• 226
    günlerden pazar. akşam olmuş ve sen her zamanki gibi uğurlu koltuğuna oturmuş maç saatini bekliyorsun. evde yaşayanlar yine aynı uğraşları veriyor. uzattığın ayakların bile tıpkı geçen haftaki konumunda.

    maç başlıyor. uğurlu koltuğunda tıpkı geçen haftadaki konumun içinde maçı seyrediyorsun ve takımın maçı 3-0 kazanıyor.

    inancını pekiştiriyorsun. tamam diyorsun bundan sonra takımım zor kaybeder. peki ya aklının bir köşesinde bulunan, saçmalık diye adlandırdığın bu davranışlarının bir mantıklı açıklaması varsa?

    maçın 88. dakikası. durum 0-0 devam ediyor. tribünler takımı alevlendirmek için son bir coşkuyla tezahüratlarda bulunuyor ve topa sahip olan fenasi, tribünlerin verdiği gazla uzaktan bir şut çekiyor ve top ağlarda. 1-0 kazanıyorsun. peki o anın geçmişteki zincirleme gelişmelerini hiç düşündün mü?

    uğur... koltuk...

    -mağazaya gidiyorsun. salona yeni bir koltuk almak istiyorsun ve katalogtan evine uygun bir koltuk seçiyorsun. ücretini ödeyip satın alıyorsun ve salona koyuyorsun.

    koltuğu satan satıcı ise tuttuğu takımın maçını izlemek için eksik olan son parayı da tamamlamıştı. bir sonraki hafta içerde oynayacakları maçı izlemek için uçak biletini alıp artık maça gidebilirdi. arkadaşlarını da toplayıp tuttuğu takımını ilk kez statta izleyecekti. heyecanı doruktaydı. stada vardılar ve yerlerini aldılar.

    zaman akıp gidiyordu. durumlar pek iç açıcı gözükmüyordu. artık son bir kez arkadaşlarıyla harekete geçtiler ve tezahürat etmeye başladılar. onları gören tribündekiler de gaza gelip bağırmaya başlamıştı. stat bir an coşmuştu. tek coşan onlar değildi şüphesiz. topu alıp hareketlenmeye başlayan fenasi, tribünlerin verdiği son bir gazla topa sert bir şekilde vurdu. kaleci kerim'i avlamayı başarmıştı sonunda.

    sense, salona aldığın yeni koltuğunla maçını izlerken takımının galibiyetine bir kez daha şahit oluyordun ve önceki koltuğunda maçı izlerken takımının mağlubiyetlerini gördüğün için yeni koltuğunun uğuruna inanıyordun. hayat zincirleme olaylarla akışına devam ediyor...

    -----------------------------------------------------------------------------------

    dakika 80. takımın 1-0 önde götürüyor maçı. mutlak kazanılması gereken bir müsabaka. sense yeni yeni güvenilirliğine inandığın yeni totemini devreye sokuyorsun. kanal değiştirip maça dönme... rakip bastırınca kanal değiştiriyorsun ve rakip takım pozisyondan sonuçsuz ayrılıyordu...

    kanal değiştirme... pozisyon...

    -saat 16.00

    eşinle evde otururken akşam dizisi olduğunu ve maç yerine onu izlemelerinin nasıl olacağı sorusunu işitiyorsun. geçen hafta da maç sebebiyle dizisini izleyemeyen eş, bir de bunun üstüne yapılan totem nedeniyle diziyi ufak ufak parçalarla izlemesi sebebiyle oldukça merak içerisindeydi. özetiyle birlikte izlerim diye bu haftaya bırakıyor ve sana ricada bulunuyor. sense maçın çok kritik olduğunu söylüyorsun ve bunun mümkün olmadığını anlatıyorsun. eşin de en azından geçen haftanın özetini öğreneyim, bu haftayı sonraki hafta izlerim düşüncesi içine giriyor ve hem dizideki olayları öğrenmek hem de dedikodu yapmak için komşuya gidiyor. evin ergen ve kezban ruhlu kızı da kucağında laptop, dedikodulara kulak veriyor. komşusunun evinde maç yüzünden dizinin izlenmediğini öğrenen kezban, bunu hemen twitter'ına yazma ihtiyacı hissediyor.

    adı hasan cabbar... futbol dilencisi... imkansız aşkların evladı.
    pazar günü tuttuğu takımının oynayacağı maçı bekliyordu. sabah erkenden dışarıya çıktı. arkadaşlarıyla pes atacaklardı. neden atmak yerine oynamayı tercih etmedikleri sorusu takıldı kafasına bir an. fakat bunun için çok fazla vakitleri yoktu. çünkü saati 5 liraydı.

    eve döndüğünde yorgunluktan bitap düşmüştü. çünkü 10 dakikalık bir maç için 20 dakika taktik yapardı. kendisini koltuğa atıp twitter'a girdi ne var ne yok diye. aşık olduğu kız olan ümmü'nün twitini görmüştü. komşusuyla dalga geçiyordu dizisini izleyemediği için. ama bunun bir önemi yoktu. onu ilgilendiren kısmı maçın olmasıydı. yorgunluktan bir anlık unutkanlık içine düşmüştü. neyse ki hayatının ''küçük bir kısımlık'' aşkı ona istemeden(!) de olsa hatırlatmıştı maç saatini. hemen duygu yüklü bir twit yazıp gönder'e basmalıydı.

    bastı da...

    ismail hakkı... takımının as stoperi olan ismail, twitter denen zımbırtıya çok fazla bağlanmıştı. takım arkadaşı olan kenan abdullah, kendisine dönüp: '' dostum senin derdin ne? bırak şu telefonu elinden 2 saat kaldı maça.'' diye seslendi. ismail de şu son twitlere bakıp kapatacağını söyledi.

    '' lanet olsun ismail senden bir cacık olmaz adamım.''

    ismail hakkı telefonunu tam kapatmak üzereyken son bir mesaj daha görmüştü. ismi hasan cabbar olan takipçisinin duygu yüklü mesajını görmüştü ve maça ekstra hırslı bir şekilde çıkması gerektiğini hissetti. zaten ismail hakkı'yı duygulandıran bir mesajı ancak hasan cabbar(?) atabilirdi. çok duygulanmıştı. bu maçın hasan cabbar ve onun gibi taraftarlar için ne kadar önemli olduğunu ve bu maçı kazanmaları için gerekirse sahada varlarını yoklarını ortaya koymaları gerektiğini anladı.

    dakika 90+2. rakip sol kanattan topu içeriye ortaladı. maç 1-0 devam ediyordu ve rakip son 20 dakikadır çok fazla yüklenmeye başlamıştı. rakibin formda forveti topa gelişine çok sert vurdu...

    pozisyon öncesi orta yapıldığı an kanal değiştiren evin babası, maça geri döndüğünde skorun hala 1-0 olduğunu görünce derin bir oh çekti. 3 puan onlarındı. tam o an son pozisyonun tekrarını izlerken ismail'in topu çizgiden çıkarttığını gördü. totemi yine işe yaramıştı...

    -----------------------------------------------------------------------------------------

    her şey zincirleme bir şekilde gelişmeye devam ediyor.
    tıpkı afrika'daki bir kelebeğin kanadının fırtınaya yol açması gibi...

    ya da güney amerika'da samba yapan bir çiftin mustafa sarp'a gol attırması...

    (bkz: kaos teoremi deyince çok havalı, totem deyince auuuvv)
  • 309
    maç saatleri dükkanı kapatma saatimden öncesine denk geldiğinden beri dükkanda galatasaray'ın 3, beşiktaş'ın 2, fenerbahçe'nin 1 maçını izledim. bunlar;

    galatasaray 1- 0 torku konyaspor
    mersin iy 0- 1 galatasaray
    galatasaray 1- 0 gençlerbirliği
    fenerbahçe 1- 1 sai erciyesspor
    akhisar belediye 1- 1 beşiktaş
    beşiktaş 0- 1 torku konyaspor

    bu seride sadece iki fenerbahçe maçını kaçırdım ve ikisini de aldı gavatlar. pazar akşamı işim çıkmasa dükkanı açıp fener maçını izleyecektim ama olmadı ve fener 90+'da kazandı. kalan tüm maçları dükkanda izleyeceğim. hayatımda hiç bu kadar tutan totemim olmamıştı hafiften tırsıyorum.
  • 217
    çok fena fanatik alt komşuyla beraber izlediğim derbilerin sadece bir tanesi kaybettik, o da play offta 2-1 yenildiğimiz maç. yalnız orada da bir ufak ayrıntı var, yanımızda bir adet fenerli de mevcuttu! yani normalde komşu, kardeş ve ben olarak izlediğimiz hiçbir derbiyi kaybetmedik. adamın uğuruna inanıyorum, bir de fenerliyle maç izlenmeyeceğinin uğursuzluğuna..
  • 122
    maçı tv.den izliyorsam eğer istiklal marşı okunurken ayağa kalkar elimi kalbime koyar,istiklal marşını okurum.

    yıllardır yaparım bu totemi,totemin tutmadığı olmuştur elbet,o zaman onu konsantre olamamama bağlarım ve

    kaybedilen puan veya maç için kendimi suçlarım.* ama eğer istiklal marşına yetişemediysem veya totem

    yapmamışsam o maç kesin puan kaybı,ya da elenmemizle sonuçlanmıştır.*

    . şampiyonlar ligi ve uefa kupası maçları oynanırken de hep aynı yerde otururdum evde,eğer ki zor durumdaysak

    yerimi değiştirirdim ve değiştirdiğim yer hiç değişmezdi,orası kutsaldı,zor anlarda sığınılırdı dua edilirdi orada ve

    dualar kabul olurdu.o sandalye de uefa kupası süper kupa geldi,real madrid 2-0 dan 3-2 yenildi vs. *

    +++bu arada müzemiz bugün onlarca kupayla dolu,efsane maçlarımız varsa eğer beyler kimse kusura bakmasın

    benim payım çok büyüktür.

    bu yıla özgü totemim ise bjkli kayınbiraderimin doğum günü hediyesi bu yılki parçalı formamızla bu sene hiç maç kaybetmedik,yalnızca bir beraberlik aldık,o maçta da 10 kişiyle 1 puanı kurtarmıştık karabükte,kazandığımız diğer

    maçlarda da o forma vardı üzerimde.diğer formalarla izlediğim maçlarda geldi hep puan kayıpları.

    3 aralık gençlerbirliği galatasaray maçında da önce giymemiştim formayı fener maçına saklıyordum totemimi

    sonra dayanamadım 2.yarıya başlarken giydim ve 1-0 kazandık *

    ***yarın da formamı giyip,istiklal marşında ayağa kalkıp elimi kalbimin üzerine koyup tüm konsantrasyonumla milli marşımızı okuyup,maça başlarken dualarımı edeceğim. ***

    kusura bakma fener bu totemler seni s!ker...
  • 19
    galatasarayım gol attımı evde kimseyi yerinden kımıldatmamak. o sırada tuvalette olan varsa tuvaletten çıkartmamak. tuvalette kalması uğurlu gelmiş aile bireyine ondan sonraki maçlarda maç başlayana kadar tuvalete gitmeyi yasaklayıp maç başladıktan sonra tuvalete yollamak.

    tüm komşuları bulaşıcı hastalık taşıdıkları konusunda uyararak komşuya gidiyorum ayağına komşuların tuvaletlerini kullanmalarını engellemek.

    benden gizli camiye gittiklerinden şüpheleniyorum. yakında imamla müezzine ateist bunlar diye fitil verip camiye gitmelerini de engelliycem inşallah.

    (bkz: yalandan kim ölmüş)
  • 71
    insanı nerde nasıl yakalayacağı belli olmayan davranışlar olarak da tanımlanabilir. mesela yazarımız iletisini "bu sene sen ol şampiyon" yapmıştır ve ne zaman eli değiştirmeye yeltense beyni " ya şampiyon olmazsak" der ve yapacak bir şey yoktur, sezon bitene kadar kişisel ileti böyle kalacak.

    arkadaşın evinde kalınacak, ertesi gün başka yerde deplasman maçı seyredilecek ama o da ne evden çıkarken "sarı kırmızı bileklik" unutulmuş. mantık "ya onsuz da izlenir" derken, içten bir şüphe kemirir "onu takmazam kaybedebiliriz" diye, üşenmek yok, beş merdiven çıkılır ve bileklik alınır.

    en kötü totem ise büyük derbiye 1 hafta kala, fenerbahçe ile ilgili gözde büyümeleri, atıp tutmaları, tek hedefin fenerbahçe gösterilmesini okuyup okuyup eleştirememek, yorum yapamamak. hayır son derbide hepsine agresif yorumlar yaptım, maçı kaybettik, evet tutuyorum kendimi, varsın 1 hafta antifenerbahçe muhabbetine yorum yapmayayım da galatasaray kazansın :) *
  • 523
    beşiktaş maçı sonrası 4'te 4'e sonrasında 3'te 3'e sonrasında, 2'de 2'ye ve 1'de 1'e yazarak burada gerçekleştirdiğim totem. bir de twitter tarafı var şöyle ki: yaklaşık 20k takipçisi olan bi hesap var ve bu arkadaş futboldan çok çok iyi anlıyor ve takip ediyorum. ama ne zaman maç araları veya maç önü analizlerini okusam takım puan kaybediyor, bu arkadaşa da yoruyorum ama tam da emin değilim. bu durum az uz da değil 3 yıldır böyle. bu sene artık sene başında takipten çıktım, hesapta kilitli sonra geri çağrı yaparım dedim. sonra tekrar takip isteği gönderdim onayladı. merak da ediyorum maç analizlerini, neyse başladım tekrar takibe -tak- konya yenilgisi, sonra karagümrük, beşiktaş derken hemen engelledim, zaman tünelimden attım. hiç bakmadım twitlerine ta ki ankaragücü maçı bitti geçmişe de dönük baya bi twit okudum.
    yahu 40 yaşında adama ne ilginç ilginç totemler yaptırıyorsun be cimbom. neyseki sonu güzel bitti.
    (bkz: 2022-2023 sezonu şampiyonu galatasaray)
  • 175
    daha önce bir kaç totemimi yazmıştım bu başlığa. toteme sonuna kadar inanırım, hatta toteme inanmayan taş olur gibi arkadaşlar ve aile arasında sık kullandığım benimle özdeşleşmiş bir sloganım bile vardır.

    bu yıl özellikle tuttuğuna inandığım en önemli totemim, beşiktaşlı kayınbiraderimin doğum günümde aldığı bu sezon çıkan nike parçalı formayla olanlar. ben eski formalarını saklayanlardan değilim, onun yerine aldıktan sonra bir veya iki sezon sonra falan galatasaraylı ve forma alamayacak çocuklara hediye ederim formalarımı.neyse bu sene şu an için elimde kalan tek forma da kayınçonun aldığı formadır.

    bu formayı bu sezon 30'a yakın maçta giydim ve yalnızca 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçını kaybettik.o maçı da ankara'da kalabalık bir ortamda izledim ve diğer totemlerimi yaparken bozanlar yüzünden kaybettik maçı :(
    *

    12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçının olduğu hafta içi elimden geldiğince özellikle fenerli arkadaşlarla derbi veya şampiyonluk sohbetine girmedim. maç günü sabah duşumu ve gusul abdestimi alıp * bahsi geçen parçalı formamı ve siyah kenarları sarı şeritli galatasaray eşortmanımı giydim,iç çamaşırımda mutlaka kırmızı renk olmalıdır mesela. hiç evden çıkmayacak olmama rağmen saçlarımı waxladım,çünkü kendimi iyi hissetmem lazım maç anı (u: hanım bile şaşırdı,aşkım ne oldu dışarda mı izleyeceksin dedi,çünkü evden çıkmayacaktım ). fazla maç önü program izlememeye çalışırım,elimden geldiğince dizi falan izlerim,o günde maça 20dk.kalana dek dexter 5.sezona devam ettim. *
    maça 10-15 dk kala koltukların yerini ayarladım tam tv'nin karşısına hanımla yan yana.maçı evde ev sahibinin sponsorluğunda izliyorum bu arada lig tv alma aldırma * eşimle izledim maçı çünkü evde maç kaybetmedim bu sezon,en güvendiğim totemlerimden biriydi bu da.

    maçı nerede izlersem izleyeyim istiklal marşında ayağa kalkar elimi armaya ve kalbime götürür ve istiklal marşına içimden eşlik eder,marş biter bitmez kendimi alkışlar ve alyansımı öperim. **yine yaptım aynılarını ve maç başlayana kadar dualarımı ettim.
    hakem maça başlama düdüğünü çaldığı anda yine alyansımı öpüp son duamı edip maça başladım. skor istediğimiz gibi giderse yerimden hiç kalkmam ve o günde kalkmadım. ujfaluji'nin atılmasından sonra eşim elimi tutmuştu ve son 15 dk elini hiç bırakmadığım gibi yönünü de değiştirmedim.yavrumun eli uyuşmuş ama birşey diyememiş totem bozulmasın diye. *

    sonra ne mi oldu ?!

    sözlükte açtığım * en güzel 2 başlık gerçek oldu.*

    (bkz: şampiyonluğu kadıköy'de ilan etmek)

    (bkz: şükrü saraçoğlu stadyumu'nda şampiyonluk kupası kaldırmak)

    bu arada unutmadan, toteme inanmayan taş olur.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın