809
organizasyonun saçmalığını en basitiyle şöyle anlatalım; futbolcular sahneye o kadar geç çıkarıldı ki, yağmur ve uzun bekleyişler yüzünden alan dağılmaya başladı. futbolcuların yürüdüğü sahne de kısacıktı, seçtikleri şarkılar daha neredeyse başlamadan üçlü çektirmek durumunda kaldılar. çözüm olarak şarkıyı sanırım 2x hıza falan aldılar bi ara. yağmurdan malzemelerin bozulmasına, herkese aynı şarkı çalınmasına girmiyorum bile.
galatasaray tarihinde bundan daha rezil hiç bir organizasyon görmedim.
810
şampiyonluk kutlamalarını komple bir gün olarak sayarsak orada bulunan insanlar için rezalet bir gündü.
hayatımın en berbat gününü geçirmiş olabilirim.
bu kadar kötü organizasyon, bu kadar empatiden uzak bir yönetim, bu kadar saçma taraftar grubu olamaz.
ilk defa yapılan bir organizasyon, eksikler olacaktır dedik.
ama bir hava durumunu kontrol etmeyecek kadar iş bilmez olmayı anlayamıyorum.
futbolcular kutlama yapılacak bölgeye gelmiş, 2 saat daha taraftar beklettiler yağmur altında.
3 şarkı için gelen insanlara rica edersin, hava durumunu bildirirsin, 1 şarkı çalmasını istersin.
bak sadece şu dediğimi yapsalar gece olmadan organizasyon biterdi, ertesi gün işe gidecek insanlar alanı terk etmek zorunda kalmazdı.
çok kısa sanatçılara da değinmek isterim.
siz oraya kutlamalara gelmişsiniz, karşınızda yüzbinler var, insanları eğlendireceğinize hiç bilinmedik şarkılarınızı satmaya çalıştınız.
tamam kardeş bir tane daha hit kazandın sayemizde.
kendi reklamını mı yapmaya geliyorsun, tuttuğun takım için hizmet etmeye mi?
o kadar büyük aksaklıklar ve rezillikler yaşandı ki yaz yaz bitmez.
amma velakin yaşadığım bütün rezilliğe eyvallah derim, her şeyi galatasaray için sineye çekerim fakat o taraftar yok mu o taraftar...
efe akman ıslıklama mı dersin, mhy denen mal için tezahürat yapanlar mı dersin, rol çalmak için çadırlara çıkıp amigoluk yapanlar mı dersin, premiumlulara tanınan hakkı premiumsuz olarak kullanmaya çalışanlar mı dersin, şarkıcı ıslıklama mı dersiniz, belediye festivaline gelmiş gibi sadece şarkı dinleyenler mi dersin…
yönetim, sanatçılar, taraftarlar hep birlikte güzelim şampiyonluk kutlamalarını belediye halk günü konserlerine çevirdiler.
aklıma geldikçe midem yerinde ters dönüyor hala.
umarım bir an önce herkes bugünle ilgili yorumlamalarını bitirir ve bu konu kapanıp bir daha açılmaz.
811
pek çok eksiklik oldu. ancak fenerbahçenin 27 mayıs 2025 günğ bağdat caddesinde 46 kişiye yapmış olduğu kutlamayı görünce yaklaşık 1.000.000 katılımla gövde gösterisi yapılmıştır.
812
galatasaray taraftarının dolmaz denilen alanı tıka basa doldurduğu kutlamadır. galatasaray yönetimi ve işin organizatörleri 10 saat yağmurda beklettiği taraftarına ince şeffaf bir yağmurluğu bile çok görmüştür. bırakın çok görmeyi bunu düşünmemiştir bile. yağmurdur ilk defa görmüyoruz hadi eyvallah ama asıl meseleyi geciktirmeseydin, futbolcular alana geldiği gibi çıksaydı yer yerinden oynayacaktı, o cefakar taraftarın çilesi anlam bulacaktı. onu da beceremediler tabi.
ayrıca 1 milyon insanı meydana topluyorsun. uluslararası basında, yabancı sosyal medyada tek bir haber tek bir video bile yok. sadece işin reklam, prestij boyutu için bile yenikapı fikrine evet derdim. bu da kullanılamadı.
815
katılım için gsplus‘a üyeliğin ön şart olduğunu hatırlıyorum. eğer öyle ise sona doğru tatsız geçtiği bahsedilen organizasyona katılan gsplus üyesi taraftarlara gönül alma babında bir güzellik yapılması görüşündeyim.
slogan belli, yağmurda çamurda bizi yalnız bırakmayan taraftarımıza gsstore alışverişlerinde %xx indirim. win win olur.
818
kutlamardan önce eşimle ilk kez galatasaray'la ilgili bir etkinliğe gideceğimi; tekirdağ'dan arabayla gideceğimi yazıp buradaki bir çok arkadaştan fikir alarak plan yapmıştım.
o günden sonra evde tv karşısında olup yorum yapan bir çok arkadaşımızı gördüm, tüm fikirlere saygı duymakla birlikte birde son saniyeye kadar orada kalan benden dinleyin isterim.
gitmeden eşime bunun yorucu olacağını, ama tıpkı üniversite günlerindeki gibi hissetmemiz gerektiğini , ertesi gün işte olsa perişanlık çekeceğimizi ve bunu isterse gideceğimizi söylemiştim.
alana girerken dar sokaklardan 3 farklı aramayla geçerek sırt çantamda özellikle red bul ile karıştırılarak içilen ve kutlamalar sırasında futbolcularımızın da bolca tükettiği içeceğimi içeri sokmanın mutluluğuyla bir şekilde alana ulaştık. karnımız çok aç olduğu saat 4:30 gibi fanzone alanına yürüyerek bolca rüzgar ve yağan yagmur ıle bırlıkte birsürü yemek tırını görünce hemen bir tanesinde sıraya girdik.
aldığımız yemekleri ıslanmadan yiyecek bir alan yoktu ve bir tane tırın altına oturarak ıslanmadan yemeklerimizi yedik, o arada yağmur hafifledi ve alandan uzak bir bankta oturup ilk sanatçı çıkana kadar içeceğimi içmeye başladım.
aydilgenin çıkışıyla önce alana yaklaşıp hava kararmamışken sahneden uzakta çimlerde müziğin keyfini çıkardık.
daha sonra eğlenceyi daha çok yaşamak için alana iyice yakınlaştık. wc konusunda hiç problem yoktu gayet yeterliydi. ekranlardan eğlenceleri izleyip keyfini çıkarırken yağmurda başlamıştı.
her sanatçi bizi eğlendirdi, siz tv başında eleştirirken ben ayakta geçen 5 saatin sonunda eğlenmeme bakıyordum. bir yandan eşime marşların anlamlarını anlatıyor, bir yandan ona öğretiyordum.
yağmur şiddetini arttırınca başımıza şal sarıp sucuk gibi olana kadar eğlenmeye devamn ettik ancak kenan doğuluda bozulan sistem beni de " assolist futbolcular nerede hadi artık kardesım" noktasına getirmişti. ıslanmanın ve üşümenin verdiği ruh haline birde set up bozuldu, denerek her futbolcunun aynı şarkıyla çıkması iyice sinirlendirdi. ta ki mertens ailesi beni hüngür hüngür ağlatana kadar. futbolla alakası olmayan eşim bile ağladı. insanlar futbolcuları değil organizasyonu ıslıkladı, efe akmanın ıslıklanmasını ben orada duymadım.
günay sahnedeyken başka bir müzik çalınca modunun düşmesini gayet net gördüm ki bende sinirlenmiştim. her futbolcunun seçtiği şarkıyı merak ederim. bir çok mesaj barındırır ancak bundan mahrum kaldık.
günün sonunda icardi sahneye çıkınca tam 8 saattir ayakta olan ve ıslanan ben eşime dönüp nasıl ama dedim ve cevap "gerçekten star ışığı var adamda" oldu. boşuna 50 bin kişi aşkın olayım demiyoruz ona dedim.
dönüş yolunda hem çamurdan yürümüş hem de saat 1 e kadar yaklaşık 45 dakika marmaray beklemiş olarak zar zor kendimizi arabamızın yanına attık ve evime dönmem saat 3:30 u bulmuştu.
sözün özü: sözlükte orda bekleyen ve gidenler bizden daha çok galatasaraylıymış gibi sözler okudum " estagfurullah" diyerek geçelim ama o kutlamalarda önümdeki bazı kadınlar şunu söyledi ve günün özeti oydu: ( bunu yaşamak için çok sevmek lazım, başka türlü bir insan bunu yapmaz ) o ablaya katılıyorum.
artısıyla eksisiyle benim için unutulmaz oldu, büyük eksikler vardı evet ama yinede seneler sonra bir yenikapı maceram var anlatılacak. üstelik böyle bir günün ardından ertesi gün eşim bile "yellelei yelleleyi yelleleyaa" diye mesajlar atarak eğlenmeye devam ediyordu.
olayı özellikle kendimden değil eşimden anlattım çünkü ben bu takımı zaten çok seviyorum ve bu cefayı çekerim. ancak bu sözlükteki kimse kadar galatasaraylı olmayan eşim bile gayet keyif almışken fazla eleştiriyoruz yapmayın. tadını çıkarın.
yaşasın yağmurda, soğukta koşulsuz seven cefakar galatasaraylılar ve yaşasın onlar ıslanıyor diye evinde kızıp yönetimi topa tutan renkdaşlarım. iyiki varsınız.
26. şampiyonluk kutlamalarında ancak bu sefer stadyumda görüşmek üzere :)