resim
Serdar Eylik
Takım:İnegöl Kafkas
Mevki:Sol Kanat
Yaş:35
Boy:1.76
Uyruk:Türkiye
  • 255
    yahu adam 30 yaşına gelmiş. daha dün gibi, bu adamın hazırlık kamplarındaki umut vaat eden futbolu. paf'tan çıkıp a takımda kendine kalıcı olarak yer bulacağını düşünüyordu ben dahil herkes. adam şimdi 3.lig'de sürünüyor. özgürcan özcan, cem sultan, mülayim erdem, cafercan aksu, anıl dilaver, berk yıldız gibi bu da kaybolup gidenlerden.
  • 256
    alt yapıdan çıkan her oyuncunun yıldız adayı olmadığının ispatıdır. bu yüzden hocaları suçlamayı bir kenara bırakalım.

    önemli olan fatih hocanın dediği gibi futbolcunun geçmişine değil; geleceğine yatırım yapmak; geleceği parlak olabilecek potansiyel oyuncuları daha profesyonel olmadan transfer edebilmektir.

    2019-2020 sezonu devre arasında boluspor'dan aldığımız erkan süer gibi .
  • 277
    2 sene önce can bedel youtube kanalında barış alper yılmaz ile ilgili görüşleri kapsamında serdar eylik/#3903011 bağlantısından izledim. serdar'dan zamanında futbolcu olarak beklentimiz vardı fakat eşiği aşamamıştı. fakat iyi bir gözlemci ve ifade etme şekli güzel, futbolun içinde farklı alanlarda bir yetiştirici ya da bir scout olarak iyi işler yapabilir. hatalarından ders çıkarmış, etrafını suçlamayan tarzda üslubu ile az rastladığımız beyefendi bir duruşu var.
  • 267
    https://mobile.twitter.com/...136481483509765?s=19

    yav arkadaş, zorbalık denince; genç oyuncuları soyup kuru çimlerin üzerinde bacaklarından tutup süründürüyorlar, kale direği yerine iki genç oyuncuyu koyup, direğe vurdurma oynuyorlar herhalde diye düşündüm. canım benim, kıyamam.

    eğer haftada iki maç oynayan as takımın oyuncusu için bir kez olsun ortaya geçmekten bile gocunuyorsan, zoruna gidiyorsa yaşadığın bu dünya senin için çekilmez olmalı. siz nerede yaşadınız, ne yediniz, ne içtiniz ben anlamadım ki. ula ben, sinir stres olmayayım diye beş yıldır haber izlemiyorum. her yer zorbalık, her yer kavga gürültü. trafikte, sokakta, okulda, iş hayatında...orta sıçan oynarken ortaya geç demişler de buna, özgüveni kırılmış. aç oku, dünya futboluna, dünya sporuna damga vurmuş insanlarının biyografilerini, kitaplarını oku, gör bak neler göreceksin. demiyor ki; bize verilen imkanların değerini bilemedim, azimle, hırsla çalışamadım ve bu yüzden bir yere gelemedim. bizi ortaya attılar bu yüzden de bizden olmadı. bu kafada zaten olmaz, sıkma canını.

    kendimden bir anı anlatmak istiyorum, yaşanmış, canlı...

    2000 li yılların başında, karşıyaka paf takımı ile idmanlara çıkacaktım. ilk gün, ne karşıyaka eşofmanım ne de çim saha için vidalı kramponum yoktu. soyunma odasına girdim ve takım oyuncularıyla giyiniyoruz. zaten ilk günün verdiği tedirginlik var üzerimde. bir de evde giydiğim eşofman takımını, altına da eskimiş halı saha ayakkabılarını çekince gruptaki diğer çocukların alaycı ve küçümser bakışlarını, bıyık altından gülümseyişlerini görebiliyordum. zaten fiziken de ufak tefek bir çocuğum, neredeyse ezilip büzüldüm yanlarında.

    neyse, idman başladı ve sahaya çıktık. önce tam saha koşu çalışması, ısınma turları. daha önce bu seviyede idman görmediğim için pestilim çıktı tabii. herkes birbiriyle şakalar eşliğinde güle oynaya idman yaparken ben kıçımdan soluyorum, geriden takip ediyorum. tahmin ediyorum ki hemen hemen herkes; 'bu ne arıyor burada' diye düşünüyor.

    ter idmanı ben ölmeden bitti neyse ki. bi çocuk acıdı da, koluma girip kaldırdı. topla çalışmaya geçildi. hoca, yarı sahada, tek pas çift kale maç için bizleri ayırdı ve maç başladı. sağ kenardan aşağı doğru indi bir eleman ve yerden sert bir şekilde içeriye doğru kesti topu. topa doğru hareketlendim ve gelişine yapıştırdım topu. kaleci yerinden bile kıpırdayamadı, topun çatala gittiğini bile göremedi. bu iki üç saniyelik olaydan sonra bana karşı olan bakışlar birden değişiverdi. ertesi gün aynı eşofman, aynı halı saha kramponumu giyerken soyunmuş odasında hemen herkes selam veriyor, hal ve hatrımı soruyor, daha önce nerede top oynadığımı soruyorlardı.

    eğer yaptığın işle kaliteni, klasını ortaya koyarsan sana saygı duymaya mecbur kılarsın insanları. eğer genç bir futbolcu hafife alındığını, saygı görmediğini düşünüyorsa futbola gösterdiği saygı kadar saygı alabilir. bu hayatın her alanında da böyledir.
  • 271
    https://twitter.com/.../1408136481483509765

    videoda şikayet ettiği durumun daha ağırlarının da türkiye'deki altyapılarda yaşanmış olması muhtemel. bu küçük çaplı mobbing hadisesinin "her yerde oluyor" denerek normal karşılanması problemin temeli. benzer bir durumun ajax veya dortmund gibi takımlarda yaşanacağını düşünüyor musunuz? ben açıkçası pek düşünmüyorum. "dünyanın her yerinde bu böyledir" mi? ben pek emin değilim.

    türkiye'de askeriyeden akademiye devrecilik, kıdem, üstün astı ezmesi gibi hadiseler var ve bu kanıksanmış durum, futbolda doğru olmadığı gibi o alanlarda da doğru değil. meslektaşların birbirlerine meslektaş gibi davranması, tecrübeli meslektaşların ise genç meslektaşlarına karşı öğretici/yol gösterici bir tavır içinde olması idealdir.

    "bu kadar baskıyı kaldıramıyorsan zaten futbolcu alma" yaklaşımı haklı gibi gözükebilir, ama genç futbolcuların maruz kaldığı tek baskı da bu değil. medya ve taraftar baskısı, üstüne takımın abilerinin mobbingi derken 17-18 yaşlarındaki bir futbolcunun özgüven problemleri yaşaması anormal değil. ülkemizde pek çok futbolcunun ancak 24-25 yaşından sonra düzgün performans vermesi bu yüzden. genç yaşta yurtdışına giden çağlar söyüncü gibiler ise nasıl özgüven patlaması yaşıyorlar görüyoruz.
  • 275
    son röportajında altyapıdaki sıkıntılı olayları kısaca özet geçmiş olan eski futbolcumuz.

    "çömezlik" veya "alt devre" türündeki kavramlar ve bu kavramlara zorla mensup edilmiş kişilere yaptırılmak istenen şeyler her karakter için uygun olmayabilir. normalleştirmek bana her zaman garip gelmiştir.
    profesyonel çalışan olmak, karakterinizden feragat etmek anlamına gelmemeli. bazı karakterler için önemsiz detaylar olabilir çanta taşımak, saç kestirmek, getir götür işleri yapmak veya stajerlere çay pasta servisi yaptırmak..vs ancak herkes için bu kadar kolay olmayabilir. bu yüzden de aynı görüşü benimsemeyenler için empati yapmak çok zordur.

    velhasıl, profesyonel ortamda (eğer performans bekleniyorsa) her çalışana eşit saygıyla yaklaşılmalı. mecburen saç kesmeler, beşe iki çalışmalarda kaybedenlerin ortaya geçmeyip gençleri ortaya atmaları gibi detaylar ufak görünmesin, herkes için eşit derecede anlam ifade etmeyebilir. normaldir.
  • 251
    kendisi çocukluğumdan beri tanıdığım iyi bir galatasaraylı'dır.

    biz küçükken sitenin futbol sahasında çift kale maç yapardık, serdar da bazen gelir bizimle oynardı. bizden 2-3 yaş büyükte olunca çalıma dizerdi hepimizi, ayağından top alamazdık. o zamanlar da çok yetenekliydi, iyi topçu olur iyi yerlere gelir diyoduk. kardeşleri de sporcuydu, spor ahlakı yüksek çocuklardı. kardeşiyle hala görüşürüm, o da basketbol oynuyor.

    ne oldu da galatasaray'da şans bulamadı, neden yollandı bilmiyorum. ama aydın'dan sabri'den daha yetenekli, daha galatasaraylı olduğunu biliyorum. en az onlar kadar şans bulmayı hakediyordu. hayat işte.
  • 233
    masum insanlara iftira atmak adına camiye bira kutusu sokabilen bir zihniyetin şakşakçılığını yapmıştır.

    söz konusu bira kutusu hakkında bir şey gösterelim:
    http://www.odatv.com/images/resimler/cam2.jpg

    yeri sürekli değişmiş kutunun. "güzel çek feyse koycam" mı demiş acaba? farklı farklı yerlerden poz vermiş kutucuk.

    şimdi "ne var yani, hepsi aynı kutu mu?" diyenler olabilir. tabi, kırmızı tuborg içen biri olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bu birayı içenlerin oranı 5%'dir ve pek az sayıda tekelde vardır.
    yani o camiye 4 tane bira kutusu girecek ve hepsi kırmızı tuborg olacak?

    benzer şekilde bükülmüş 4 tane kırmızı tuborg öyle gözüküyor ki ağır bir iftiranın ürünüdür.

    günlerce, haftalarca o tuborg hakkında kanıt diye bu fotoğraf servis edildi;
    http://i60.tinypic.com/11m3kb8.png

    buradaki arkadaş atılan iftira, ailesiyle bile arasını bozmuş kendisinin. halbuki bira kutularının, fotoğraftaki kola kutusundan çok daha uzun olduğunu bilmemek de büyük bir fiyasko.

    insanın her yanı yalana, iftiraya, ahlaksızlığa batmasın arkadaş!
  • 246
    geleceğin arda turan'ı diye gaz verilen ama onun yerine çikip da bir diktatorun lafiyla galatasaray taraftarlarinin da icinde oldugu kalabalik bir halk grubunu basortulu bacilarinin uzerine isemekle itham etmeyi tercih eden kisi. zaten bu tercihi sonrasi dunyanin en kotu futbolcusu da olsa basaksehir, rize, osmanlispor veya kasimpasa gibi takimlarda yeri garanti olur. yarin aradan tam iki yil gecmis olacak simdi sildigi kabatas yalani tivitinin uzerinden. ama ben sahsen unutmayacagim. ne onu, ne diger kabatas yalancilarini. bu ulkenin guzel cocuklari olurken, gozlerinden olurken, iskence gorurken, serdar karsi cephede olmayi tercih etmistir.
  • 230
    ne yazık ki insanların gazına gelip, yanlış şeylere inanlardan birisi olmuştur. neyin haklı neyin haksız olduğunu daha bilmeden kıçının altında bulunan deri koltukta oturarak, elinde bilmem kaç liralık telefonuyla, çok biliyormuş ve orada bulunmuşcasına tweet atarak ne yapmaya çalıştığını anlamadığım insan. olaylara dar pencereden bakıp sadece birilerinin dediklerine ve gösterdiklerine inanarak kendinin ne kadar bitik bir adam olduğunu bizlere göstermiştir.

    kendisi okumaz ya buraları biz gene söyleyelim. milyonlarca kez söyledik dilimizde tüy bitti ama hâlâ anlamamakta ısrarcıyız. kızım sana söylüyorum gelinim sen anla, atasözü de yerini bulur.

    camii denize sıfır. yani arka tarafından geçebileceğiniz bir yer yok. bir tarafı beşiktaş, diğer yanı ise kabataş'a bakar bu camii'nin. tabi taksimden girişine izin verilmeyen insanlar gümüşsuyu yokuşundan aşağı sürülmüş, inönü stadının önünde beklemekte ve slogan atmaktaydılar. peki sonra ne oldu insanların üzerine bir anda gaz bombası yağmaya ve plastik mermi atılmaya başlandı. yoğun gazdan göz gözü görmemekteydi, bırakın nefes almayı. tabi kalabalıktan kaçamayan ve ezilmekten korkan insanların bazıları camii'ye sığındı. kusura bakma ama insanların kafasına nişan almış plastik mermi sıkılırken, helikopterden insanların kafasına gaz bombası atılırken kimse ayakkabısını çıkarmayı düşünemedi. haklısın. etrafta sığınacak başka hiç bir şey yok, dolmabahçe sarayı hariç. saray'a sığınamadı insanlar malum. onlar halktı, padişah değil. o gece plastik mermiden yaralanan, yoğun gazdan nefes alamayan baygınlık geçirenler için o camii insanların hayatını kurtardı. yani insanlar allah'ın evine sığındı. senin değil ! ayıktın mı ? he tabi camii biraz kirlendi ve ertesi gün temizlendi. çünkü o gece orası savaş alanı, camii ise revirdi. bu kadar olayı kendim yaşamış gibi nereden mi biliyorum ? çünkü oradaydım kardeş.

    bide şu bira kutusu var. dediğim gibi biz genelde gaz bombaları içinde üzerimize mermi yağarken bira içeriz. soğuk. valla denemelisin ve genelde bu alkol işini camii'de hallederiz.
  • 131
    serdar eylik 1 şubat 1990'da elazığ'da dünyaya geldi. 2002 yılında galatasaray altyapısına katıldı. sol taraf başta olmak üzere kanatlara ek olarak hücuma dönük orta saha olarak da oynayabilmektedir. boyu 1.76 metre, kilosu ise 65 kg'dir.

    2006/2007 sezonunda paf liginde yalnızca bir maçta forma şansı bulmuştur. onda da oyuna 89. dakikada dahil olmuştur.

    2007/2008 sezonunda paf liginde 18 maçta görev almış, toplamda 5 gol atarken 3 kez de sarı kart görmüştür.

    2008/2009 sezonunda paf liginde 27 maça çıkmış, 2 gol atarken 1 kez de sarı kart görmüştür.

    2009/2010 sezonunda a takım kadrosunda kendisine yer bulmaya başlamıştır. paf liginde 14 maçta görev almış, 5 gol atarken 4 kez de sarı kart görmüştür. süper lig'de ise yalnızca bir maçta oynama fırsatı bulmuş, o maça da 84. dakikada dahil olmuştur. devre arasında orduspor'a kiralanmıştır.

    uefa avrupa liginde ise 4 maçta görev almış, performansı ile olumlu sinyaller vermiştir.*

    orduspor ile yarım sezonda bank asya 1. ligde altısı ilk onbir olmak üzere 14 maça çıkarken 2 gol atmış, 1 kez de sarı kart görmüştür. yalnızca iki maçta 90 dakikayı tamamlamıştır.

    türkiye kupasında ise bir maçta son 26 dakika görev almıştır.

    bunların dışında milli takımlar seviyesinde ise u17 ile 2 maç, u18 ile 10 maç ve u19 ile 9 maç 1 gol istatistiklerine erişmiştir.

    sonuç kısmının en başında belirtmek isterim ki serdar eylik altyapıdan çıkan birçok oyuncuda olduğu gibi fiziksel eksiklikleri olsa da tarzını en çok beğendiğim ve en keyifle izlediğim futbolculardan biriydi. orduspor'a gönderilmesini şaşkınlıkla karşılamıştım.

    her iki kanatta da oynayabildiği için gayet iyi bir rotasyon oyuncusu olabilirdi ama devre arasında özellikle kanatlara yapılan giovani dos santos transferi gönderilmesinde önemli rol oynadı. biraz daha güçlenirse tekniği ve oyun zekasının gerek lig, gerek avrupa için fazlasıyla yeterli olduğunu düşünüyorum. kısa vadede banko oyuncumuz olmasa bile zamanla iyi bir yere geleceğini öngörüyorum.

    son zamanlarda çağlar birinci'nin transferi için bonservisiyle beraber gönderildiği yönünde haberler yapılmakta; büyük ihtimalle doğrudur lakin şahsen kalmasını ve biraz daha şans verilmesini isterdim. en azından bir erhan şentürk kadar tahammül edilebilirdi(u: bonservisi bizdeyken kiralık olarak başka takımlara vermek, böylece göstereceği performansa göre yol çizmek...).

    kendisi ile aklıma gelen tek dezavantajı stili itibariyle bence 4-3-3'ten ziyade daha bir 4-4-2 oyuncusu olması. hızlı ve teknik olmasına rağmen skora doğrudan değil dolaylı olarak katkı sağlayabilecek bir yapısı var. hani "right forward"dan ziyade "right winger" veya "right midfielder" diyelim. bu bakımdan kadroda düşünülmüyor olabilir. lakin kendisinin gitmesini istemem; giderse de umarım başarılı bir futbolcu ve yeni bir genç yıldız olur...

    http://ligtv.com.tr/...fi_SerdarEylik01.jpg *

    http://2.bp.blogspot.com/...320/serdar+eylik.jpg *

    http://4.bp.blogspot.com/...400/serdar-eylik.jpg *
  • 264
    bir şeyin var olması doğruluk ölçeği değildir. adam var diyor. serdar’ın kişisel hataları ya da eksiklikleri üzerinden aklanacak ya da küçümsenecek bir olay değil. ha tabi kendini alt sınıf olarak kabul ediyorsanız başka.

    bu tür zorbalıklar bir tür sınıf ayrımıdır, cins gibi, renk gibi. birim olarak takımdaki süre, yaş gibi değerleri kullanmışlar.

    https://twitter.com/...09765?s=19
  • 280
    imparator frank rijkaard önderliğinde orta asya kırsallarından gelen takımlara beşer beşer atıp kendimizi barcelona zannettiğimiz o mistik yazın yıldızlarından olan abimiz.

    sabah sabah sol frame'de görünmesiyle elano blumer'in kayserispor'a attığı füzenin şöyle bir geçmesi bir olmuştur.

    öylesine karmakarışık bir yazdı işte. bundan bile futbolcu olacak sanmıştık, öyle düşünmek lazım...
App Store'dan indirin Google Play'den alın