• 104
    disiplinli, proaktif çalışma, doğru transfer stratejisi ile alternatifli kadro imkanı ve en önemlilerinden biri kontrollü oynamak, bir nevi en zayıf rakibe karşı bile haddimizi bilerek oynamak. topla tüfekle saldırıp, bizim bütçemizin 1/4'ü bütçeye sahip takımlara yenilmemek. en zayıf takımlar bile bizden disiplinli ve ciddi oynadıkları için bizi mat ettiler yakın geçmişte. okan buruk'un bu sene buna kafa yoracağına inanıyorum.
  • 107
    şampiyonlar liginde her takım "kazanamıyorsan, kaybetme" diyerek oynar. bizim de sabırlı olup, fırsatları iyi değerlendirecek bir takım olmamız lazım.
    okan hocanın ligdeki uzun maratonda kazanmasını sağlayan aşırı risk alma olayı avrupa'da pek işe yaramıyor. çünkü telafisi çok zor. umarım ders çıkartmışızdır ve buna göre hazırlık yapıyoruzdur.
  • 109
    başarı kriteri "çeyrek final" olsun.
    öncelikle çok sağlam bütçe lazım.
    bu seviyelerde oyun inanılmaz bütçelerle oynanıyor.

    bu sene mesela,
    çeyrek finalde beklentiye en aksi takım astonvillaydı.
    hani buralarda göreceli daha güçsüz olan takım.
    aston villa dediğiniz takımın geliri 310 meur.
    maaş/transfer bütçesinin gelire oranı ise %96. geçen sene %94!.
    adamlar 300 m eur'la buralara gelmişler.

    koşu mesafesiydi,fiziksel dayanıklılıktı, kadro istikrarıydı bunları anlarım.
    ama bunlardan önce bir şey var: "had bilmek"
    önce haddimizi bileceğiz.
    ilk 8 ve hatta 16 çok başka futbolcularla bu oyunu oynuyor.
    kendini oraya fizik kondisyonla, oyun planıyla falan atamazsın.
    bir kere bunun farkına varmamız lazım.

    haddimizi bildikten sonra da bu turnuvaya düzenli katılmamız şart.
    ne olursa olsun bu turnuvanın içinde olmalıyız.
    bence galatasaray adına konulacak en önemli görevlerden birisi bu. "her yıl katılım".

    eski sistem yani grup aşamalı sistem bizim için daha iyiydi.
    a torbasından 1 takım çekiyorduk. b torbasından da 1 takım geliyordu.
    a torbasındaki takıma sıfır puan yazıp,
    b torbasından geleni iç sahada yenelime oynuyorduk.
    c torbasından göreceli zayıf takım gelirse ve şans olarak a torbasındaki takım gruptan çıkmayı garantilediyse ve son maçını bizimle oynuyorsa gruptan çıkma şansı çok yükseliyordu.

    şimdi öyle değil.
    ilk 8 sınırı 15-16 puanlarda ilk 24 sınırı da 11-12 puanlarda oluşmakta.
    tamam son torbadan 2 takım gelecek ama ilk duruma göre zaten dezavantajlı düşündüğümüz takımın ikamesi olacaktır. ilk torbadan iki takım can sıkıcı. kesinlikle bu şekilde daha zevkli ama daha faydacı değil.

    gelir için kaynak:
    https://www.deloitte.com/...n_more_content_click
  • 110
    beraber oynamaya alismis, gercekten ust duzey diyebilecegimiz kalitede oyuncular olacak. bu cepte.

    rotasyon icin tam kadro bildirilecek. yani liste 25 kisiyse tum kriterler tamamlanip 25 kisilik liste bildirilecek. bu da cepte.

    son olarak, ilk 11'de rotasyondan monte edilerek girecek oyuncularin ilk 11'dekilerin yerine tam uyum saglayacak sekilde olmasi şart. yani sara ciktiginda en az sara ayarinda biri, ya da sane ciktiginda en az sane ayarinda biri girecek. (taktik degisiklik icin pozisyonlar arasi gecisler goz ardi edilmistir).

    ancak bu sekilde basari saglanabilir.

    peki nedir basari? kisiden kisiye, takimdan takima degisir.

    mesela 2025-2026 sezonunda son 16'ya kalabilmek galatasaray icin basaridir.

    daha sonraki sezon son 16 veya ceyrek final.

    bunlar basaridir.

    ama kalkip bu sene yari final oynayip, ertesi sezon son 16'ya kalinip elendiginde bu basarisizliktir. adim adim gitmekte fayda var.

    ha son olarak, 25 kisilik kadronun aktif olarak 19-20 tanesi rotasyonda kullanilmasi gereklidir. yoksa 13-14 kisiyle rotasyon yapip, coluk cocugu erasmus'a goturur gibi gezdirip gelirsen ocak ayinda paket ederler.
  • 111
    mevcut galatasaray defansının bozduğu formül.

    sallai—davinson—abdülkerim—eren

    frankowski—cuesta—nelsson—jakobs

    jelert——kaan——metehan——köhn

    şimdi 12 tane futbolcu içeren bu defans hattına objektif olarak baktığımızda davinson sanchez olmadan size ne ifade ediyor?

    orta sahayı lemina-torreira-sara yapmışsın.

    forveti osimhen-icardi-morata yapmışsın.

    kanatları sane-zaniolo-barış-yunus yapmışsın.

    kalecin ederson olmak üzere.

    davinson gibi star bir stoperin var.

    jakobs ve eren gibi birbirini idare eden sol beklerin de var.

    ama o da ne? sağ bekin yok. davinson'a ayak uyduracak bir şampiyonlar ligi stoperin yok.

    yazık günah değil mi? çok mu zor şöyle ujfalusi tarzı tecrübeli bir stoper getirip davinson'la oynatmak?

    abdülkerim'i ilk 11 düşünsek bile elinde stoper olarak sadece davinson-abdülkerim var. nelsson gidecek, cuesta'yı saymıyorum bile. metehan da şampiyonlar ligine olmaz. kaan da sağ bek ve orta sahada deneniyor.

    stoper meselesi çok sıkıntı. örneğin osimhen 2 tane gol atsa mevcut defans 3 tane yedirdikten sonra bal yapmayan, puan alamayan arı oluyorsun, emeklerine de yazık oluyor. geçen sene defans yüzünden ilerleyemedik uefa avrupa liginde.,

    osimhen, icardi, sane, ederson, davinson, torreira... bir sürü dünya çapında ve zorlu transfer yaptık. denizi geçip derede boğulmamak lazım.
  • 112
    1996-2000 arasındaki galatasaraydır. güçlü, uzun süredir beraber oynayan yetenekli ve genç yerli oyuncularla ördüğünüz bir yapı kıtasal başarıyı getirir. tabi ki eklemeler yapılmalıdır ama bu transferle gelecek bir başarı değildir; transferle gelecek başarı bizim gibiler için karşılayamayacağımız derecede pahalıdır.

    düşünün bülent korkmaz, hasan şaş, ümit davala, hakan ünsal, ergün penbe, emre b., okan buruk, tugay kerimoğlu ve o diğer iki arkadaş. bunların herhangi biri bir on yıl geri veya ileri tarihte olsa türk futbolu için dönemin baskın yıldızı olurdu. oysa hepsi bizimdi, bizimleydi. 1993'te u21'de başlayan hikaye önce yerel dominasyonu sonra 2000 başarısını getirdi, 2002 dünya kupasıyla birlikte haliyle sahneden çekildiler. dünya aynı dünya, futbol aynı futbol değil kabul ediyorum ama buradaki formülü göremeyen yönetici o başarıyı ancak rüyasında görür. başarı için öz kaynaktan gelen istikrar bizim gibi kırılgan mali yapıdaki ekonomiler için faydalı bir zaruret. istersen git her sene bir osimhen al * o seviyeye çıkman mevcut düzende mümkün değil.

    ha bence bugünün galatasarayı dediğim formülden uzak olsa da maaş yükü gibi ufak tefek(!) karın ağrıları hariç doğru yolda. çünkü başarılı iskeleti koruyor, geliştiriyoruz gibi görünüyor ki aslında bence bu sene büyük sınav. muslera ve mertens gibi iskeletin önemli iki parçasını kaybettikten sonra üzerine koyarak devam etmeyi becerirsek bu takım çeyrek finalin ciddi adayıdır, o başarıldıktan sonra kazanç-harcama dengesini zarar etmeden koruyabilirsek eğer devamı konuşulabilir. bunu denerken en başta söylediğim şeye de eğilebilirsek şahsen geleceğe daha umutlu bakacağım. bu konuda hem cesur hem mantıklı tercihler yapan okan buruk bizim için bir şans: riski seven bir hoca olarak başarıyı sağlama almak için gençleri zorluklarla yüzleştirmiyor gibi görünse de geçen sene metehan baltacı gibi çok da yüksek potansiyel göstermeyen bir oyuncu ve öz değerimize fazlasıyla sorumluluk vermesi bir anlamda geleceğin teminatı olabilir. şimdi bu yüksek potansiyel göstermiyor dediğim metehan, geçen sezonun facia transferi cuesta'dan daha faydalı olmadı mı bizim için? kesinlikle oldu. o yüzden sabır ve cesaret ihtiyacımız olan şeyler. bir altyapı reformu şart belki ama oradan mevcut halde alınabilecek maksimum fayda ile hedefe yürümeye devam etmeliyiz.

    belki bir on yıldan kısa zaman içinde müzede kocaman bir güzellik olabilir. hayal etsek de olmayabilir belki ama hayal etmezsek asla olmaz. bu cüreti göstermeliyiz.
  • 113
    1- oyun içinde tutkulu ama sabırlı olmak. avrupa maçlarında yenilmemizin büyük sebebi tutkulu oynayacağım derken sabırsız bir anlayışla hurra hücum hurra pres yapalım gibi bir kafaya bürünmemizdir.

    2- tempoyu düşürebilmek. bu top sendeyken de top rakipteyken de ara ara becerebilmelisin. aslında 1. madde ile biraz alakalı. sürekli saldırıp sürekli pres yapmaktan ziyade takımının oyun aklı olan bir orta sahan olmalı ve bu adam bazen topu tutup oyunu sakinleştirmeli.(örnek : hagi) top sendeyken de top rakipteyken de takım liderleri ve hoca takımı sakinleştirmeli. her şey iyi gidiyor iyi oynuyoruz derken 6 tane yediğimiz maçlar var.

    3- yerli futbolcular. bence şampiyonlar liginde özellikle türk takımları için olmazsa olmaz. biraz çimento görevi görüyor. kaliteli ilk 11 oyuncun en az 3 4 tane olmalı. aksi halde takımın ruhsuz olma ihtimali artıyor. çünkü buraya gelen yabancılar yüksek para ile geliyor ve doymuşlukları söz konusu oluyor.

    4- teknik direktörün grup aşamasını kafasında önceden oynaması. planlanan gibi gitmeyebilir ama mancini'yi bu konuda tebrik ediyorum tekrardan. juventus'a 3 puan alacağım diye değil beraberliğe gitmelisin bazen. yenilebilirsin ama planına göre bazı maçları bekleyerek oynamanda sakınca yok.

    5- orta sahanın ortasında koşulsuz 3 oyuncu ile çıkmak. bir tanesi öne bir adım çıkabilir ama geri gelmek koşuluyla. o arenada büyük takımlarla mücadele edeceksin ve orada senden daha iyi daha formda futbolcularla oynayacaksın. ki bu takımların bile bir çoğu 4-3-3 sistemini kullanıyor. biz ise tek orta saha ile mücadele ettik desem yeridir son iki yılda. orta sahanın üçlü sisteme geçmesi kanat oyuncularının patlayıcılığını ve kontra şanslarımızı arttıracaktır.

    6- paslı çıkış. paslı çıkmanın bokunu çıkarmadan önde yediğimiz baskıyı nasıl kırabileceğimize yönelik yoğun çalışmalar yapılmalı.

    7- set oyunu+kontra atak. her ikisini de becerebilecek yapıda bir takımı kurmak (ki kurduk.)
  • 114
    güçlü ve uzun süre birbiriyle oynayan oyuncu grubu
    girenin çıkanı oyuncu rolü olarak aratmadığı bir oyuncu grubu(yani frankowski as ise yedeği jelert olmalı kaan değil, isme takılmayın mantık rol)
    hem ligde hem avrupada aynı güçlü oyunu oynayan taktiksel alışkanlık edinen bir ekip
    en az 14-15 üst düzey futbolcu
    fiziki olarak 90 dakikayı rahat çıkarabilen oyuncu grubu

    bunlar olursa çeyreğin var yarıyı zorlarsın ötesi tatlı bir hayal.
  • 115
    geniş oyuncu grubu, zart zurt takımları yenmek ve şansın yanında olması gereken formül. müthiş bir 8 maç geçirip averaj ile 9.olup alt taraftan bayern falan çekebilirsin. geçen yıl grup aşamasını silindir gibi geçen liverpool bu yeni sistem yüzünden son 16 turunda şampiyon psg ile eşleşti. ilk hedef şampiyonlar liginde ilk 24’e kalmak olmalı. sonrasına tur tur bakılır ama bu takım çeyrek yapamadı diye de hemen başarısız damgası vurulmamalı.
  • 116
    içerdeki maçları kazanmaktan dışarıda kaybetmemekten geçen formül.

    (bkz: yeni şampiyonlar ligi formatı)

    25-26 muhtemel galatasaray futbol takımı ön alan presini de, geri de bekleyip hızlı hücum etmeyi de topa hakim oyununu da oynamaya müsait oyunculara sahip.

    tempoyla ilgili bir problemimiz olmayacaktır. okan hoca’nın çok güçlü olan a planına b ve c planları da ekleyip avrupa’da zaferler yazacağını görmek içten bile değil.

    (bkz: avrupa avrupa duy sesimizi)
  • 119
    çok katmanlıdır.

    ancak, en azından “yenilmemek” ve “başa baş mücadele” etmek için gereken temel futbol unsurları belli.

    kompakt savunma: takım boyunun kısa tutulması ve hatlar arası mesafenin dar olması.

    alan savunması ve bire bir markaj dengesi.

    top kaybı sonrası geçiş savunmasında kontra ataklara karşı hızlı reaksiyon.

    60. dakikadan sonra mental-fiziksel yorgunluğa direnebilmek kritiktir.

    özellikle deplasman maçlarında doğru sistem tercihi.
  • 120
    bizim için okan hoca'nın oynattığı defans hattını orta alana kadar çıkararak ileride yoğun prese dayalı oyun olmadığı kesin. bu planla belki avrupadaki büyük takımlara karşı top yapa yapa çıktıkları için zaman zaman oyun olarak göze çok hoş gelen anlar yakalanabilir ama o takımlarda bi' şekilde bu presi delip maçı alır götürür. daha orta çaplı takımlar da kendi defansların gömülüp kontra atakla istediğini zaten alıyor. kaldı ki bu yoğun efor gerektiren oyun yapısını 90 dakika oynayabilmek mümkün değil. 60-65 arası takım düştüğü zaman burada ne yapması gerektiğini de henüz öğrenebilmiş değil.

    cagliari ve lazio maçlarında bizim sol kanadımızın ne kadar kötü durumda olduğunu gözler önüne serdi. eren-abdülkerim iklisi özellikle şampiyonlar ligi için hiç güven vermiyor bu oyun tarzında 1 oyuncunun hatası rakibi kaleci ile karşı karşıya bırakıyor neredeyse bu olacak iş değil.

    bana kalırsa okan hoca'nın tercih ettiği bu oyun sistemi elimizdeki kadroyla çok uyumlu değil kaldı ki dünya üzerinde bunu uygulayan takımların neredeyse sınırsız bütçesi var. biz sol stoper olarak abdülkerim kimi zaman da sağ bek olarak kaan ile bunu uygulamaya çalışıyoruz ki bu bile bile lades demek neredeyse.

    dün hazırlık maçı yaptığımız lazio iyi bi' avrupa ligi takımı görüntüsünde. o seviyedelerde üst turlara çıkabilir ama şampiyonlar ligi seviyesinde iyi bi' takım görünümü ve kalitesini vermedi. ş.liginde olsa ilk 24'ün son sıralarından elemeye dahil olmaya çalışır. dün gece pres fazla etkili olmadığında oyun sete döndüğünde fazla bi' planın olmadığı iyice ortaya çıktı. üstelik lazio presi de kolayca kırdı. muhtemelen şampiyonlar liginde 2 ya da 3 kere lazio seviyesinde takımlarla maçımız olacak ve dün yapılan hazırlık maçı belki de şampiyonlar liginde kaderimizi belirleyecek bu tür maçlarda çok dikkatli olmamız gerektiğini gösterdi.
  • 124
    atletizm, atletizm ve aletizmdir. real madrid, bayern münih, psg de bile teknik açıdan kazma diye tabir edebileceğimiz bir sürü oyuncu var. tek ortak özellikleri atletizm. avrupa'nın orta sira ve alt sıra takimlari da bu başarıyı 17-18 yaşında cocuklarin enerjisi ile sağlamaya çalışıyor. elit atletizm ozelliklerine sahip oyuncuları baba takimlar yagmaliyor.

    o doksanlı yıllarda bayıla bayıla izlediğimiz teknik on numara ve santraforlarin hiç biri gunumuzde elit takimlarda yer bulamazlardi. vieri, boban, beckham, figo, suker kafanızda canlandirin. hagi bile tahminimce en fazla hakan çalhanoğlu tadında takılırdı.

    günümüz önemli altyapılarında da durum farkli değil, aranan özellikler hız ve çabukluk.
  • 125
    guclu rakiplere karşı yenemiyorsan yenilme. mümkünse cok pas yapıp onları koşturup zamana oynayıp, karşı tarafı sinirlendirip, seyircisini sinirlendirip maçı berabere bitireceksin. he, son dakikalara doğru bir oyuncun şapkadan tavsan cikartir (penaltı, frikik, uzaktan sut, kontra atak gol, vb) gol atarsa ne ala.

    fiziki ustunluk ve atletizm coooook onemli. istersen karşında ybappe, hamal olsun. hızın iyiyse, o seni gecse bile yine doner yakar bir sekilde oyununu bozarsın. fiziğin iyiyse, vücudunu ortaya koyup gecmesini engellersin.
    elinde sihirli dokunuşlar yapabilen oyuncuların (baris, sane, yunus, osimhen) varsa, buda onemli bir kriterdir benim gözümde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın