• 74
    http://www.ajansspor.com/...ucuk_kizi_caldi.html

    kızının gözleri ve bakışları babasıyla bire bir aynı. bu kadar benzerini gördüğümü hatırlamıyorum. hahahaha kızın esnediği ana çok güldüm.

    nba'in yeni süperstarıdır. zevkle izliyoruz. hem oyununu tarzı çok iyi hem oyun kuruculuğu hem zekası hem şutları hem de top hakimiyeti...

    ahahahaha izledikçe gülüyorum. :d
  • 186
    michael jordan ile kıyaslayanlar sadece michael jordan'ı hiç izlememiş olanlardır.

    michael jordan dönemindeki nba her şeyden önce çok daha iyi oyuncular barındırıyordu. jordan kariyeri boyunca mutlak bir dominantlık kurdu nba'de. ayrıca curry çok sınırlı özellikleri olan bir basketbolcu. jordan ise herşeyi çok iyi yapabilen spektakuler, durdurulması imkansız ve moral bozan bir adamdı. çünkü onu durdurabilmek için en az onun kadar komple bir oyuncu olmanız gerekiyordu. her türlü savunmaya karşı 3-4 çeşit çözümü olan bir adamdı jordan. işte tam da bu özelliklerinden dolayı ayrıca mükemmel bir savunmacıydı. zaten kariyeri boyunca her defasında yılın en iyi defans takımına da seçilmiştir.

    herifin dili bile curry kadar fenomendi. öyle düşün. yeni bir maradona gelir, yeni bir messi gelir ama jordan gibi bir adamın gelmesi sanıyorum imkansız.
  • 311
    savunma desen var, oyun kurma var, asist var, şut desen o konuda curry gelmiş geçmiş en iyisi... ek olarak iyi bir aile babası. büyük de hanımcı*.

    kendisinin kariyerindeki en büyük eksik finaller mvp'liği. büyük ihtimalle bugün kariyerindeki tek eksik şeyi de kazanacak.

    edit: night night!

    https://gss.gs/Xgy.jpg

    edit2: maç bitiminde ağladı.

    https://twitter.com/...EAzUGlZbQ9g&s=19

    edit3: ve finaller mvp'liğini de kazandı.

    https://twitter.com/...cdYvSrj5cVA&s=19

    https://twitter.com/...fZRN_9GHpVg&s=19
  • 314
    belki nba tarihinin en iyisi değil ancak şüphesiz en iyi şutörü. canlı izleyememiş olsam da sonradan izlediğim hiçbir basketçide kendisinin şut atarkenki rahatlığını görmedim.

    nba tarihinin en iyi şutörlerinden biri olan sagopa reis* bile curry ile aynı dönemde, aynı takımda oynadığı için dikkat çekemiyor.

    bi de çok sevimli herif. tribünleri kızdırmak için yaptığı hareketler bile sempatik.
  • 340
    nostaljilerde yaşayanlar tarafından şutörlüğü değerlendirmeye alınan, o nostaljidekilerin çoğunu istatistik olarak da oyun zekası olarak da winner karakter anlamında da tokatlayabilecek kapasitede bir adamı, lillard vs ile kıyaslamak ayıptır günahtır. uzunlar için shaq, hakeem nasıl bir dominasyon farkı oluşturduysa şutörler arasında da bu adam bunu sağlamıştır. oyun değişti mi, evet. ben seviyor muyum bu durumu, hayır. ama devrimsel karakterde bir nba süperstarı hakkında 35 yaşındayken kötü performanslı maçlarını takip edip entry sırasına gireceğinize , az biraz tadını çıkarın böyle adamları izleyebildiğiniz anların . çünkü biliyorum ki şu anki nostaljik tayfa 10 yıl sonra da ‘’ ulan curry vardı bee’’ diye entry girme yarışına girecektir.
  • 211
    2015-2016 normal sezonunda gosterdigi performans modern zamanlarin en olaganustu performansidir. bunun nedeni sadece durdurulamamasinda falan da gizli degil. jordan da durdurulamiyordu, shaq da... curry durdurulamamasi disinda hic gormedigimiz hareketleri yapan bir adam ve bu sezon bunun bokunu cikardi. hucum suresinin dolmasina 17 saniye varken 11 metreden suta kalktiginda girerse sasirirsiniz. sasirdik biz de. sonra ertesi gun yine yapti, daha ertesi gun yine, sonraki hafta bir daha ve sonunda curry'yi 11 metre civarinda bombos birakan, ki bildigimiz uyguladigimiz savunma stratejisine gore dogruyu yapan, oyunculara kizmaya, lan orada bombos birakilir mi curry dumbuk, demeye basladik. halbuki birakilir ve dahi birakilmali. ve dun gece 19 haziran 2016 gloden state cleveland cavaliers maçında kaybettigi sampiyonluk bunu degistiremez.

    steph curry basketbolun zirvesinde buyuk bir isim. izlemesi de son derece zevkli kendisini.
  • 150
    curry'nin oynadığı oyun bambaşka bir seviyede. hem takımı ona uygun, hem kendisi takıma uygun. sanki curry bir mutfak robotu kutusu, ve o kutuyu koyduğunuz koliye 1 santim bile boşluk kalmadan cuk diye oturuyor.

    shaq'lı miami günlerinden sonra beni düzenli nba takip etmeye başlatan adamsın curry. 3-5 şampiyonluk sonra jordan'ın yanına mı yazılacak, üstüne mi yazılacak tartışmaya başlarız sanırım. şu an jordan'ın 5 şampiyonluk ve 4 mvp gerisinde. bu farkı kapatabilir mi ? kapatabilir. süreklilik sağlayabilir mi ? sağlayabilir. ve bence curry, takımı çok seviyor. takımı bozmamak için maksimum kontrat istemeden, 11-13 milyon dolar arası maaş ile oynayacak. adam takımının onu itişinin farkında ve mükemmel yetenekleri o güzel takım ile çok güzel uyuşuyor.

    kariyerinin sonuna kadar splash brothers'ı bozmaz zannımca. bozmasında, kendisini ve dünyalar tatlısı kızını izlemek, dişliğiyle olan amansız mücadelesini takip etmek o forma ve o takımla birlikte çok güzel.
  • 177
    kazandığı parayı görünce çok şaşırdığım basketbolcu. nba standartlarına göre bu statüde bir oyuncu için az kazanıyor. ligin süperstar oyuncuları yıllık 20 milyon dolar civarında kazanırken curry 11 milyon dolar alıyor. hatta şöyle söyleyeyim enes kanter bile kendisinden çok kazanıyor :(

    gelecek sezon sonuna dek kontratı var ki o zaman çok daha sağlam bir kontrat yapar ama geçen sezon tek başına şampiyonluğu getirmesinden sonra ücret artırımına gidilmemesi ilginç. belki de ben bilmiyorumdur nba'de kontrat bitmeden yeni kontrat imzalamamak gibi bir durum falan mı var yoksa adam fazla mı mütevazi acaba.
  • 114
    curry bildiğiniz en iyilerden değil...

    stephen curry’nin şu anda nba’in en iyi oyuncusu olduğu halen tam kabul görmüyor. geçen sezon mvp olmuş olsa, sezona üst üste 24 galibiyetle giren takımda hakikaten akılalmaz yüzdelerle 32 sayı, 5 ribaund, 6 asist, 2.2 top çalma ortalamaları yakalaması bile yetmiyor çoğu kişi için. normaldir. çünkü curry’nin yaptığı türde bir hakimiyet daha önce görülmedi. görülmemeyi geçtim onun tarzında bir oyuncunun yaptıkları genel olarak hakimiyet tanımında yer almıyor. temelde bir şutör curry. oyununun diğer yönlerine bakınca hiç de fena değil işler aslında. ortalama üstü bir savunmacı. elit olduğunu iddia etmek zor ama oyun konsantrasyonu hiç düşmediği için hemen hiç pozisyon hatası yapmıyor. ayrıca fiziğinden beklenmedik derecede kuvvetli olduğu için temasta kolay geri adım atmıyor. belki çok süratli ve atlet değil ama olağanüstü bir top kontrolüne sahip olduğu için fena bir delici değil. aynı top kontrolü rakibinden tamamen sıyrılmadan da bitiricilik konusunda ona farklı atışları kullanma imkanı veriyor. harika bir pasör aynı zamanda. ama bunların hepsi sadece iyi ve çok iyi arasında değerlendirilen özellikleri. sıradan izleyici gözünde hiçbiri dünya’nın en iyi oyuncusu standartlarında değil.

    diğer özellikleri bir yana onu esas tanımlayan şutu bile “en iyi”nin sahip olması gereken ana silah olarak görülmüyor. zaten sorun da, daha doğrusu curry ile ilgili algıdaki temel kırılma da tam bu noktada düğümleniyor. başta ana silahı şut olmak üzere curry’nin yaptığı her şey genelgeçer üstünlük kriterlerinin dışında. bir takım sporunda bireysel bir en iyi belirlemek zaten başlı başına zor bir iş ama özünde rekabet olan ve yıldızlar üzerinden giden bir düzende bu sıralama takıntısını da normal görmek gerek. bu sıralamayı yaparken esas kriter de “en durdurulamaz, sonuca en çok etki yapan olmak” elbette. ancak bunu nasıl yaptığınız da çok önemli. göze nasıl geldiği yani.

    zaman içinde ligin en çok dikkat çeken “en iyi” tartışmasının içindeki oyunculara baktığımızda hep aynı senaryo var. wilt chamberlain’den magic johnson’a, larry bird’den michael jordan’a, kobe bryant’tan lebron james’e kadar rakibine direkt üstünlük kuran, savunma ne yaparsa yapsın üzerine giden, alt eden oyuncular. göğüs göğüse çarpışma olmadan o unvanı vermek istemiyor izleyen. biraz “tüfek icat oldu mertlik bozuldu” gibi bakıyoruz üstünlük mücadelesine. star wars’da bile jediler kılıçla dövüşmüyor mu? bire bir mücadele etmeden, temastan sürekli kaçan bir oyunu delikanlılığa sığmıyor gibi görüyoruz.

    genelgeçer algıdır: “şut her zaman girmez.” doğrudur da. oyuncuların, takımların iyi şut attığı günler vardır. basketbolda şut hep bir bilinmezlik içerir. sallayıp girdiği de olur zaman zaman. algıda seçicilik de oradan çıkıyor. her şuta biraz piyango gibi bakıyoruz. kazanma şansı daha yüksek ve düşük olanlar var ama girdiğinde, atana bir nevi talih kuşu konmuş gibi bakılıyor. o yüzden bu bilinmezlik, bu keskin olarak görülmeyen beceri üstünlük kurmak için daha az değerli bir silah.

    elbette gerçek tam olarak öyle değil. curry’nin bu sezonki gerçek şut yüzdesi (ts%) %69. bu ne demek? oyuncunun 3 sayılar ve serbest atışlar değerlendirmeye alındığında gerçek isabet oranını veren yüzde. formülü de sayı/(toplam şut+0.44serbest atış). bilinen şut yüzdesinden çok daha sağlıklı bir veri bu. ve inanın bilinenin aksine bu alanda liderler sadece pota dibinde smaç veya tip yapıp yüksek yüzdelere ulaşan uzunlar değil. lider curry’nin ardında ikinci sırada kevin durant var. kısacası en yüksek isabet oranıyla skor üreten oyuncu curry. hem de en çok üreten. bunun için illa göğüs göğüse maço bir düelloya girmesi gerektiği ise tamamen bizim alışkanlıklarımız ve bakış açımızla belirlediğimiz bir gereksiz kriter.

    gerçi son dönemde öyle özel şut performansları sergiliyor ki curry, büyülenmemek elde değil. daha sezonun dörtte biri tamamlanmışken sezonda 8 ve daha fazla üçlük isabeti kaydedilen maç sayısı rekorunu egale etti bile. o kadar ani şut atıyor ki savunma lateral hareket ederek önünde kalmak için elini indirdiği veya perdede yarım adım geride kaldığı anda top potaya uçuveriyor. klasik şutörler gibi ayakları kurma, pozisyon alma gibi ön hazırlıkları, zaman ihtiyacı geçerli değil curry için.

    ve o kadar gafil avlıyor ki savunmayı. makine düzeninde bir anda 3-6-9 atıveriyor. bu sezon defalarca gayet dengeli giden maçların 1-2 dakika içinde 20 farka dönüştüğünü gördük. hop hop hop. daha ne oluyor diyemeden 3 üçlük, 1 basket faul, 1 asistle 2 sayı önde olan golden state 18 sayı öne fırlamış bile. bundan daha çarpıcı bir oyuna etki olabilir mi? bitirici yumruk gibi. ama bu bile biraz “sonuna kadar mücadele etmek”ten uzak bir yaklaşım. tek hamlede kazanmak gibi görünüyor. kahramanlarımızın uzun uzun kendi sınırlarını zorladığını görmek isteriz. curry sanki tek çabayla işi bitiriyor. savaşçı olmasını istiyoruz kahramanlarımızın. büyücü değil. o büyücü gandalf bile olsa.

    yaptıklarına herkes hayran curry’nin. takdir sonsuz ama işte kahramanlaştıracak o son delikanlı taraf eksik geliyor sanki. elbette bu büyük haksızlık. curry’nin bu yeteneklerini keskinleştirmek için ne kadar çalıştığını değişik kaynaklardan öğrenmek mümkün. ayrıca takımın başarısı için oyununu nasıl değiştirdiğinin de hakkını vermek gerek. sadece bu eşsiz becerisi bile onu herkesten çok özel bir yere koymaya yeter.

    ama bunun ötesinde curry’nin yaptıkları sonuca, takıma nasıl etki ediyor, nasıl bir hakimiuet kuruyor bunu görmek için biraz daha derine bakmak lazım. bu sezon asist rakamları düştü
    mesela. bu yüzden aslında harika bir pasör olduğundan çok daha az bahsediliyor. ama bunun temel bir sebebi var. curry öyle tehlikeli bir şutör ki ona yapılan perdelemelerde rakipler tamamen savunma prensiplerini değiştirip bir an bile potayı görmemesi için uzunu üzerine yolluyor, devrilen uzuna da 3. bir oyuncudan yardım getiriyor. curry ne mi yapıyor? “her şeye rağmen atarım ben” demeye kalkmadan, egosunu ikinci plana bırakıp hemen topu uygun takım arkadaşına -ki takımın planları çerçevesinde bu isim draymond green oluyor- topu ulaştırıyor ve takımının 4’e 3 hücum etmesini sağlıyor. green’in bu sene 7 asist ortalama yakalaması, sayı ortalamasının artması bireysel gelişimi kadar curry’nin bu yarattığı tehdidi değerlendirmesi ile alakalı. varlığı, yetenekleri öylesine büyük bir tehdit ki curry’nin, başka yerlerden açık vermeyi kabul ediyor rakipler. bu bir üstünlük kurma, oyuna hükmetme değilse nedir? tekrar hatırlatalım bu arada. bunca önlem alınan o adam ligin en yüksek gerçek şut yüzdesi oranıyla en skorer oyuncusu.

    top çalma krallığında lig 4.sü olması, 5.2 gibi bir oyun kurucu için çok iyi ribaund ortalaması gibi konulara gelemiyoruz bile. evet golden state yapısında oynaması curry’nin yeteneklerini daha değerli kılıyor. ama aynı şekilde onun yetenekleri de warriors’u daha özel yapıyor. ama belki de kariyeri sakatlık hikayeleri ve bu denli üst düzey bir yetenek seviyesiyle başlamadığı için halen onu en en üst seviyeye çıkarmakta zorlanıyoruz. tüm kahraman algımızın değişmesi gerekiyor. bunun sihir değil gerçek olduğuna ve bitmediğine inandığımız zaman gerçekleşecek herhalde bu. o da elinden geleni yapıyor ama bunun için. takımıyla birlikte bu sezon yaptıkları zaten var olan durumun kabul görmesi için gereken zamanı her maç daha da azaltıyor.

    kaan kural - al jazeera türk
  • 296
    muazzam bir saygı duyduğum golden state'li basketbolcu.

    rekoru şunu bunu geçtim sosyal yardımlaşmalara katılan her sporcuya müthiş bir sevgi ve saygı duyuyorum.

    helal olsun çakma buray :)

    benim için bir t-mac vardı, benim efsanem de odur. çok isteyip ayakkabısına sahip olamadığım için ne zaman aklıma gelse veya konusu açılınca üzülmeye devam edeceğim :(
  • 230
    son bir kaç maçtır formunda bir düşüklük hissediyorum açıkçası. zannediyorum bu hissiyattan dolayı geçenlerde bir sözlükte (burada da olabilir) yüzdesi düşmeye başladı diye bir yazıyı iyice içselleştirmiştim.

    şimdi son 10 maçına baktım. oysa sayılar öyle söylemiyor.

    son 10 maçına baktım. 10 maçta 90 üçlük denemiş 40 üçlükte başarı sağlamış. %44 oranında bir başarı bu. son 10 maçta maç başına 4 üçlük isabeti demek bu. bu sene de, şu ana kadar %40 ile 3'lük atarken maç başına 3.6 üçlük isabeti buluyor.

    geçen sene %45 ile maç başına 4,9 üçlük isabeti buldu. (play-off dahil.)

    algı ne kadar da ilginç, bu görülsün diye yazdım. son maçlarda eski akışkanlığında değil gibi hissettiğim için üretiminin de düştüğünü düşünüyordum ancak sayılara göre son 10 maçtaki istatistiği geçen seneye çok yakın olmak ile beraber bu sezonun sayılarından önde. bu arada bu sene maç başına 9,2 3 sayı şansı bulurken, geçen sene bu sayı 11,1 idi.

    yazıyı bitirmeden asistlere de bakalım. aslında iki sayılık atışlarına da bakmak istiyordum ancak saat çok geç oldu. hemen bir asist rakamlarına bakalım ama şunu da unutmamak gerek bu sene gsw topu paylaşma, paslaşma ve asist konusunda tuhaf noktalara doğru gitmeye başladı. bu bir bakıma avantaj ama aynı zamanda dezavantaj. nereden baktığınıza bağlı. zaten istatistiğin manalaştığı yer yani yorum kısmı burada devreye giriyor. skorer çok, asist sayısı artmış asist ortalaması artmalı da diyebilirsiniz, aksine herkes topu başka tarafa yönlendirmeye hevesli olduğundan asistlik hareketlerin veya pasların 2.cil bir hamle sebebiyle yendiği de söylenebilir.

    geçen sene maç başına 6,4 (play-off dahil) asist yaparken bu sene 5,9 asist yapıyor. şampiyon oldukları sene ise 7,4 asist yapmıyormuş maç başına.
App Store'dan indirin Google Play'den alın