarak aynı kalır. o da; beklerin her daim rakibin en hızlı ve genelde en teknik oyuncularına karşı oynuyor oluşu. bu da ortadayken bu demeç ? umarım hoca sadece oyuncularına güven aşılamaya çalışıyordur.
maçın taktiksel tarafına gelince; zaten hamza hoca, lig’in 10. haftasına doğru zirve noktasına ulaşacağımızı söylemişti. o yüzden ilk haftalarda oynanan bu kaos oyunu adına kesin yorumlar yapmanın yanlış olacağı kanaatindeyim. ilk haftalar takımlar sadece yapacaklarının fragmanlarını izletirler. buna dayanarak bugün oyuna girdikten sonra emre çolak’ın ve oyunda kaldığı sürece carole’ün bize bu sezon yapacaklarına dair güzel fragmanlar sundular. özellikle carole keşke her mevkide bu derece sağlam yedek oyuncumuz olsa dedirtiyor. alex telles ile sıkı bir forma yarışına gireceği açık yalnız ben onda bir bekte olması gereken psikolojik özelliklerden daha çok bir göbek oyuncusunda olması gereken psikolojik özellikler gördüm. çoğu oyuncunun karşısında görmek istemeyeceği şekilde tarzda , asla vazgeçmiyor ve geri adım atmıyor. bu yönüyle tam bir braveheart diyebilirim. acaba sol iç performansı nasıl olur merak etmiyor değilim. ve ayrıca bugünkü ayrı bir şansızlığından bahsetmek gerekirse yaptığı 2 faul’ün ikisi de sarı kart görmesine sebep oldu…
onların dışında bugün; burak orta sahaya deplase oldu ve orta sahaya deplase olan burak maç başına 10 faul yapmaz. hollanda maçında yaptığı gibi 10’a yakın faul alır. bugün her ne kadar fırat aydınus çoğunu es geçse de umarım burak bunu yapmaktan geri kalmaz. diğer tarafta umut’a , hamza hoca şöyle bir şey söyledi, maç içinde net olarak duydum; ‘’umut burayı boşalt sabri kullansın, pres yap ve ortasahayı destekle’’. o kanadı sabri’ye boşaltmanın meyvesini ilk golde aldık. sabri’nin 5 kişiyi oyundan düşüren güzel ortası sonucu… ama işin savunma tarafına bakınca 29. dk sabri adamını kaçırdı, selçuk olması gereken yerdeydi ama melo hamle yaptı, ve o da geç kalınca %100’lük pozisyon carole’ün çabukluğu sayesinde korner ile sonuçlandı.
yenen harika gol ise semih’in hamle zamanlaması yanlışı sonucunda geldi.
ikinci golden önce selçuk topun başına geçince umutsuzdum. çünkü duran toplarda genelde hedef oyuncu olarak kullandığımız chedjou sakatlanmış yerine bu işleri iyi yapamayan semih girmişti. ama orada şans gerçekten yanımızdaydı. üçüncü golde ise emre çolak, yukarıda bahsettiğim gibi bize gerçekten güzel bir fragman izletti. umarım fragmanı güzel ama uzun metrajı kötü olan filmlere benzemez…
ben oynanan maçların genelde iyi tarafına baktığımdan dolayı kötü olan yerleri es geçebiliyorum. ama bu sefer öyle değil. aynı şeyleri yazmaktan gerçekten sıkıldım artık. yediğimiz goller ve verdiğimiz pozisyonlar bunu o kadar net bir şekilde söylüyor ki… 57. dakikada melo’nun, muslera’dan aldığı topu kaptırması, rakiplerin oyunun ağırlık merkezi olarak genelde sağ kanadımızı tercih etmeleri, sağda oynayacak forvet özellikli yukarıda hamza hoca’nın söylediklerini yapabilecek bir oyuncu. (’umut burayı boşalt sabri kullansın, pres yap ve ortasahayı destekle)
maçın psikolojik analizi ise; aslında bu hafta yazılacak çok fazla bir şey yok. oyuncular psikolojik açıdan gerçekten hazırlanmıştı. evet kötülerdi ama geçen haftaya göre biraz daha agresiflerdi. işte tüm olayda birazda burada türkiye liginde, galatasaray rğer o maç derbi değilse, sahada futbol olarak ne kadar kötü olursa olsun, psikolojik açıdan maça hazırsa o gün maça hazırsa o maçı bir şekilde kazanır. bugünde bir nevi yaptığı oydu. ve hamza hocanında en iyi yaptığı şey tam olarak bu. diğer işleri de iyi yapması dileğiyle…
mesela ilk olarak; futbol takımında farklılıkların zorunlu olması. çünkü aynı özelliklere sahip oyuncular birbirlerini tamamlayamazlar. takımda melo’nun bir yedeği bile yokken ve ortasahada hamit, selçuk, dzemaili, bilal, jose, gibi oyun stilleri benzer oyuncular varken, bu demeci vermesi tuhafıma gitti. burada bir dengesizlik yok mu hocam ?
gene aynı şekilde ikinci olarak; sabri’nin yeterliliği tartışılırken veya yeterli olsa da yedeğinin yetersizliği ortadayken bu demeci vermesi tuhaf. beklerin oyun içindeki rolü ne kadar değişirse değişsin bir şey hakikat olarak aynı kalır. o da; beklerin her daim rakibin en hızlı ve genelde en teknik oyuncularına karşı oynuyor oluşu. bu da ortadayken bu demeç ? umarım hoca sadece oyuncularına güven aşılamaya çalışıyordur.
maçın taktiksel tarafına gelince; zaten hamza hoca, lig’in 10. haftasına doğru zirve noktasına ulaşacağımızı söylemişti. o yüzden ilk haftalarda oynanan bu kaos oyunu adına kesin yorumlar yapmanın yanlış olacağı kanaatindeyim. ilk haftalar takımlar sadece yapacaklarının fragmanlarını izletirler. buna dayanarak bugün oyuna girdikten sonra emre çolak’ın ve oyunda kaldığı sürece carole’ün bize bu sezon yapacaklarına dair güzel fragmanlar sundular. özellikle carole keşke her mevkide bu derece sağlam yedek oyuncumuz olsa dedirtiyor. alex telles ile sıkı bir forma yarışına gireceği açık yalnız ben onda bir bekte olması gereken psikolojik özelliklerden daha çok bir göbek oyuncusunda olması gereken psikolojik özellikler gördüm. çoğu oyuncunun karşısında görmek istemeyeceği şekilde tarzda , asla vazgeçmiyor ve geri adım atmıyor. bu yönüyle tam bir braveheart diyebilirim. acaba sol iç performansı nasıl olur merak etmiyor değilim. ve ayrıca bugünkü ayrı bir şansızlığından bahsetmek gerekirse yaptığı 2 faul’ün ikisi de sarı kart görmesine sebep oldu…
onların dışında bugün; burak orta sahaya deplase oldu ve orta sahaya deplase olan burak maç başına 10 faul yapmaz. hollanda maçında yaptığı gibi 10’a yakın faul alır. bugün her ne kadar fırat aydınus çoğunu es geçse de umarım burak bunu yapmaktan geri kalmaz. diğer tarafta umut’a , hamza hoca şöyle bir şey söyledi, maç içinde net olarak duydum; ‘’umut burayı boşalt sabri kullansın, pres yap ve ortasahayı destekle’’. o kanadı sabri’ye boşaltmanın meyvesini ilk golde aldık. sabri’nin 5 kişiyi oyundan düşüren güzel ortası sonucu… ama işin savunma tarafına bakınca 29. dk sabri adamını kaçırdı, selçuk olması gereken yerdeydi ama melo hamle yaptı, ve o da geç kalınca %100’lük pozisyon carole’ün çabukluğu sayesinde korner ile sonuçlandı.
yenen harika gol ise semih’in hamle zamanlaması yanlışı sonucunda geldi.
ikinci golden önce selçuk topun başına geçince umutsuzdum. çünkü duran toplarda genelde hedef oyuncu olarak kullandığımız chedjou sakatlanmış yerine bu işleri iyi yapamayan semih girmişti. ama orada şans gerçekten yanımızdaydı. üçüncü golde ise emre çolak, yukarıda bahsettiğim gibi bize gerçekten güzel bir fragman izletti. umarım fragmanı güzel ama uzun metrajı kötü olan filmlere benzemez…
ben oynanan maçların genelde iyi tarafına baktığımdan dolayı kötü olan yerleri es geçebiliyorum. ama bu sefer öyle değil. aynı şeyleri yazmaktan gerçekten sıkıldım artık. yediğimiz goller ve verdiğimiz pozisyonlar bunu o kadar net bir şekilde söylüyor ki… 57. dakikada melo’nun, muslera’dan aldığı topu kaptırması, rakiplerin oyunun ağırlık merkezi olarak genelde sağ kanadımızı tercih etmeleri, sağda oynayacak forvet özellikli yukarıda hamza hoca’nın söylediklerini yapabilecek bir oyuncu. (’umut burayı boşalt sabri kullansın, pres yap ve ortasahayı destekle)
maçın psikolojik analizi ise; aslında bu hafta yazılacak çok fazla bir şey yok. oyuncular psikolojik açıdan gerçekten hazırlanmıştı. evet kötülerdi ama geçen haftaya göre biraz daha agresiflerdi. işte tüm olayda birazda burada türkiye liginde, galatasaray rğer o maç derbi değilse, sahada futbol olarak ne kadar kötü olursa olsun, psikolojik açıdan maça hazırsa o gün maça hazırsa o maçı bir şekilde kazanır. bugünde bir nevi yaptığı oydu. ve hamza hocanında en iyi yaptığı şey tam olarak bu. diğer işleri de iyi yapması dileğiyle…