• 490
    fenerbahçe maçlarını analiz edip programlarda yorumlamasını kıskandığım yorumcu.

    bir kez bile rakip takımın analizini açıp izlemedim ama video başlıklarını görüyorum. tabi doğru olanı yapıyor ama futbolla ilgili tüm çabasını bize harcasın ve tabi hakkını da alsın istiyorum.

    bir keresinde ishal ağızlı saç'ın kudurmalarına cevap vermediği için kızmıştım ama efendi adam işte sen ben değil ki yapıştırsın lafını/tokadını.

    basma kalıp düşünceleri olmayan bir yorumcu, son az alkmaar maçında okan hoca'nın nelson yerine neden metehan'ı tercih ettiğini kanlı canlı görünce çuvalladım dedi. okan hoca'nın gördüğūnü göremedim, haklıymış dedi. fbjk cenahında bir kişi var mıdır şu olgunlukta öz eleştiri yapacak? yoktur.

    severek takip ediyorum. okan hocam da sinan gibi orhan uluca gibi yetenekli gözlemcilerden yararlanmayı düşünebilir.
  • 104
    14 şubat 2021 galatasaray kasımpaşa maçında çıkan kadro için mantıklı yorumlarda bulunmuş kişi.

    --- alıntı ---
    bu zeminde 4-4-2 iyi bence. kılınç sol - kerem sağ merkez gedson - etebo olacaktır. sol bekten ömer de ortalar için var. takım oturmadan yedlin'i zorlamak için acele etmemesi de normal.

    babel - momo ikilisinin fizik gücünü kullanıp karamboller ve kenar ortalardan gidecektir.

    --- alıntı ---
  • 57
    dünkü 4 aralık 2019 galatasaray tuzlaspor maçı yla ilgili saha içindeki her şeye şaşırmayı geçtik de, maç sonu basın toplantısı ile ilgili yazdıkları şaşkınlığımı zirveye taşıdı. ben de youtube'dan görüntüleri izlediğimde toplantının kısa sürmesi ve yersiz bir tek soruyla bitmesine şaşırmış, sanırım video yarım diye düşünmüştüm. ama anlaşılan durum öyle değil. şu maçtan sonra sorulan/sordurulan çanak soru bile alışık olmadığımız bir acizliğin göstergesi.

    https://www.futbolarena.com/...ste-yasamak-376680h/
  • 420
    17 mart 2024 kasımpaşa tribününün ali sami yen'e küfretmesi ve fetö liderinin adının bağırılmasını konuşup konuşmadığını merak ettiğim kişi.

    jayden oosterwolde'nin derdest edilmiş taraftarın kafasını tekmelemesini savunduğu gibi halil umut meler ankaragücü başkanından yumruk yedikten sonra yere düşünce tekmelenmesini de savunur mu acaba?
  • 396
    severek takip ettiğim yorumcu.

    17 mart 2024 trabzonspor fenerbahçe maçında yaşanan olayların yorumlanmasına futbolculardan başlanmaması gerektiğini, futbolcuların ceza almasından evvel sahaya giren taraftarların konuşulması gerektiğini savundu. güvenerek takip ettiğim bir yorumcu olduğu için bu benim kendimi tekrar sorgulamama yol açtı ve şu sonuca vardım ki eğitim müfredatına hukuk dersleri eklememiz gerekiyor.

    ben de ikinci lisans olarak hukuk eğitimimi tamamlayana kadar birçok olayda popülist ve halkın genel yaklaşımına katılan bir zihin yapısına sahiptim. mülteci, terör yanlıları, trafikte yaşanan kavgalar, başımıza gelebilecek tatsız olaylarda vereceğimiz tepkiler hususunda fazlaca atıp tutarız ancak hukuk bunların hiçbirini tavsip etmez. trafikte arabasından elinde bıçakla inen adamı iner inmez silahla göğsünden veya kafasından vurursanız bu meseleden ceza almadan kurtulamazsınız. evinize giren bir hırsıza vereceğiniz, olayın akışı dışındaki her zararda dahi ceza alırsınız. ne kadar canınızı sıksa da millet can pazarındayken yağma yapan bir mülteciyi öldürme hakkı vermez size hukuk. terörist ilan ettiğiniz bir kişiye de zarar verme hakkınız yok. hukuk her bir olayı akışı içerisinde değerlendirerek kişilerin eylemlerinin ne olduğunu tespit eder ve oluşan sonuç neticesinde hükmün verilmesiyle sonuçlanır.

    hukukun en temel özelliklerinden birisi de hukuka dokunmaya başladığınızda, yaratılan en ufak bozulma dahi hukuk için çok büyük bir tehlikedir. çok farklı görüşlere sahip birçok hukukçunun bu hususa hassasiyet göstermesi beni sevindiriyor. son zamanlarda kamuoyu tepkileriyle alınan hukuk dışı kararlara bu yüzden karşı çıkılması gerekir. suçlular polis karakolunda dövülemez, kimse kamu vicdanını rahatsız edecek hareket ettiği için hukuksuzca gözaltında tutulamaz. yine kimse kanunda olmayan cezalara vicdansız olduğu, eline imkan geçse çok daha fazlasını yapacağı gibi görüşlerle tabi tutulamaz.

    tüm bu yorumlar üzerine meseleyi değerlendirmek gerekirse, güvenlik önlemleri yetersiz kalmış, bir taraftar sahaya girerek futbolculara koşmuş, futbolcular önlem alarak sahaya giren kişiye karşı yönelmişler, futbolcuların yanında bulunan bir kimse tarafından kişi yere indirilerek etkisiz hale getirilmiş ve futbolcular etkisiz hale getirilen kişiye yumruk ve tekme atmışlardır. bu esnada birçok taraftar sahaya girmeye devam etmiş takip eden olaylar yarım dakika daha sürmüş ve futbolcuların tünele girmesiyle bizim gördüğümüz kısım son bulmuştur.

    bu olaylar görüntüleriyle birlikte bir hakim ve savcının önüne gittiğinde etkisiz hale getirilmiş kişiye atılan tekme ve yumruğun nefsi müdafaa olmadığını rahatlıkla söyleyecektir. hatta osayi samuelin kalabalığın üzerine doğrudan koşmayan bir kişiye uçarak yumruk atmasını dahi nefsi müdafaa kavramının içine sokmayacağını düşünüyorum. batshuayinin tekmesi etkili bir sonuç yaratmaması nedeniyle ve diğer olaylar da arbede olarak nitelendirileceğinden cezasız bırakılması olası. bunun dışında sahaya giren kişileri terörist, yatak odasına giren adam ve benzeri gibi değerlendirmek, sahaya giren kişi başına gelecek herşeyi hakediyor demek bir anlam ifade etmiyor. herkese günlük yaşamında karşılaştığı olaylara vereceği tepki hususunda da haddi aşmamayı tavsiye ederim. makul bir insanın olaylara vereceği tepkiler belli, siz bu tepkilerin dışına çıktığınızda yaptığınız eylem kabak gibi görünüyor. intikam ve cezalandırma içgüdüsüyle yaptığınız eylemler sizin ceza almanıza neden olacaktır.

    son olarak tarafı kim olursa olsun her daim hukukun herkes tarafından savunulması gerekir. ilgili programda aynı hususun galatasaraylı futbolcular tarafından yapılması durumunda aynı şeyleri mi konuşacaktınız sorusuna binaen evet aynı şeyleri konuşacaktık. kendini kaybetmiş, taraftar tekmeleyen icardinin en üst sınırdan ceza almasını isteyecektik, sahaya girmiş taraftara gününü gösterme içgüdüsüyle yumruk savuran davinson sanchez in de ceza almasını talep edecektik çünkü hukuktan verdiğiniz tavizler rezaleti sonladırmayıp büyüyerek katlanmasına yol açıyor. verilen kararlar bir emsal yaratıyor, hukukun tam egemen olmadığı sistemlerde kişiler cezalandırılmadığını düşündüğü kimselere kendileri bir ceza vermeye kalkışıyor.

    umarım yaşanan olaylar güvenlik zaafiyeti yaratanların, tribünde suç işleyen taraftarların, sahaya giren taraftarların ve sahada haddi aşarak kişilere saldıran futbolcuların cezalandırılmasıyla sonuçlanır. süpürülen pisliklerden halının altında yer kalmadı. mecburi temizlik vakti.
  • 444
    tanımam etmem zerre dinlemişliğim yok, ben galatasaray’ı kendim yaşarım başkasının söylediklerini cidden umursamam.

    bu arkadaş ne demiş diye baktım bence sadece olayın sonunu görüp ona göre konuştu, yorumladı şimdi kendisinden tekrar dinlemek lazım, acaba hala haklı görüyor mu fenerbahçeli futbolcuları eğer öyleyse söylenecek söz yok ama ben fikrinin değiştiği kanaatindeyim.

    yeryüzündeki herhangi bir insan evladının irfan can eğribayat’ın şu görüntüsünden sonra masum olduklarını falan düşünmesin.

    https://x.com/...hqVf7dLVknVxTw1QxrPQ

    şu videodan sonra ağzına kürekle vurası gelmeyen bizden değildir.*
  • 397
    https://www.youtube.com/...?si=JCnUr3PE5ZJ_3vDE

    yanındaki kişi ile beraber fenerbahçe'yi olaylardan aklamaya çalışmışlar. bir de eklemişler "aynısı galatasaray'a olsa" diye. olursa o zaman konuşuruz ki bizde o caniliği yapacak tek futbolcu olduğunu sanmıyorum. hakeme itiraz etmekten imtina eden insanlar sahada ter döküyor bizim.

    her şeyi yapsınlar ama olayın içine galatasaray'ı katıp aklamasınlar bari fenerbahçe'yi. şimdi biraz bakındım da icardi örneği vermiş sinan yılmaz. pardon? icardi'nin olayıyla ilgili tek kare doğru görüntü hala yok. net bir tane görüntüsü yok. orada kimse mesela icardi'ye küfür edip madde fırlatan taraftarı konuşmadı galatasaraylılardan başka.

    hasan hüseyin alimoğlu sanırım eski açık'ta da çıkıyor. eski açık bir taraftar ortamı hani bana onu çağrıştırıyor. bizim taraftar profilimiz gerçekten böyle mi? abiler korkmayın bu kadar, kimse ekmeksiz kalmaz çalışacak olduktan sonra.

    programın ismi saha içi. saha içinde yaşanan olay olarak değerlendiriliyorsa trabzon olayları, bizim maçımızda kurucumuza edilen küfürlere de değinselerdi. ben göremedim izlediğim bölümde.
  • 487
    yapıyı deşifre etmiş yazarımız.

    https://x.com/...1tzT_eG1p4g&s=19

    "yapı nedir?

    son aylarda dillerden düşmeyen 'yapı'nın aslında ne olduğunu anlatmak istiyorum.

    öncelikle bir girizgah yapmak zorundayım. insanoğlunun, diğer canlılara karşı üstünlüğü aslında sanıldığı gibi aradaki büyük zeka farkından gelmiyor. insanların üstünlüğü miras bırakabilme özelliğinden geliyor.

    sanılanın aksine bir insan ile bir hayvan arasındaki dna farkı sadece %1 civarında. fakat insanoğlu, öğrendiği şeyleri çocuklarına çok daha yoğun bir şekilde öğretebiliyor.

    örneğin ateşi buluyor, yemeğini pişiriyor. toprağı işlemeyi buluyor, binlerce yıl boyunca tarımı geliştiriyor. çimento yapmayı keşfediyor, binalar yapıyor vs vs. her yeni doğan insan evladı; kendisinden önceki atalarından gelen, binlerce yıllık birikimin üzerine doğuyor. diğer canlılar ise maalesef her seferinde sıfırdan başlıyorlar.

    oyunlardan örnek vermek gerekirse insanoğlu her ölüm ve doğumda save - load game yapabilirken, hayvanlar her doğumda, oyunun başından başlamak zorunda!

    mesela yeni doğan bir insan evladını ve yeni doğan bir hayvanı ıssız bir adaya koysak... ikisi de (hayatta kalabilirse) ömrü boyunca birbiri gibi davranacaklar ve aralarında o zannedilen büyük zeka farkı hiç hissedilemeyecek çünkü o insanı binlerce yıldır biriken kültür mirasından muaf tutmuş ve oyunun başına atmış olacağız ve sadece %1'lik dna farkı onu diğer hayvanlardan ayıramayacak...

    işte miras bırakabilmek, insanı en geliştiren, insanı en yücelten, en mühim şey bu yüzden.

    türk futbolunda da galatasaray'ı diğer rakiplerinin önüne geçiren 'yapı' bu miras bırakabilme özelliğini savunması ile gelişti. derwall'den denizli'ye geçen mirasla başlamıştı ve son yıllarda futbol aklında da böyle 'yapı'lanmalar var!

    galatasaray'ın 2012'den beri devam eden bir scout yapısı var mesela. biriken bir kültür var ve bu kültür galatasaray'ı esas uzun vadede rakiplerinin önüne geçiriyor! kısa sürelerde farkına varılamadan, adım adım...

    şimdi size scout yapısı olan gs'ın son 6 yılda aldığı stoperleri göstereceğim. bir de miras oluşturamayan, her sene futbol aklını sil baştan değiştiren bir sene comolli’ye öbür sene emre’ye, öbür sene acun’a göre futbol yöneten, çorap değiştirir gibi futbol aklı değiştiren ezeli rakibinin 6 yıldır aldığı stoperlere, harcadığı paralara bakacağız...

    2018 yaz transfer döneminden bu yana, yani geçen 6 yılda galatasaray ve fenerbahçe'nin yaptığı toplam stoper transferleri ve ödedikleri bonservisler aşağıda... (veriler transfermarkttan)

    1- luyindama: 8
    2- marcao: 4
    3- ozornwafor: 300 bin
    4- nelsson: 7
    5- abdülkerim: 2.8
    6- m. ross: 1.750
    7- kaan ayhan: 2.8 + 400 bin kira
    8- davinson: 9.5
    9- alparslan: bedelsiz

    toplam bonservis harcaması = 32.050 milyon euro
    6 yılda stoper satışlarından gelir ise: 31.700 milyon euro

    6 yıl sonunda elde kalan stoper rotasyonu: davinson – abdülkerim – nelsson - kaan

    fenerbahçe

    1- çağlar: 8.5 + 2 kira
    2- becao: 8.3
    3- gustavo: 1.4
    4- omar fayed: 550 bin
    5- luan peres: 5.3
    6- samet akaydın: 3.7
    7- kim min jea: 3
    8- tisserand: 4
    9- szalai: 3.850
    10- lemos: 1.5
    11- zanka: 2
    12- sadık: 750
    13- djiku: bedelsiz
    14- bonucci: bedelsiz
    15- steven caulker: bedelsiz
    16- adil rami: bedelsiz
    17- serdar aziz: bedelsiz
    18- simon falette: kiralık
    19- reyes: bedelsiz

    toplam bonservis harcaması = 43.450 milyon euro. (bonucci, rami gibi bedelsiz gelen veteran oyunculara verilecek yıllık ücretlerin muhtemel yüksekliğini hiç saymıyorum)
    6 yılda stoper satışları geliri ise; 35.6 milyon euro

    6 yıl sonunda elde kalan stoper rotasyonu: çağlar, djiku, becao, samet

    fenerbahçe son 6 yılda, galatasaray'dan 2 kat fazla stoper alırken, bu pozisyona galatasaray'dan fazla para da harcadı (bonservis olarak 7-8 milyonluk bir fark var ama esas 9 futbolcu ile 19 futbolcuya verilen maaş farkı, önemli bir fark oluşturuyor!)

    peki 6 yıl sonunda kimin stoperleri harcanan paraya ve yapılan 2 kat fazla deneye rağmen daha iyi? işte bu miras bırakabilmek sayesinde. yani 'yapı'lanma sayesinde...

    türk futbolunda bir yapı varsa budur. gerisi fasa fiso."
  • 172
    yıllar sonra kendisini ilk defa eleştireceğim, galatasaray'da görev yaptığı sırada ağır biçimde eleştirdiği levent şahin'i konuk ettiği 6 ocak 2023 tarihli yayında bir tane bile eleştirel soru sormamasına, yayın boyunca kehkeh gülmesine çok şaşırdım. levent şahin fatih hocanın yardımcısıyken "fatih terim kendine yardımcı değil mürit seçiyor" cümlesini kuran bizzat kendisiydi halbuki.

    madem ters soru soramayacaksın hiç çıkma o yayına, sıvacılığı başka biri yapsın. başkası olsa üstünde durmam ama kendisini sevdiğimiz için söylüyorum.
  • 331
    extensor nickli hesabın sahibiymiş. çoğunuz biliyordur ama dün football manager 2024 başlığına yazınca farkettim. öncelikle en ağır eleştirileri yapan biri olarak ağır olanlar sebebiyle özür dilerim. arka planını bilmediğimiz için kendisini suçlu ilan ettim. isyanım haklı ama kendisinin de eli kolu bağlıymış bu puanlamalar konusunda. kendisinden özür dilerim.
  • 335
    burayı okuduğunu bildiğimiz için kendisiyle ilgili bir beğendiğim bir de beğenmediğim özellik yazayım:

    beğendiğim özellik, analizlerine kendi hayatıyla ilgili bazı şeyleri eklemesi çok eğlenceli oluyor. örneğin kızının ödevine yardım ettiği için fenerbahçe maçının ilk 20 dakikasını kaçırıp sonradan izlediğini söylemesi çok tatlı bir detaydı.

    beğenmediğim özelliği de bazı analizlerini çok sık tekrarlaması. özellikle kendisinin yayınlarını takip edenler belli konularda hangi analizin geleceğini daha laf başlamadan anlıyor artık, tekrara kaçmamaya dikkat ederse daha iyi olur.

    bir de sports digitale gyy olduğu dönemde yaşananlar, sessiz sedasız önce gyyliği bırakması, sonra yine sessiz sedasız oradan ayrılıp vole'ye geçmesi ve sports digitale'in fenerbahçe yıldız kanalına dönüşmesi süreci konusunda fm araştırmacılığı ile ilgili yaptığı gibi bir özel program yaparsa şahane olur.
  • 498
    bu aralar beni çok şaşırtan yorumcu. kendisini bülent kalafatlı dönemden beri takip ediyorum ve yayıncılar arasında futbola ve dünyaya bakışını en sevdiğim insanlardan biridir.

    zeki çelik konusunda birkaç gündür hem kendi kanalında hem de vole'de yaptığı yorumları ağzım açık şekilde izliyor ve korkunç derecede çelişkili buluyorum.

    ilgili bölüm:
    https://youtu.be/...KsUNmyp3W0&t=511

    kendisinin zahalar, ziyechler doğru değildi. bu örneklere gidilmemeli diye dünya kadar beyanını hatırlıyorum. konu zeki çelik olduğunda ise taraftar yönetime güvenmeli, kulüpte bu işin profesyonelleri var ve onlara güvenilmeli diyor. e abi zahaları, ziyechleri de bu profesyoneller getirmedi mi?

    aynı şekilde jelert örneğinden gidiyor.

    "guéla doué alınamadı. 6 aydır bir oyuncu bulunamadı diye taraftar baskısı oldu. panik transferi olarak da jelert geldi iyi mi oldu" diyor.

    jelert de okan hocanın gidip canlı olarak izleyip onay verdiği bir transferdi diye biliyoruz. e hadi diyelim ki panik transferi oldu. e abi kendin de söylüyorsun 6 aydır oyuncu bulamayan yönetimin bunda hiç mi payı yok. 6 aydır neredeydi güvenmemiz gereken o profesyoneller?

    işin acı yanı yukarıda linkini verdiğim yayında hiç sevmediğim serkan akkoyun en doğru yorumu yapıyor. taraftar tepkisi rasyonel olmak zorunda değildir. yönetimler bunu da doğru iletişimle yönlendirebilir, güven verebilir, bu da yönetimlerin sorumluluğudur diyor.

    gerçekten durum böyle. yönetim güven veremediği için taraftar da doğal olarak olaya el koyma refleksi gösteriyor. galatasaray taraftarı olmak böyle bir şeydir zaten. biraz savruk, biraz mıymıntı bir yönetim gördüğü ve tehlikeyi sezdiği yerde ayar çekmesini bilir.

    aynı taraftar yeri geldiğinde ,
    (bkz: fatih hocanın bir bildiği)
    (bkz: okan hocanın bir bildiği)

    kalıplarını literatüre sokan taraftardır aynı zamanda.

    burada taraftarın söylediğine değil söyletene bakmak lazım. yönetim evet panik transferi için gidip ederinden yüksek bedeller ödemesin ama panik olacak yere gelene kadar da algıyı ve taraftarı rahatlatmasını bilsin o zaman.

    ayrıca,

    beceriksiz yönetimlere baskı yapmadığın için eren derdiyoklarla şampiyonlar ligi maçlarına çıkmaktansa kötü zaha ve ziyechlerle manu galibiyetleri almayı tercih ederim. profesyoneller gerçekten profesyonel olsun ne eren derdiyok'a kalalım ne zahalara o paraları verelim.
  • 352
    iki adet kaşar provokatör tarafından zorbalanan yorumcu. * karakullukçu benzetmesi yanlış. bir kere bu adamın mizaci bu. uğur gibi parlayıp, bağırıp çağırmaz. ıyi bir galatasaraylı olduğunu en başta buradakiler bilir. ali ece zaten kendisinin eski yayın müdürü, hiyerarşik davranıyor. saç zorba ve maganda ruhlu bir herif. bu insanlarla aynı odada olsam beni de mobbingler bu ikisi. üzüldüm ama suçlayamam.
  • 59
    aşağıdaki linkte görülebilecek yazısında, nzonzi kısmı hariç ne kadar düşündüğüm şey var ise dile getirmiş insandır. tükçe hakimiyeti de üst düzey olduğundan, kaliteli bir yazı olmuş.

    https://www.futbolarena.com/...eye-gidiyor-377298h/

    --- alıntı ---

    massimiliano allegri geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda, "pep guardiola'yı takip ederek hata ettik" demişti. guardiola'nın sisteminin çok ütopik, uygulanmasının çok zor bir sistem olduğunu söylüyordu. "yapmamız gereken kontra atak futbolu üzerine yoğunlaşmaktı" diyor. şüphesiz kontra atak futbolunu belli seviyelerde uygulamak daha kolay. pas futbolu ise çok daha karmaşık bir denkleme benziyor.

    nitekim uzun süredir, pep guardiola gibi olmaya çalışıp muvaffak olamayan çok teknik adam gördük. aksine farklı anlayışlarla zidane, ranieri, conte, klopp, simeone gibi teknik adamlar, farklı lig ve kulüplerde oldukça güçlü takımlar kurabildi ve şampiyonluklar elde etti. evet belki pep guardiola'nın karizması çok göz alıcıydı ama allegri'ye katılmamak elde değil... göz alıcı olduğu kadar yanıltıcı ve zordu...

    iyi bir pas takımı olabilmek için hem teknik kapasitesi çok yüksek hem de aynı şekilde hareketli bir oyuncu grubuna sahip olmak gerekiyor. gel gelelim bu aslında futbolun içindeki başlıca tezatlardan biri. teknik kapasitesi yüksek oyuncu genellikle çok hareket edemez, çok hareket eden futbolcunun da nabzı yükselir, yorulur ve teknik becerileri düşer. hem tekniği çok yüksek, hem de çok hareketli futbolcu bulunmaz bir nimet. örneğin mesut özil bile değil, james rodriguez bile değil. teknikleri çok yüksek seviyede var ama hareketlilikleri yok! bu yüzden pep takımlarına mesela bu seviye bile yetersiz. mesut bile, james bile yetersiz! kevin de bruyne, iniesta, xavi, lahm gibi isimler gerekli ama bu isimler çok nadide ve bunlara sahip olabilecek ekonomik gücü olan takımlar daha da nadide...

    şimdi siz pep'in çalıştığı kulüpleri; barcelona'yı, bayern münih'i veya manchester city'i nasıl taklit edeceksiniz? hangi ekonomik güçle? bunu 5 büyük ligin dev takımlarını çalıştıran teknik adamlar bile bir yanılsama olarak görüyor. juventus'u senelerce çalıştıran allegri bile onu takip etmek hataydı diyor. biz türk takımları ise, kalkıp kendi çapımıza bakmadan 'pas takımı olacağız' diyoruz. bu bizim en sevdiğimiz huyumuz. asla merdivenleri tek tek çıkmayı sevmeyiz. hep birinci basamaktan 10. basamağa atlamak ister sonra da tüm ağırlığımızla yere düşeriz. evet bizi her defansında eleyen benfica'ların falcao peşinde koşmayıp bizim falcao'lar, van persie'ler peşinde koşma nedenimiz bu. benfica olmadan barcelona olmaya çalışmak... merdivenleri adım adım çıkmak, yetiştirmek, geliştirmek, emek harcamak zor geliyor. hazır olana tüm paramızı verip, emeksiz hayaller kuruyoruz ve çok da güzel yere çakılıyoruz. hak ediyoruz hak! emeksiz yemek hayali en sert şekilde yere vurduruyor ve çok da adil oluyor.

    bu 'emek' konusuyla ilgili babamdan lise zamanlarımda aldığım bir ders vardı. o hikayeyi geçtiğimiz yıllarda twitterda yazmıştım. merak edip okumak isteyen olursa diye linkini koyayım... https://twitter.com/.../1028766633056235526

    türkiye'de pep guardiola hayali

    süper lig'de baskı ve kontra atak futbolu, pas futboluna nazaran şampiyonluğa erişmek için çok daha geçer akçe. avrupa'nın 5 büyük liginde olduğundan çok daha fazla... neden mi?

    galatasaray 2009'da barcelona'ya özenip rijkaard'ı teknik direktörlüğe getirdi, çok da para harcadı ama çok sayıda nedenden dolayı rijkaard burada, barcelona'da yapabildiklerini yapamadı. son 30 yıldaki şampiyonluklara hakimim. bu 30 yıl içinde bir pas takımının kazandığı tek şampiyonluk zico'nun fenerbahçe'sinin şampiyonluğuydu ve o da en düşük puanlı 2 şampiyonluktan biri olmuştu. zico'nun şansı o dönem şampiyonluk yolundaki rakiplerinin tamamının güçsüzlüğüydü. bir sonraki yıl ise zico'nun son derece zengin kadrosunu, feldkamp'ın son derece fakir kadrosu geçmişti. barış özbek'li, serkan çalık'lı galatasaray; alex, deivid, appiah, aurelio gibi yıldızların olduğu pas takımını, baskı futboluyla geçip şampiyon oldu.

    fatih terim'in elmander ile kazandığı şampiyonluklar, 96-2000 şampiyonlukları hep baskı futboluydu. daum senelerce baskı futboluyla şampiyon oldu. ersun yanal da öyle. zira baskı futbolu uygulayıp 50 bin kişilik taraftarınızın ateşini arkanıza alma avantajı varken, pas futboluyla onları uyutmak iç saha avantajını da düşürüyor.

    türkiye'de pas takımı olmak, bozuk zeminler ve oyunu oynamaya izin vermeyen hakemler yüzünden daha da zor. buna karşın inatla insanlar bu hayalin peşinden koşup durdu. bu hayale kapılan son teknik adam da fatih terim. garip bir şekilde fatih terim, değil bu ülkenin, avrupa'nın en güçlü baskı takımlarından birini kurmuş olmasına rağmen, o bile köklerini unutup pep guardiola'ya özendi veya ekibinin yanlış yönlendirmesiyle özendirildi.

    halbuki geçen yıl yarı finalde ajax'ı eleyen tottenham, son 30 dakika llorente'ye top şişirerek eledi. çünkü ajax'a ters olanı yaptı. llorente, de ligt ve blind'e göre çok uzundu ve o iki stoper, bir tip bir savunma anlayışına aşina değildi. basit, futbolun en eski taktiği, şampiyonlar ligi finalini getirdi. cruyff'un söylediği "futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit oynamaktır" sözünü aklımıza getirirsek, basit doğruları neden küçümsüyoruz? o şekilde kazanınca puan vermiyorlar mı? klopp döve döve kazanınca etik mi olmuyor? ahlaki mi olmuyor? neden 30 tane pas yapmak zorundayız bir gol atmak için? kim zorunlu tuttu? 2 pasla atmanın yolunu bulduysam neden bunu yapmayayım?

    pas mi takimi?

    sene başından beri galatasaray teknik heyeti, pas takımı kurduklarını ve zaman gerektiğini söylüyordu. yukarıda james ve mesut örneklerinde verdiğim gibi, pas takımı olmak için sadece yetenekli ayaklar yetmez. feghouli etkili bir pasördür, oyun görüşü çok iyidir ama hareketsizdir. babel de benzer, mariano da, nzonzi de, falcao da... bu kadar hareket eksiği olan bir oyuncu grubunun oynadığı bir takımda ne pası? aksine her pas size zarar!

    hareket etmeyen bir takımda yapılan her pas, faydadan çok zarara dönüşür ve el bombası gibi elinizde patlar. bu yüzden galatasaray'ın pası bırakıp 4-4-2 oynaması gerektiğini daha ağustos-eylül ayından beri çektiğim videolarda söylüyordum. zira ağustos - eylül ayında kurulan kadro ortaya çıkmıştı ve bu beklerle, bu hücumcularla oynanacak oyun ortadaydı. neden 4-4-2 oynanması gerektiğinin detaylarını şu videoda açıklamıştım. özellikle elde top taşıyan kanat olmayınca neden kanatsız sistemlerle oynanması gerektiğini jonathan wilson'dan yola çıkarak anlatmaya çalıştığım şu videoyu da buraya bırakayım, teknik taktik konularına ilgi duyanlar ayrıca bakabilir... https://www.youtube.com/..._hHvTdAi&index=2

    nihayetinde fatih terim, alınan onlarca başarısız sonucun ve başarısız oyunun ardından, fazlasıyla inat ettiği bu pas hayalini bıraktı ve dikine futbola geçti. ankaragücü ve göztepe maçlarında 4-4-2 oynayan ve daha direkt hücum etmeye çalışan bir takım var. fakat bu sefer de oyuncu tercihi hataları nedeniyle farklı problemler ortaya çıktı.

    evvela belhanda ve selçuk gibi iki geçirgen orta saha merkezi ile 4-4-2 oynamak son derece şaşırtıcı bir hata. fatih hocanın böyle basit tercih hatalarında bulunmasını, kafasının oyunda olmamasına, hep saha dışında kalmasına bağlıyorum zira fatih hoca kadar tecrübeli birinin göztepe deplasmanına belhanda - selçuk merkezi ile çıkmasının akıl alır yanı yok!

    ayrıca ömer bayram'ın sol çizgide veya sol bekte olması da ömer'i son derece vasatlaştıran bir durum. ömer 28 yaşına kadar hatalı pozisyonlarda oynatılmış aslında merkez olması gereken bir adam. bunun da neden böyle olduğunu 5 tweetlik bir floodta detaylıca açıklama çalışmıştım. yine merak edenler için onun da linkini bırakayım... https://twitter.com/.../1203639127205437440

    peki nasıl bir 4-4-2 fayda sağlardı? merkezin çok koşup, mücadele edebildiği ve alan kapatabildiği bir 4-4-2 şart. zira kanatlar ve santrfor hattı hareketsiz. göztepe maçı öncesi çok sayıda eksik vardı. öyleyse ömer'i merkeze çekip belhanda ve feghouli'yi kanatlarda tutmak ve donk - ömer orta saha merkezi yapıp stopere ahmet - marcao stoper ikilisi yapmak net bir çözüm olurdu ve çok daha katkı sağlardı. galatasaray bu kadar çok kontra yemezdi. bizzat belhanda faul yapmayı bilmediği için 2. gol yenildi. bundan sonra nasıl bir sistem yerleştirilir, bu daha çok hangi futbolcuların alınıp, hangilerinin alınamayacağına veya gönderilemeyeceğine bağlı olarak değişir. gel gelelim fatih hocanın, elindeki kadroya uygun taktiği bulma konusunda son döneminde çok başarısız olduğunu, çok takıntılı davrandığını düşünüyorum.

    nzonzi'nin söylemleri

    şimdi geçtiğimiz günlerde nzonzi'nin verdiği iddia edilen bir röportaj yayınlandı milliyet gazetesinde. bu habere göre nzonzi, sorunun kendisinden kaynaklanmadığını söyleyerek, ön tarafta oynayan takım arkadaşlarını eleştirmiş ve "ben topu aldığımda öne doğru koşacak futbolcu bulamıyordum. benim oynadığım pozisyondaki bir futbolcu garanti ve doğru pası vermeye çalışır. burada kim oynarsa oynasın durum değişmeyecek. bu sorun savunmanın önünde oynayan futbolculardan değil, tamamen ön taraftaki durağanlıktan kaynaklanıyor" demiş.

    ön taraftakilerin hareketsizliği malum. o konuda nzonzi'ye katılmamak imkansız. daha haziran - temmuz ayında en büyük hata, babel'i transfer etmekti bence. feghouli varken alınması manasızdı. millet hollanda milli takımı oyuncusu, büyük futbolcu vs derken babel'in bu kadroya uymadığını gören görüyordu ve fakat garip bir şekilde 50 yıldır futbolun içinde olan fatih hoca göremedi... yani nzonzi bu plansızlığı vurgulamakta haklı. buna karşın iki sorum var kendisine...

    1- "benim yerimde kim oynarsa oynasın fark etmez" demiş. lemina oynadığında veya ömer merkez oynadığında neden fark ediyor? hem de öyle böyle fark değil, çok fark ediyor. zira öndekilerin hareketsizliğini, arkadakilerin mücadele gücü ve agresifliği belli ölçüde kapatabiliyor. sen oynadığında ise onların hareketsizliğini katmerliyorsun.

    2. sorum... ben yerine kim oynasa fark etmez diyorsun, aslında senin ilk 5 maçın ile sonraki 10 maçın arasında siyah ile beyaz kadar fark var. sen ilk 5 maçında ligin en iyi 6 numara performansını sergilerken ön tarafta babel oynamıyor muydu? feghouli, falcao o zaman yok muydu? sen ilk 5 maçında 3-4 top kapma, 3-4 pas kesme ile oynarken sonraki haftalarda bıçakla kesilmiş gibi 0 top kapma 1 pas kesme gibi istatistiklerle oynamaya başladın...

    şimdi ön taraf hareketsizse, bekler temposuzsa senin de temposuz olma lüksün yok. öyleyse bir hesap yapalım...

    33 yaşındaki babel'e 3 yıllık 10 milyon euroluk bir yatırım yapılmış.

    33 yaşındaki falcao'ya 3 yıllık 21 milyon euroluk bir yatırım yapılmış.

    29 yaşındaki feghouli'nin de daha 3 yıllık yaklaşık 12 milyon euro değerinde bir kontratı kapı gibi duruyor.

    ileri üçlünün galatasaray'a gelecek 3 yıllık maaş maliyeti 43 milyon euro. bu galatasaray'ın 1 yıllık şampiyonlar ligi gelirinin bile üzerinde... yani galatasaray'ı şampiyonlar ligi'ne gitmek bile zor kurtarıyor. bir de şampiyonlar ligi'ne gidilemez ve bu oyuncular satılamazsa beşiktaş'tan bile beter durumlara düşülebilir. yine bunu "beşiktaşlaşıyorsunuz" diye bütün yaz yazdık, bütün yaz şakşakçıların küfrünü yedik.

    öndeki üçlünün galatasaray ile bağı 43 milyon euro iken, ya onları göndereceksin ya da maliyeti 3.250 milyon euro olan nzonzi'yi göndereceksin. nzonzi galatasaray'ın 2 yıllık kiralayabildiği bir oyuncu. nzonzi hareket etmeden pas alacak verecek diye ilerideki 43 milyon euroluk hattı, üstüne bekleri falan hep birlikte değiştiremiyorsun. yani istesen de yapamıyorsun. o halde ömer bayram gibi, lemina gibi, ilerideki uyuşukları taşıyacak, çok koşan merkeze muhtaçsın. ilerideki uyuşuklar dururken bir de orta sahada uyuşuk oynatma lüksün yok.

    vedat yerine diagne

    fatih terim'in 2. döneminden beri yaptığı en kötü şey transfer. 3. döneminde de sercan yıldırım'lar, yiğit gökoğlan'lar, cris'ler gibi çok sayıda oyuncuya hatalı yatırım yapmış ama başarı geldiği için bunlar unutulmuştu. aslında 3. döneminin ilk yaz transfer dönemi harika. muslera, melo, elmander, ujfalusi gibi harika nokta atışlar var ama uzun dönemde takım güçleneceğine, yaşlandı aynı 4. döneminde olduğu gibi!

    2. döneminde ise 1.5 sezonda 40 küsur transfer yaptığı zaten malum. bu dönemde de bir sürü fiyasko yaşandı. fatih terim yukarıda da belirttiğim gibi, herhalde pep guardiola hayranlığından kendi gerçekliğini unuttu. terim'in en başarılı takımlarında ya hakan şükür gibi, ya elmander gibi, ya umut bulut gibi bir presçi santrforlar olmazsa olmazdı. 2. döneminde de hakan şükür belli bir yaşı geçip pres melekelerini yitirdiği için sistemi eskisi gibi olmamıştı zaten.

    4. döneminde başarıyı yakaladı ama oyun kalitesini hiç bulamadı. devre arasında mitroğlou ve diagne gibi 'armut piş, ağzıma düş' santrforlarını aldırdığında, basın toplantısında ilk bunu sormuştum. 2. yarının başlarında akhisarspor maçını mitroğlou'nun son dakika golüyle almış olmasına rağmen sormuştum bu soruyu. bu galatasaray'da geçmişteki gibi pres yapabilen bir golcü yok demiştim. "yaza olacak" demişti ve ağustos'un sonunda ancak andone gelebildi. falcao da, babel de; diagne ve mitroğlou gibi pres gücü olmayan forvetler. biri gidiyor, öbürü geliyor ve olan galatasaray'ın paralarına oluyor.

    fatih terim'in diagne'yi 13 milyon euroya transfer ettirdiğinde vedat muriqi'yi önceden görüp yedek olarak alması gerekirdi. öyle ya artık 14 yabancı var! mitroğlou yerine yedeğe 1-2 milyona gözünün önündeki vedat'ı almalıydı. vedat 2. yarıda patladı ve değerlendi kabul ama yedek olarak onun sisteminin oyuncusu olduğunu da görebilmeliydi. seneler geçti bu tip bir hücum hattı kurulamadı. fatih terim'in kariyerinde pres gücü olmayan forvetlerle kurabildiği iyi bir oyun yok! buna rağmen nasıl kendi oyun felsefesine uyan oyuncular aldırmadı aklım almıyor.

    ya fatih hocanın ekibinde onun kafasını karıştıran birileri olmalı, ya da hoca kendi geçmişini unutup pep guardiola'ya özeniyor olmalı. başka açıklama bulamıyorum ve kurulan bu kadronun değişim ihtimali de her geçen gün daha zorlaşıyor. yukarıdaki 43 milyon euroluk yatırıma 13 milyon bonservisli ve 2.3 milyon euro maaş ile daha 4 yıl kontratı olan diagne'yi de ekleyelim. maaş + bonservis 22 milyon da ona ekleyince toplam 65 milyon euro ediyor. sadece 4 hücumcuyu satamadığın anda 2 kez şampiyonlar ligi gelirini olduğu gibi bu 4 oyuncuya yedirmen gerek. ve kadronda daha 22-23 futbolcu maaş bekliyor olacak! galatasaray'ın nasıl bir felakete koştuğunu görmek lazım. her geçen transfer dönemi ise daha da büyük riskler alınıyor.

    --- alıntı ---

    aslında, sosyal medya genelini bir tarafa bırakıp galatasaray sözlük tayfası üstünde yoğunlaşırsak, "yangın tayfa" olarak nitelendirilen grubun sene başından beri söylediklerini söylemiş.
  • 43
    http://futbolist.co/...tasyon-ie-yarad.html

    şu yazısında ilk paragrafta igor tudor'un üçlü oynanmasına laf edildiğini ama fatih terim'in üçlü oynamasına laf edilemeyeceğini söylemiş. benim anladığım bu laftan taraftarın çifte standart uyguladığı. tudor olunca auvv, terim oynatınca bir şey olmaz dediğimiz. ama be kardeşim tudor üçlü savunmanın sağında maicon roque ile oynuyordu be. bütün rakip kanat oyuncuları yıldız oluyordu. fatih hoca ise maicon'u ortaya ozan kabak'ı sağ stopere attı ve 10 kasım 2018 kayserispor galatasaray maçında bilal başaçıkoğlu'nu pasifize etti. bunları da görsek bence güzel olur. yoksa kimse tudor'a üçlü oynuyor, tez kellesi vurula demez takım iyi oynarsa. ancak maicon'u sağ stoper oynatırsa tüh kaka da denir, eleştirilir de. eleştiri yapmak da soytarılık hiç ama hiç değildir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın