• 326
    hafta sonu yine ilk 11'de olacaklar. bunu bilmek koyuyor.

    einstein'di sanirim soyleyen, "bir seyde basarisiz oluyorsan, onu tekrar denemek aptalliktir." diye. bu soz durum ve kosullara goee degisebilir, iste istikrar icin katlanilabilir boyle seylere vs. ama takimin birakin umut vermesini, ileriye gidim gidemiyor, gitmek icin en ufak bir caba bile gostermiyor. ahanda iste cuk oturuyor bu ikilinin surekli oynatilmasina bu soz. camilere, manastirlara, sinagoglara falan kapanip sinerji kasalim hakkaten. baska turlu kurtulacagimiz yok.
  • 341
    formsuz değil kötü futbolculardır. 25 yaşına kadar umutsuz bir vaka olarak kariyerleri silik olarak devam ediyor. daha sonra volkan şen'i bile ligin yıldızı yapabilen 'sihirli değnek' bunlarla trabzonspor'da şampiyon oluyor. derken fatih terim bunların abartılmış hallerinden faydalanıyor. biz bu arada kendilerini seviyor ve destekliyoruz. çünkü adamlar kapasitelerinin çok üzerinde oynuyorlar. çok azımız gerçekleri görüyor ve gerçekleri görenler linç ediliyor. selçuk'a xelçuk, burak'a ronaldo'yu yakıştırıyoruz haddimize olmadan. derken ideali olmayan futbolcular oldukları için başarıya erken doyuyorlar. avrupa'ya gitme hayalleri yerine galatasaray'da yüksek rakamlı bir kontrat beylerimize daha cazip geliyor.

    işte dananın kuyruğu burada kopuyor. elbette olduğundan daha kötü olabilirsin, formsuz olabilirsin ama tek bir şartla: takımına zarar vermemeyi, tevazu göstermeyi bileceksin. işte bu ikili, karakter olarak burada kaybettiler. hiç hadlerine olmayarak selçuk sneijder'i, burak drogba'yı kendine denk gördü. ne olduklarını unuttular. 'biz olduk' dediler. yetmedi kötü olmalarını kendilerinden çok çevrelerine bağladılar. o da yetmedi; takımda gruplaştılar, teknik ekibi kendi yanlarına çektiler, yabancı düşmanlığı yaptılar. neticede galatasaray futbol takımını iflasa getiren süreçte başrol oynadılar. kendilerine 'dur' diyecek babayiğit ne yönetimden ne de teknik ekipten çıkabildi. aksine türk futbol tarihinin en kıyak sözleşmeleriyle ödüllendirildiler.

    şu saatten sonra kendilerinden ümitli değilim. bir veli kavlak veya mustafa pektemek'in yarısı kadar bile olamazlar bundan sonra. çünkü ikisi de 25 yaşındaki karakterlerinde değiller. kendilerini bulunmaz hint kumaşı zannediyorlar ama değiller. yani gerçeklerin farkında değiller. kendilerine kötü bir haberim var ve gözdağı olarak algılansın diye söylüyorum. galatasaray, romantiklik katsayısı düşük bir taraftar kitlesine sahiptir. bu yüzden geçmişi unutucaz ve ağlaya ağlaya bu kulüpten gönderileceksiniz.
  • 343
    fatih terim gibi hocaları, babaları olmadan asla oynamayacaklardır. tez zamanda satılmaları en doğrusudur. 2-3 ay paralarını da vermeyin bir de sağda solda gevşek gevşek konuşmaya başlarlarsa esas o zaman ana bacı gitmeye başlarız.

    ulan beni bile ne hale getirdiniz be. hep destekledim, güzel günleri düşünerek. değmezmiş sabrıma, pollyanacılığıma. hassiktirin.
  • 345
    forvette olanı yüzünden ortasahada olanının da rezalet oynadığı ikilidir. bu ikiliden forvette olanını takımdan uzaklaştırırsan kök nedeni yok etmiş olursun ve kısa zamanda toparlanırsın.
    forvette olanı top tutmayı becerebilse ortasahada olanının asist sayısı sezon itibariyle minimum 8-10 arası olurdu.
    ortasahada olanın da artık birşeylerin farkına varıp kendisine çeki düzen vermesi şarttır. bu muameleyi hak etmeyen bir insan evladıdır. mümkünse tez zamanda tugay abisinin yolundan gidip küçüğüne büyüğüne bakmadan avrupada bir kulübe gitmelidir.
  • 348
    herkes defolup gitmeleri konusunda hemfikir sanırım ama nasıl olacağına dair bir çözüm önerisi getiren yok. ziraçok zor bir konu gerçekten. ben fikrimi paylaşmak istiyorum. başlangıçta tuhaf gelebilir ama önce bir okuyun.
    burak yılmaz fenerbahçe ye teklif edilmeli. bu adamların yerli bir forvet aradıkları malum. burak da en azından tanım olarak bu konuma uyuyor.tabii ki bu oyle kolay iş değil. bizim bu işi takas ile yapıp fenerbahçenin elden çıkarmak isteyeceği 1-2 kişiye talip olmamız lazım. aklıma gelenler krasiç ve serdar kesimal. evet itiraz edebilirsiniz ama krasiç buraka göre elden çıkarması daha kolay bir futbolcu bence. serdar da bakarsınız hırs yapıp oynar falan.
    bence selçuk daha zor.her olaya müdahil olan tüketici hakları derneği bu konuya el atamaz mı acaba? bir kaç arkadaşımız bu konuda dilekçe hazırlamalı ilk olarak.
    bence selçuk bursaspora maaşının bir kısmı ödenmek suretiyle teklif edilmeli. zira bursa da keriz değil bu paranın tamamını ödesin. bursanın selçuğa sempatiyle bakabileceği tek konu şenol güneş faktörü. şenol hoca bu adama futbolcu olduğunu hatırlatabilir. ben bursa yönetimi olsam ligde performansının altında kim varsa umut vaad ediyorsa çok ucuza talip olabilirim elimde böyle kıymetli bir teknik direktör varken.
  • 349
    bu ikiliden selçuk galatasaray ayarında, uluslararası seviyede bir oyuncu iken, şu an inanılmaz derecede bulunduğu iş ortamından uzak ve futboldan soyutlanmış durumda, ama burak için aynı şeyler mevcut değil. burak'ın kişisel özellikleri umut bulut misali yedek kalırken takımda huzursuzluk yaratmayan bir yapıda olsaydı, emin olun çoğu zaman yedek başlardı maçlara. çünkü galatasaray gibi bir takımın 1. santraforu kendisi olamaz. çünkü burak'ın yaptıkları, yani dripling konusundaki başarısı, her ne kadar ofsayta çok düşse de savunmanın arkasına sarkmaları vs., bunlar galatasaray takımındaki diğer oyuncuların performansını inanılmaz derecede olumsuz etkiliyor. bir kere orta sahamızın başarılı olduğu dönemlerde rakibi orta saha yuvarlağının rakip sahaya bakan tarafında karşılıyorduk ve yarattığımız baskı ile o alanda topu kapıp, top kontrolü iyi olan elmander, drogba, necati gibi hücum oyuncularımızla karşı sahaya yerleşiyorduk. burak varken bunu yapmamız mümkün olmadığı için, öncelikle rakibi daha fazla kendi kalemizin önünde karşılarken, hücumlarımızın da burak'ın topla temasının ardından sona ermesi, beklerimizin rakip yarı sahanın kanatlarına, kanatlarda oynayan oyuncularımızın da pas alış verişine geçecek derecede sağ ve sol iç şeritlerine, defansımızın orta yuvarlağa ve ortadaki ikilimizin de ceza sahasının hemen önüne yerleşmesini önlüyor. böyle olunca da burak'a güvenip ileriye çıkan oyuncularımız neye uğradığını şaşırıp, yerlerini kaybediyorlar. veysel'in, tarık'ın ve telles'in her maç arkasına adam kaçırmasının esas sebebi bu. ne kadar kızsak da sabri bu üçlü içinde pozisyon bilgisi en iyi olan oyuncumuz ve takıma döndükten sonra en azından saçımızı, başımızı yolduracak aptalca hatalar bir nebze de olsa durdu. tüm bu sebepler, burak yılmaz'ın ilk 11'in tek santraforu ve galatasaray'ın öncelikli forveti olmasının önüne geçiyor. çok değil, tehlikeli bölgede topu ayağında 3 saniye saklayabilen bir forvetimiz olsa, şu düştüğümüz hallere hiç düşmeyecektik. çünkü çoğu maçta ilk golü biz yedik ve burak'ın oyununa uygun bir kontra atak anlayışı ortadan kalkmış oldu, devamında da fark yedik zaten çoğu takımdan. bu kadar burak mevzusundan sonra selçuk'un oyunundaki düşüşün izah edilebilir kısmı anlaşılır hale gelmiştir belki. ama anlaşılmaz olan şey selçuk'un bu gidişe hiç dur dememesi. bakın burak'ın arzusunda ve mücadele hırsında çoğu zaman düşüş olmuyor. ama selçuk öyle değil. 2 haftalık antrenmanla omuz omuza mücadelede onunla yarışır seviyeye gelebilirim, o derece yokları oynuyor kendisi. bu da zihinsel bir problemle açıklanabilir ancak. bu uzun yazıdan da anlaşılacağı üzere burak yılmaz'ın becerileri, diğer oyuncularımızın yeteneklerinin zıttını ifade ettiği için çoğu maçta ilk golü yiyen taraf olduğumuzda demoralize olmamıza ve oyuna ortak olamamıza neden oluyor. en basit çare çift forvetle oynayıp, diğer forvetimizle topu olabildiğince çok rakip sahada tutup takım halinde ileri çıkmak ve burak yılmaz'ı sadece ceza sahası içinde oynayan bir varlık olarak kabul etmek. bir kişi için tüm takımı değiştiremeyiz ama, bir kişiyi takım için en kullanılışlı hale getirip, herkesi en iyi olduğu şeyi yapar hale getirebiliriz.
  • 350
    eğer prandelli'nin kalacağı haberleri doğruysa yapılacak en net cerrahi operasyon bu iki şahsın açtığı derin yaralara pansuman yaparak kadro dışı bırakmak ve uzunca bir süre dinlendirmektir. anlaşıldı ki cesare gerçekleri görmekten çok uzak bari duygun başkan ağırlığını koyup bu iki şahıs konusunda ciddi anlamda bir şeyler yapmalıdır. şu örneği hiç vermek istemem ama ali şen en iyi zamanında aykut ve oğuz'u fenerbahçe'den göndermişti biz açık ve net bir şekilde takıma zarar veren iki adam için elimizi kolumuzu bağladık bu derece acizliği anlayabilmek mümkün değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın