• 298
    rüyamda fatih hocamı gördüm sözlük. ama acaba gerçekten fatih terim mi yoksa değil mi diye tam emin olamadım. öğrenmek için ortaya yüksek sesle ''ya bu arda turan baya iyi topçu haa'' dedim, kalktı gitti. sonra anladım ki gerçekten fatih hocammış.

    bi keresinde de atatürk'ü görmüştüm. yine tam emin olamadığım için yere yunan bayrağı serdim bakalım kaldırtcak mı diye hemen kaldırtmıştı.

    ah paşam ah.
  • 504
    doğduğum günden beri evde bir deri koltuk vardı babamın oturduğu. sallanan sandalyeye ise annem otururdu. üç abim de babam ve annemin destekleriyle evde bulunan 3 sandalyenin sahibiydi. 25 yaşıma kadar her gün kandırdılar beni, sana da bu sandalyelerden alacağız diye. her seferinde inanarak, umutla 25 sene boyunca halıda kıçımın üstünde bağdaş pozisyonunda oturdum. ayrıca başlarının sıkıştığı her işi de bana yaptırıyorlardı o da aklımda kalan bir detay.

    deri koltuklar yenileniyor, sandalyeler güncelleniyordu devamlı. sonra anladım ki koltukları, sandalyeleri seviyorlardı onlar. kestim ümidi ve kandırıldığımı anladığım gün başka eve taşınmaya karar verdim yerde oturmamak için. inandığım kişiler arkamdan seslendi gitme burası senin evin, terketme vatanını diye. gitmek zorundaydım, çünkü taşa oturmaktan ciğerlerim dolmuştu artık.

    demem o ki 25 sene beklemeyin benim gibi. düzen aynı düzen umut yok. gidene de kızmayın.

    detaylandırıp anlatmak isterdim aslında size, zaten çoğunuzun da bildiği bir hikaye. ama çok yorgunum. çünkü 25 gün önce benim gibi halı üzerinde oturmak zorunda kalan arkadaşımı kaybettim.

    işbu hikaye; bir deri koltuk, bir sallanan sandalye, 3 sandalye ve milyonlarca halı üzerinde oturmuş insan içeren bir umutsuzluk ironisidir.
  • 583
    şampiyonluk yolunda galatasaray'ımızın hiç bir maçını takip etmedim hatta devre arasında bile skora bakmadim. geçen sezondan beri totem yaptım. sadece maç bitimi geniş özetleri izledim. skor baktığım maçlarda bile kötü sonuç ya aldık ya da 1 sıfır aldık. cocukluk aşkım için herseye varım.

    avrupa şampiyonasına deli gibi maç izliyorum. tahmin ve favori kaybettiniz maç varsa sebep aramayın ben varım.
  • 445
    lisede okul numaram 2000'di. benim dışımda okuldaki diğer herkes küsüratlı bir numaraya sahipken sadece benim böyle sade, yalın ve anlamlı bir okul numaram vardı.

    "idare bile galatasaraylılığımı tescil etmiş ya hehe" modunda takılırdım. hatta bir kere matematik öğretmeni derste artı atmak için numaramı sorduğunda ve ben gururla "2000" deyince "sen milenyumda takılı kalmışsın" diye gülümsemişti. fenerli arkadaşlar da "böyle düz numara mı olur, en sevmediğim sayı" filan demişlerdi.

    her ne kadar ben lisedeyken artık o zaferler yaşanalı 10 yılı aşmaya başlasa da okul numaram lisedeki 4 yıl boyunca arsenal ve real madrid'in elinden aldığımız o iki kupanın tarihini temsil ediyordu benim için. ve ben de galatasaray'ın 4 yıllık o başarısında avrupa kupası elde etmesi gibi dört yılın sonunda derece yaparak okulu bitirmiş ve üniversiteye yerleşmiştim.

    çok uzattım. neticede iyi ki galatasaraylıyım.
  • 516
    bırakmıştım ve yaklaşık 20 yıldır kullanmıyordum. canımın isteyebileceği, nefsimin tetiklenebileceği yerlerden uzak durmaya çalıştım bu geçen 20 yılda. azaltarak bırakma yöntemini denemiş ve başarılı olmuştum oysa yıllar önce, bir anda kesememiştim. ilk zamanlar çok zorluydu, ortamdakilerin rahat rahat kullanmasından etkileniyordu nefsim. bir ramazan ayına denk geldi bırakma sürecim. sahurdan iftara kadar ağzıma almayıp, iftardan sonra odama geçip 1 taneyle efkar dağıtıyordum.

    malesef galatasaray'ın bu denli doğranması sonrası daha fazla dayanamadım ve başladım. oysa tek bir tane bile başlaman için yeterli diye uyarmıştı bırakanlar.

    ne olduysa (bkz: 15 nisan 2023 fenerbahçe ankaragücü maçı)nda verilen penaltı sonrası oldu. dayanamadım ve sizin yapacağınız işin amk dedim, sonrasında da devamı geldi.

    küfüre başladım arkadaşlar. şimdilik dudak tiryakiliği şeklinde pij gibi, pezemenk gibi küçük küfürler ediyorum. umarım abartmam.

    metin abi diye bir tanıdığım var, ondan uzak durmam lazım. günde 50-60 adet hem de ciğerden ana, bacı düz gidiyor. abi bünyene yazık, yapma diyorum. bünyemi sikeyim diyor bana.

    "senin konuyu bağlayacağın yerin amk." diyerek bana eşlik eden arkadaşlara teşekkür ederim. yalnız küfür edilmiyor be, ortam lazım. *
  • 363
    eskiden futbol oynardım. küçük bir beldenin belediye takımında sağ bektim. çok kötüydüm. uzun paslarım, ortalarım bir de fiziğim iyiydi. çevre kontrolüm sıfırdı. arkamda rakibin nefesini hissedince panik olup sıçar batırırdım. hoca lisansımı çıkartmak icin kimliğimi istediği gün dünyanın en mutlu sivaslı erkeğiydim. beğendiği başka bir çocuğun lisansında sorun çıktığı için benden kimliğimi istemişti ama benim bu durumla ilgili sorunum yoktu. babam her maçıma gelirdi. takımda sadece benim babam maçlara gelirdi. bazen antrenmanlara bile gelirdi. çok amerikan filmi seyrettigi için olabilir, bilmiyorum. çoğunlukla kulübede başlardım maçlara. babamın izlediği bir maçta iyi oynamıştım. bir ara rakip takımın hocası "sertaç şu 13 numaraya yapış artık oğlum hayde haydee" diye haykırmıstı hatta. çunkü akıyordum. muz ortalar kesiyor, rakibin sol kanadını felç ediyordum. o gün de dünyanın en mutlu sivaslı erkeği olmuştum. hocam beni 13 numarayla damgalamıştı, evet. ama 13 numaraya ısınmıştım. ilerleyen yıllarda tombalada 13 numaralı kartı seçip bolca kazanacaktım.

    bir gün 12-0 kaybettiğimiz bir maçtan sonra(bodrumspor'a karşı) hoca takımı etrafında topladı ve herkesi bir güzel haşladı. ben hariç. sonra beni parmağıyla göstererek "nitratdarjan'a niye kızmıyorum biliyor musunuz? çunkü elinden geleni yapıyor, ama sen okan, sen önder, sen çağrı... siz elinizden geleni yapmazsanız ondan ne farkınız kalır?" hocanin beni gösteren parmağının tam ucuna bakarak dinliyordum. önder'in okan'ın çağrı'nın başı yerdeydi. utanıyorlardı. sonra bana döndü. aferin dedi. yüreğiyle oynadı nitratdarjan dedi. sonra malzemeleri toplayıp soyunma odasına gittik. soyunma odamız hayatımda görduğum en pis yerlerden biriydi. o dönem boxer diye bir kavram yoktu. herkes beyaz don giyerdi ve neden bilmem, soyunma odasinda o beyaz donlari çikarıp yere atmak adetti. ben hiç yapmadım ama yerde bolca beyaz don gördüm. pek çoğu terden sararmıs, lastikleri eprimişti.

    bir gün 0-0 giden bir maçta hoca beni oyuna almak için yanına çagırdı. rakibin 13 yasında oldugu iddia edilen pos bıyıklı bir forveti vardı. hoca "git yapış" dedi. bizim oralara alan savunması falan daha gelmemişti, tehlikeli adama yapışmak en efektif savunma stratejisiydi. eşofmanımı çikardim, sahanın kenarinda babamı gördüm ve oyuna girdim. bir süre pos bıyıklı forvete yapıştım. bana donüp "sktir git bacağını kırarım çocuk" dedi. tırstım. cevap vermedim. sağ bektim ama ama o gün merkezdeydim. icgüdüsel olarak pos bıyıklı kıllı forveti savunmaya gitmiştim. pos bıyık bir ara sırtı bana dönük şekilde topu kontrol etti, karnıma sert bir dirsek darbesi indirdi, ben yere kapaklandım. sonra dönüp golü attı. maçtan sonra hoca takımi tebrik etti. ben haric. "nitratdarjan bir hata yaptı golü yedik ama olsun" dedi. malzemeci abimiz kenardan "olceeek, olcek hocam olcek" diye moral veriyordu. sonra soyinma odası, beyaz donlar, iğrenç kokular, küfürlü sakalar, el şakaları... hiçbirine katilmaz hicbirine gülmezdim.

    itiraf bunun neresinde? yaklaşık 15 yıl sonra girdiğim her toplulukta kendimi aynen o küçük takımın 13 numarali sag beki gibi hissediyorum. hatta o zamanki cesaretimden yoksunum. yüzüme gülünduğunde bile bir şekilde devam ederdim, sebebini bilmeksizin. artık bir sebep bulamıyorum. yüzüme de gülünmüyor, ibret olsun diye parmakla da gosterilmiyorum. ama o 13 numarayı hala sırtımda hissediyorum.
  • 578
    (bkz: 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı) sonrası nereyi takip edeceğimi şaşırdım. tv ye mi baksam x e mi baksam arkadaşlar ile mesajlaşsam bilemiyorum.
    çok mutluyum sözlük. bu galibiyet müthiş olsun.
    fenere uygun bülent'i ve takımını patetes etmiş olmak.
    farklı bir galibiyet almış olmak,
    galibiyet rekorumuzu geliştirmiş olmak vs ne ararsan var.
    (bkz: hedef 24) yolunda çok iyi iş çıkarı takımımız.
    (bkz: sen şampiyon olacaksın)
  • 346
    içimde kalmasını istemediğim bir itiraf var. buraya yazmak şart oldu.

    yaklaşık bir 10 sene önce hevesle milan baros forması almıştım. aldığım ilk formaydı, yaşımın çok büyük olmadığı göz önünde bulundurulursa normal gelecektir size. yanlış anımsamıyorsam ben formayı aldıktan kısa bir süre sonra baros maalesef uzun bir sakatlık problemi geçirdi.

    sonra maalesef ki uzun yıllar futboldan uzak durmak zorunda kaldım, sağlık problemleri yüzünden.

    geri dönüşümü 2017-2018 sezonunda direkt kombine artı forma alarak yaptım. sezon başında aldığım formaya fatih terim'in gelişiyle birlikte gaza gelerek o dönem en sevdiğim futbolcu olan fernando francisco reges'in ismini yazdırdım. buraya kadar da her şey normal gibi. fakat takımın kilit oyuncusuyken fernando o maçta sakatlandı ve herkesin bildiği üzere uzun bir süre sahalardan uzak kaldı.

    tesadüftür dedim, yani neden olmasın ki?

    bu sezona geldiğimizde yine kombine artı forma totemimi yaptım ve yaz transferinin getirdiği gazla emre akbaba forması aldım. bilin bakalım kimin o formayı giydiği ilk günde emre akbaba sakatlandı...

    üzerimde bir uğursuzluk var sözlük. galatasaray'ın iyiliği adına bir daha isim baskılı forma almayacağım.
  • 505
    üniversite yıllarıydı. 9-10 maddeyi ezberlemen gereken seçmeli bir dersin final günüydü. gençliğin verdiği heyecanla ultraslan üni üyesi olmuş 9 arkadaştık ve sınava girip akşam maça gitmekti planımız. dolayısıyla her birimizin üzerinde sarı kırmızı bir aksesuar mevcuttu. ancak ezberlememiz gereken 9 maddeyi hiçbirimiz ezberlememiştik ve sınavın başlamasına çok az bir vakit vardı. galatasaraylı zekasıyla acil eylem planı yaptık ve 5-6 maddeyi çok hızlı ezberleyebilecek bir kişinin en öne oturduğu ve diğer 8 kişinin arkalarına dizildiği planı devreye sokmuştuk. seçilmiş kişi bendim ve 9 kişiyi de dersten geçirebilecek 5 maddeyi hızlı bir şekilde ezberlemiştim.

    sınav anfideydi bizim arka arkaya oturduğumuz bölge derslikten çok tribünü andırıyordu. operasyona başladığımızda ise ben maddeleri yazdıkça arkadan daha büyük yaz okuyamıyoruz sesleri geliyordu. onlar istedikçe ben daha da büyütüyordum yazımı. ters döndürülmüş maslow teorisi gibi, mısır piramidi gibi saçma sapan bir hal almıştı kağıdım. 9 maddenin yazılacağı bir sınavda 2. kâğıdı almak zorunda bırakılmıştım ve bu operasyonun çökmesine neden olacak kritik hataydı.

    ikinci kâğıdı aldıktan hemen sonra hoca başıma dikildi. formama baktı, arkamdaki 9 kişiyi süzdü. sonra bir 10 saniye kadar önümdeki koca koca harflerin olduğu saçma sapan sınav kağıdıma bakıp hayatım boyunca unutamayacağım o sözleri söyledi.

    " akşamki maç için koreografi mi yapıyorsun?

    gülmemek için kendimi zor tuttum ve hiçbir şey diyemedim. kağıdımı aldı. ben ise çıkarken içten içe hala gülüyordum. daha sonra arkamdakilerden biri şöyle seslendi hocaya.

    " hocam haksızlık bu. onun kağıdını aldıysanız benim de alın."

    hocanın verdiği cevabı sınav salonundan çıkarken duydum.

    " gerek yok. o jeneratördü, onun kağıdını almam yeterli"

    hepimiz kaldık sınavdan. o günden sonra arkamdan gaz verenlerin gazına gelmem ben, yazılarım da karınca gibidir artık benim. operasyonlarım ise planlı.

    helal sana hocam. zeki insanları hep sevmişimdir zaten ben...
  • 191
    bugünkü çiçeği burnunda yazarları görünce aklıma okur dönemlerim geldi.

    okur puanımı arttırmaya çalışırken, ki şu an hala öyle mi bilmiyorum sadece +(on) oy ve favori kısmı çalışıyordu. herkes ihbar et hızlı yükseliyor falan dedi ancak ihbar modülü o zamanlar kapalıydı. o kadar uğraşmama rağmen 3 günde 1 puan anca artıyordu.

    neyse kısaca otomatik olarak 10 saniyede bir, numarası belirli bir aralıktaki (mesela 1.5m - 1.8m arasındakileri) entryleri rastgele on oylayacak bir bot yaptım. sabah açtım, akşam geldim bir de ne göreyim geçici süreliğine hesap askıya alınmış. * 1 hafta bekledim tekrar attığım oyların sayılabilmesi için. :(

    10 saniye'yi artırıp, 30 falan yapsaydım keşke, sonra dedim tabi arada online süresi falan da var adamakıllı okurluğumuzu bilelim.

    edit: çok isteyen var 2m € 'ya satarım arkadaşlar. :d
  • 258
    gençlerbirliği maçının sabahına sözlükteki galatasaray için travmatik anlar diye bir başlık vardı. saf gibi okudum ve modum düştü. içime bir kurt düştü. içimden açacağınız dedim. maç günü böyle negatif şeyleri sevmiyorum. sonra akşam tak tak tak 3 tane sallayacaz diyen bir arkadaşım vardı. dur yapma etme maç oynanmadan dedim. her türlü olumsuzluktan uzak duruyum dedim olmadı. akşam maç izlerken bir gün önce piknikte kuzene söylediğimiz bir laf bir gün sonra kafasına dank etmiş o da maç saatinde keyfimizin içine etti. bir kez daha modumuz düştü. tam ikinci yarı maçı ısırırız diye bekledik bu sefer de futbolcuların modu düşmüş mecali kalmamıştı. kabus gibiydi. unutulası bir gündü.
  • 370
    okunmayacağı ön yargısıyla tuğla gibi bir giri yazacağım. bir nevi denize atıyorum. bana önce doğru kelimesinin anlamı öğretildi, sonra ise iletişimin.
    yolda en yakın arkadaşımı kavga ederken görsem karşıdakine vuramam. şiddet kötü, bu başka birşey ama esas mesele suçlu olanın kim olduğunu henüz bilmiyor oluşumdur. annem kuzeniyle küstüyse ben de hemen küsemem, biri memleketlim olduğu için diğer insanlarsan üstün değildir benim için. tuttuğum takımda oynuyor diye kötü bir oyuncu yahut insanı savunmam hakeza.
    bundan on sene evvel arda turan'dan hoşlanmıyordum. o zaman arda bayrak adam tabi.
    https://eksisozluk.com/entry/19690903
    şunu yazmıştım eksisozluk'e.

    tüm türkiye'nin hayran olduğu zamanlarda ise şunu: https://eksisozluk.com/entry/29469098

    fakat geçen gün kendisini olan kızgınlığımın sonucunda ona komik bir sözleşme önerilmesi gerektiğini yazdım sözlükte. hatta en alta da ironiyi not düştüm anlaşılmayınca. (bkz: #2690405)

    bugün bir başka konuda yazdığım bir metin için insanlar geçmiş girilerime bakıp eksik gedik arıyor, beni arda fanboyluğu ile suçluyorlar, çünkü onların tayfasından değilim.
    muslera'yı bir arkadaşım gibi severim. geçen sene aşırı yüksek bir yıllık ücret aldığını ve yaşlandığını, genç biriyle değiştirilmesi gerektiğini yazdığımda almadığım tepki kalmadı. muğdat'ı istemediğim bir giri için bir ton tepki geldi. yerine önerdiğim adamların olduğu giriyi buraya tekrar bırakacağım. (bkz: #2408560)

    bugün bir arkadaş özel mesajla küfür etmiş. gurrpegi başlığına transfer haberi yazmasının kulübe zarar verdiğini yazdığım için. halbuki en baştaki adam, terim diyor bizim beyanımızdan başkasını istemiyorum. hadi yanılıyor diyelim ki olabilir, bu platformda bunun için küfür yiyebiliyorsak sözün bittiği yere geliyoruz.itiraf ediyorum, burada böyle birşey yaşayabileceğimi tahmin etmiyordum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın