• 8
    gereksiz yüklenilen taraftardır. hele ki eskiden ali sami yen kapalısı şöyleydi böyleydi, şimdi doyumsuz vefasız bi grup oluştu diyerek bu taraftar grubuna vurmak gereksizlikten öte düşünememektir.

    bu taraftar ali sami yen kapalısında hasan şaş'ı, ergün penbe'yi, bülent korkmaz'ı yuhaladı. neyin suçlaması bu? bu galatasaray taraftarının kimliğidir, günümüz şartlarında beğenmediği kişiye, olaya tepki koyar.

    sosyal medya taraftarının başarı budalası olduğu söylenip schalke taraftarıyla falan kıyaslanıyor bir de. galatasaray kendi ülkemiz ölçülerinde bir takımla karşılaştırılacaksa bu real madrid, barcelona olmalı. çünkü bizim bütçemizle kendi ligimizdeki diğer rakiplerin bütçesi arasındaki farkı neredeyse bir tek bu takımlar yaratabiliyor, he bir de bayern münih tabi. e abicim, sen tüm yaz transfere ihtiyacımız yok diye geziyorsan, akhisar belediye gidip futbolla ortalama ilgilenen her adamın wigan'dan, fulham'dan tanıdığı; kolombiya milli takımı oyuncusunu kaldırıp bedava takımına getiriyorsa (bkz: hugo rodallega) bu taraftarın kızmaya hakkı vardır.

    bugün umut cezalı, gerideyiz oyuna alacak 2. bir forvet yok. nerede sezon planlaması? nerede bizim kadromuz yeterciler? sonra sosyal medya taraftarı eleştiriyor. tabi ki eleştirecek. bu taraftar çünkü eğer sahada bir sistem, yönetimde takımı geliştirmeye yönelik hamleler görürse sonuca bakmaksızın desteğini verir. ki türkiye gibi doğruların bu kadar az yapıldığı bir ligte sen bunları yaparsan sonuç geliyor.

    bu takım 2010-2011 gibi travmatik bir sezondan sonra güle oynaya şampiyon olacakken kupayı yıllardır maç kazanamadığı stada bıraktı. kaç tane tepki gördünüz? 2011 2012 sezonunda play off'ta arena'da dünyaları kaçırdığımız fenerbahçe maçından sonra kaç kişi bela okudu hocasına yönetimine? az buz bir hata mı bu? sen her şey elindeyken içeride trabzon'a fener'e maç veriyorsun ve şampiyonluk gitme noktasına geliyor. o zaman da vardı gayet sosyal medya ve en az şimdi ki kadar aktif bi ortamdı. neden tepki olmadı, terim istifa diyen olmadı kardeşim?

    bi sistem vardı çünkü, takım top oynuyordu. yönetim adam akıllı kadro kuruyor, saha dışında takımına sahip çıkıyordu.

    napalım şimdi? bu sene yaptığı hatalarla direk puanlara mal olan semih'i bağrımıza mı basalım? bu adamları eleştirmedikçe dünyaları ben yarattım havasında geziyor sahada işte. pohpohla pohpohla ceza sahasına yüksekten gelen her topu indirsin, sonra da akrobatik hareketlerle top ıskalasın. nereye kadar? eğer semih'i seviyorsan da bu dönemde onu eleştirmen lazım tıpkı sosyal medya taraftarının yaptığı gibi. çünkü şu an semih o l d u m sanıyor ve henüz bir bok olmuş değil.

    sosyal medya taraftarı diye gözünüzde büyüttüğünüz ve boklamaya çalıştığınız taraftar galatasaray taraftarının kendisidir. arda'ya sevgilisiyle ilgili sinemalı beste yapan, bu takım için canla başla çalışmış efsanelerini ıslıklayan, hagi istifa diyen taraftarla; 3 kupalı hocasını eleştiren, alt yapısından çıkan ve bir sene üst düzey futbol oynayabilen semih kaya'yı beğenmeyen taraftar aynı taraftar. şimdi kapalıdan küfredip, tesis basmıyor da; fav rt alabilmek için provakatif üslupla tweet atıyor hepsi bu.
  • 15
    sosyal medyadan kulübünü destekleyen, takip eden taraftar. bu taraftarın iyi olanları da var, çoğunluklu olarak kötü olanlarıda. yani gelişmeleri takip eden de var, önüne gelene hakaret eden de.

    yeni yüzyılın getirisi olarak internet olabildiğince yaygınlaştı, artık her eve, hatta her cebe girer oldu. dolayısıyla erişilmez olan erişilir, bilinmez olan bilinir oldu. bunun sonucu olarak futbolda da artık, televizyonda transfer haberleri, yeni transfer tanıtımları beklenmesi, spor gazeteleri, köşe yazıları, radyo spor programları yerini youtube videolarına, twitlere, instagram paylaşımlarına bıraktı. sadece sporda değil, hayatın her alanında sosyal medya etkileri hissedilir oldu. örneğin, şu anda adliyelerde, çok sayıda sosyal medya suçu davaları görülmekte. yani insanlar daha önce ulaşamadıklarına çok rahat erişir oldu. dolayısıyla gündelik hayatta kullandığımız kalıplar, işlediğimiz suçlar, günlük düzende yaptıklarımız ve alışkanlıklarımız dahi değişti.

    bu gelişmelerden tabiki spor dünyası da, olumlu olduğu kadar olumsuz da etkiledi. olumlu olarak pek çok habere, müsabaka sonucuna, oyuncu değerlendirmesine, incelemelere, özel hayatlarına kadar her bilgiye rahatlıkla ulaşılır oldu. olumsuz olaraksa manipülasyona uygun zemin, yanlış yönlendirmelere açık ortam, kasti gerginlik yapan kullanıcılar, "troller" ortaya çıkardı. işte bu devrede de sosyal medya taraftarına parantez açmamız lazım.

    edinilen imkanlar, gelinen nokta, hepsinin neticesinde doyumsuz bir taraftar ve tüketim ortamı. yetinememe, hep bir adım ötesini isteme, hep kendince daha iyisini bulma ve bekleme. tıpkı uyuşturucu kullananların eşik yükselmesi ve noksanlık yaşamamak için daha fazla doza ihtiyaç duyması gibi. bu sürecin meyvesi olarak çok hızlı tüketen, değeri fazla bilmeyen, her şeye saldırmak isteyen, küfür eden, kolay yönlendirilebilen ve yaş olarak daha küçüklerin de kullanmasıyla, daha da saçma bir hal alan taraftarlar türedi. örnek vermek gerekirse, bu taraftarlar daha önce olsaydı, yani internet daha önce yaygınlaşsaydı, hagi mesela yaşlı, bitik olarak değerlendirilecek, jardel'in o kadar etmeyeceği söylenecek, popescu'ya çöp denilecekti. bunların yerine nijerya ikinci liginden genç bir çocuğun alınması istenecek, çünkü bilgisayar oyununda çok acayip olduğu söylenecekti.

    yerli oyuncuların alt liglerden, anadolu kulüplerinden alındığı, uefa kupasının ve dünya üçüncülüğünün temelinin atıldığı dönemde, ordan oyuncu mu alınır diyeceklerdi, ortalığı yangın yerine çevirecekler, başkan faruk süren'in ihanet içerisinde olduğunu iddia edip, istifasını isteyeceklerdi. hatta daha da ileri gidip, uefa kupasını kendi sayelerinde kazandığımızı söyleyeceklerdi.

    maalesef internetin yaygınlaşmasının sonucunda türeyen bu taraftarlar, bu hadsizlik, bu hakaret seviyesi artık hayatın bir parçası. benim gibi biraz yaşı orta yaşlara yol alan birisiyseniz, çözüm mümkün olduğunca uzak durmak bu taraftarların alanlarından. çünkü bundan sonra da kendi istedikleri olmadıkça eleştirecekler, saldıracaklar. çünkü meksika ligindeki o topçu alınmadı, çöp bir oyuncu alındı onun yerine. oysaki en haklı olan, en çok bilen oydu.
  • 93
    --- alıntı ---

    size biraz haksızlık ediliyor mu?

    okan buruk: "sosyal medya okumuyorum. oranın bir güvenirliği olduğunu düşünmüyorum. sokak benim için önemli. oradaki enerji çok farklı. sosyal medyada kimin nereyi satın aldığını bilmiyorsunuz. çok ciddiye almıyorum."

    --- alıntı ---

    okan hocanın "satın alma" vurgusu çok kritik. taraftarımız neyin ne olduğunun farkında olmalı. anlık reaksiyonlara göre karar alınmaması gerekiyor. stat sponsorluğu ile birlikte karşımızda aslında ortak bir güç var.

    (bkz: organize ve profesyonel bir kötülük)
  • 53
    yabancı sınırına dibine kadar karşı, yerli sevici olarak adlandırılan zümrenin tam zıttında yer alan biri olarak türk oyuncularımızın ekstra ekstra üzerine geldiğini düşündüğüm toksik güruh.

    hadi taylan ve berkan’ı görece yetersiz oyunları sebebiyle geçtim, ki sosyal medyada ana bacı sövülmesi, ailelerinin bile sosyal medya üzerinden rahatsız edilmesi ve hatta bana kalırsa maçta ıslıklanmaları bile yanlış ama dediğim gibi en azından empati yapabiliyorum. sene başında kerem de çıtayı arşa çıkarmasaydı, başına gelen şey çok benzer olacaktı. buna rağmen alttaki tweetin mentionlarına bakarsanız hala kendisinden memnun olmayan, galatasaray seviyesinde olmadığını falan iddia eden fikirler var.

    https://twitter.com/...400594603782148?s=21

    abi ne yapacak bu adam daha da seni memnun edecek? savunmaya yardım etsin, çok etkili çalım atabilsin, top ezmesin, en optimum kararı verebilsin, şutunu geliştirsin… olarak uzayıp giden bir “şikayet ve öneri” listesi var kendisiyle alakalı.
    klişe olacak ama bütün bunları yapan adam kylian mbappe zaten. bu adam olmasa ben eminim küme düşme potasının tam göbeğinde olacağımıza ama beyzadeler sadio mane olmadığı için kerem’i beğenmiyorlar.

    bu sosyal medya taraftar grubunun bu kadar memnuniyetsiz, linç peşinde koşan bir yapıya bürünmesi şahsen psikolojik ve sosyolojik bir tez konusu diye düşünüyorum. bir e-mail doğrulamasıyla, kendini sokakta imza istemek için bile yanına gitmeye utanacak adamlara ana bacı sövmeye hak bulan, hiç bir şeyin doyurmadığı, linçle beslenen bu grup evet her ne kadar profesyonel de olsalar oyuncuları özgüven anlamında aşağı çekiyor. evet onlar milyonlarca liralar kazandığı bu mesleği bunları göze alarak yapıyorlar, maddi olarak da karşılığını alıyorlar ama bu aşırı tepkiler ister istemez takımı aşağı çekiyor ve desteklediğin! takıma zarar veriyor.
  • 18
    futbolcuların muhatap olmaması gereken taraftar grubu. sosyal medya futbol konusunda bitik durumda. ülkenin ve hatta dünyanın görüp görebileceği en nezih sosyal medya ortamlarından biri olan galatasaray sözlük'te bile amiyane tabirle takık insanlar var. o yüzden futbolcular muhatap almamalı sosyal medya taraftarını. çünkü sosyal medya taraftarını susturamazsın. gerçek hayatta görsel birlikte fotoğraf çektireceği insana sosyal medyada ana avrat küfredebilir. ancak futbolcular da insan ve her insan bir değil maalesef. bazı futbolcu olur sosyal medya mesajlarını okumaz bile, bazısı okur ve içi içini yer.

    şahsen ben sosyal medyayı takımım adına şu şekilde kullanıyorum. futbolcularımızın kişisel hesaplarına mesaj atmam. nadiren atsam bile olumlu olur. sahada benim takımım için ter dökecek insanın moralini bozmak bir taraftar olarak bana pek mantıklı gelmiyor. eleştirileri genellikle burada, birçok galatasaray taraftarının bulunduğu sözlükte yapıyorum. hem diğer taraftarlarımızın fikrini öğrenmek hem de kendi fikirlerimi saygılı bir biçimde açıklamak için ideal bir ortam.
  • 19
    bir insanla iletişim kurabiliyor olmak, o insana her düşüncenizi söyleme hakkını vermiyor sizlere. oyunu beğenmeyen, canı sıkılan başlıyor adamın sosyal medya hesaplarından ağır eleştiriye. hani telefon numarası olsa maç biter bitmez mesaj atıp ne biçim oynuyorsun, pas bile atamıyorsun diyemeyeceğiniz insanlara, sosyal medya hesaplarından bu ne cüret yahu. not, burada herhangi bir taraftar grubunu kastetmiyorum burada ülkemizdeki hatta dünyadaki bakış açısına bir eleştiri getiriyorum.
  • 56
    sosyal medya, emek vermeden edinilen fikrin yayılmasında oldukça etkili bir araç. özel hayatlarında pek çok farklı sorunla mücadele eden insanların, hobi alanı olarak gördükleri bir oyun ya da ötesinde kendi kimliklerinden bir parça olarak savundukları bir değer hakkında detaylı bilgiye sahip olmalarını beklemek elbette hayalcilik. ancak, emek vermeden edindiği fikri, sayısı yüksek kitlelerle paylaşıp etkileşim almak bana oldukça etik dışı ve tehlikeli geliyor.

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...J29tAMYYMrQ&s=19

    --- alıntı ---

    objektif taraftar yaftası yiyebilirim bu entrynin sonunda, ancak ben galatasaraylılığı saha içi başarı arzusu kadar saha dışı dürüstlük kavramıyla da ilişkilendiren bir taraftarım. "nefret" gibi güçlü bir ifadeyle atılmış bu tivitteki iki pozisyon arasındaki fark elin konumundan ibaret. biri omuz hizası üstü, diğeri bel hizası; kural saçma olabilir, ancak yorumu bu şekilde. bu türkiye'de de böyle, italya'da da böyle. bu bilgiyi edinmek inanın çok kolay. kendisine futbol aşığı diyen bir insan, kendi takımının hakkını hakemlere karşı korumak isteyen bir taraftar bu bilgiye oldukça rahat bir şekilde ulaşabilir. ama derdimiz bilgi değil, derdimiz ilgi.

    bu ortamda futbol konuşmak, futbolu ilerletmek, futbola dair güzel çıktılar elde etmek oldukça zor. bunu ve benzeri paylaşımları hangi takım taraftarı yapıyor olursa olsun, oldukça üzülüyorum. garip gelecek ama dert ediyorum bunu. çünkü bunu bir fenerbahçeli yaptığı zaman görüp, bu insanla nasıl aynı futbol ikliminde adil rekabet edebilirsin ki diye üzülüyorum, galatasaraylı yapınca, nasıl aynı değerlerin etrafında omuz omuza zıplayacağız diye üzülüyorum. takımlardan da öte, ülkem adına üzülüyorum çünkü bu durum yalnızca sporda değil, hemen her konuda bu şekilde. cehaletin ve yüksek sesin her şeye baskın geldiği; bilginin ve bilgi sahibinin saygıya değer bulunmadığı bir ortamda, bir gün herkes yaptığı ilk hatasında vasıfsız ve yetersiz olmakla eleştirilebilir, en ağır şekilde.

    klavyesinin harflerini bu kadar hoyrat kullanmayı kendinde hak gören bu kişiler, umarım hayatlarında hiç hata yapmazlar; ya da yaptıklarında kendileri gibi kişiler tarafından eleştirilmezler.

    son olarak; bunu bu tarz entrylerimde hep vurgulamak zorunda kalıyorum:

    ben, türk hakemleri kusursuzdur, siyaset futbola bulaşmamıştır, herkes sütten çıkmış ak kaşıktır demiyorum; sadece eleştirilecek gerçek konuların etrafında ve doğru bilginin ışığında hareket etmeliyiz diyorum.
  • 2
    20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçı'nda yanımda bulunan 2 şahsiyet bu gruba giriyor. maç boyunca 1 tezahürata katılmayıp sürekli bıt bıt bıt diye her pozisyonu eleştiren bu 2 adam beni çok gerdi, sinirime hakim olamayıp dalacaktım ama çok iriydiler tırstım açıkcası:)

    neyse maçta 1-0 öndeyiz dakika 70 civarı manu'nun kalemize yüklendiği anlar, bu 2 sosyal medya taraftarı arkadaş fotoğraf çekilmeye başladılar! iyice gerildim pozisyonlar yemeye başladık takıma destek olup manu ataklarında ıslık öttürmekten, yuh çekmekten boğazım patlayacak gelmiş önümü kapatıp resim çekiniyor. dedim arkadaşım ne resmi maçın en kritik anları resim zamanımı! maçta yenilsek kesin çatardım bu 2 gerzeğe. allah statta böyle insanları benden uzak tutsun yarabbim amin :)
  • 33
    galatasaray'ın her 1 farkla kazandığı maçtan sonra aynı seviye deliriyorlar. bu seviye şampiyon olamadıkça yükselse de maçtan maça öfke hep aynı.

    14 şubat 2021 galatasaray kasımpaşa maçı özelinde konuşacak olursak, bu adamların listeleri az çok şöyle:

    rakip takım sattı: daha bu yaz 28 yaşındaki as forveti mame thiam'ı bedavaya fenerbahçe'ye veren takım. bahane iptal.

    kaleci sattı: kaleci deli iyi oynadı ama burası önemli değil, penaltıyı niye yaptırdı derler. fakat boluspor'a gökten inen 1 milyon euro'yla sattıklarını unutturmaya çalıştıkları kaleci ertuğrul. bu bahane de iptal. *

    teknik direktör sattı: önceki sebepten dolayı işe yaramaz ama niye aytaç'ı oyunda tuttu falan tarzı şeyler bulan yaratıcı taraftarlar var.

    geriye tartışmalı penaltı kalıyor. genel bağırış refleksi homojen dağılamadığı için ayrı patlıyor. bir yandan bu kadar kudurtmak acayip keyifli, ama malum kişinin nikah şahitliğini yaptığı futbolcu malum takıma katıldığından beri içim rahat etmiyor. eğer daha baskın müdahale etmeye karar verirlerse değil muhammed, jesus corona ve musa dembele'yi de getirsek bizi bu liyakatsiz üçkağıtçılardan kurtaramazlar. *
  • 30
    bir gün fatih hoca'yı göndermeye maçası yetmeyecek topluluk. bunları da ayırmak lazım; bir kısmı doğruları gören ve yapıcı eleştiri yapan kesin iken diğer kısım onu al bunu al transfer olmadı istifa maç berabere bitti istifa diyen çoğunluğu da kaos isteyen etkileşim peşinde koşan çoluk çocuktan oluşur.

    hoca bundan sonra benden bu kadar diyene kadar galatasaray'ın başında olacak ve kalacaktır. hoca ne zaman hadi eyvallah der o zaman yerine gelecek kişi tartışılır. zaman zaman yanlış karar verir, belki bazen sinirlendirir üzer ancak faal olarak galatasaray'ın yaşayan en büyük efsanesidir. ben de çoğu zaman eleştirir ancak çok severim. gs tv mikrofonu bile masaya düştüğünde 'galatasaray yerde kalmaz ayakta durur hep' diyen kişidir. allah uzun ömürler versin.

    ayrıca takım taraftarıymış gibi ona buna küfür eden, mesaj atıp rahatsız edenlerin çoğunun paralı köpekler olduğunu herkes öğrendi. oyuncuların da bunu bilip ona göre hareket etmesi gerekiyor. etkileşimin köpeği olmuş trollere geçit vermememiz gerekiyor.
  • 72
    bu karektersizler yüzünden zaniolo’dan olduk. bunlara küfür edicem ama değmezler, bunlara kalsa zaniolo gidince yıldızlar yağıyordu. nerede lan yıldızlar şaklabanlar sizi? fm değilmiş di mi gerçek hayat? ama yönetime yazıklar olsun. bu şaklabanları öyle şımarttı, öyle bilgiler verdiler ki bunlar futboldan zerre anlamayarak, taraftarı transfer manyağı yaptılar. bundan sonra türk oyunculara laf edene bende söveceğim. siz kimsiniz lan kerem aktürkoğlu gibi adamı beğenmiyorsunuz? kimsiniz lan siz?
  • 75
    maalesef okun yaydan çıktığı ve onarılamaz boyuta geldiği, her alanda gündemi yönetmeye çalışanların ister istemez futbolu ve haliyle bizim takımı da esir aldığı bir tanımlama. zamanında koltuklarında kalmak için her şeyi göze almış olan malum birilerinin, burayı fark etmesi ile artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı. birbirinin aynısı troll lakaplı anonim hesaplar aynı cümleleri farklı şekillerde ortama pompalayarak bir propaganda haline getirdiklerinde ve bunun kitleleri yönetmede işe yaradığını gördüklerinde, bunun zarar vereceğini bile bile lağım çukuruna dönüştürmekten hiç çekinmediler. tabiki de içeriyi bir kere bozarsan bundan sonra artık orada düzen bekleyemezsin ki, nitekim de öyle de oldu. zaten sonrasında gücü olan herkes burayı aynı emelleri doğrultusunda kullanmaya başladı. önünde sonunda buradaki popülerliğin ve ne olursa olsun sonundaki kazancın farkına varanlar kişiliği zayıf kişiler haliyle boşlukları doldurdu. ha şimdi ne oldu it izi at izini karıştı. ayıkla ayıkla bitmez tabi. işin korkunç noktaya geldiğini fark ettiklerinde, bu düzeni başlatanlar sonra da yasa çıkartıp kontrol altına almaya çalıştılar da nafile sonuçlandı. fıkra gibi resmen. tabi yasakçı zihniyet yasaklar da yasaklamasına şimdilik işlerine gelmiyor o da ayrı mesele. bizler gibi normal düşüncelerle burada bulunanlar da eni sonu çareyi kapatıp kaçmakta buldu tabi. bizim ülkede sosyal medya bu şekilde devam ederse ki öyle görünüyor, zaten zor bela iki doğruyu bir araya getirmeye çalışan ve günlük yaşayan bizlerin, iyiden iyiye gerçeklikten uzaklaşarak tamamen algıların yönettiği bir topluma üzülerek dönüşeceğimizi düşünüyorum. sistemsiz, sabırsız, hayal aleminde yaşayan, 1 ileri 2 geri giden bir toplum… hal böyle olunca da toplumun her alanında olduğu gibi, ülke futbolunun haliyle güzide takımımızın da bundan payını alması kaçınılmaz olacaktır.
  • 52
    alanya maçı* sonrası basın toplantısında sinan yılmaz ömer ve babel'e yönelik bir soru soruyor hocaya. girenler daha yorgun görünüyordu ne düşünüyorsunuz diyor. bu tivitteki provokatif hesap sanki mohamed için söylemiş gibi yazıyor yazıyı. sanki mohamed kaçırdığı için 2. tercih bile olamayacak demiş gibi lanse etmiş. sosyal medyada terimci ve anti terimciler olarak bir gruplanma var. eleştiri yapan fatih terim düşmanı, eleştiri yapmayan terimci olarak lanse ediliyor. daha 5. hafta da biz bu işlere giriyorsak geçmiş olsun.

    bu olayları harlayan etkileşim peşindeki hesaplara dikkat etmek gerek.

    https://twitter.com/.../1439627739603013641
  • 44
    doyumsuz taraftar kitlesinin çoğunluğunu oluşturan kısımdır. eleştiri hayatın her alanında lazımdır, ancak boş yere ortalığı velveleye vermek apayrı bir konsepttir. bu vatandaşların çoğunluğu sahte nicklerle, anonim şekilde klavye arkasından temelsiz sallarlar, ancak nasıl yapalım projeniz nedir dediğinizde gram hazırlayacak kapasiteleri olmaz. özellikle belli bir kısmın iş hayatında neler yaşayacağını görmek isterim, keşke şöyle bir kamera çekse de izlesek.*
  • 41
    çok çabuk kandırılıp mükemmel bir şekilde yönlendirilmeye açık olan gençlerin çoğunlukta olduğu topluluğudur.

    son dönemde niyeti belli olan bazı kişilerin hagi - popescu - becali üzerinden yönetime yapmaya çalıştıkları algı çabalarına bu sosyal medya taraftarı hemen kapılmış. sözlükte bile saçma sapan yorumlar okuyorum. biraz özgün olmak lazım. birinin peşinden bilip bilmeden yargılara varmak doğru değildir.
  • 80
    açık bir sözlük tanımı yerine başıma gelen bir olay üzerinden anlatmak istediğim taraftar çeşidi.

    bundan yıllar önce galatasaray kadın basketbol takımında bir sezonluğuna forma giymiş yerli bir basketbolcu vardı. sosyal medya paylaşımları hoşuma gittiği için bizden ayrıldıktan sonra da ara ara etkileşime devam ederdim.

    alakasız bir yaz günü, bizde oynamasının üzerinden de 2 sene falan geçmişken, onun da beni takip etmeye başladığına dair bir bildirim geldi. bir teşekkür mesajından sonra az biraz muhabbet etme şansı da oldu. günün sonunda samimi bir sohbet oluşunca "bu kadar zaman geçti, o dönem de ara ara etkileşim oluyordu ama neden şimdi ?" diye sormuştum.

    cevap olarak "ismine bir baktım, galatasaray'da oynadığım dönemden tanıdık geliyordu zaten. sonra galatasaray dönemini düşündüm de, sanırım devamlı kadın basket hakkında bişeyler yazıp da bana hiç küfretmemiş tek galatasaraylı sendin" demişti.

    bahsi geçen sporcu galatasaray kadın basketbolunun başarılı sezonlarından birinde, yeterliliği sezon boyu tartışma konusu olan ancak yerli rotasyonda kısıtlı da olsa süre alan bir isimdi. kritik anlarda genelde sahada bile olmayan bir oyuncuydu, tartışılır olması bir kenara, maçı kaybettirip kimseyi kızdıracak bir pozisyonda yer bile almamıştır muhtemelen.

    kadın basketbol, normal şartlar altında iç saha seyirci ortalaması 30-40 kişi ultraslan + en fazla da 30-40 münferitten ibaret olan bir branş. sosyal medyada bazı durumlardaki aşırı etkileşimler hariç sürekli konuşan "kemik kitle" neredeyse iç saha ortalamasının üzerinde bir sayıdır. gerçi 50 bin kişilik stadı olup bir paylaşımı 3-4 milyon etkileşim alabilen erkek futbolla kıyaslanamaz ama yine de sosyal medya taraftarı gerçek taraftarından fazla.

    her ne kadar saha içinde fazla rekabet edemez halde olsak da adı derbi olduğu için fenerbahçe maçlarında, olur da biraz ilerlersek avrupa kupalarının ileri turlarında ve çok enteresan şekilde asıl bütün sezon takip edenlerin çileden çıkması gereken yerde aşırı bir artış oluyor etkileşimlerde.

    yine de kitlenin daha az olmasından sebep sporcu-sosyal medya taraftarı etkileşim kanalları daha açık oluyor. gel gelelim en başarılı ismin bile dönem dönem maruz kaldığı, çoğu bir senelik kontratlarla gelip geçen oyunculara reva görülen muamele de ne yazık ki bu minvalde oluyor.

    bu örneği alıp kadın basketbola kıyasla futbola olan bağlılık farkının yarattığı tepki refleksinin şiddetini, 80-100 kişiden milyonları bulan kalabalıkla çarpın. belki o zaman sosyal medya taraftarının futbolcular üzerindeki etkisi az da olsa anlayabilirsiniz...
  • 91
    biraz genelleme yaparak son dönem sınırları keskinleşen bir gözlemimden bahsetmek istedim; en önde gelen 3 sosyal medya platformundaki taraftar profilini bir süredir takip ediyorum. kendi deneyimime göre:

    twitter kasti kötü, saldırgan taraftarın yuvası. buradaki trollükleri de, organize olmaları da, yanıltıcı girdileri de hep hesaplı. sabahtan akşama kadar tek yaptıkları birbirine saldırmak, bir şekilde rakiplerini kızdırmaya çalışmak ki kendi jargonları da oturmuş, neredeyse birbirlerine küfür ediyorlar ama bu hiç önemli değil, birkaç twit sonra normal muhabbet edebiliyor aynı adamlar. aslında eğitilebilir taraftar tayfası bunlar ama gelinen noktada imkansız.

    instagram gerçekten zeka seviyesi düşük taraftar profili burada takılıyor. ciddi manada sıkıntılı tipler. tüm dünyayı bıktıran etkileşim delisi taraftar da bunlar. kesinlikle eğitilemez bu taraftar kitlesi, kendi hallerine bırakmak en sağlıklısı, ben futbolcu olsam direkt buradaki yorumları, mesajları kapatırım önce. aslında bu tespitim genele de yayılabilir, şu iki platform yanlarına tiktoku da alarak yok olsa dünya inanılmaz derecede seviye atlar, ferahlar, rahatlar.

    youtube beni ciddi manada şaşırtan buradaki taraftar kitlesi. gerçekten nezih bir şekilde tartışabiliyorlar, birbirine haklarını teslim ediyorlar, futboldan bazıları o kadar da anlamıyor ama fairplay konusunda diğer iki platformdaki kanser kitleye nazaran baya elit kalıyorlar. örneğin diğer iki platformda bizim kopenhag maçına gelen yorumlara bir de buradakilere bakarak, siz de bu gözlemin bir ufak sağlamasını yapabilirsiniz.

    bu dediklerim tabii ki genelleme. pek çok istisnayla da karşılaştım ama istisnalar kaideyi bozmaz. genel olaraksa malesef taraftar kitlemiz sosyal medyada (tüm takımlar için) tıpkı insanımız gibi kendini beğenmiş, öfkeli, kompleksli, eğitimsiz ama her şeyi bilen kitle...

    edit. imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın