• 63
    (bkz: #2590688) itirafımı yaptığıma göre gelelim nasıl galatasaraylı olduğuma. annem ve babam ilkokul öğretmeni idiler. her sabah köy okuluna giderlerken mecburen beni de yanlarında götürürlerdi. köy okuluna giden serviste sadece annem ve babam yoktu birde hayriye teyze vardı. annem ve babam gibi öğretmen olan hayriye teyze yol boyunca bana hep cimbombom diye tezahürat yaptırırdı. bir akşam evlerine misafirliğe gittiğimizde kendisinin sarı kırmızı atkısını alıp boynuma dolamış ben de artık galatasaraylı oldum demiştim. işte o akşamdan beri yirmi yıldır galatasaraylıyım. varol hayriye teyze sayende nice mutluluklar yaşadım.
  • 57
    beni galatasaray taraftarı yapmaya çalışacak tek bir yakınım bile yok. annem galatasaray’ı tutar ama öyle ilgili falan değildir. sadece dayımın çocukluğumda sen fenerlisin dediğini hatırlarım. soranlara öyle söyletirdi yanımdaysa.

    hal böyle iken nasıl galatasaray taraftarı oldum bilmiyorum sözlük :) ama her ne veya kim sebep olduysa allah ondan razı olsun.

    bana yol gösteren olmadı ama ileride çocuk sahibi olursam onlara yol gösterecek bir babaları olacak :)
  • 11
    galatasaray'li olmak icin en guzel zamanlarda dogdugumu dusunuyorum. 1989 senesi..jupp derwall ile gunumuzun modern galatasaray'inin tohumlari atilmis, altyapi ve tesislesme bazinda buyuk devrimler yapilmis. 14 yillik buhran bitmis ve sampiyonluklar gelmekte. yakin zamanda xamax zaferi, sampiyon klupler kupasinda yari final gelmis ve "avrupa fatihi galatasaray" mottosunun net ornekleri baslamis. super kupa henuz gelmemis ama o yolun tohumlari atilirken ben galatasarayli oldum. 2000 senesinden sonra dogan galatasarayli kardeslerim icin galatasaryli olmak 1980'lerin sonunda galatasaray'li olmaktan cok daha kolay gibime geliyor benim.

    cocukluktan kalma uzeri show tv reklamli 9 numarali formali resimlerim var ama galatasaray icin gozyasi doktugum ilk animi anlatmak istiyorum. bir kac aile bir galatasaray fenerbahce macini izlemek icin bir pub'a gitmistik ve fenerliler daha fazlaydi. ilkokul 1'e gidiyordum. maci 4-0 gibi bir skorla kaybettik ve fenerlilerin o eglenislerini ve makaralarini gorup hungur hungur aglamistim sirtimda formamla. o gunden sonra 1998 dunya kupasina kadar duzenli futbol izlemedim ama galatasarayli oldugum an denildiginde aklima ilk gelen anim budur.
  • 43
    doğuştan galatasaraylı olmayı çok isterdim fakat malesef bu renklere gönül vermeye 5 yaşında başladım. bilmiyorum belki o dönem aklım yeni yeni kendine gelmeye başlamıştı belki de çevremi yeni yeni keşfetmeye başlamıştım kim bilir.

    okumayı yaşıtlarımdan çok çok önce, 3,5 yaşımdayken öğrendim. yanlış anlaşılmasın bunu çocukken süper zekaydım anlamında söylemiyorum sadece mükemmel bir zekaya sahiptim. akranlarım daha isimlerini söyleyemezken mahalledeki amcalar, teyzeler bana gazete okuturlardı. boş vakitlerimde ise ki o dönem hiç dolu vaktim yoktu evde cilt cilt ana britannica okurdum. bizim evde ana britannica'nın ne işi vardı onu da hiç anlamış değilim, bir allah'ın kulunu daha okurken görmedim. sanırım eve gelenlere kültürlü gözükmek için aksesuar olarak kullanılıyordu misafir odasında. zaten evde ne kadar antin kuntin eşya varsa hepsi misafir odasındaydı. misafir odası da ne menem bir şeydir. yılda bir eve misafir geliyor adamlara özel oda ayrılıyor. ben 20 yıl kaldım benim odam olmadı oturma odasında yattım. şu misafirlere gösterilen özenin onda biri bana gösterilseydi belki şu an cern'de elektronları çarpıştırıyordum. kısmet.

    neyse dediğim gibi çevremdekilerin sürekli bana gazete okutup şeker verdikleri yaşta tanıştım galatasaray'la. gazetenin spor sayfasında sarı kırmızı formayı ve altında galatasaray yazdığını gördüğümde adeta şok olmuştum. ilk verdiğim tepkiyi hâlâ dün gibi hatırlarım: “ulan bunlar aynı mıymış?!?”. çünkü ben o güne kadar cimbom’luydum. hatta galatasaray’dan da nefret ederdim rakip takım olduğu (daha doğrusu benim rakip takım olduğunu sandığım) için. ama şunu da söylemem gerek bu embesilliğin asıl sebebi ben değildim, o dönem mahallemizin bıçkın abileriydi. "sen cimbomlu musun yoksa galatasaraylı mı ehe ehe?” diye diye beynimi yaktılar. babam bana hiç galatasaray'dan bahsetmezdi ki biz ona hep cimbom derdik. hoş galatasaray'ı bilsem de o yaşta dilim dönmeyeceğinden yine cimbom derdim.

    velhasılıkelam bu kardeşiniz iki yaşında cimbomlu, beş yaşında da galatasaray'lı olmuştur.
  • 24
    sene 1999 yer baku azerbaycan. 8 yasindayim. televizyondaki futbolla ilgili bildigim tek sey ronaldonun fifa98 finaline yuksek atesle cikmasi ve brezilyanin bu yuzden yenilmis olmasi. sovyetler dagildiktan sonra cokuste olan azerbaycanda 5 yildir issiz olan babam mobil operatorlerden birinde is bulur, yeni eve tasiniriz, televizyon alinir, turk kanallarini ceken bir uydu alicisi konur. tabi bunlar hepsi benim gozumde ucuk seyler ancak hepsini unutturacak bir uefa yuruyusu ve hatirladigim popescunun penaltisiyla babamin kucagina atlamam. ondan sonra geldik turkiyede okumaya, universite hayatimin en rahat doneminde kombine aldik o da sekersporu falan zor yendigimiz donemlere denk geldi. yine de guzeldi ali sami yeni gorduk, kapattik, arenayi actik. cocugum olursa anlatacagim guzel anilar birikti.
  • 51
    galatasaraylı olma hikayemin girişi, gelişmesi, sonucu hep babamdır.

    çok farklıyız babamla ama ortak bir yönümüz var... o beni küçükken sadece galatasaraylı yapmadı renklere aşık etti. şimdilerde 30 lu yaşlardayım ve geçmiş zaman ile ilgili bir konu dönüyorsa referans verdiğim tarihler hep "galatasaray' ın şu dönemiydi işte...kalli zamanı, hollmann zamanı..." şeklinde. eşimle nikahımızda üzerimizde formalarla birbirimize evet dedik.

    ben de 4 yaşındaki oğlumu babam gibi büyütüyorum. bazen çevremden tepki de alıyorum ama tarifsiz bir aşk bu ne yapayım. yarın öbür gün doğru yoldan şaşmasın diye şimdiden forması,kıyafeti,topu... aldım da aldım. resmini dergiye bastırdım.
    evin vitrininde bir rafı ali sami yen stadı maketi, uefa ve süper kupalar, yarım kupamız, metin oktay, fatih terim... ile süsledim. arada bakıyorum benim eleman oraya dalmış bakıyor.ben de "oldu bu iş" diyorum.
  • 69
    babam fenerbahçeli. henüz tam takım tutma aşamasına gelemişken ama ufaktan fenerbahçe sempatisi duymama ramak kalmışken 96 cumhurbaşkanlığı kupasında fenerbahçeyi galatasarayımız 3-0'la geçiyordu ve o zaman 5 yaşında olan ben galatasarayın yenmesiyle babama karşı saflara geçip artık galatasaraylı oluyordum. sağolsun babam hic zorlamadı kararımdan döndürmedi.

    iyiki o gun yenmisiz. iyi ki galatasarayli olmusum:)
  • 80
    hayatımda futbolla ilgili ilk hatırladığım şey sıcak bir mayıs akşamı kupa finalinde fenerbahçe'yi 5-1 yendiğimiz maç. (11 mayıs 2005 galatasaray fenerbahçe maçı)
    kaç ekran olduğunu bilmediğim tüplü televizyonumuzda maçı izlerken abimle her golde kendimden geçiyordum sevinçten.
    nasıl galatasaraylı oldum bilmiyorum ama abime ne kadar teşekkür etsem az. iyi ki galatasaraylı olmuşum sayesinde.
  • 40
    başkalarının sonradan galatasaray'ı tutmaya başladığını duydukça hem seviniyorum hem üzülüyorum. doğuştan galatasaraylı olmak kadar güzel birşey yok ve bugüne kadar en az 5-6 kişiyi de galatasaraylı yaptığım için ayrıca gururluyum. inşallah ilerde meslek hayatına atılınca öğrencilerimi de galatasaraylı yapacağım not korkusuyla. nasıl olsa ileride iyiki hoca zamanında bizi galatasaraylı yapmış diyecekler :)
  • 85
    22 şubat 1995 galatasaray fenerbahçe türkiye kupası eşleşmesi. penaltilarla galatasaray kazandı. ardından kuzenim* benim transferimi gerçekleştirdi.

    sonra 4 yil üstuste + uefa kupası geldi.

    doğuştan galatasaraylı değilim baya inceledim hepsini küçükken bu takim kim rengi ne kimler tutuyor. ayrıca saffet sancaklı önemli rol oynadı. kendisinin sahadaki durusu beni baya etkilemisti.

    sonra fatih terimin takımını tutma duygusu yaşadım. bunu anlatamam zaten yaşayanlar* biliyor. tutkuyla bağlandım.

    ayrica ilkokul 1.sinif deftere yazdığım ilk kelime van gobbel. öğretmen veli toplantısindan sonra velimle özel olarak gorusmek istemiş.*
  • 33
    benim futbola olan ilgim 9 yaşında başladı ve tabiki hagi ile :)
    bir gün mahallede top oynarken amcam beni görmüş ve bana forma alma gereği duymuş alıp geldiğinde de ilk zamanlar o kadar önemsememiştim. ama zamanla o kadar çok içime oturdu ki hagi forması artık onsuz yapamaz olmuştum. mahalle maçlarında bana uğur getirirdi. forvet oynardım hep gol atardım. o günden sonra hayatımdaki her şey değişti mahallede top oynarken hep "haggggiii vuruyor ve goool" diye inletiyordum top oynadığımız yeşilliği. bir gün amcam bana kzdığında

    amcam: "kovuyorum seni galatasaray'dan"
    ben: (ağlamaklı bir ses tonuyla) "yapma amca ben galatasaray'ı çok seviyorum."
    amcam: "o zaman bir daha eve geç gelmeyeceksin. söz mü?"
    ben: "söz amca bir daha eve geç gelmeyeceğim."

    o dönem şampiyonlar ligi maçlarımız vardı (juventus, atletic bilbao, deportivo) babam maçları izlerdi. maç saati geç olduğundan dolayı bana yatmamı söylerdi. yatardım uyuma numarası yapardım maç bitene kadar maçı izleyemiyordum belki babamın korkusundan ama sesini duyuyordum ve o yaşımda gururlanıyordum. o günleri çok özledim. benim de galatasaraylı olma hikayem böyle gelişti. teşekkür ederim amcacığım. iyi ki galatasaraylıyım. iyi ki bunu bana aşıladın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın