icardi’nin girmesiyle mutlu,
osimhen’in girmesiyle güçlü,
barış alper yılmaz’ın varlığıyla yenilmez,
günay’ın kurtarışıyla ağrılı, skoruyla rahat geçen maçtır.
kurgudaki tek değişiklik,
lemina’nın oyunda olduğu süre boyunca önde basan, aralara sızan torreira’nın görevini üstlenmesiydi. hoca muhtemelen olası bir torreira yokluğunu denedi. olmadı.
torreira’nın pres yaparken yarattığı tahmin edilemezliği & hızı muadilsiz. kilit adam olduğunu bir daha hatırladım. nitekim lemina çıkana kadar darmadağın görüntüsünü, lemina çıktıktan sonra toparladı.
lemina’nın değil, torreira’nın yedeklenmesi gerektiğine emin oldum.
dağınık bir galatasaray vardı. rakip de etkili bir hocaya sahip gibi duruyor, onun etkisi vardır illa ki, bu sene ses getirirler diye tahmin ediyorum. lakin dağınıklığın asıl nedeni maçtan önce yayınlanan “tek rakibimiz kendimiz” temalı reklamımızdan spoiler aldığıma göre “rehavet” gibi duruyor. takımı silkelemek gerek.
sane’nin vücut diliyle ilgili sorunu bu maçta daha iyi çözümledim. kimse onunla aynı dili konuşmuyor.
yunus ve barış’ın onu anlaması zaman alacak. icardi ve osi girdikten sonra daha aktif görünmesinin sebebi de tamamen ortak dille alakalı.
icardi…
aşk, ön görülemezlik, zeka, liderlik, sinerji, enerji… hem 3.bölgede akışkanlık, hem oyun içerisinde disiplin getirdi. o kadar ihtiyacımız var ki ona… allah eksikliğini göstermesin. hele ki muslera’nın ayrıldığı bu sene…
sallai’nin mücadelesine, günay’ın aidiyetine sonsuz teşekkürler. galatasaray’ın tanımı gibi hissettiriyorlar.
ve son olarak
abdülkerim bardakcı. bence en çok haksızlık yapılan isim. liderliği, oyun görüşü, sertliği, dikkati takımımızda tamamlayıcı bir unsur. ağırlığını kapatmak da
davinson,
eren ve
jakops’un işi. taşınabilir bir parça, fazla haksızlık yapılıyor.
bu takımın tek eksiği torreira’nın yokluğu olur düşüncesindeyim.
onun dışında hedef 34/34.
kaldı 32.