2015-16 UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu 2.Hafta Maçı
19:00
2 - 2
  • 36
    kim 1 puan iyidir diyorsa galatasaraylılık'ı konusunda eksikler var demektir. kimsenin taraftarlığını sorgulamak haddime değil. ama bu takımın ve taraftarının genlerinde bazı değişmeyen şeyler vardı. santrafor arda da olsa sol açık misimoviç sağ açık elano da olsa hoca hamza hocamızda olsa değişmez bazı şeyler.

    ve bu değişmeyen şeyler 32 cl takımı içinde en zayıfı olandan 1 puan almayı başarısızlık olarak görmeyi gerektirir.
  • 26
    ah ulan galatasaray'ı yöneten rezil herifler. sizin ben... ne diyeyim ben size, ne diyeyim ! 4 senedir şampiyonlar ligi gruplarındayız, 3 senedir şampiyon olduk. para olarak reklam olarak daha fazla ne olabilirdi ? maksimum alabilceğimiz şeyleri aldık neredeyse 4 senedir...

    4. sene sonunda taraftarımızı getirdiğiniz noktaya bakar mısınız ? şampiyonlar ligi gruplarına ilk defa katılmış kazakistanın astana fk kulübünü acaba yenebilir miyiz ?

    bak yenersiniz veya yenilirsiniz o başka. hemen hemen her takım rakibini yenebilme potansiyeline sahip zaten.

    fakat benim dediğim şu: biz geçmişten beri buraların takımıyız, taraftarımız bu tarz şampiyonlar ligi maçlarına *(bkz: koyup geçeceğimiz maç) olarak bakmalıydı. şanssızlık olur yenilirsin o başka bak kardeşim.

    ismimiz yenmeliydi anladın mı !
    adımız yenmeliydi !

    ama yönetim, galatasaray'ın içinde bulunan kan emiciler, anca paraları yedi. allem edildi kallem edildi, bu kulüp 4 senede bu kadar başarılı olmasına rağmen hala geriye getirildi.

    congratulations. başka da bir şey demiyorum.

    maça gelince, yenmemiz gereken maç. astana kendi evinde en azından puan alabilmek için maça asılacaktır, ben olsam ben de öyle yaparım.
    bizim takımın zor 3 puan alacağı maç. alırsa sneijder'le muslera alır veya aldırır. eyyorlamam bu kadar.
  • 35
    bu maçtan alınacak 1 puan bile kötüdür ve bu bizi sadece üçüncülük yarışında tutar, ikinciliğe ikinci maçtan elveda demiş oluruz.

    günümüzde hiçbir rakibi küçümsememek gerekir elbette ama 23 yıllık şampiyonlar ligi tarihinde ilk defa grup aşamasına kalmış, köklü bir futbol ülkesinin mensubu olmayan bir takımdan bahsediyoruz. ciddi söylüyorum, şu şartlarda astana'nın aldığı tek puan, tek galibiyet ve tek gol bile değerlidir. astana karşısında oluşacak bir fiyasko beni ve birçok taraftarı büyük bir hayal kırıklığına uğratır açıkçası.

    herkes kafasından silsin şunu: 1 puan da iyidir falan yok. mutlaka yenmemiz lazım bu adamları.
  • 110
    tarihimizin en kötü serisine inşallah son veririz.

    istatistikler:

    http://3.bp.blogspot.com/...640/tt-arena-640.jpg
    http://3.bp.blogspot.com/...0Xo/s640/BBBBBBB.jpg
    http://4.bp.blogspot.com/...%2Bma%25C3%25A7o.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...BFWEc/s640/zpZtH.jpg
    http://3.bp.blogspot.com/...League-Wallpaper.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...Kg/s640/aaaaaaaa.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/CQIsjCmU8AAtT8j.jpg
    https://pbs.twimg.com/media/CQIranxUkAIzL_T.jpg
    https://pbs.twimg.com/media/CQIqwWwUsAApOJE.jpg
    http://4.bp.blogspot.com/...25C4%25B1ngs%2B1.jpg

    100. şampiyonlar ligi maçımız.
    http://4.bp.blogspot.com/...1ks%25C4%25B1z-1.jpg

    detaylı bilgi:
    https://twitter.com/avrupasevdasi
    http://avrupasevdasi.blogspot.com.tr/
  • 117
    astanadan bildiriyorum hava suan 21 derece. dune kadar 0 dereceydi ezberci basin yi e yapti yapacağıni hava mukemmel bu bahaneyi kafanizdan cikarin.

    ayrica stadin uzeri kapanirsa taraftar baskisi olur demek gerizekalilik stadin yarisi turk olacak.

    astana seyircisinin bir marsi bile yok. sadece podolskiye karsi biraz kizginlar onu da biz bastiririz.

    3 puan harici hersey basarisizliktir. 6 senelik takim astana abartmaya gerek yok
  • 63
    gol atmanın zor olacağı maç. skoru bile geçtim, tek temennim bizim açımızdan sakatlık yaşanmadan bitmesi.

    öncelikle suni çim (her ne kadar uefa kabul ediyor ise de) oynama zemini olarak hakiki çimden farklı. topun sekişinden, kramponun sahaya tutuşuna, zeminin alışık olunandan daha sert oluşuna kadar sayabileceğimiz 10-15 farklı değişken var ki, bence bunlardan en önemlisi kramponun zemin üzerinde kalıyor olması (standart krampon çimde gömülüyor haliyle). bu farklılıklar top sürmekten, topun altına girmeye (orta), topun sekişinden vurulan topun ıslak çimden sekerek hızlanma vb. potansiyeli gibi çoğu motor hareketin normal sahada vereceği sonuç ile aynı sonucu vermemesi sonucunu doğuruyor.

    özellikle profesyonel seviyede ıslanan formanın ağırlığının bile takım performansını etkileyebileceği dikkate alınırsa bence krampon sıkıntısı başımızı ağrıtabilir. nitekim, her ne kadar "astana maçı için özel krampon" yazılsa da resimlerden gördüğüm kadarıyla kramponlar standart ag krampon. şimdi söyleyeceklerim, dünya geneli için %100 doğru bir önerme olmasa da türkiye için geçerli olan şeylerdir. bilen bilir, fg (firm ground) kramponlar hem tutuş, hem kavrayış hem de ağırlık olarak ag (artificial ground) kramponlardan farklı. aslında fg krampon dediğimiz halk arasında "tam prof", ag kramponlar da halk arasında "yarı prof" olarak biliniyor. bu tabir tartışılabilir ancak genel kaynak böyle. kramponlar, ayakkabı tabanı ve kullanılan mazlemenin kalitesi farklı. en azından bizde böyle. zira nike dünya genelinde (misal almanya) ag tabanlı fg malzemesi ile ayakkabı üretiyor ancak bu ayakkabılar türkiye'de satılmıyor. özel sipariş ile gelebiliyor ve açıkçası ben bizim takımın özel sipariş verdiğini düşünmüyorum (wes dışında).

    kaldı ki zemin yeşil gözükse de en kaliteli suni çim, hakiki çim değildir. kayınca bir tarafın normalden daha fazla acır yani. isviçre'de kabul görmüş olan uefa stadlarında top oynamış (taşağına) bir adam olarak söylüyorum ki evet, daha az acıtıyor ancak beylerbeyi stadında kayınca ne kadar canın acıyorsa (misal 10 diyelim) bu zeminlerde de ona yakın bir can acıması (misal 8.5) yaşıyorsun. çimde bu oran, zeminin kuruluğuna bağlı olarak 1-6 arasıdır, 6 karda kışta donmuş toprak veya 20 gün sulanmamış çimdir (anlatmak için söylüyorum).

    şimdi takımdaki adamları severiz, sevmeyebiliriz, beğeniriz veya beğenmeyebiliriz ancak bu adamlar bilmem kaç yıldır aynı tip zeminde oynamış adamlar ve maç içinde yaptıkları motor hareketleri bu zemine göre oturmuş. şimdi "umut'un her hareketi motor olsa ne olur?" diyebilirsiniz ama konu tam olarak değil, herkes etkileniyor. rakip hariç.

    bu dezavantajlar dışında ilk 11'in nasıl şekilleneceği de önemli. ben hamza hoca yerinde olsam 2 maçtır oynayan kadroda poldi-umut değişikliği yapar kanada sinanı koyar maça başlarım. ancak kendisinin aldığı toplarda artık ayhan akman gibi sağa sola koşan ve ileri gitmeyen selçuk'u, veya aralarındaki ilişki her ne ise antep maçının skorunun 5-1 olmasını engelleyen tek adam umut'u oynatma ihtimali %103 diye düşünüyorum.

    umarım atletico maçındaki gibi fanteziler denemez, en azından sahaya çıkan iyi kötü 11 adam da nerede durup nereye koşacağını bilir. yine söylüyorum, zaten galatasaray tarihinin gördüğü en kötü transfer politikası ile dar rotasyona mahkum edilen takımın, dişlilerinden birinin gitmesi halinde sonu iyi olmayacağından, skor kadar sakatlık yaşanmadan dönmemiz de önemli.
  • 86
    (bkz: bugün günlerden galatasaray)

    (bkz: galatasaray bir şampiyonlar ligi takımıdır)

    ekleme: totem olsun diye 00:00'ı bekledim. kazanırsak bundan sonraki sampiyonlar ligi maçlarında devam edeceğim.

    sneijder, umut ve yasin üclüsünden en az ikisinden gol ya da asist bekliyorum. plase chedjou ve denayer.

    edit: bir de skor tahmini yapayım tam olsun, 1-2 ya da 0-2.
  • 293
    astana – galatasaray : 2-2 yine tek 45 dakika

    galatasaray ligin aksine bu defa da ikinci 45 dakikayı çöpe attı. 34 maçlık ligde bir 45 bir şey ifade etmeyebilir de, 6 maçlık seride önemi büyük. istatistik görün.

    astana, sahasının suni çim olması sebebiyle gerçek bir deplasmandı. iklim ve saha koşulları taraftardan daha önemlidir her zaman. ve fakat ilk devre ufak tefek arızalar olsa da, pek hissetmedi galatasaray. pozisyon bulamasa da öne geçti takım. pozisyon da vermedi. her şey gayet güzel, tıkırında gidiyordu. çok eleştirilen umut da görevlerini yapıyordu.

    ikinci devre her şey değişti. neden olduğunu hala anlayamıyorum. medyanın tecrübeli isimlerinden bir arkadaş az önce “abi adamlar baktılar, bunlarda bir şey yok saldıralım dediler” yorumu yaptı. sanırım haklı.
    ilk devre rakip sahaya oyunu yıkan, bol pas takım gitti yerine sürekli baskı yiyen, pas yapamayan bir takım geldi. tuhaf şey. rakip üzerine gelirken geri geri koşarak savunma yapmaya çalışmak neyin nesi?

    böyle durumlarda topu ileri taşıyıp oralarda pas yapmalısınız. yapamazsanız baskıyı yersiniz. bir diğer yöntem santrafora uzun oynayıp onun topu saklamasını ve takımı yaklaştırmasını beklersiniz. eh, galatasaray drogba zamanında bile bunu pek beceremiyordu, kaldı ki umut bulut’la hiç olmaz. o zaman tek seçenek pas yapıp öne çıkmak olmalı. gelgelelim bu defa da formsuzluk duvarına tosladı takım. kim formsuz yazmak zor, kim formda ki? sneijder, podolski, yasin, umut, selçuk? hücum gücünü yüklenecek adamlar bunlar. formsuz olduklarında hiç çekilmiyorlar be usta.
    yediğimiz gollere de değinerek yazıyı bitirmek istiyorum, çok bile yazdım.

    bambaşka pozisyonlarda goller de yiyebilirdik ama yediğimiz goller tam evlere şenlik. sorarsan hakan balta ve carole kendi kalesine attı derler ama bu adamların gollerde hiç suçu yok ki.

    ilk yediğimiz golde bilal’in laubaliliği ve arkasından semih’in topu dışarı atmak yerine kendini yere atması golü yedirdi. ikinci gol rakip sahada başladı. yasin uzun topa rakibiyle birebir koştu, top havadayken kaleciye doğru yöneldi, uyanık olduğu için kaleciye geri pası yakalamak için. rakip de salak olmadığından topa basıp bizim sahaya yüzünü döndü. bu defaki laubalilik jose’den geldi. devamı tamamen tesadüf ya da ilahi adalet artık. mevkisinden orta yapılmasına denayer bir şey yapamazdı, muslera ile balta aynı topa atladılar, atlamalılardı zaten de top 18 çizgisi üstündeki astanalı’nın önüne düşmemeliydi, düştü. ilahi adalet işte.

    ercan taner tarzıyla, yazıda artık son satırlar: mevzu ne umut bulut’un oynaması ne de sinan gümüş’ün oynamaması. mevzu
    galatasaray takımının blok olarak oynayamıyor olması. hazırlık maçlarından beri yazıyorum, hücumda savunmaya asla katkı vermeyen 4 adamla oynamaya devam edildiği müddetçe takım yoluna girmeyecek. hele ki, bu 4 adam da bildiğimiz formlarından çok uzaksa. şampiyonluk değil, herhangi bir başarı alması imkansız.
    umudum hala var tabii ki. ben öyle hamza hocaya, topçulara küfür edecek kadar kolay kaçacak biri değilim çok şükür. hala hocanın bunları tespit edip gittiği yoldan döneceğini umut ediyorum.

    ha, bir de takım moral olarak zaten iyi değildi, bu geceden itibaren daha kötü bir hale geldiler muhtemelen. her yazıda bahsetmekten de sıkılmadım. hocaya, takıma ve hatta taraftara mental destek şart.

    bu 1 puan bizi.....neyse, o kadar da değil.

    *
  • 65
    biz aslında kendimizi dev aynasında gördüğümüz için kaybediyoruz sürekli.

    bursaspor her sezon başı ön eleme maçlarında adı sanı duyulmamış takımlara elenir, trabzonspor keza öyle, bilmem kaç yüz milyonluk transferler yapan fenerbahçe ülkemizin %95'inin maç günü tanıdığı bir takım tarafından tokat manyağı yapılır.

    ama biz hala bundan ders almayıp şampiyonlar ligi gruplarına kalana kadar 3 ön eleme turu geçen astana'yı çantada keklik görürüz. yanlış anlaşılmasın, sözlük yazarları bilinçli, ancak rakip takımı kolay lokma şeklinde bilinç altımıza yerleştirmeye çalışan bir kısım basın ve yayın organları var. inşallah futbolcularımız da sözlük yazarları gibi temkinli yaklaşırlar ve maçı ciddiye alırlar.

    maça gelecek olursak kazanmaktan başka çaremiz yok üst tur şansımızı devam ettirmemiz için. suni çime fazla takılmamak lazım eksileri olduğu gibi artıları da var sonuçta. mesela podolski tam topa vuracakkken çime takılıp düşme olayı olmaz. zemin yağ gibi, pas oyununa yatkın bir takım olarak bu bizim için bir avantaj.

    hakkımızda hayırlısı olsun.

    edit: düzeltme
  • 307
    yalçın küçük, odtü'de öğrenci lideriyken devamlı eylem yaparlarmış. okulun kantinini de satılmış adında biri işletirmiş. bir gün rektörlüğe karşı yürüyüş planlanmış, başta yalçın hoca ''satılmış rektör, satılmış rektör'' sloganlarıyla yürüyüşe geçmişler.kantinin önünden geçerken kantinci satılmış öne fırlamış, yalçın hoca'ya yalvarmış eylemi durdurun diye.''ben rektörlük yapamam''

    bir tane satılmış yüreği taşıyan var mı ? lan içinizde satılmış, satılık galatasaray vatan'ı hainleri. ben anlamam, ben yapamam, şebeke beni buralara getirdi, dayanamıyorum, galatasaray taraftarı dışarıda gördüğünde hepimize sövüyor, deyip, defolup gidecek olan lan. neyimizi sınıyorsunuz, dua edin kravatlı eşkıyalar, tribünleri kuranlar yaşlandı, pes etti, çekilip gittiler. yeni gelen nesil de maçlara maç başladıktan 5 dakika sonra gelip, 5 dakika kala maçtan gidiyor. isteseler tribünden gelen güçlerini kullansalar, sizi florya'da bile gezdirmezler, ama hepsi başka dertlerin sahibi yapıldı. çoğu maç bile seyretmiyor, seyretse gole sevinmiyor, yenilse küfür bile edemeyecek kadar mayıştırıldılar.

    biz kaynar suya atılan kurbağalardık, atılır atılmaz sıçrar kurtulurduk. şimdiki taraftarın kazanını ılık ateşte ısıttılar, yoldaş genç kurbağalar, drogba'ları, elmander'i seyrederek ılık suda yüzdüler, yavaş yavaş ateşi harlandırdılar. şimdi kaynadı su, kurbağaların sıçramaya dermanı yok.

    küçük takım hocası oynattığı oyuna bakmaz, aldığı 3 puanı sayar, bu yüzden o 3 puanı kim almış, ömrünü 1 hafta daha kim uzatmışsa aynı takımla sahaya çıkar. şebeke'nin as adamı selçuk için, yenen takımı değiştirdi sayılmaz. cipsi o gelene kadar idare etti, ağası dönünce de kenarda zurna çaldırdılar. it gibi biliyorlar 25 milyon taraftarın her birinin düşüncesini, selçuk döndüyse, sözleşmesinde yedek bırakılamaz, bırakılması teklif bile edilemez yazıyorsa bilal'in beklemesi lazım. büyük futbol düşünürü hamza, bilal'i uzaktan şut atar kilidi açar diye oynatıyorum açıklaması yapmış. gene lütfetmiş, size ne lan? ben istediğimi oynatırım, patron benim dememiş. neyse ki köre atıp topalı vurmuş, ilahların himmetiyle, sneijder'in vurduğu değil de bilal'in vurduğu girmiş, tam isabet kaydetmiş. kilidi açmış- ne demekse- cengiz han'a karşı savaşıyor sanki. devreyi de unutulmaz, vazgeçemediği lanet olası 1-0 önde kapamış. ikinci yarı, açılmış kilitten içeri sızmalar beklemez mi? kafa tasında beyin olan yaratık. beklemez, brekisefal kafa sandığımızdan başka işlere çalışmaya başlıyor. hazır turan ellerde, alman'ı, hollanda'lıyı, portekizli'yi maçın sonlarında nasıl oyundan çıkarır, bu maçı 1-0 nasıl bitiririm diye düşünüyor. o sırada kazaklar şampiyonlar liginde ilk golü atıp tarih sayfası açmak istiyor, saldırıyor. canlı bahis şirketleri hamza'ya ana avrat söverek bize yardım etseler de takımı bir türlü öne çıkaramıyor. maçtan sonra galibiyeti koruma iç güdüsü demiş, kime? arsenal maçında 10 kişi kalmış, 120 dakika savaşmış, son topu kullanan takımın büyük taraftarı'na.

    sen podolski'yi çıkarıp, oyuna korkudan cipsi'yi alırsan, canına minnet, bilal'in, selçuk'un, hakan balta'nın, muslera'nın. yatıyoruz arkadaşlar, yüce gök yardımcımız olsun. şansla alınan şeyler şanssızlıkla kaybedilir. kazaklar'ın 2 golünü de kendimiz attık, şanssızlık deyip geçiştirilebilir tarafımdan, doğrudur, kazanılan 3 kupa maçını da kapsarsa tabi ki.

    semih kaya 3-4 sene önce akbil'le antrenmanlara gelirdi, maaşı da 5 bin tl idi. neştere kafa atardı. önce pantolon diktiler, şalvar gibi bol, cepleri de büyük biçtiler. içine dolarları doldurdular, şimdi kaybedecek çok şeyi var, zengin oldu. şebekeye biat etti, direnişten vazgeçti. atılan şutlara götünü dönüyor. ne gerek var, kötü futbolcu olman galatasaray'da oynamana engel değil. burak'a, selçuk'a yakın ol, aldığın topu, muslera'ya geri ver, 10 sene idare et. hamza gitse bile yerine gelecek olan da aynı tekerin kestiğidir nasılsa.( yaşlı, köyde yaşayanlar bilir, kağnı tekeri öküzün bokunun üstünden geçince bok ikiye ayrılır, her iki tarafın da bileşimi aynıdır). sen ya istifa et asimo, ben kantinci satılmış'ım de memleketin de güzel yerde, dön köyüne balık tut ızgara yap. ya da gel bizim ilçeye tekrar geri, kartalspor senin göz ağrın, balıkçılar anana avradına küfür etsinler.

    beraberlik golünü yediğimizde mutlaka duymuştur, içinizde hamza'ya küfür etmeden, vakurlukla maçı seyretmeye devam eden var mıydı? korkudan sinan gümüş'ü soktu. çok daha kolay maçlarda yavaş yavaş oynatarak sokuyorum diyen kafa, gir beni kurtar diye sahaya iteledi. gölü attığında çıkan ses, gol sesi değil hamza bu gol bir tarafına girsin diye atılan naralardı. artık gol sesleri böyle çıkıyor.

    kesin bilgi; sabri'nin aldığı para 3 e taksim ediliyor. 1/3 ü zift medyasındaki galatasaray maymunlarına gidiyor. misal maçtan önce hasan şaş konuşmuyor, kusuyor. burak'ın oynamaması dezavantaj diyor, meğer oynarsa penaltı aldırabilir, faul kazandırabilirmiş. demek ki bunlar hakemi kandır talimatı veriyorlarmış. sabri'yi övüyor ki haklı! sabri 3, denayer 1 asistle oynuyor. hak sabri'nin, 1/3 ten de hak edişi var. 1/3, hoca, yönetici dediğimiz kravatlı eşkiya payı. 1 dakika oyuna girdi, 15.000 yuro muhasebeden çıktı, bu sabah hesaplara yatmıştır. 1/3 de sabri'nin karısına lombarcini, ferrrari satan galericilerin payı. son model arabaları parlatmaya başlamışlardır bile.

    hiç bir şeye yanmıyorum da, yarın antrenmana sabri'nin kırmızı ferrari'yle gelecek olmasına yanarım. bu yangın, bu kin beni yer bitirir.

    umut bulut maçtan önce ısınıyordu, biri top atıyor o stop ediyor, sonra ayağının içiyle pas veriyordu. maç seyretmeye giderken bahçede çocuklar top oynuyordu. 57 yaşındayım 5 dakika onlarla oynadım, daha estetik stop yapmadıysam namerdim. 2 metre eninde 100 metre boyunda bir alan düşünün, kenarları elektrikli çite kaplı. başlangıcına umut bulut ve sadece top koyun, 100 metreyi çarpılmadan kat etsin daha beter namerdim. futbol topunun ırz düşmanıdır. bilerek yapılıyorsa top yapım mühendislerine bilim ve topun ahlakı açısından binlerce teşekkür. pakistan'lı top fabrikaları top siboplarını olabildiğince küçük imal ediyorlar.

    bir açıklaması vardır elbet, maç seyretmeyi bıraktık hesap soruyoruz. sabri'yi, olcan'ı, burak'ı selçuk'u neden oynatıyorsun, yasin'i, sinan'ı, podolski'yi neden oynatmıyorsun. bizim bildiğimizin dışında daha naif taraftarları tatmin edecek bir savunma vereceksin. başarısız oldum, istifa ediyorum denekle de kurtulamazsın. kirlettiğiniz futbolun hesabını hepiniz birlikte ödeyeceksiniz.

    yol yakın galatasaray taraftarı, 1 kaç maç sonra derenin ortasında olacağız, atı değiştirsek bile boğulup gebereceğiz. son çağrıyı yapıyorum. alt yapısı türkiye'de bir takımda geçmiş, fatih terim'le şu ya da bu şekilde muhatap olmuş bütün türk futbolcular kadro dışı bırakılacak. kömürlü, toprak bir sahada antrenman yapmaya mecbur bırakılacak. dayanamayan üstüne para vererek kaçacak, hamza'nın florya'ya girişi bile yasaklanacak.

    aksi takdirde bundan sonraki maç yazıları, kes kopyala yapıştır şeklinde yayınlanacaktır.

    şebeke'yle, galatasaraylılığımın olanca kiniyle, tek başıma da kalsam savaşacağıma inanınız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın