• 94
    ne kadar sportif olacak tartışılır ama, itiraf ediyorum:

    önümüzdeki hafta %99 ihtimalle fenerbahçe'nin şampiyon olacak olması benim umurumda bile değil. geçen sezon son haftaları dua ederek geçirmiştim; nooooooooolur allam bi mucize olsun. allam, noooooooooolur bi' şey olsun da fener alamasın şu kupayı vs.

    bu sezon da hep bu temennilerle başladı; fenerbahçe şampiyon olmasın da.. falan.
    hala diyorum; olmasın tabi lan. trabzon olsun allama kitabıma.

    ama gayet açık ki; çok da umrumda değil.

    kupa; sırtında sarı kırmızı olmayanların ellerinde kalkacak, net. ötesi yok gibi.

    kalmış şunun şurasında bir hafta. bitse de gitsek kafasındayım.
    sadece şu 34. hafta sonuçları itibariyle, yaklaşık 1 hafta televizyon izlememe, internette spor siteleri takip etmeme gibi reçeteler yazdım kendime. gerçi düşünüyorum, sarı lacivert şampiyonluk kutlamalarını karşı bir hayli alıştırdım kendimi, çok da hissizleştirdim.

    ne bileyim; alt tarafı bizim berbat geçirdiğimiz bir sezonda fenerbahçe şampiyon olmuş. lan?

    hayırlısı sözlük :/
  • 3
    9 yaşındaydım. tanıdığım sevdiğim bir abim doğumgünümde hediye almıştı, sonrasında muhabbet galatasaray fenerbahçe rekabetine geldi. galatasaray ımında müthiş olduğu yıllar tabi ben konuşuyorum da konuşuyorum sonra bu abime sanırım aldığı hediyenin de etkisiyle üzüldüm ve agzımdan şu cümle çıktı "abi nese valla fener de iyi takım tabi"

    hafiften minnet daha çok yaranma adına yaptığım bu hareketten sonra çok pişman oldum. çocuklugumda derin izler bıraktı. pis çocuk, yalancı çocuk olmuştum. çok pişmanım sözlük.
  • 105
    futbol dünya üzerindeki en evrensel şeydir herhalde, o kadar çok ekmeğini yedim ki anlatamam...

    dün japon bir kızla tanıştım, her zamanki sorum olan memleket meselesine geldi sıra, kız diyor yahu bilmezsin kem küm çok bilinen bir yer değil vs. yahu söyle dedim gitti gitti "nagoya" dedi, "nagoya grampus eight" dedim, dumur oldu... harbi ne alaka lan, nasıl kalmış aklımda?

    brezilyalı bir kızın memleketi olan porto alegre'yi de futbol takımı üzerinden bilerek bolca prim yaptım...

    bask bir vatandaş san sebastian'lıyım bilir misin falan diyecek gibi oldu sonra kırk saat real sociedad muhabbeti yaptık, bizim maçlar, nihat, tayfun havada uçuştu...

    siyahi bir kız kem küm etti yine lille'de oturuyorum paris'in kuzeyinde* aslında ufak bir yer vs. vs... "lille osc" dedim, vay vıy voy nereden bildin naptın nettin derken yine paçayı kurtardım...

    alman kız bielefeld diyeceğine kırk saat şimdi dortmund var bochum var bilmem ne var diye dil döktü, arminia bielefeld'i alınca sustu...

    son olarak bugün haftasonu evde göt göbek salmayalım diye dışarı çıktım parka gittim, 12 yaşında bir veletle tanıştım james diye, top mop oynadık muhabbet ettik. oxford altyapısındaymış, türkiye'den hiç takım bilmiyormuş, üzerimdeki formamı gösterdim son çare olarak yine çıkaramadı... sordum liverpool taraftarıymış, iyi hoş, dedim baros var bildin mi? bildi. riera var bildin mi? bildi. kewell var bildin mi? onu da bildi... işte dedim baros ile riera'nın oynadığı, kewell'in de geride kalan 3 sezon oynamış olduğu türk takımı benim takımım, araştırırsın artık dedim... song, xavier falan da dedim ama çıkartamadı, yaşı tutmadı herhalde=) inşallah bu akşam araştırır da kendi öğrenir, kalıcı olur, yoksa ayaküstü kimseye "gelıteşıray" dedirtip 3 dakikada anlı şanlı tarihini özetleyemem yani ne o öyle misyonerlik gibi=)

    tüm bu olaylar son 3 günde geldi başıma, şaka gibi! götüm kalktı amk önüme gelene memleket soruyorum nüfus müdürü gibi... işin acı kısmı iki üç dakikalık gülüşmeler dışında pek bir artısını görmedim... ama arkadaş olmak ve muhabbet açmak için şu an futbol gerçekten en büyük silahım...
  • 8
    futbol adına çok yetenekliyimdir, ama lakin hayat beni futbola yöneltmedi. uzun yıllar başarılı bir şekilde tenis oynadım. kondüsyon olsun diye tenis topuyla futbol maçları yapardık bu yüzden de ayağıma inanılmaz hakimim bire birde yusuf gibi çalım atar, lincoln gibi ara pas, elano gibi uzun pas atarım. keita gibi sağından atar solundan geçer, kewell gibi sol ayağımı kullanırım*. arda kadar galatasraylıyımdır. ama gel gör ki hiç bir zaman futbol oynamak istemedim, şimdi yaş oldu 21, göbek oldu 41, sigara alkol filan spor nere, ben nere.
  • 129
    bu haftasonu çok acayip şeyler yaşadım sözlük. ilk önce 26 ekim 2012 kasımpaşaspor beşiktaş maçında durum 2-1 iken bakkala girdim. sivok atacak dedim. çıktım. eve geldiğimde 3. golü sivok atmış. daha sonra 27 ekim 2012 galatasaray kayserispor maçında cris'in golünden önce selçuk kavisli yollayacak içeri cris atacak dedim. attı. dün 28 ekim 2012 bayern münih bayer leverkusen maçında televizyonu açtım. münih gol attı. 1-1'e getirdi skoru. kapatiyim de yesin ibneler dedim. kapattım televizyonu. yemişler. 2-1 kaybettiler. 28 ekim 2012 real mallorca real madrid maçında ikinci golden 10 saniye önce orta sahada top kaptırdı mallorca. yediler dedim. 10 saniye sonra ronaldo yazdı. nasıl oldu ben de anlamadım ama oldu işte.
  • 234
    carrusca'nın transferi ile galatasaray'da yeni bir dönem başlayacağına, artık dünya'nın en büyük yıldız adaylarını galatasaray forması ile izleyeceğimize inanmıştım. öyle ya... 1-2 yıl öncesinde ribery'i izlemişim, carrusca türkiye kupası maçında adını dahi hatırlamadığım bir takıma karşı çok güzel oynamış... dedim herhalde artık cayır cayır genç yıldızlar daha 20'li yaşlarına gelmeden galatasaray'a akar..

    yanılmışım. çoook yanılmışım. resmen koca camiaya travma yaşattı.
  • 183
    7 yaşımda tekirdağ galatasaray futbol okulunda futbol oynamaya başladım. forvettim. iki atan beş kaçıran forvetlerdendim. ama muazzam bir hava hakimiyetim vardı bu konuda ben de kendimi övmekten çekinmem hocalarım da hep bu yönümü ön plana çıkarırdı. karşı karşıya gol atmak benim için kafayla gol atmaktan daha zordu bu konuda çok ciddiyim. daha sonra 2010 senesinde tekirdağspor u-13 kadrosuna katıldım. büyük saha bana çok ters geliyordu saha da saha değildi zaten. iki sene kendimi geliştirdim. okul benim için hep ön plandaydı aile hoca ısrarı değil tamamen kendime çizdiğim yol bunun üzerineydi. 2012 yazında galatasaray altyapı seçmeleri için florya'ya gittim annem ve babamla. florya civarında babam döndü ve sordu: "lan torpil ayarlayalım mı bi yerlerden ister misin?" dedim baba tamam çok istiyorum ama kendimi görmem lazım ne yapabilirim görmek istiyorum. nasıl dersen hadi bakalım dedi girdik içeri. sahaları ayırmışlar bölüm bölüm tek tek çağırıyorlar. benim maç başladı, bi ön direk koşusuyla attığım bir gol var bir de arka direkten hareketlenip arşa yükselerek attığım bir kafa golü var. saçlar sarı bir de uzun o zamanlar. veliler başladı mı elmander, elmander! diye tezahürata ben iyice moda girdim. her yere koşuyorum al ver yapıyorum. son on dakika sakatlığım nüksetti arka adalem tekrar attı (ilk sakatlık da bir maçta falan değil kadıköy şampiyonluğunun kutlamalarında olmuştu.) ben sinirden ağlayarak önce sağlık görevlisine sonra soyunma odasına gittim eşyaları topluyorum. her maçtan iki kişi seçiyorlarmış. ben tam giyindim çıkmaya hazırlanıyorum benim ismimi söyledi hoca. sekerek koşuyorum anne baba seçtiler diye bağırıyorum. kenardan hala yürü be elmander falan yapan abiler de var. velhasıl ikinci seçmelere 80-100 kişi kalmışız yaklaşıl 800 kişiden. o seçmelere iki kalçaya iki iğneyle gittim. forvet bolluğundan stoper oynattılar beni zaten sakatım moral de bozuk. çıktım iki kafa golü attım ama fayda etmedi. altay'ın muslera'ya benzeyen kalecisini bir de mısır'dan seçmelere gelen ve türkçe bilmeyen abdullah'ı seçtiler bizi evlere yolladılar. hikayem de burda bitti gibi bir şey. derslerime daha çok önem verdim ama futbolu bırakmadım. tekirdağspor ile alt yaş gruplarında iki şampiyonluk daha yaşadım ve üniversite için futbolu bıraktım. şu an istanbul üniversitesi'nde hukuk okuyorum ama hala arada arena'da son dakika golünü atıp ilk kombinemi aldığım koltuğuma koşmanın hayallerini kuruyorum sözlük :(
  • 14
    yıl 2002, lise hazırlıktayım sözlük. kız futbol takımının da antrenörü olan hocamız tarafından kız takımına seçilmiştim, orta sahanın ortasında defans ağırlıklı oynayacaktım, görev bölgem öyle seçilmişti hoca tarafından. ortaokulda bile her beden dersinde sınıfın erkek popülasyonuyla futbol oynayan bir birey olarak çok mutluydum, ta ki çevremden yükselen "amaaan kızlar futbol mu oynarmış", "ayy futbol takımına mı girdin", "boyun kısa kalacak senin", "kaslı kaslı hatun mu olurmuş o ne öyle" seslerinden sonra tırsıp takımdan ayrıldım. ardından 4 sene boyunca bıraktığım takımın hem istanbul şampiyonluklarını, hem de türkiye genelindeki derecelerini duydukça, okulda kupalarla her tur atışlarını izledikçe hasetimden çatladım sözlük, evet. boy konusunu sorun yaptım ayrıldım, 1.65'e ulaştım, başım göğe erdi, aferin bana, çok doğru düşünmüşüm.
  • 181
    12 yaşlarındayken amatörde oynadığım dönemdeydi. hazırlık maçları yapıyorduk. 3-2 gerideydik. oyuna şimdi adını bile hatırlamadığım bi arkadaş girdi ve 3 gol attı 5-3 aldık maçı. bu arkadaşın boynunda cevşen varmış ve oyuna girerken cevşeni 3 kere öpmüş. biz oyundayken görmedik tabi ama kenardaki herkes görmüş bu detayı.

    gelecek hafta yine maçımız vardı bi baktık takımın yarısından çoğu boynuna cevşen takıp gelmiş. hoca oğlum bu ne basket maçı mı yapacağız diye dalga geçmişti. kalecide bile vardı ya dczdvdvx

    bu da böyle bir anımdır.
  • 31
    boks alanında; lisede fenerbahçe'li hocaların listesini çıkarıp karne alındığı gün dövmek. ayrıca 2009'u 2010'a bağlayan gece yani yılbaşı gecesi saat 2'de sokağa çıkıp yeni yıla gireli iki saat olmuşken hala girilmediğini sanıp 10'dan geriye doğru sayacak kadar sarhoş 5 kafadar ile galatasaray marşlarıyla fenerbahçeli aramak, bulduktan sonra da insanlıktan çıkmak, dövmek. (bkz: holiganizm)

    biliyorum mantıksız ve gereksiz birşey ama örnek teşkil etsin diye yazıyorum. yapmayın benim gibi, yapanları uyarın. biliyorum canınız çeker ama boşverin, childofbodom'un dediğini yapın yaptığını yapmayın.
  • 192
    lise'de son sınıfta ders falan çalışıyorum üniversite'ye hazırlık dönemleri herkesin malumudur. bir gün beden hocası geldi ve masa tenisi takımına kaptanlık yapmamı turnuva olduğunu falan söyledi. önceki senelerde yapmıştım ama zahmetli iş. 1 ay antrenman yapıyorsun, teneffüslerde ve çıkışlarda çalışıyorsun vesaire. ben sadece turnuva günü gelirim diğer çocukların başında dururum antrenman yapmam ders çalışıyorum hocam dedim hoca da kabul etti. diğer çocuk dediklerim de hepsi 2-3 yaş küçük benden.

    neyse efendim gittik turnuvaya ilk gün takım maçları var her okuldan 4 erkek ve kız katılıyordu ve biz de ilçe turnuvasında 2. olduk madalyamızı aldık. ikinci gün bireysel turnuva vardı ben yine gittim ama maçlara katılmadım. kenarda test çözeyim çocuklar takılsın sonra dönerim diye düşünüyorum kafamda. hakemler gelmemiş salona çocuklar bekliyor bizim beden hocası da gelmez uğraşmaz pek böyle şeylerle. diğer okulların hocaları da geçmiş yıllardan tanıyor beni konuştum hakemler yok bir sebepten ötürü protesto etmişler biz hakemlik yapacağız dediler. ben de hakemlik yapabileceğimi, turnuvada yarışmayacağımı söyledim ve kızlar bireysel maçlarından çeyrek final ve final maçlarını yönettim.

    buradaki itiraf ise 2 maçını da yönettiğim şampiyon kızımızın görevimi kötüye kullanarak telefon numarasını almış olmam.* fakat şike falan söz konusu değil sözlük.

    edit: imla
  • 177
    4 yıldır istanbulda amatör kümelerde futbol oynamaktayım. mevkii ortasaha. ilk sene genç takım seviyesinde oynadım son 3 yıldır da a takımlarda oynuyorum.

    oyuna katkım çok pozitif ayağıma gelen topları genelde hücuma yönelik oynarım tekniğim fena değildir ancak 4 sezondur attığım toplam gol sayısı 5 :( (u: 4 tane de hazırlık maçlarında attım :( ) sezon başına 1.25 gol ortalamasıyla oynuyorum neyse ki istatistik mini etek gibi :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın