1992 - 1993 ve 1993 - 1994 sezonlarında kalecimiz 
hayrettin demirbaş zaman zaman aksasa da, önünde 
reinhard stumpf falko götz ikilisi gibi sağlam bir ikili vardı. savunmamızdan da aldığımız güçle bu iki sezonu şampiyonlukla noktalamıştık. ama her şey öyle güzel kalmadı. önce 
reinhard hollmann'la, sonra 
falko götz ve 
reinhard stumpf'la yollar ayrıldı.
falko ve stumpf'un yerine tıpkı onlar gibi fizik gücü yüksek oyuncular (
norman mapeza, 
sedat balkanlı ve 
bekir gür) alındı. lakin falco ve stumpf'un sahip olduğu tecrübe bu dalyan gibi delikanlılarda yoktu. o dönemki yönetim, olaya kendince bir çözüm buldu ve ligin en tecrübeli savunmacılarından biri olan kocaelisporlu kuzmanovski'yi transfer etti. kağıt üzerinde her şey çok güzel görünüyordu. takımın başındaki 
reinhard saftig de kocaelispor'dan gelmişti ve dolayısıyla hem kuzmanovski'yi, hem galatasaray'ı, hem de ligi yakından tanıyordu. fakat pratikte öyle olmadı. kuzmanovski dökülerek devre arasında acil koduyla sepetlendi. yerine 
feti okuroğlu alındı. sonrasında ise teknik direktör saftig'le yollar ayrıldı.
ayrılan iki kaliteli oyuncunun yerini doldurmak isterken galatasaray seviyesinde olmayan bir ton adam almıştık. savunmadaki iyi oyuncu eksikliğini gidermek niyetiyle bir sonraki sezonda da transfer yapmaya devam ettik. yeni teknik direktör 
graeme souness'la birlikte savunmaya önce 
barry venison alındı, sonra o gönderildi ve 
ulrich van gobbel transfer edildi. yine şampiyonluk gelmeyince takımın başına bu kez 
fatih terim getirildi ve bu mevkiye 
vedat inceefe, 
iulian sebastian filipescu gibi isimleri aldırdı. oysa bunca kötü futbolcunun arasında adının geçmesini istemediğimden pek bahsetmediğim ama hikayenin ta en başından beri galatasaray kadrosunda bulunan 
bülent korkmaz vardı. yanına 
gheorghe popescu gibi bir futbol profesörü alınarak efsanevi 
bülent korkmaz - gheorghe popescu ikilisi oluşturulmuş oldu. tabi öncesinde fatih hoca'nın kaptan bülent'i epeyce uzun bir süre takımdan kesmesi, popescu'yu orta sahada oynatması gibi süreçler de var. ama nihayetinde mutlu sona kavuşmuştuk.
işte kuzmanovski abimiz stumpf - falco'dan, bülent - popescu'ya kadar uzanan sancılı dönemin en fiyasko transferlerindendi. yaşlı olduğu için gönderilen 32'lik falko ve stumpf'un yerine alınmıştı, lakin onlarla aynı yaştaydı. çok da uzun süre kalmadı ama akıllarda acı bir tat bıraktı. hala her kötü ve ağır defans oyuncusu transferinde kulakları çınlar.