son 2 haftada yaşadığımız gündemde, şahsi olarak o kadar da umrumda olmayan maç.
27 şubat 2025 galatasaray konyaspor maçı sonrası fenerbahçe-beşiktaş-trabzonspor üçlüsünden biriyle eşleşmemiz kesindi. ancak
6 mart 2025 türkiye kupası kura çekimi öncesi çok da ihtimal vermediğim bir eşleşmeydi. bu kurşunu daha çeyrek finalden patlatmak anlamsız gelmişti.
ancak son 2 haftadaki ülke gündemine bakınca çok mantıklı geliyor bu haftada bir fenerbahçe-galatasaray maçının oynanması. kaldı ki üç gün önceki
29 mart 2025 beşiktaş galatasaray maçı gündemi o kadar da dağıtamadı, biraz da
derbicik olması hasebiyle.
bu maçın oynanacağı gün ülke genelinde bir boykot yapılmasına yönelik çağrılar var. 301 tane genç, devlet eliyle düşmanlık hukukundan öte bir muamele eşliğinde cezaevinde tutuluyor.
ekrem imamoğlu ve pek çok çalışma arkadaşı da hala cezaevinde. cezaevinden anjiyoya gönderilip ertesi gün tekrardan cezaevine alacak kadar vahşi bir düşmanlık hukuku söz konusu.
bu ülkede büyük bir afet olmadığı sürece bu gündemi dağıtabilecek tek şey fenerbahçe-galatasaray maçıydı. "allah'ın işine bak" ki tam da bu gündemin ortasına böyle bir maç denk geldi.
bu gündemden kendini koparamayanlar için son derece lüzumsuz ve önemsiz bir maç.
keşke bu gündem hiç olmasaydı da kendi saçma sapan futbol iklimimizdeki sonsuz döngü muhabbetleri doya doya çevirseydik. okudukça beynimiz sulanan komplo teorileri içinde nefes almaya çalışsak, twitterda gördüğümüz saçma sapan içeriklere topluca sövüp deşarj olsaydık falan...
bu maç bütün paydaşları için bir sınav. saha içinde galip gelenin kazancından çok mağlup olanın kaybı olacaktır. fenerbahçe kaybederse galatasaray'ın gardını düşürme şansını kaçırmış olacak, galatasaray kaybederse ucu açık olmakla beraber geri dönülemeyecek bir yola girilmesi muhtemel. öbür yandan hangisi kazanırsa kazansın diğerinden fazla bir şey kazanmayacağı gerçek.
ama bu maç bir sınav. muhalif olan galatasaraylısı için de fenerbahçelisi için de sınav. bu maçı düşünmemek, düşünememek, konuşmamak/yazmamak, gündemi dağıtmasına engel olmaya çalışmak herkes için bir irade sınavı. fenerbahçe yardakçılığının bayrakçılarından olan ülkedeki "muhalif" basın için de, gündüz paylaşımlar yapıp geceleri protestoya giden taraftar için de,
ultraslan niye sessiz kalıyor diye söylenen için de, hiçbir muhalif hareketi ya da reaksiyonu asla beğenmeyen büyük devrimciler için de...
galatasaray sözlük ve siyaset aslan yan yana gelmemesi gereken bir ikili. bunu yazdığım için "sabahtan beri siyasi entry giren sensin. bu ne dengesizlik" diyenler olmuştu. yan yana gelmemesi gerekiyor. çünkü bir siyasi fikri karşıt görüşte birine dikte etmeye kalkarsak burası amacından sapmış olur. hiçbirimiz makine değiliz, duygularımızla yaşıyoruz. herkesin galatasaraylı olduğunu kabul ettiğimiz bu ortamda bile her maç sonrası "truva" avına çıkılıyor. sözlük yönetimine tüm iyi niyetine rağmen sansürcü ve dikta tarzı eleştiriler geliyor.
düşün ki bunlar aynı tarafta olduğumuz halde oluyor.
bir de karşı taraflarda olma ihtimalimiz olan konular işin içine girdiğinde neler olabileceğinin ucu çok açık...