futbolist app'i olanlar cep telefonundan okuyabilir, bugün kariyerinin en saçma yazılarından birini yazmış.
"derbi kazanmadan şampiyon olunur, 2005-06'da galatasaray böyle şampiyon oldu" demiş. galatasaray o sezon oynadığı 8 derbinin 4'ünü kazanmıştı. türkiye kupası'nda fenerbahçe'yi yendi, ligde beşiktaş'ı içeride-dışarıda yendi, trabzonspor'a ilk 30 dakikada dört gol atıp sonra rakibe ayıp olmasın diye durdu. ayrıca kendisinin de tespit ettiği üzere sorun sadece tudor'un derbi kaybetmesi değil.
adam oyunu okuyamıyor. abdullah avcı da şenol güneş de bizimle maç yaptıktan sonra "maç hiç bitmesin istedim" dedi. çünkü biri 5 gol attı, diğeri 3 gol attı ama şanslı olsa 5 gol de o atardı.
çünkü tudor'un takımı derbide 1-0 geriye düştükten sonra zihinsel olarak çöküyor. takımda özgüven namına bir şey kalmıyor. bütün planlar geriye düşmemek üzerine yapılmış. kenardaki hoca da oyunu okuyup takıma doğru şekilde müdahale edemeyince takım oyundan kopuyor, maç hezimete gidiyor. mevzu bu kadar basit aslında.
yılmaz'ın bir diğer kutsal doğrusu da "aynı hoca ve iskeletle uzun süre devam eden takımlar, yeni transferlerle kurulan takımlara karşı her zaman avantajlıdır" meselesi. kesinlikle doğru ama her durumda değişmez bir kural değil. 2015-16'da son şampiyon galatasaray'ın derbilerde düştüğü aciz durumu hepimiz biliyoruz. neden? çünkü oyuncular yaşlandı, bir yandan oynadıkları şampiyonlar ligi maçları onları yıprattı. rakipler de iyi transferler yaptı ve bizi şamaroğlanına çevirdi. burada gelecek cevabı da biliyorum, "ama hamzaoğlu kalmadı ki, onu da kovdular ondan başarısız olduk"
bazen keşke sırf bu "hocaya her şartta sabretmeliyiz"ci tayfanın susması için keşke hamzaoğlu kovulmasaydı diye düşünüyorum. umut'la burak'la sabri'yle jem karacan'la her maç ayrı bir cinnet yaşasaydık, sezon sonuna kadar hamzaoğlu üstadın "kendi oyuncumuzu çok kolay eleştiriyoruz, bunlar bizim evladımız" açıklamalarıyla duvarlara kafa atsaydık, ligde başakşehir ve konyaspor'la üçüncülük-dördüncülük mücadelesi verseydik, şampiyonlar ligi'nden sonra uefa'da da tokadı yiyip elenseydik... istikrar delisi spor yorumcuları o zaman çok mutlu olurdu, eminim.
gelelim "taraftar istediği kadar kendini yırtsın, yine de hocaya sabretmeliyiz" meselesine. yılmaz'a göre taraftar delirse de çıldırsa da, yönetim bir hocayı getirdiyse sezon sonuna kadar arkasında durmalı. takım ancak böyle gelişebilir, aksi takdirde sürekli sistem değişir ve futbolcu ne oynadığını anlamaz, takımın düzeni bozulur. yine bire bin katarak yapılmış anlamsız bir yorum, bu mantıkta dünyadaki hiçbir üst düzey takım sezon ortasında hoca göndermemeliydi ama çatır çatır gönderiyorlar. real benitez'i gönderiyor, bayern ancelotti'yi gönderiyor, chelsea mourinho'yu gönderiyor.
çünkü böyle sağlıksız bir birlikteliğin hem futbolcuları hem de hocayı mahvedeceğini görmemek için kör olmak lazım. taraftar itiyadi olarak florya'yı basarsa, her iç saha maçında hocayı yuhalarsa, maçlara gelmeyi keserse, futbolcular da taraftar tepkisinden bıkıp motivasyonunu kaybederse sabrettiğin hocanın turşusunu kurarsın artık. taraftar ve hoca arasındaki psikolojik bağ koptuktan sonra sen hocanda istediğin kadar ısrar et, hiçbir halt elde edemezsin. taraftarın her homurdanmasında elbette hoca kovulmaz ama taraftarı tamamen yok sayarak planlama yapamazsın, yoksa aziz yıldırım fenerbahçesi gibi boş tribünlerle kalakalırsın.
ya her şeyi geçtim, hadi tudor'da ısrar ettik ve ligi "derbi kazanmadan" sadece anadolu takımlarını yenerek şampiyon tamamlayıp şampiyonlar ligi'ne katıldık diyelim. burada derbi kazanamayan adamı avrupa'da ne yaparlar diye insan hiç mi düşünmez ya? yılmaz mancini için de aynı şeyleri yazmıştı, "mancini en az 3 sene bu takımın başında kalmalı ve sistemini oturtmalı" demişti. şahsen mancini dünyanın herhangi bir kulüp takımında kovulmadan 3 sezonu tamamlayabilecek mi diye merakla bekliyorum hala.
yılmaz'ın işaret ettiği tek doğru şey "galatasaray'ın 2013'te terim'i kovduğundan beri, gelen her hocanın bir yılı tamamlayamadan gönderilmesi veya istifa etmesinin rezillik olduğu". kesinlikle galatasaray yönetiminin bu konuda fazlaca hata yaptığı doğru ama bu "hoca göreve başladı artık, o zaman ne olursa olsun sezon sonuna kadar arkasında durmalıyız" demek değil. önceden yapılan hoca değişikliği hamlelerinin çoğu hataydı, prandelli yanlış isimdi, denizli yanlış isimdi. ama prandelli'yi kovup hamzaoğlu'nu getirmek bize şampiyonluğu getirdi. riekerink'i kovup tudor'u getirmek florya'da futbolcuya dayalı düzenin sona ermesini sağladı. her hoca değişikliği kararı hatalı değildi.
tudor'u kovup daha iyisini getirmek de bize 2018 şampiyonluğunu getirir. tudor'u kovup daha kötüsünü getirmek bizi ligde üçüncülüğe kadar düşürür. tudor kalırsa da bu derbi performansıyla iyi ihtimalle ikinci oluruz. sezon sonuna taraftar cinnet geçirir, yeni yönetimin ilk işi tudor'u kovmak olur. o zaman da "tudor'a sabredilmedi, fırsat verseler zamanla öğrenirdi" diye feveran ederler.