resim
Lincoln Cássio de Souza Soares
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:On Numara
Yaş:46
Boy:-
Uyruk:Brezilya
  • 2561
    2008 döneminde (özellikle skibbe zamanı) oynadığı top halen aklımda. şiir gibiydi. o seviyede en son wesley sneijder'in 2014-2015 sezonu performansını hatırlıyorum. ötesi yok.

    daha sonrası ise bir maçlık kaptan olarak sahaya çıkarıldığıı ve şov yaptığı gün sonrası, dönemin şımarık çocuğu, şimdinin magandası arda turan ve çetesi tarafından istikrarlı bir şekilde lobi faaliyetlerine kurban gitmiş ve galatasaray'dan koparılmıştır.

    bugün bazı şeyleri daha iyi anlıyor insan.

    tıpkı abdul kader keita'nın gönderilip, serdar özkan ile ikame edilme çalışmaları gibi. sırf birilerinin gönlü olsun diye yılları gitmiş bu takımın.
  • 1026
    pokemon'daki charizard'a benzeyen futbolcu. tip olarak değil tabi, davranış ve ruh olarak benziyor. charizard ne yapardı? ash'in sözünü hiç dinlemez, rakip pokemon ile ya dövüşürdü ya da dövüşmez yatardı. rakibi buna en ufak bir yamuk yapsa dünyanın en güçlü pokemonu olurken, rakipten herhangi bir hareket gelmediği zaman ash'in talimatlarına uymaz bir köşeye yatardı.

    evet. görüldüğü gibi charizard'a benzeyen bir futbolcudur kendisi. tip olarak da mı benziyor ne?

    http://char5632.webs.com/...rizard/Charizard.jpg
    *
  • 898
    9 mayıs 2009 galatasaray ankaragücü maçında penaltı sırasında ellerini yukarı kaldırıp dua etti, vuruş gol olduktan sonra barosa doğru koşarken diğer takım arkadaşlarına " gelin gelin " şeklinde işaret yaptı. sayın cassio de souza soares lincoln bu takımda gerçekten maç kazanmak isteyen biri varsa onların en başında sen geliyorsun. bundan adım gibi eminim. sonuna kadar bizimle kalman dileğiyle. tanrı seni ait olduğun yerden ayırmasın.
  • 2608
    yetenek olarak hagi'den sonra gelen en yetenekli oyuncuydu. buna sneijder de dahil. canı istediği zaman muazzam top oynardı ve tabelayı değiştirirdi. bi hertha berlin maçı vardır kendisinin, ara sıra bi yerlerden 90 dakikasını bulup sadece kendisini izlerim. inanılmaz teknik, inanılmaz akıllı ve istediği zaman maça ağırlığını koyup maç kazandıran topçuydu ama disiplin kelimesini hayatı boyunca duymadığı için bütün bu özellikleri boşa gitti. top ayağına inanılmaz yakışırdı. fiziksel özelliği, stili ve top tekniği oldukça benzeyen mevkidaşı diego atletico madrid formasıyla şampiyonlar ligi finali gördüyse disiplinsizliğine yansın. o dönem gerçekten onun yeteneğinde çok az topçu vardı çünkü..
  • 2628
    bazı anlar vardır, bilirsiniz içinizde yarattığı etki kadar dışarıda yankı bulmamıştır ama önemli olan bizim ne hissetiğimizdir. lincoln. sen gelmeden önce gelmeni tutkuyla bekledik, fc schalke 04 yöneticilerinden gelecek iyi bir haber için yavaş internetlerimizi saat başı meşgul ettik. sonra rahmetli başkan özhan canaydın heyecanla verdi bir açılış etkilinliğinde müjdeyi, "lincoln artık bizle" açıklamayı transfer sihirbazı haldun üstünel'le birlikte kafanda bir şapka taktığın açık hava imza töreni takip etti. orada yaptığı "büyük bir forma giyeceğim" açıklamasından sonra heyecanımız ve beklentimiz tamamen üst seviyeye çıkmıştı. yapamadı. belki skibbe dönemi yarım sezon harika bir futbol oynadı diyebiliriz. ama yapamadı. nedendir bilmiyorum ama bende en sevilen futbolcular listesinde adı nedense silinmiyor.
  • 2459
    gidişi galatasaray'a yaklaşık 2.1 milyon eu para kazandırmış futbolcu. gönderirken üstüne para bayılmadığımız oyunculardan.

    deplasmanlara zorla götürdüğümüz halde, ironik olarak gençlerbirliği deplasmanında attığı golü unutamam. "kazanırsak şampiyonluk gelir mi acaba?" denilen maçı rezalet bir zeminde aldırmıştı.

    (bkz: 6 nisan 2008 gençlerbirliği galatasaray maçı)

    edit:imla
    edit2: maç başlığı
  • 2425
    şimdi o iyi bu kötü falan demeden önce oyun tarzlarına bakmak lazım. şimdi formsuz sneijder ile formda bir lincoln karşılaştırılması doğru olmaz. ikisinin de en formda dönemlerine bakmak lazım. sneijder en forma dönemini inter'in baklava 4-4-2'sinde 2 forvetin arkası olarak geçirdi. inter hızlı ve direkt oynayan ölümcül kontraları olan klasik bir mourinho takımıydı. o takımda sneijder topun kazanılıp kontratağa dönüşmesindeki en kilit isimlerdendi. o yüzden istatistiksel katkısı çok büyük olmasa da 9-10 saniye içinde gole giden atakların yüzde 80'i sneijder ile başlıyordu. sadece pas olarak değil topu sürerek, takım savunmasına pres yaparak katkı vererek inter'de komple bir futbolcu , disiplinli tam bir avrupalı görüntüsündeydi. lincoln ise schalke'de kuranyi'nin arkasında top rakipteyken ileride kendine boş alan arayan top kazanıldığında topu hemen isteyen ve direkt son pası ya da şutu veren serbestçe takılan oyuncu görüntüsündeydi. o yüzden her zaman çok şık pasları ve golleri oldu, ama tüm takım onu taşımak zorunda kaldı. yani takıma bireysel olarak çok katkı veren bir oyuncuyken takım görevi anlamında zayıf bir oyuncuydu. dar alanda etkili olması lincoln'ü gerçekten farklı yapan noktaydı. ama dar alanda çok faule maruz kalarak sürekli sakatlanıyordu zira fizik olarak da çok zayıf bir oyuncuydu. hagi ise ikisinden de farklı olarak günümüzün iniesta'sı gibi tamamen zekasıyla sahada varolan ve sahanın her yerinde takımının en sıkıştığı anda kendini gösteren bir oyuncu görünümündeydi. savunma katkısı az gibi görünse de hagi ikili mücadelelerde asla yılmayan inatçı bir 10 numaraydı. geçmişi biraz gözünün önüne getirenler hatırlar hagi lincoln'den çok farklı olarak taa bizim cezasahamıza kadar gelip top çıkarıp/saklayıp takımı rahatlatan bir adamdı. hiçbir zaman tribüne oynamak için oynamazdı mesela. artistik bir hareket yaptıysa bile onu o an gerektiği için yapardı. ayrıca hagi hırslı ve sert bir adamdı. hagi'nin ağır olması ise bize hiçbir zaman bir handikap oluşturmadı. çünkü zaten biz top çeviren daha çok bakarak görerek nispeten düşük tempoyla oynayan bir takımdık. bu konuda 90'ların italyan takımlarına çok benziyorduk. kısacası dünyada her oyun tarzına uyan tüm özellikleri üzerinde bulunduran bir futbolcu yok. herkesin kendine has özellikleri var. onları değerlendirmek transferleri ona göre yapmak ,takımın hem taktiksel hem de karakteristik özelliklerine uyan oyuncuları belirlemek gerekiyor.
  • 1635
    yeni forması hiç mi hiç yakışmamış eski futbolcumuzdur. hani sarıyı göremedim ben, kırmızıyı göremedim be linc? olmamış ki bu. hem.. nasıl ya bir dakka? şimdi sen artık o formayla mı atıcaksın golleri, vericeksin asistleri.. tirübüne koşacaksın falan filan. yok ya, yanlış bir şeyler var bu işte? git o saçlarını kestir bari, daha fazla tanıdık gelme bu gözlere. içim burkuluyor, anlıyor musun?
  • 439
    yine linç edilme mevsimini yaşayan futbolcumuzdur. bu mevsim bitmeyecek bahar hiç gelmeyecek galiba. nedir bu insanın bu derece linç edilme isteği anlamıyorum. geldiği ilk günden beri ona özel bu muamelenin nedeni ne? neyin kini bu? nedir her yaptığı şeyin onu cinayet işlemiş gibi gösterilmesine yol açan? geldiği günden beri aynı film aynı sahne. ne zaman sakatlansa bir kılı döndü muhabbeti dinliyoruz, kimse inanmıyor. deplasmana bilerek gitmedi deniyor, ayağında ödem olması bile inandırıcılıkta rol oynamıyor. o kadar pervasızca söyleniyor ki bu.. bu derece vatan haini muamelesi yapılması neyin nesi? aslında şaşırmamak lazım, medyanın kendi ülkesinden yetişen sporcusuna bile saygısı yokken. ama sonunda kendi çizdikleri lincoln profiline taraftarı da inandırdılar ben buna üzülüyorum. günde bir milyon tane lincoln haberi yaparak, bu taraftar niye lincoln diye bağırıyor diyerek, 8 gol bilmem kaç tane asist yapmış olsa,da ne verdi ki bu takıma diyerek, eline geçen her malzemeyi kullanarak sonunda bu da oldu, artık oyuncusunun uefa finali hayali kurmasına bile inanmama durumuna getirdiler taraftarı. tebrik ediyorum burdan.

    yine idam sehpaları konuldu birkaç gün önce, darağacına götürmek için sabırsızlanıyorlar. yine ne yapmış lincoln, ''hey koç, niye ben?'' demiş. oynamak istediği için, birşeyler yapabileceğini düşündüğü en önemlisi yapmak istediği için. ama bunun önemi yok. yapan lincoln ise bunun cezası idam. tamam yüzde yüz haklıdır demiyorum yaptığında ama anlayabilmekten bahsediyorum. anlayabilmek kelimesi her ne kadar lincoln için geçerli olmasa da. ama anlamak yerine, kimse galatasaray'dan büyük değildir diyoruz. tamam da bunun neresi kendini büyük görmektir. hırs, istek, arzu diye bir şey vardı hani ne oldu onlara? galiba maç içinde olabilecek bu tür şeyleri kendi içimizde halledebilmeyi beklemek büyük bir hayal. böyle kavgadan beslenen bir medyayla bunu yapmak imkansız. sonuçta amaç bu konuda da belli, lincoln gitsin isteniyor. bugün lincoln'ün yaptığı tepkinin aynısı fenerbahçeli bir çok futbolcu tarafından yapılıyor.* hiçbiri bu kadar konuşulmuyor. bizler duymuyoruz mesela kendi içlerinde bir ceza verdiler mi falan diye. ama olay lincoln olunca tüm türkiye tetikte bekliyor acaba ne ceza gelecek diye.

    artık çok sıkıldım herkesin lincoln'e ağzının payını verme isteğinden. her defasında erman toroğlu'nun gözlerini belerterek bu da topçu mu yaaae, kaç maç almış tafralarından, sergen yalçın'ın geçmişine bakmaksızın sorumluluk dersi verişlerinden, benden büyük yıldız mı var nidalarından, karakter tahlillerinden, hakan ünsal'ın sanki lincoln ile bir kan davası varmış gibi sürekli açığını yakalama çabalarından, küçültmeye çalışışlarından çok sıkıldım. hiç bitmeyecek herkesin bu insan üzerinden ego tatmin etme yarışları. ellerini ovuşturarak bekliyorlar bir şey yapsa da haddini bildirsek diye. racon değil kafa kesiyorlar malum. yahu top sektirdiği için üzerine yüründü bu futbolcunun bu ülkede. nasıl bir cinnet halindeyiz, nasıl had bildirme yarışına girmişiz, herkes hekesin cezasını kendi kesme peşinde. ve maalesef hiç ışık da yok ileriye dair. bu ülkede sinan engin gibi, lincoln'ü kastederek ''bu adamı yakında arkadaşları döver'' diyen biri yorumcu diye televizyona çıkartılıyorsa, daha ne desek boş demektir. insan psikolojisinden anlamaya, güzelliklere, futbol denen oyuna ve yıldızlara ihtiyacımız yok. siz varken sevgili ali kıran baş kesenciler kime ne hacet. devam sevgili medyam devam, durmak yok yola devam. lincoln'ün gittiği gün rahatladığınız gün olacak biliyorum. ama dilerim o gün gelmez.
  • 2141
    bir gün nalet okulumu bitirip; profesyonel, tam randımanlı ve geniş imkanlara sahip bir gazeteci olabilirsem eğer, brezilya'ya gidip kendisi ile baştan sona harikulade bir röportaj yapacağım. eksiksiz ve objektif bir röportaj olacak. aradan geçen yılların da etkisi ile daha cesur sorular sorabilir, daha cüretkar cevaplar alabilirim diye umuyorum.

    bir gün, zotomaçlar'da, tötösporlar'da 'flaşşş flaaşşş flaaşş bir zamanların galatasaray'ının sorunlu yıldızı cassio lincoln yıllar süren suskunluğunu bozdu. lincoln'ün şok yaratacak ve ülke futbolunu derinden sarsacak açıklamaları sayfa 3'te... ' diye bir haber görürseniz, başlığıma bir zahmet bir kaç entry karalarsınız canlar.

    (bkz: yapacağım diyorsam, yapacağımdır) *
  • 2598
    2008-09 sezonu bu adami kapali’dan canli izledim. hani sneijder sevgimi bilen bilir ama lincoln cok baskaydi be. adamin attigi paslar, yaptirdigi sahte kosular (genelde arda’ya sahte kosu yaptirip baros’a gol attirirdi; misal aralik 2008’de oynanan galatasaray besiktas macindaki gole bakin), gelisine veya beklenmedik sutlari, kalecileri caresiz birakan teknik vuruslari (gene mesela volkan ayisina kadikoy’de attigi biri sayilmayan iki gol) vs.

    tabi dayaklik huylari da vardi. misal 3-0 kazandigimiz trabzonspor macinda korner diregiyle gereksiz gol sevinci yasayip kirmizi kart gormesi (gerci bir sonraki pozisyonda gormustu ikinciyi ama hakem bu pozisyona inat vermisti hepimizi biliyoduk) ve ertesi hafta deplasmana gitmemesi.

    ona ragmen fakir ronaldinho’sunun tanimiydi. keske bulent korkmaz lincoln’un ustunu cizmeyip bir sekilde anlasabilseydi de uefa kupasini kazansaydik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın